Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil, Türkiye'ye inandıkları için yatırımlara devam edeceklerini, bu yıl 70 yeni şube açacaklarını, 500 yeni ATM yatırımı, 120 milyon dolar civarında teknoloji yatırımı yapacaklarını ve bine yakın kişiyi Akbank çatısı altına alacaklarını bildirdi.
Binbaşgil, düzenlediği basın toplantısında yaptığı konuşmada, 30 Ocak 1948 tarihinde kurulan bankanın 1,6 milyar dolara yaklaşan marka değeri ile dünyadaki marka değeri en yüksek 100 banka arasında yer aldığını ve “Türkiye'nin en değerli banka markası” olduğunu hatırlattı.
Akbank'ta 15 binin üzerinde çalışan bulunduğunu, önceki gün itibarıyla göreve geldiği ilk bir ay içinde genel müdür yardımcılarıyla birlikte Türkiye'nin çeşitli yerlerini dolaştıklarını ve bütün çalışanlarla bir araya geldiklerini anlatan Binbaşgil, çalışanlarla bankanın yeni vizyonunu paylaştıklarını söyledi.
Bankanın kurumsal, ticari, KOBİ, bireysel ve özel bankacılık olmak üzere beş müşteri grubu bulunduğunu belirten Binbaşgil, önümüzdeki dönemde Akbank'ın bu alanlarda faaliyetlerinin artan hızda devam edeceğini vurguladı.
"Riski yönetmede çok dikkatli olacağız”
Dünyanın ve Avrupa'nın zor bir dönemden geçtiğine değinen Binbaşgil, Türkiye'ye dünyadaki ve Avrupa'daki gelişmelerin yansımalarının olacağını, bu süreçte riski yönetme konusunda çok dikkatli olacaklarını ifade etti.
Bankanın Eylül 2011 itibarıyla gerçekleşen finansal sonuçlarını hatırlatan Binbaşgil, bankanın bu dönemde aktif büyüklüğünün 140 milyar lira, mevduatının 77 milyar lira, kredi hacminin 73 milyar lira, öz kaynak büyüklüğünün 18 milyar lira olduğunu hatırlattı.
Binbaşgil, sermaye yeterlilik oranı yüzde 16,9 olan Akbank'ın takipteki kredi oranının yüzde 1,6, kredi/mevduat oranının yüzde 94,5, özsermaye karlılığının yüzde 14,8, şube adedinin 916, ATM adedinin ise 3 bin 542 olduğunu anlattı.
Türkiye'nin 2012'de yüzde 4 civarında büyümesini öngördüklerini belirten Binbaşgil, Türkiye'nin yurt dışıyla kıyaslandığında çok iyi bir noktada bulunduğunu söyledi.
“Türkiye'de bankacılık sektörü dünyada yükselen bir yıldız”
Akbank Genel Müdürü Binbaşgil, Türkiye'de bankacılık sektörünün “dünyada yükselen bir yıldız” olduğunu dile getirerek, bankaların sermaye yeterlilik rasyosunun 15'ler civarında olduğunu, son derece iyi bir likiditesi bulunduğunu belirtti.
Önümüzdeki dönemde bankayı şekillendirmeyi ve yönlendirmeyi planladıkları beş ana trendin söz konusu olduğuna işaret eden Binbaşgil, Türkiye'nin yüksek büyüme potansiyeli ve Türk bankacılık sektörünün içinde bulunduğu sağlıklı durumun bunlardan ilki olduğunu vurguladı.
Sektörün çok önemli büyüme potansiyeli bulunduğunun altını çizen Binbaşgil, şu anda Türkiye'de kredilerin GSYH'ya oranının yüzde 48, mevduatın GSYH'ya oranının yüzde 58, 1 milyon kişiye düşen şube sayısının ise 130 olduğunu ifade etti.
Söz konusu rasyoların Türk bankacılık sektörünün büyümeye devam edeceğini gösterdiğini belirten Binbaşgil, Türkiye'de 10 milyon kişiye bankacılık hizmeti verildiğini, 25 milyon kişinin yeterince bankacılık faaliyetlerinden yararlanamadığını, yaklaşık 19 milyon kişinin de bankacılıktan yararlanmadığını söyledi.
“5 milyon kişiye yakın kişi bankacılıktan yararlanacak”
Özellikle yarı ve tam bankacılıktan yararlanan kesimlere bakıldığında 4-5 senelik dönemde yaklaşık 5 milyon kişiye yakın kişinin bankacılık sektöründen yararlanacağını öngördüklerinin altını çizen Binbaşgil, şunları kaydetti:
“Biz de Türkiye'ye inandığımız için yatırımlarımıza devam edeceğiz. Bu sene 70 yeni şube açacağız, 500 yeni ATM yatırımı, 120 milyon dolar civarında teknoloji yatırımı gerçekleştireceğiz. Bine yakın kişiyi Akbank çatısı altına alacağız.
İkinci trend, dünya yavaşlıyor. Her ülke bu yavaşlamadan kurtulmak için ticari faaliyetlerini artırmaya çalışıyor. Biz, bu paralelde özellikle KOBİ tarafının çok önemli olacağını düşünüyoruz. KOBİ'lerin toplam kredilerdeki payı yüzde 24. Dolayısıyla biz, önümüzdeki yıllarda KOBİ bankacılığına daha fazla önem vereceğiz. Bine yakın şubede KOBİ bankacılığı yapıyoruz. Bine yakın arkadaşımız KOBİ konusunda uzmanlaşmış durumda. 2012 yılında KOBİ kredilerinde yüzde 20'nin üzerinde büyüme hedefliyoruz.”
“1,5 milyar dolara yakın kaynağı getirdik”
Hakan Binbaşgil, yurt dışından düşük maliyetli ve uzun vadeli kaynak getirmeye çalıştıklarını, uluslararası finans kuruluşlarından yaklaşık 1,5 milyar dolar civarında kaynağı Türkiye'ye getirdiklerini, bu konudaki faaliyetlere devam edeceklerini, KOBİ'lerle birlikte kurumsal ve ticari bankacılıktaki faaliyetleri de sürdüreceklerini kaydetti.
Üçüncü trendin dünyada likidite sorunu ve tasarrufun artan önemi olduğuna değinen Binbaşgil, şöyle konuştu:
“Akbank olarak likidite konusunu iyi yönetmeliyiz. Türkiye özelinde baktığımızda Türkiye'nin cari açık sorunu var. Cari açık sorununu birden bire hep birlikte giderebilmemiz çok kolay değil. Bunun çeşitli bacakları var.
Bunlardan biri Türkiye'deki tasarruf oranı ki, şu anda yüzde 12'ler civarında, bunun çok daha yukarılara çıkması lazım. Dolayısıyla banka, 2012 yılında ve önümüzdeki dönemde özellikle kaynak, likidite tarafında Türkiye'ye destek verebilmek, likit kalabilmek için çok dikkat edecek.”
“Her yıl yaklaşık yüzde 35 oranında artan dış borçlanma”
Akbank'ın dış borçlanma konusunda sağlıklı şekilde yoluna devam edeceğini, “başarılı fonlama” performansını sürdüreceğini, hatta bu sene dış
borçlanmasını geçen seneye göre muhtemelen daha yukarılara çıkaracağını ifade eden Binbaşgil, 2011 itibarıyla 10 milyar dolar civarında ve her yıl yaklaşık yüzde 35 oranında artan dış borçlanmanın söz konusu olduğunu vurguladı.
Dördüncü trendin değişen tüketici profili ve beklentileri olduğunu kaydeden Binbaşgil, topluma ve çevreye duyarlı olmanın artan öneminin de beşinci trendi oluşturduğunu söyledi.
“Bu sene biraz hızımızı artırıyoruz”
Konuşmasının ardından soruları yanıtlayan Binbaşgil, 2011 yılında 35 şube açtıklarını anımsatarak, “Fena bir rakam değil. Bu sene biraz hızımızı artırıyoruz” dedi.
Yurt dışı planlarına ilişkin bir soru üzerine Binbaşgil, şunları kaydetti:
“Akbank'ın sermaye gücüne bakıldığında bu tür inorganik satın alma yapabilecek çok ciddi bir potansiyeli var. Fakat bizim yönetim olarak şuna dikkat etmemiz lazım; sizlerle Türkiye ile ilgili potansiyeli paylaştım.
Akbank'ın yurt dışında yatırım yapabilmesi için yurt içindeki veya ona benzer potansiyeli dışarda görebilmesi lazım. Herkesin Türkiye'deki potansiyeli ortaya çıkardığı bir dönemde, yurt dışındaki büyüme oranları Türkiye'ye oranla biraz daha düşük.
Her ne kadar bizim olanaklarımız varsa da dikkatli olmak durumundayız. Ama Akbank, yüksek sermaye gücüyle her zaman gerek yurt içi gerek yurt dışı fırsatları değerlendirmek durumunda olan bir bankadır. Biz de Akbank yönetimi olarak birtakım fırsatları değerlendiriyoruz, bakıyoruz.”
Basel II'ye ilişkin de Binbaşgil, sermaye yeterliliğinde Akbank'ın risk yönetimi konusunda zaten çok dikkatli bir banka olduğunu dile getirerek, “Her ne kadar regülasyonların bizlere söylediği sermaye yeterlilik oranları söz konusuysa da biz bankada kendi hesaplarımızı yapıyoruz.
Yeni kurallar, birçok bankanın dünyada sermaye yeterliliğini düşürüyor. Fakat bunun Akbank'a hiç etkisi olmayacak, hatta ufak da olsa pozitif etkisi olabilir” şeklinde konuştu.
“Bankalar emanetçi durumunda”
Başka bir soru üzerine de her kurumun iyi yönetilmesinin son derece önemli olduğunu vurgulayan Binbaşgil, şöyle devam etti:
“Ancak bankaların şöyle bir ek sorumluluğu vardır; aslında bankalar olarak emanetçi durumundayız. Bizler sorumlu bankacılar olarak bize emanet edilen paraları, riski iyi yönetmemiz gerekiyor. Banka için, ülke için en kötü olabilecek şey bunun kötü yönetilmesi.
Akbank, gelen tasarrufların yönetilmesi konusunda riski iyi yöneten banka. Riski iyi yönetmek Akbank'ın DNA'sında var. Diğer taraftan Akbank'ın ve ülkenin büyüme potansiyeli var. Önümüzdeki dönemde riski iyi yöneterek bu potansiyeli, Akbank'ın gücünü iyi değerlendirmek istiyoruz.”
Türkiye, parlayan yıldız olduğu için para akımlarının devam edeceğini vurgulayan Binbaşgil, “Faizler, özellikle bono tarafında düşme eğilimi göstermiştir. Bir miktar daha düşebilir.
Bizim buradaki umudumuz, bunun mevduat faizlerine yansıması ve ondan sonra da zaman içinde kredilere yansıması. Bonodaki faiz düşüşünü henüz mevduatta göremedik. Ama zaman içinde görebiliriz” diye konuştu.
“Krediler yüzde 15, mevduat yüzde 12 büyür”
Bu yıl sektörde kredilerin yüzde 15 civarında, mevduatın da yüzde 12 civarında büyümesini beklediklerini belirten Binbaşgil, Akbank'ın ise krediler ve mevduatta sektör ortalamasının birkaç puan üzerinde büyümesini öngördüklerini bildirdi.
Türk bankacılık sektöründe marjların giderek düştüğünün altını çizen Binbaşgil, bankaların daha verimli ve daha sağlıklı çalışma konusunda bir anlayış benimsemesinin giderek önem kazandığını söyledi.
Bazı kurumlar için kapasiteyi daha verimli kullanarak, sağlıklı bir şekilde olmak kaydıyla, büyüme hızını, kapasite kullanımını artırarak marjlardaki düşüşü kompanse etmenin söz konusu olabileceğini ifade eden Binbaşgil, Akbank'ın böyle bir anlayışı benimseyeceğini belirtti.
“Orta kesim gelişiyor”
Bankacılık müşterisinin büyümesinin Türkiye ekonomisinin büyümesiyle el ele gittiğine işaret eden Binbaşgil, Türkiye'de gelirin artmasıyla tasarrufların ve kredibilitenin arttığını, dolayısıyla bankaların daha fazla hizmet verebileceği ortamın da arttığını vurguladı.
Türkiye'de orta gelir kesimin geliştiğine dikkati çeken Binbaşgil, orta kesimin güçlenmesinin ülke açısından sağlıklı olduğunu, orta kesimin gelişmesiyle birlikte bankacılık hizmeti verebilecekleri kişi sayısının da arttığını kaydetti.