Yılmaz, katıldığı bir televizyon programında, Dünya Bankası'nın Türkiye'yi gelişmekte olan ülkeler arasında en kırılgan ülke ilan ettiğinin ve bankanın raporunda cari açığın doğrudan yatırımların altı katına çıktığının ifade edildiğinin hatırlatılması üzerine, cari açık konusunda son dönemlerde kısa, orta ve uzun vadeli ciddi tedbirler aldıklarını söyledi.
OVP'nin ana eksenlerinden bir tanesinin cari açığın kademeli bir şekilde düşürülmesi olduğunu belirten Yılmaz, ''Gerek kurdaki nispi yükseliş, gerek ekonomimizin 2012'de büyüme hızı açısından bir miktar yavaşlayacak olması... Diğer birçok faktörü dikkate aldığınızda cari açıkta gerçekten en kötü geride kaldı'' dedi.
Cari açık konusunda bundan sonra kademeli bir şekilde iniş görüleceğini kaydeden Yılmaz, 2011'in son aylarında söz konusu inişin görülmeye başlandığını ifade etti.
Dünya Bankası'nın raporunu ayrıntılı olarak görmediğini belirten Yılmaz, asıl önemli olanın makroekonomik çerçeve olduğunu, sadece bir unsurun ön plana çıkarılmasının genel resmin gözden kaçırılmasına neden olacağını ifade etti.
Türkiye'de siyasi istikrarın çok güçlü, bütçe dengelerinin son derece iyi ve bankacılık sisteminin güçlü olduğuna dikkati çeken Yılmaz, ''Türkiye gerçekten güven veren bir ülke'' diye konuştu.
Dünya Bankası raporunda Türkiye için yüzde 3'e yakın (yüzde 2,9) bir büyüme öngörüldüğünü hatırlatan Yılmaz, ''Çok kırılgan gördükleri bir ülkede böyle bir büyümeyi öngörmemeleri gerekir. Sonuçta resmin bütününe bakmamız lazım. Resmin bütününe baktığımız zaman Türkiye son derece olumlu bir performans sergiliyor. Cari açık konusunda da en kötü geride kalmış durumda'' diye konuştu.
-''Büyüme tablosu güzel-
Uluslararası kuruluşların Türkiye için öngördüğü büyüme tahminlerinin genellikle OVP'deki yüzde 4'lük hedefin altında olduğunun anımsatılarak, OVP'deki tahminin aşağı yönlü revize edilip edilmeyeceğine ilişkin soru üzerine Bakan Yılmaz, böyle bir revizyon olacağını zannetmediğini söyledi.
Türkiye'nin son iki yılda yüksek oranda büyüme gerçekleştirdiğini kaydeden Yılmaz, ''2010 yılında yüzde 9, 2011 yılında muhtemelen yüzde 8 civarında bir büyümemiz olacak. Bu yüksek büyümelerin üstüne de yüzde 4 gibi bir büyüme bekliyoruz. Topladığınız zaman 3 yılda ortalama yüzde 7 gibi bir büyüme seyri görüyoruz. Bu çok güzel bir tablo'' ifadesini kullandı.
Türkiye ekonomisinin önümüzdeki dönemde büyümeye devam edeceğini dile getiren Yılmaz, istihdamın da büyümeye katkıda bulunacağını belirtti.
Son iki yılda büyümenin özel sektörün yatırımlarından ve tüketiminden sağlandığını kaydeden Bakan Yılmaz, bu eğilimin devam edeceğine inandığını dile getirdi.
-Yeni teşvik sistemi-
Yeni teşvik sisteminin yüksek teknolojili ve stratejik ürünlere yönelik planlandığının hatırlatılarak, bu sektörlerin neler olduğunun sorulması üzerine Bakan Yılmaz, teşvik sisteminin uygulamasını ana bakanlık olarak Ekonomi Bakanlığı'nın yürüttüğünü Kalkınma Bakanlığı'nın Ekonomi Bakanlığı'na destek olduğunu söyledi.
Teşvik sistemi konusunda çok iyi bir noktaya gelindiğini anlatan Yılmaz, Türkiye'nin belli bir düzeyin üzerinde ithal ettiği ancak yurt içinde üretim imkanı olan alanlara ciddi teşvikler sağlamayı öngördüklerini belirtti.
Katma değeri yüksek olan alanlara daha yoğun teşvik sağlamayı hedeflediklerini ifade eden Yılmaz, ''Bu şekilde Türkiye'de hem üretimi, istihdamı artıracağız. Bir taraftan da cari açığı düşürmüş olacağız'' dedi.
Yeni teşvik sisteminde demir-çeliğin önemli sektörlerden biri olacağına ilişkin değerlendirme üzerine Yılmaz, demir-çelikle ilgili uluslararası sözleşmeler bulunduğunu, çalışmaların bu sözleşmeleri dikkate alarak sürdüğünü söyledi. Genel sektörler yerine daha alt sektörlere inmeyi istediklerini anlatan Yılmaz, ''Yeni teşvik sistemimiz tam bitmiş değil. Epey bir olgunlaştı ama son nokta konmuş değil. Hükümetimiz düzeyinde bu son nokta konacaktır'' değerlendirmesinde bulundu.
Yeni teşvik sisteminde stratejik sektörler kadar önem verdikleri bir diğer alanın teknolojik sektörler olduğuna dikkati çeken Yılmaz, Türkiye'de kişi başına düşen milli gelirin 10 bin dolardan 25 bin dolarlara çıkmasının yalnızca lineer artışlarla sağlanamayacağını, Türkiye'nin birçok sektörde sıçrama yapması gerektiğini söyledi.
-Tasarruf paketi-
Tasarruf paketi hakkında da görüşlerini paylaşan Yılmaz, kamu sektöründe tasarrufların arttığını söyledi.
Bütçe açığının tahminlerinde ötesinde düşük çıktığını belirten Yılmaz, ''Demek ki kamu sektörü tasarruf yapıyor'' dedi.
Özel kesimin tasarruflarının artırılması gerektiğini kaydeden Yılmaz, bu konuda bireysel emeklilik gibi yeni finansal enstrümanların gelişmesi gerektiğini dile getirdi.
Hiçbir şey yapılmasa bile gelecek dönemde tasarruf oranlarının orta vadede yükseleceğini öne süren Yılmaz, bunu destekleyici çalışmaların sürdüğünü bildirdi.
Yılmaz, tasarruf paketinin ne zaman hazır olacağına ilişkin bugünden tarih vermenin doğru olmayacağını kaydetti.
-''Yılın ikinci yarısında enflasyon düşer''-
Bakan Yılmaz, 2011 yılında çift haneye çıkan enflasyonun ne zaman tek haneli rakamlara ineceğine ilişkin soru üzerine, enflasyonun Mayıs ayına kadar belli bir düzeyde gideceğini, özellikle Mayıs ayından sonra yılın ikinci yarısında hızlı bir şekilde bir düşüş trendine gireceğini ve Merkez Bankasının hedefine yakın bir şekilde gerçekleşeceğini beklediklerini söyledi.
Baz etkisinin çok yükseldiğini ve 2011 yılının son dönemlerindeki artışların tek seferlik artışlardan kaynaklandığını ifade eden Yılmaz, ''Kurun ciddi etkisi oldu, gıda fiyatlarının belli oranda etkisi oldu, vergisel bazı düzenlemelerimizin yansımaları oldu. Bu etkiler yılın ikinci döneminde bazdan çıkmış olacaklar. Bu tek seferlik bir yükseliş oldu. Yılın ikinci yarısında hızlı bir şekilde enflasyondaki gerilemeyi göreceğiz. Bu da yüzde 5 hedefine yakın bir şekilde tamamlamamızı sağlayacak'' değerlendirmesinde bulundu.
Yılmaz'a, son dönemde yaşanan olumsuz hava koşullarının meyve-sebze fiyatlarındaki artış nedeniyle enflasyona yansıyıp yansımayacağı da soruldu. Bakan Yılmaz, TÜİK'in enflasyon sepetini güncelleme çalışmalarına değinerek, ''Enflasyon sepetinde her ürünün bir payı var. Payı nispetinde her ürün yansıyacaktır tabii. Tek bir üründe düşüş, yükseliş olabilir. Ortalamanın oldukça üstünde yükselenler olabilir. Diğer yandan ortalamanın oldukça altında kalanlar da olacaktır. Burada averaja bakmak gerekir. Onu da TÜİK'in hesaplamalarından göreceğiz. Şimdiden genel ortalamayı ne yönde etkileyeceğini tam, net söylemek mümkün değil'' diye konuştu.
Haber Kaynağı : Haber7.com