Savunma Sanayii İmalatçılar Derneği (SASAD) Genel Sekreter Yardımcısı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Türkiye Savunma Sanayii Meclis Başkanı Yılmaz Küçükseyhan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türk savunma sanayinin özellikle son 5 yıl içerisinde çok büyük bir gelişim kaydettiğine dikkati çekti.
Küçükseyhan, özgün ürün ve tasarım yönüyle bir güç kazanma istikametinde politika ve stratejiler oluşturulmasının, bu gelişimin en büyük sebeplerinden birisi olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
''Bu stratejiler kapsamında, ana yükleniciler, özellikle büyük projelerde, bir defa 'Türk firması olması gerektiği' politikası güdüldü. Alt yüklenicilerin seçiminde de 'mümkün olduğunca içteki yerli üreticilerin tercih edilmesi, gerekiyorsa teknoloji takviyesi açısından yabancı firmalarla da platform, sistemler bazında destek alınabileceği' konusu, politikası ortaya konuldu. Bu politikanın son 5 yıl içerisinde ısrarla uygulanması sonucu, şu anda Türk Silahlı Kuvvetleri'mizin ihtiyaçlarının yüzde 52,1'i -2010 rakamlarına göre, 2011 henüz çıkmadı- bunun yüzde 60'ları yakalayacağını tahmin ediyoruz, yerli ürünlerle teçhiz edildi.''
Türkiye'nin, 2010-2011 değerlendirmelerine göre, savunma sanayi gelişimi açısından bölgesinde bir güç odağı olma yolundaki ülkelerden biri olarak, dünya savunma sanayi basınında önemli bir yer aldığına işaret eden Küçükseyhan, bazı basın organlarının Türkiye için özel bir bölüm ayırdığını belirtti.
-''Tasarım ve özgün ürün konsepti''-
Küçükseyhan, Amerika'nın yanı sıra Brezilya, Güney Afrika, Çin, Rusya, Türkiye ve Güney Kore'nin, savunma sanayinde büyük güç odakları olarak görüldüğünü ifade ederek, şunları kaydetti:
''Tabii müşterek üretim, 'joint venture' dediğimiz üretimden sonraki safhada tasarım ve özgün ürün konseptine ağırlık verildiği için bugün bu seviyeye geldik. Tabii bunun anlamı şudur; yerli üretici ve yerli ürün, özgün ürün ve ihracat. Mesela 2010 yılında savunma ve havacılık alanındaki toplam ihracat, 853 milyon dolar civarında oldu. 2011 yılında bu rakamın 1 milyarın üzerine çıktığını değerlendiriyoruz, şu anda veriler derlenmekte. Çıktığı zaman karşımıza çok güzel rakamlar geleceğini ve yurt içi katma değer ve yurt içinden karşılama oranında yüzde 52,1'in çok üstlerine çıkacağını değerlendiriyoruz.''
Türkiye platform ve kara araçları açısından artık hiç kimseye ihtiyacı olmayacak duruma geldiğini savunan Küçükseyhan, ''Denizde güzel projeler yürüyor. Havada şu anda anaplatform açısından pek büyük bir şeyimiz yok ama kendi eğitim uçağımız şu anda başlamış durumda, helikopter açısından ortak üretim konusuna ağırlık veriyoruz. Yakın bir zamanda o da inşallah olacaktır. İleride 2023'e doğru kendi savaş uçağımızı yapacak duruma geleceğiz. Kara, deniz ve hava araçları açısından da güzel bir istikamette olduğumuzu değerlendiriyoruz'' görüşünü kaydetti.
Türkiye'nin ürün portalının, çeşitleri genişledikçe, denendikçe, kullanıldıkça, fiyat açısından da teknolojik açıdan da tercih edilen ürünler olmaya başladığını anlatan Küçükseyhan, bu ürünlerin kendiliğinden çevre ülkeler, Uzak Doğu, Avrupa ve ABD'de tercih edilen ürünler durumuna gelmeye başladığını bildirdi.
Küçükseyhan, ürünlerin Türk firmalarının kendi tasarımı ve özgün ürünleri olduğuna dikkati çekerek, ''Bu, pazarın genişlemesine ve Türkiye'nin hissedilmesine neden oldu. Yani kendiliğinden olan bir hadise bu. Kendi öz varlıklarından geliştirdiği, ister istemez geliştirdiği bir durum'' değerlendirmesinde bulundu.
-''Hele hele bu seneden sonra...''-
Türk savunma sanayinin, dünya devleri arasındaki konumuna da değinen Küçükseyhan, şu bilgileri verdi:
''3-4 senedir, Aselsan dünyanın 100 büyük firması arasında yer aldı. Bunlardan 45'i Amerikan firması zaten. Bu seneden itibaren 2012'de göreceksiniz, bunların içerisine 1-2 Türk firması daha girecek, 100 firmanın arasına ki çok büyük rakamdır bu. Bu firmalarla şu anda bir kısmıyla 'joint venture' açısından ortak üretimlerde, müşterek, uluslararası projelerde beraber çalışıyorlar zaten. CSF dediğimiz uçak var mesela, onun büyük bir bölümünde TAİ yer almış durumda. Boeing'in çok geniş bir gamda üreticisi durumunda, TAİ. Bu firmalarımız, Aselsan olsun, Havelsan olsun, Roketsan olsun yavaş yavaş layık oldukları yeri bulmaya başladılar. Bu da zaten son yayınlardan anlaşılıyor, yani isimleri filan oralarda artık söylenmeye başlandı. Hele hele bu seneden sonra 2016'ya kadar olan süreç içerisinde, bu listelerde veya bu basında çok daha fazla Türk firması görme şansımız olduğunu değerlendiriyoruz.''
Haber Kaynağı : Haber7.com