Washington Post'ta yayımlanan Jackson Diehl imzalı yazıda, ''Cumhuriyetçi başkan adaylarından Rick Perry'nin geçen hafta yarıştan çekilmesinin, bir açık oturumda Türkiye ile ilgili sarfettiği 'kalın kafalı' sözleriyle bir alakası olduğunu düşünmek güzel olurdu'' ifadesi kullanıldı.
Perry'nin açık oturumun yayınlandığı Fox kanalının sunucusu Bret Baier ile girdiği diyaloğun, başkanlık seçimi kampanyasının dış politika açısından ne kadar dibe vurdugunu gösterdiği belirtilen yazıda, bunun ayrıca, Amerikalıların, özellikle de Cumhuriyetçilerin, değişen Ortadoğu'yu kavrayışında bir soruna işaret ettiği kaydedildi.
Yazıda, Baier'in Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hükümetini aşırı tek taraflı bir şekilde tanımladığına değinilerek, Perry'nin de ''Türkiye'nin, birçoğunca 'İslami teröristler' olarak nitelendirilebilecek bir iktidar tarafından yönetildiği'' şeklindeki sözlerine atıfta bulunuldu ve şöyle devam edildi:
''İslami teröristler? Bu hükümet, İran'dan gelebilecek füzeleri izleme ve vurmada kullanılabilecek erken uyarı radarını topraklarında konuşlandıran, Libya'da Muammer Kaddafi'ye karşı NATO operasyonuna katılan, Suriye diktatörü Beşşar Esad'a karşı muhalefete evsahipliği yapan ve serbest, demokratik seçimleri defalarca kazanarak, Türkiye'nin anayasasını kadınların, etnik azınlıkların ve sendikaların haklarını genişletici biçimde ıslah eden bir hükümet."
Yazıda, Türkiye'nin ABD'nin karmaşık, dinamik, zorlu, bazen kızdıran, bazen çok yardımcı olan ve tartışmasız önemli bir müttefiki olduğu dile getirilerek, ''Bu bağlamda Erdoğan hükümeti, ABD yönetimlerinin gelecek 10 yılda Mısır, Irak ve Arap Ortadoğusu'ndaki başka yerlerde idare edeceği ilişkilerin bir paradigması'' değerlendirmesine yer verildi.
"Laik otokratlar ve Amerikan yanlısı generaller"den sonra..
Gazetedeki yazıda şunlar kaydedildi:
''Beğenin ya da beğenmeyin, 'İslami yönelimli' hükümetlerin, yıllardır laik otokratlar ve Amerikan yanlısı generallerin hakimiyeti altındaki bir bölgede 'yeni normal' haline gelmek üzere olduğu bir hakikat. Dolayısıyla birçok Amerikalı muhafazakarın dünya görüşüne eklemlenen, Müslüman hareketlerin, açıkça 'terörist olmasa' da kaçınılmaz biçimde köktenci, demokrasi karşıtı, İsrail ve ABD karşıtı olduğu şeklindeki basit önyargıları ciddi bir yük haline geldi. Eğer bunlara (önyargılara) kulak asılırsa, bu ve gelecekteki ABD yönetimlerinin bölgenin yeni politikalarını idare etmesi ve kritik önemdeki ittifakları sürdürmesi imkansız hale gelecek.
Bazı İslami hareketler, Hamas ve Hizbullah gibi amansız düşmanlar haline gelebilir. Ama Mısır'daki Müslüman Kardeşler gibi diğerleri, Batı'ya yönelik yatırım ve halklarının laiklik arzuları ile kendi dini ideolojileri arasında denge kurmaya çalışarak, esnek bir orta yol dokuyacak gibi görünüyor. Onlara verilecek en doğru karşılık, anlayışlı olmak, bazı çalkantıları hoşgörmek ve liderlere demokratik ilkelere bağlı kalmaları yönündeki baskıyı sürdürmek."
Yazısında, ABD Başkanı Barack Obama'nın da Başbakan Erdoğan ve hükümetiyle ilişkilerini aşağı yukarı bu şekilde götürdüğü ve bunun ''en azından bu aşamada'' olumlu sonuç veriyor göründüğünü kaydeden Diehl, ''Son zamanlarda, Obama'nın bazı önemli dış politika girişimlerine dair başarısızlıkları hakkında yazdım. Ama (Obama'nın) Türkiye ve onun canlı ve kurnaz lideriyle olan ilişkilerini idare ediş şekli, onun en iyi başarılarından biri olarak yer alabilir'' değerlendirmesini yaptı.
Obama'nın, iktidarının hemen başlarında Erdoğan'a yanaşmaya başladığı ve ilk yurtdışı ziyaretlerinden birini İstanbul'a yaptığının belirtildiği yazıda, Obama'nın Türkiye'deki konuşmasında, ABD'nin hem Türkiye hem de daha genel anlamda Müslüman dünyasıyla daha güçlü ilişkiler kurma sözü verdiği hatırlatıldı.
Yazıda, bunu bazı hayalkırıklıklarının da izlediği ifade edilerek, Erdoğan'ın İsrail'e yönelik çıkışlarından, BM Güvenlik Konseyi'nde İran'a yaptırım oylamasında aleyhte tavır takınmasından bahsedildi, Ergekon davasına dair eleştiriler dile getirildi.
Obama'nın listesindeki 5 dünya lideri
Ancak Obama'nın Başbakan Erdoğan ile ilişkilerini sürdürdüğü ve onu İngiltere Başbakanı David Cameron dışında diğer tüm yabancı liderlerden daha sık aradığı ifade edilen yazıda, bunun sonucunda iki lider arasında nisbeten yakın bir kişisel dostluk ilişkisi oluştuğu belirtildi. Yazıda, Obama'nın Time dergisine verdiği demeçte, ''güven bağları'' kurduğu 5 dünya lideri arasında Erdoğan'ı da saydığına dikkat çekildi.
Amerikan yönetimi yetkililerinin, Türk ve Amerikan politikalarında Libya, Suriye, İran ve daha genel anlamda Arap Baharı konularında son bir yıl içerisinde bir çakışma gözlemledikleri kaydedilen yazıda, ''Erdoğan'ın içeride otokrasiye yönelik eğilimi büyük bir kaygı oluşturmaya devam etmesine karşın, bazı yetkililer, AK Parti'nin hazırlamakta olduğu yeni anayasanın daha iyi bir denetim ve denge mekanizmasını ve hapisteki gazetecilerin sayısının azalmasını sağlayacağına inanıyor. Bu durum, Türkiye'yi bir ideal müttefik haline getirmeyecek ya da İsrail ile hala sorunlu ilişkilerini düzeltmeyecek. Ancak bu, Türklerin İslamcılarını düşman etmekten ya da onları teröristlerden ayırt etmede başarısız olmaktan çok daha iyi'' ifadeleri kullanıldı.
Haber Kaynağı : Haber7.com