Sivil Haber

Beyazıt: Dış açıkta daralma sınırlı kaldı

EKONOMİ

TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi, Ekonomik ve Mali İşler Komisyonu Başkanı Tayfun Bayazıt, ''Enerji fiyatlarındaki ocak ayı artışlar nedeniyle dış ticaret açığındaki daralma sınırlı kalmış gözüküyor'' dedi.

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Üyesi, Ekonomik ve Mali İşler Komisyonu Başkanı Tayfun Bayazıt, her 100 dolarlık ithalatın 42 dolarının hammadde, diğer 42 dolarının ise üretimi yetersiz olan ara ürünlerden kaynaklandığını kaydetti.

Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi'nde gerçekleştirilen Koç Üniversitesi ve Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Ekonomik Araştırma Forumu'nda (EAF), ''Uluslararası Üretim Zincirlerinde Dönüşüm ve Türkiye'nin Konumu'' başlıklı rapor açıklandı.

Forumun açılışında Bayazıt, TÜSİAD olarak, cari açıkta meydana gelen hızlı artışın küresel kriz sonrası ekonomik toparlanma sürecinde ithalatın artışıyla doğrudan ilişkili olduğunu düşündüklerini belirterek, iç talebe dayalı büyümenin ve giderek artan ithalatın cari açığa neden olduğunu kaydetti.

Bayazıt, ekonomik döngünün küresel krizin ilk etkileri büyüme evresinden yavaşlamaya daha sonra daralma evresine girdiğini ifade ederek, 2009 yılında meydana gelen yüzde 4,8 daralmanın ithalatta da daralma sağladığını, ihracatta da oluşan daralmanın görece daha az olmasıyla cari açıkta önemli bir değişikliğin yaşandığını aktardı.

Krizden çıkışın ihracat artışı ve ithalattan daha yavaş olduğunu anlatan Bayazıt, şunları kaydetti:

''Daha hızlı büyüyen ithalat rakamları bugünkü cari açık tablosuna neden oldu. Kısa dönemde cari açıktaki düzelmeyi sadece ithalat sağlamaktadır. Türk Lirası'nın avro ve dolar seviyesindeki şok düzeltmelere rağmen gerek iç gerek dış yapısal özelliklere sahip ihracat konusunun ekonomimizin döngüsünü ve döviz kurunu kolayca yönetemediğimizi görüyoruz. İthalatın döngüsel özelliklerini ve kontrol yeteneklerimizi yakından incelememizin daha iyi bir yaklaşım olacağını düşünüyoruz. İç talebin kontrolü, ithalat üzerinde önemli bir kısıtlama getirecektir. Ancak en önemli sorun yavaşlama evresinde kalmanın yeterli olup olmayacağıdır. Hızlı ve istikrarsız genişleme daralma evreleri tahribat yaratacaktır.''

''İthalatı dizginleyebilmek için nominal kurda yüksek oranda düzeltmeler gerekecektir'' diyen Bayazıt, bu düzeltmelerin kur oynaklığıyla birleştiğinde sadece ithalatı değil, yurt içi arzı, ihracatı ve fiyat dinamiklerini etkilediğini söyledi.

Bayazıt, ithalat çalışmalarının ortaya koyduğu verilere göre, her 100 dolarlık ithalatın 42 dolarının hammadde, diğer 42 dolarının ise üretimi yetersiz olan ara ürünlerden olduğunu belirterek, sözleri şöyle sürdürdü:

''İthalatı yönetmedeki zorlukları geçen gün açıklanan dış ticaret rakamları ortaya koyuyor. Enerji fiyatlarındaki ocak ayı artışlar nedeniyle dış ticaret açığındaki daralma sınırlı kalmış gözüküyor. Ekonomiyi daraltmaktan geriye ihracatımızın hızla arttırılması kalmaktadır. TÜSİAD, üretkenlik temelli büyümenin temel iki değişkenini inovasyon ve eğitim kapasitesini arttırmak olarak belirlemiş bulunuyor. Bu iki değişkende ilerleme kaydedilmediği sürece, sürdürülebilir bir büyüme sürecini yakalamak çok zor olacaktır.

Sanayideki dönüşümü hızlandırmak, işsizliği azaltmak ve bölgesel gelişmişlik farklılıklarını azaltmak anlamında sanayi stratejisi belgesi önemli bir rehberdir. Sanayi stratejisinin yatay unsurları da göz önünde tutulmalıdır. Türkiye ekonomisinin üretim yapısının en temel girdisi, bu yapının çeşitlenmesini sağlayan zeka olması dolayısıyla insan gücünün eğitimi en somut bileşendir.''

-''Türkiye ekonomisi ortalama yüzde 5 büyüyor''-

Raporun yazarlarından Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) öğretim üyesi Prof. Dr. Erol Taymaz da Türkiye'nin temel sorunlarından birinin büyüme sorunu olduğunu belirterek, geniş perspektiften bakıldığında Türkiye ekonomisinin, ortalama yüzde 5 civarında büyüdüğünü, bunun kötü olmadığını, ancak yeterli seviyede de bulunmadığını kaydetti.

Taymaz, kişi başına düşen milli gelirlerin Amerika'ya oranla 40 yıllık dönemde artmadığını ve azalmadığını ifade ederek, Türkiye'nin Çin ve Kore gibi ülkelere bakıldığında gelişme sağlayamadığını, ancak diğer ülkelere göre de geri kalmadığını söyledi.

Türkiye'nin ihracat yapısında değişikliklerinin yaşandığını aktaran Taymaz, şunları kaydetti:

''Tekstilin payı düşerken, makine ihracatı artıyor. 1995'ten sonra haberleşme cihazları, 2005'e kadar yükseliyor, sonra düşüş yaşanıyor. Türkiye'de 1960'lara kadar gıda, 1980'lere kadar tekstil dominant duruyor. 1960'larda makina ihracatı artıyor ve 1980'lerden sonra otomotiv artıyor. Türkiye'nin ihracat yapısı Kore ile benziyor. Aralarındaki tek fark Türkiye, Kore'nin dönüşümünü 20 yıl geriden takip ediyor. Türkiye en azından dönüşüm sağlamış, çünkü bunu sağlayamayan ülkeler de var. Türkiye'de ithalat, makina alanında yıllar geçtikçe azalıyor. Uluslararasında iş bölümü çok önemlidir. Sektörel düzeydeki veriler bu dönüşümü anlamakta yeterli değil. Ürün düzeyinde çalışmalar yapmak gerekiyor. Biz bu raporda, üretim zincirleri analizi yapmaya çalıştık.''

Taymaz, otomotiv, televizyon, makine, hazır giyim ve gıda sektörlerini çalışma kapsamı olarak belirlediklerini belirterek, ''Bu çalışmada, UN Comtrade veri tabanını kullandık. 1994 ile 2009 dönemini ele aldık'' dedi.

Koç Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Kamil Yılmaz ise Türkiye'nin piyasa payını arttırdığı ürünlerin, büyüme hızı yüksek olmayan ürünlerde olduğunu belirterek, ''Avrupa Birliğinin ekonomisi büyük ilk 15 ülkesiyle ürünlerini daha ucuza satarak rekabet ediyor. Bu piyasada, teknolojik düzeyi düşük olan ürünlerde rekabetçiyiz. Çin de Türkiye'ye benzer bir alışmayla AB piyasasına giriyor. AB'nin diğer 12 ülkesi AB piyasasında pahalı ürünler sergileyerek varlıklarını sürdürebiliyor'' diye konuştu.

Haber Kaynağı : Haber7.com

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.