Üyelerinin karlı teknoloji alanlarına yönelmesi için çalışmalar yapan Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD)’ın Teknoloji Panelleri’nin ikincisinde ‘İleri Teknoloji ile Kalkınma Modelleri’ seçkin konuşmacıların katılımı ile MÜSİAD Genel Merkezi’nde ele alındı.
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (MÜSİAD) Bilim ve Teknoloji Komisyonu tarafından gerçekleştirilen panelin orurum başkanlığını MÜSİAD Bilim ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Nazım Özdemir yaparken panelin açılış konuşmasını MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan yaptı. Panele konuşmacı olarak Altnay Robotik A.Ş Genel Müdürü Hakan Altınay, İstanbul Teknik Üniversitesi Elektronik ve Kontrol Mühendisi Prof.Dr. Hakan Temeltaş, İnova Şirketler Topluluğu YK Başkanı Halil Kulluk katıldılar.
Teknolojinin İçinde Olmadığı Bir Gelişme Sürdürülemez
MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan, panelin açılış konuşmasında teknolojinin içinde olmadığı bir gelişmenin sürdürülemeyeceğini söyledi.
Vardan konuşmasında Türkiye’nin bugünkü gelişmesinin takdire şayan bir gelişme olduğunu bununla beraber teknolojinin içinde olmadığı bir gelişmenin de sürdürülemeyeceği konusundaki düşüncelerini kamuoyuyla paylaştıklarını söyledi. Vardan konuşmasını şöyle sürdürdü.
‘Biz nasıl ikişer üçer bin dolarlık milli gelirlerden on bin dolara gelmişsek ve bu bir başarıysa bundan sonra bunu sürdürebilmenin altında yatan en büyük gerekçenin de teknolojiyi geliştirmek olduğunu düşünüyoruz.
Cep telefonlarının en büyük ihracatçısı olan bizler keşke bunu üreten taraf olabilseydik. Bugün birçok yatırım malzemesi olarak kullandığımız elektronik, teknolojik cihazlara yaptığımız harcamalar göz önünde bulundurulduğunda biz de bu alanda bir gelişme niye yok diye hayıflanıyoruz.
Bugün bu gibi konularla alakalı Türkiye’nin nerede olduğu ve ilerlememiz için neler yapılması gerektiği ile ilgili fikir üreteceğimiz bir paneli gerçekleştireceğiz. Dünün dünde kaldığı bilinciyle bundan sonrasında yapılacakları konuşmalıyız.’
‘Türkiye Rekabet Edeceği Ülkelerle Farklı Bir Ligde’
Panelin oturum başkanlığını gerçekleştiren MÜSİAD Bilim ve Teknoloji Komisonu Başkanı Nazım Özdemir de Türkiye’nin rekabet edeceği ülkelerle artık farklı bir ligde olduğunu belirterek bu konuda teknolojinin önemini hatırlattı.
Özdemir konuşmasını şöyle sürdürdü, ‘Var olan kaynakları doğru kullanma yöntemlerimizin iyileştirilmesinin yanında, bundan sonra rekabet edeceğimiz ülkeler farklı bir ligde bulunuyorlar. Bu ülkelerle rekabet edebilmemiz için bizimde farklı bir paradigma içinde bulunmamız gerekiyor.
MÜSİAD olarak biz anayasa, ekonomi gibi pek çok konuda sadece kendi üyelerimizi bilgilendirmek değil, aynı zamanda hükümet, devlet politikalarına da yön verme iddiasındayız.
Ali Babacan’ın söylediği şu söz çok önemli “Biz ekonomiyle alakalı hükümet politikalarına yön verirken mutlaka MÜSİAD’ın raporlarına bakarız. MÜSİAD’ın görüşlerini dikkate alırız.” Türkiye’nin artık stratejik bir dönüşüme ihtiyacı var demiştik, söylemde kalmayarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz.’
60 yıldır stratejimiz var ama Uygulama yok!
YERLİ OTOYU YILLAR ÖNCE ÜRETEBİLİRDİK
Panelde konuşan Altınay Robotik AŞ Genel Müdürü Hakan Altınay, Türkiye ve Güney Kore’nin teknoloji politikalarını masaya yatırarak karşılaştırmalarda bulundu.
Altınay, Türkiye’nin de 60 yıldır girişimlerde bulunarak strateji geliştirdiğini fakat bir türlü uygulama yapılamadığını ifade etti.
Altınay, “1950’li yıllarda ekonomik durumu çok kötü olan Güney Kore, sanayi ve teknoloji de öyle bir bütüncül politika uyguladı ki kimse bundan taviz vermedi. Bütün ülkenin politikası haline dönüştü ve Güney Kore, çok hızlı bir şekilde ilerledi.
1968 yılında Büyük Ankara Oteli’nde Tofaş kuruldu. O zaman devlette bu yatırımın içine girdi. Hem arazi teşviki sağladı hem de ortak oldu. Ardından 12 Şubat 1971’de de Fiat lisansı ile Murat 124 araçları üretilmeye başlandı. Yıllık 25 bin kapasiteyle başlayan üretim, daha sonra 40 binlere çıktı.
40 yıldan belli araba üretiyoruz, siyasi iktidar ‘yerli araba üretilmeli’ diyor. Sahip olduğumuz birikimler anlamında, Güney Kore gibi ‘birliktelik’ anlamında hep beraber masada oturabilseydik, yerli aracı çok daha önceden üretebilirdik” dedi.
STRATEJİMİZ VAR AMA HEDEFE GİDEMİYORUZ
“1967’de Güney Kore’de Hyundai Motor A.Ş. kuruldu ve 1968’de Cortina marka aracın seri üretimine başlandı. Hyundai bizden farklı olarak şunu yaptı; Ülke yönetimi hedef koyarak 5-8 yılda kendi aracını üretme kararını aldı ve 1976’da özgür olarak ‘Pony ‘marka kendi yerli marka aracını üretmeye başladı.
1976’da biz Murat 124’lerle uğraşırken Güney Kore kendi aracını üretiyordu. Aradan yıllar geçti ve Hyundai Türkiye’ye gelerek üretim fabrikasını kurdu. Biz aradan geçen 40 yılda halen yerli aracımızı üretemedik, çok dramatik bir durum. Biz hedef koyma ve strateji belirleme de sıkıntı yaşıyoruz.
60 yıldan belli strateji çalışıyoruz. Hala üretime geçemedik. Belirlenen stratejilerin hiçbirini gerçekleştiremedik. Güney Kore 1988 yılında uçak yapımı geliştirmeye başlıyor ve 1999’da uçak üretmeye başlıyor.
Güney Kore, 1967 yılında Bilim ve Teknoloji Bakanlığını kuruyor ve ardından bu bakanlığa bağlı birçok enstitü kuruluyor. Öyle ki geleceğin teknolojileriyle ilgilenen bir birim kuran bu bakanlık, ileride nelerin olabileceğini önceden öngörmeye ve onunla ilgili çalışmalar yapmaya başlıyorlar.
Güney Kore’den hiçbir farkımız yok. Bir tek eksiğimiz stratejilerimizin arkasından koşamıyoruz. Onlar başladılar, biz raflara koyduk” şeklinde konuştu.
20 SENE İÇİNDE ROBOTİK SİSTEMLER HAKİM OLACAK
İstanbul Teknik Üniversitesi Elektronik ve Kontrol Mühendisliği Prof. Dr. Hakan Temeltaş ise,
önümüzdeki 20 sene içinde dünyada robotik sistemlerin hâkim olacağını söyledi. Robotik sistemler konusunda bilimsel ve iş yaşantısında karmaşa olduğunu belirten Prof. Temeltaş, “yapılan araştırmalara göre, 2025 yılına kadar dünyada pazar paylarında robotik sektöründe giderek artan bir oran görülüyor.
Biz ülke olarak nasıl bu artan pazar karşısında hem akademik hem iş dünyası olarak güçlü bir konumda oluruz. Bununla ilgili stratejik belgeler hazırlanıyor. Devlet her işin üzerinde bir şemsiye olmalı. Ondan sonra ikinci önemli olan bu işin endüstri ve bilgi tarafı geliyor.
Dünyada güçlü bir konuma gelmek için bu üç dişlinin birlikte çalışması gerekiyor. Dünyanın önde gidecek bir ülke olacaksak bir yol haritası çıkarmamız gerekiyor. Stratejik araştırma gündeminin oluşturulması lazım. Hedeflenen şeylerin net olarak belirlenmesi ihtiyaç.
Üniversitelerin de teknolojik yeniliklerden haberdar olması gerekiyor. Her bir sektör için robotik sistemlerle ilgili uygulama senaryoları oluşturulmalı. Bizde kalkınmada öncelikli alanları belirleyerek AR-GE’ye ciddi anlamda para yatırmalıyız.
VAN DEPREMİNDE TEKNOLOJİ EKSİKLİĞİMİZİ HİSSETTİK
“Van depreminde yapacağımız şeyler vardı fakat teknik imkânsızlıklardan dolayı yapamadık” diyen Temeltaş, teknolojiyi kullanma ve geliştirme alanındaki eksikliklerden dolayı doğal afetlerde, maden kazalarında onlarca insanın yok yere öldüğüne dikkat çekti. Temeltaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Deprem altında kalan canlar için teknolojik cihazlar sistemler üzerinde şuan çalışılıyor. Madenlerimizde hala eski yöntemler kullanılıyor ve maalesef her sene madenlerden kaza ve ölüm haberleri alıyoruz. Cep telefonlarının bize verdiği rahatlığın çok ilerisinde gelişmeler olacak.
Bu amaçla endüstri ve üniversiteler ortak çalışmalar yapmalı. Belirlenen öncelikli alanlardaki AR-GE projelerinin desteklenmesi gerekiyor. Bunlar yapıldığı zaman ortaya bilimsel yayınlar, patent ve ihraç edilebilir ürün zinciri oluşacaktır.”
Haber Kaynağı : Haber7.com