Grip kapımızda!
Saygıdeğer Sivil Haber Gazetesi okurları, farklı literatürlerden hazırlamış olduğum, farklı bilgiler içeren güncel yazımı sizlerle paylaşmanın mutluluğunu yaşamaktayım. Görüyoruz ki; sonbahar mevsiminin son ayı olan Kasım ayını da birkaç gün sonra artık geride bırakmış olacağız. Ancak, bizlerin yakasını bir türlü bırakmayan ve mevsim itibariyle güçlenip, karşımıza dikilen bir olgu var ki, o’ da paçavra hastalığı dediğimiz grip hastalığıdır. Grip hastalığının etkeni ise, sürekli değişerek insanların bağışıklık sistemini yerle bir etmeyi başaran influenza virüsüdür. Bu virüsünün A, B, ve C olmak üzere üç farklı tipi bulunmaktadır.
A tipi virüs hem insanlarda hem de kuş, kümes hayvanları ve domuz gibi hayvanlarda hastalık yaparken, B tipi sadece insanlarda hastalık yapmaktadır.
C tipi ise çok hafif derecede hastalık yaptığı için salgınlara yol açmamaktadır. İnfluenza A virüsünün içerdiği Hemaglutinin ve Nöraminidaz gibi antijenlere göre ayrılabilen alt tipleri de mevcut olup, bu alt tipler H1N1 (domuz gribi), H3N2 gibi yazılımlar şeklinde ifade edilmektedir. B tipi ve C tipi virüsün ise alt tipleri bulunmamaktadır. Grip, Sürekli değişen bir virüsün yol açtığı, hiç değişmeyen bir hastalık olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu virüse karşı konunun uzmanı bilim adamları büyük mücadele vermektedir.
Grip, vücudumuzda ani olarak, yaklaşık 40 °C civarında ateş, şiddetli kas ve eklem ağrıları, halsizlik, bitkinlik, titreme, baş ağrısı ve kuru öksürük gibi belirtiler ile başlayan bir virütik enfeksiyon hastalığıdır. Daha sonra ki evrelerde hastalık tablosuna boğaz ağrısı, burun akıntısı, hapşırma, gözlerin akması ve kanlanması gibi belirtiler eklenir ve bazı vakalarda da karın ağrısı, bulantı, kusma görülebilir.
Ateşin yaklaşık 40°C civarında seyretmesi, şiddetli kas ağrıları ve halsizlik nedeniyle hastalığı ayakta geçirmeyi imkansız kılmakta ve hastalananları mutlaka 3-7 gün yatağa mahkûm etmektedir. Yaklaşık bir hafta içinde belirtiler kaybolmakta ancak halsizlik belirtilerin kaybolmasından sonra da devam etmekte, hatta 2 hafta kadar sürebilmektedir.
Özellikle çocuklarda, yaşlılarda ve kalp ve dolaşım hastalığı, akciğer hastalığı, böbrek (diyaliz) hastalığı, (diyabet) şeker hastalığı gibi kronik hastalığı olan kişilerde ve terapi gören hastalarda çok daha ağır seyretmekte ve ölüme kadar varabilen ciddi sonuçlara yol açmaktadır. Üzücü olan bu kadar ciddi tablolara yol açabilen grip’ in halk arasında çok sık olarak soğuk algınlığı ile karıştırılır olmasıdır. Bilindiği gibi, soğuk algınlığı ateş yükselmeden, hafif kırgınlık, burun akıntısı, hapşırma gibi belirtiler ile kendini gösteren, halsizliğe yol açmadığı için yatak istirahati gerektirmeyen bir hastalıktır ve grip ile kesinlikle karıştırılmamalıdır. Aksi takdirde sağlığımızı tehlikeye atmış oluruz.
Grip hastalığı, stres, aşırı yorgunluk, beslenme yetersizliği, daha önce geçirilmiş farklı hastalıklar, kronik kalp ve akciğer hastalıkları, hamilelik, okullar, kreşler, bağışıklık sistemi bozulmuş olanlar, salgın sırasında kalabalık yerler grip bulaşmasında riskinin arttığı durumlar olarak değerlendirilmektedir..
Gribe yol açan Influenza virüsü çok kolay ve hızla kontamine olmakta, bulaşmaktadır. Başlıca bulaşma, öksürük ve hapşırıklar ile etrafa saçılan damlacıkların hava yolu ile dağılması, hasta kişiler ile direkt temas edilmesi ve hasta kişilerin ağız-burun akıntıları ile temas etmiş eşyalar ile gerçekleşmektedir. Bu virüsün önemli bir özelliği de, hasta kişilerden etrafa saçılan virüs parçacıklarının havada asılı kalabilme yeteneğinde olması kontaminasyonu (bulaşmayı) daha da arttırmaktadır. Hasta bir kişinin bir ortama girip çıkması bile o ortamda bulunan kişileri hastalığın bulaşması açısından risk altına sokmaktadır. Bu nedenle grip evde, iş yerinde, okullarda, kreşlerde, toplu taşım araçlarında çok daha kolay bulaşmaktadır. Mikrobu kapmış ancak henüz belirtileri başlamamış kişilerde yani hastalığın kuluçka süresince (3-5 gün) de bulaştırma mümkündür. Bulaşma yolları oldukça basit ve bulaşması bu kadar kolay olan bir hastalığın bulaşma yollarına karşı önlem almanın çok zor olduğu bir gerçektir.
Grip hastalığının belli başlı semptomlarını (belirti); 40 dereceye varan ateş, vücutta ağrı ( baş, kol, bacak ve sırtta ağrı), titreme, kuru öksürük, boğaz ağrısı, bitkinlik, iştah kaybı, eklem ve kaslarda ağrı, burun akıntısı, bulantı olarak sıralayabiliriz.
Tüm üst solunum yollarında enfeksiyonlara neden olan virüsler gibi, influenza virüsü yani grip etkeni olan virüsler, sadece gribal enfeksiyon oluşturmakla sınırlı kalmaz, farenjit, larenjit sinüzit ve orta kulak iltihabı gibi hastalıkları da yapabilmektedir.
Her hangi bir gripal enfeksiyona yakalanmamak için, dengeli ve mevsimine uygun beslenip ( karbonhidrat, protein, yağ, vitamin, antioksidanlar, mineral ve su ), bağışıklık sistemimizi güçlendirmeli, istirahatimize önem vermeli, mevsime uygun giysi seçmeli, sigara ve benzeri zararlı alışkanlıklardan uzak durmalı, metabolizmamıza uygun spor yapmalı, çok gerekli olmadıkça insanların toplu bulunduğu yerlerden uzak durmak menfaatimiz icabıdır. Diğer bir korunma yöntemi ise aşı yaptırmaktır. Bilindiği gibi grip aşısı ile, vücudumuza grip virüsünün insan savunması tarafından tanınan özellikle dış yüzeyindeki ve antijen olarak adlandırılan bazı protein yapıdaki parçacıklarını vermektedir. Bu surette, bu cansız parçacıklar savunma mekanizmalarımızı harekete geçirmekte ve virüse karşı savunma elemanları oluşarak aynı zamanda savunma hafızasına alınmaktadır. Sonrasında gerçek virüs ile karşılaşıldığında ise, çok hızlı bir şekilde virüs daha hücrelerimize ulaşamadan yok edilebilmekte ve korunma bu şekilde sağlanmaktadır. Kimlerin aşı olması neden gerekli? Sorusuna ise;
A- Gribin yaşamsal risk oluşturduğu ve tıbbi açıdan mutlaka aşılanması gerkenler;
65 yaşından büyük kişiler, şeker hastaları (diyabet), astım hastaları, kronik akciğer hastaları (Bronşit vs.) kronik kalp ve damar sistemi hastaları (koroner arter hastaları) bağışıklık sistemi baskılanmış kişiler (kronik kan hastalığı –hemoglobinopati- olanlar, kanser hastalı, immunsupresif kullananlar) huzurevi, bakımevi vs ortamlarda yaşayanlar
B- İkincil risk gruplarını oluşturan kişiler ;
Yukarıdaki risk grubunda yer alanlarla yakın temasta olanlar ve 50-64 yaş arası bireyler, sağlık Personeli yukarıda belirtilen risk grupları ile aynı ortamda yaşayan kişiler, Huzurevi, bakımevi ve benzeri yerlerde çalışan görevli personel ve diğerleri
C- Spesifik, farklı gruplar ;
Hamile bayanlar (4 aylıktan itibaren) HIV ile enfekte kişiler
Sık seyahat edenler Gribin tıbbi ve ekonomik olumsuz etkilerinden korunmak isteyen kişiler (iş adamları, üretimde çalışanlar, sporcular vs) Sonbahar ve kış mevsimi başlangıcında, koldan bir doz uygulanan Grip aşısı, son derece güvenli ve yan etkileri çok az olan bir aşıdır. Diğer aşılarla eşzamanlı olarak kullanılabilir (örneğin zatürree aşısı ile aynı anda, farklı kollardan uygulanabilir). Grip aşısı, kesinlikle gribe neden olmaz, şöyle ki; canlı ya da zayıflatılmış (attenue) virüs içermez. Aksine, aşının içeriğinde sadece virüsün parçacıkları bulunur (split aşılarda - örneğin Vaxigrip). Aşı öncesi ya da sonrası özel bir hazırlığa (gıda-içecek kısıtlaması, banyo yasağı vb) gerek yoktur. %80 oranında bağışıklık sağlayan bu aşının yapılmadan önce yine de bir hekime danışılarak yaptırılmasının uygun olacağı düşüncesindeyim.
Sağlıklı günler diliyor saygılar sunuyorum.
Grip kapımızda!
- 20 Kasım 2013, 02:31
YORUM EKLE
Yorumunuz Onaylanmak Üzere Gönderildi