VE İBB'DEN KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Fatih Belediyesi ve KİPTAŞ işbirliğiyle, 2006 yılında yenileme alanı ilan edilen Süleymaniye'de bakıma muhtaç tarihi eserler yenilenecek. Toplam 131 bin metrekare alanı kapsayan Süleymaniye yenileme alanında 319'ı tescilli tarihi eser, 26'sı anıt eser olmak üzere toplam 732 bina bulunuyor. 2 yıl içerisinde bitmesi öngörülen proje sonrasında, bölgedeki bakıma muhtaç tarihi eserler yenilenecek, yıkılmaya yüz tutmuş tarihi evler aslına uygun olarak restore edilecek, depreme dayanıksız yapılar yönetmeliğe uygun hale getirilecek, bölgeye parklar, yeşil alanlar yapılarak bölge tarihi değerine ve güzelliğine kavuşturulacak.
---------ULUSAL BASINDAN KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR Kadir Topbaş ve ekibinin 'gözbebeği' İstanbul Müze Kent Projesi'nin gelecek ilkbaharda çok konuşulacağı kesin. Üç yıl içinde, önce Süleymaniye'de, ardından Haliç'te, sonra da tüm sur içi bölgesindeki binlerce ev yerle bir edilecek. Burada yaşayan 100 bine yakın kişi sur dışına çıkarılacak. Süleymaniye'de ise yaklaşık 10 bin dolayında kişi göçe zorlanacak. Yıkılan betonarme yapıların yerinde asılları, yani Osmanlı dönemindeki halleri boy gösterecek. İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki şirketlerden biri olan KİPTAŞ, iki aydan beri Süleymaniye bölgesinde sessiz sedasız çalışıyor: Mülk sahiplerinin izini sürerek onlara 'kârlı bir proje'den söz ediyor ve onları masaya oturmaya ikna ediyor.
Mal sahiplerinin karşısında sadece üç seçenek var: 1. Mülklerine sahip çıkacaklar: Söz konusu binayı İBB tarafından çizilen mimari projeye uygun olarak inşa ettirecekler. Onlara uygun kredi olanakları sunulacak. 2. Mülklerini satacaklar: "Benim gücüm bu işe yetmez," diyenler karşılarında müşteri olarak KİPTAŞ'ı bulacaklar. İstedikleri meblağ peşin ödenecek.
3. Mahkemelik olacaklar: Hiçbir çözüm üretilememişse devlet 'gücü'nü gösterecek; İBB mülkü istimlak ederek uygun gördüğü meblağı mülk sahibinin adına bankaya yatıracak. Bundan sonrası vatandaşa kalmış. İster kabul eder, isterse mahkemeye başvurur. Eğer, mahkeme mülke daha fazla bir değer biçerse İBB de karara uyacak. Kadir Topbaş'ın "Mahkeme bir misli daha fazla takdir etse bile ben öderim," dediğini duyuralım. Düşünce aynen şöyle: "Bu işten biz (belediye) zararlı çıkmayız, mülk değer kazanacağı için problem olmaz. Dava devam ederken biz de işimize devam ederiz."
Yani Bedrettin Dalan döneminde yaşanan istimlak davalarının benzerleri ufukta görünüyor. Özetle, Nisan 2006 sonrası Süleymaniye şantiyeye dönüşecek.
Emlak fiyatları fırlayacak Oysa mülk sahiplerinin uyanık olması, mülklerini hemen elden çıkarmaması önerilir. Çünkü KİPTAŞ'ın müteahhitliğe soyunduğu Süleymaniye, 'nezih' insanların oturacağı mutena bir semte dönüştükten sonra bugün 100 bin YTL'ye alıcı bulan binaların değeri 5-10 misli artacak. Bu işten alan ve satan rolündeki KİPTAŞ haliyle kârlı çıkacak.
Gelelim üç yıl içinde İBB'nin kâr kapısı olacak Süleymaniye'ye... Osmanlı dönemindeki bahçeli ahşap evlerin yerini, 70 sonrası kargacık burgacık betonarme ucubeler işgal etmiş. Yeşilin izi yok; bu binalar genellikle depo, atölye, imalathane, bekâr odası ve otopark olarak kullanıyor. Kaldırımsız sokaklarda ise trafik tam bir kaos. Bölgede gündüzleri mahşeri bir kalabalık var, geceleri inler cinler hora tepiyor. Süleymaniye'yi 'ihya edecek' Müze Kent Projesi'nin esas mimarı Kültür ve Turizm eski Bakanı Erkan Mumcu. Tarihi binaların yakılıp, yerlerinde otoparklar açılması Mumcu'yu harekete geçirmiş.
Aydınlar projeye karşı Müze Kent, aslında çok başlı bir dev: Kültür ve Turizm Bakanlığı, İBB, Vakıflar Genel Müdürlüğü, İstanbul Valiliği ve Eminönü Belediyesi bir protokolle bir araya gelmişler. Bu nedenle geleceği de tartışmalı. Devlet, bu proje için ilk etapta 400 milyon YTL kaynak ayırmış. Amaç; 'İstanbul'un tarihsel kimliğini korumak, yaşatmak, geliştirmek ve gelecek nesillere sunmak'. Müze Kent'in yöneticisi şehir ve bölge planlamacısı Prof. Dr. Cengiz Eruzun, bu projeye baş koyduğunu söylüyor.
Eruzun, mafya tarafından yakılıp yıkıldıktan sonra otopark yapılan ahşap evlerin, eski fotoğraf ve gravürlerden yola çıkılarak yenilerinin yapılacağını söylüyor. Yapılar depreme karşı dayanıklı olacak. Eruzun, mimari çevrelerde projeye dudak bükülmesini anlayamıyor. Ona göre eleştiriler daha çok aydınlardan ve düzeni bozulan otopark mafyasından geliyor: "Bu projede katılım olmadığı söyleniyor. Nasıl bir katılım olacak? Süleymaniye işgal edilmiş. Otopark mafyası var. Ara sokaklara giremezsiniz. Böyle bir yer. Böyle bir kesimdeki insanları doğrudan katmak mümkün değil. Oradan doğru çıkmaz çünkü. Önce halka yönelik bir anket yaptık. Tabii ki mülk sahiplerine de sorular sorduk. Fazla bir şey çıkmadı. İstanbul'un en görkemli noktası olan Süleymaniye, birtakım yanlış olaylar ve uygulamalarla köhneme noktasına gelmiş. Çalıştığımız bölgede 1400 ile 1700 arasında yapı var, bunların 900'e yakını tescilli. İkinci derece tarihi eser olan yapıları yıkmayacak, restore edeceğiz. Amaç Süleymaniye'ye eski karakterini yeniden kazandırmak."
'Osmanlı hortlatmayacak' Prof. Dr. Doğan Kuban'ın "Hiçbir ülkede böyle bir uygulama yok. Ben böyle uydurma kent sokaklarını içlerinde kovboy filmi çekilen Los Angeles'taki Paramount stüdyolarında görmüştüm," sözlerini hatırlatınca Eruzun, "Hayır dekor yapmayacağız, evlerimiz hakiki olacak," yanıtını veriyor. Dediğine göre eskiye dönmek, Osmanlı'yı hortlatmak gibi bir amaçları yok. Yeni Süleymaniye daha çok konut ağırlıklı bir yerleşim yeri olacak, ama içinde sanat atölyeleri de bulunacak. Eruzun anlatıyor: "Dekor, Soğukçeşme Sokak'tır. Süleymaniye'de ise köhnemiş evler şık bir havaya kavuşacak, bu eskinin aynısı olacak anlamına gelmiyor. Yeni inşa edeceğimiz yapılar modern olacak. Dolayısıyla eskiyle moderni bir arada yaşayabileceğiniz bir mekân olacak. Avrupa'da bunun pek çok örneği var. Venedik'te yeni bina göremezsiniz. Padova'da da, Prag'ta da... Süleymaniye ahşap evler bölgesiydi. Mimar Doğan Hasoğlu 'Bu kadar ahşabın arasında çıldırırım,' demiş. Bu kadar beton arasında çıldırmıyor, ahşabın arasında çıldıracak! Yani bu akıl hafsala almayan bir şey. Bu eleştiriler biraz mesnetsiz."
Bölgeyi 'temizleme harekatı'na başlamadan önce bölgede yaşayan binlerce insanın nereye 'sürüleceği' planlanmış mı peki? Eruzun, bu soruya "Onlar için de İBB toplu konutlar yaptıracak," yanıtını veriyor. Yani henüz "cak" ve "cek"ler dışında ortada somut bir şey yok.
Bölgede yaşayanlar ne olacak? Müze Kent'in Süleymaniye bölgesini 'rehabilite etme' projesi mimari çevrelerde tartışma konusu oldu. Eleştiriler özetle şöyle:
Kent yönetimi bugüne kadar inşaat şirketlerinin yaptığını yapıyor: Bir mimar, tıpkı bir şirketle iş yapar gibi, kent yönetimine proje yapıyor. Kent yönetiminin bir şirketi tarafından yürütülen bu operasyon sonucunda yapılacak olan konutlar gene bu şirket tarafından satılacak.
Kamuya ait tarihi bir alan pazarlanamaz. 'Biz bu işin parasını buluyoruz, bundan zararlı çıkmayız,' gibi bir bakkal hesabı Süleymaniye çevresinde bir alan için akla bile gelmemelidir.
Süleymaniye'nin İstanbul'un güzelliğine katkısı kamu ve kültür yararıdır; para ile ölçülmez. Süleymaniye projesine aktarılan kaynak ne devletin, ne de belediyenin parasıdır. Halkın sırtından çıkmak zorunda olan bir paradır.
Projeyi Avrupa örnekleriyle kıyaslamak yanlıştır. Savaştan sonra yıkılan Polonya, Varşova, Gdansk ve Wroclav'da tahrip olan kent dokuları yenilendi. Bunlar büyük tarihi prestijlerinden dolayı ve eski belgelere ve hemen hemen tümü var olan rölövelere göre yeniden yapıldı. Fakat hiçbir yerde çağdaş mimarlar tarafından yeniden uyduruk tarihi dokular, cepheler tasarlanmadı.
Kararlar alındıktan sonra da evlerini terk etmesi gerektiği düşünülen insanlara birtakım seçenekler sunuluyor. Kamu eliyle uygulanan bir tür 'gentrification' (mutenalaştırma) uygulaması ile karşı karşıyayız.
Bölgede yaşayan halk ve mülk sahipleriyle ilgili hiçbir program yok. Onların binalarını satarak semtlerini terk etmeleri bekleniyor. Oysa bu ölçekteki kentsel uygulamalar yalnızca fiziksel çevre ile ilgili tasarımlardan ibaret olmamalı.
Bugün küçük müdahalelerle birçok yapı özgün halleriyle korunabilir. Bölgeyi şantiyeye çevirmeye gerek yok.
FATİH BELEDİYE BAŞKANI MUSTAFA DEMİR AÇIKLAMASI
Süleymaniye yenileme alanı hakkında bilgi veren Fatih Belediye Başkanı "Tarihi Yarımada Fatih, günümüzden 8500 yıllık geçmişiyle, sadece İstanbul'un değil, tüm insanlığın ortak kültürel değerlerine ev sahipliği yapan çok özel bir coğrafyadır. Bu coğrafya, günümüze kadar kesintisiz olarak yerleşim yeri olma özelliğini korumayı başarmış belki de yeryüzündeki tek şehirdir. 1950'lerden sonra sanayileşme ile birlikte başlayan göç akını nedeniyle İstanbul hızla gecekondulaşmış, tarihi eserlerin, anıtların etrafı derme çatma binalar, şekilsiz apartmanlarca sarılmıştır, Fatih'te tüm İstanbul gibi bu süreçten olumsuz etkilenmiştir.
Türkiye'nin gözbebeği olan Fatih'in günlük kararlarla yönetilemeyecek kadar önemli bir yer olduğunu belirten Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir "Tarihi 8500 yıl önceye kadar giden Fatih bölgesi, 1600 yıl üç büyük medeniyete başkentlik yapmıştır. Fatih bizim vitrinimizdir ve atmış olduğumuz bu adımlarla, Cumhuriyet'in 100'ncü yaşına, layık olduğu değerde girecektir. Biz Fatih Belediyesi olarak, şehrimizi hem deprem güvenliği konusunda emin, hem estetik, hem sağlıklı, hem de tarihi ve kültürel değerlerini koruyarak, yarınlara hazırlıyoruz. Yenileme kararları, bölgenin yaşam koşullarını iyileştirmeyi de amaçlamaktadır. Planlanan projeler hayata geçtiğinde, riskli binalar yenilenmiş, tarihi eserler korunmuş ve bölge sakinleri sosyal donatı alanları olan sağlıklı, güvenli, kısacası çağdaş yaşam koşullarına kavuşmuş olacaklar; kent ve kent sakinleri birbiriyle bütünleşecektir" şeklinde konuştu.