Türkiye'nin uydu macerası 1994 yılında hayal kırıklığıyla başlamıştı. 24 Ocak 1994'de Ariane 4 ile fırlatılan TÜRKSAT 1A, roketteki arıza nedeniyle 12 dakika 12 saniye sonra okyanusa gömülmüştü. Sigortalı olduğu için aynı yıl yerine TÜRKSAT 1C gönderildi. Türkiye, geçen 19 yıl içinde kendi uydusunu yapabilecek kapasiteye geldi. Ancak halen Türk mühendislerin yaptığı bu uyduları uzaya gönderebilmek için yabancı ülkelere milyonlarca dolar para ödeniyor.
AMAÇLARI BUYSA EKİPMAN BULAMAZLAR
Bir uydunun uzaya fırlatılması ağırlığına göre 50 ila 400 milyon dolar arasında bir maliyet getiriyor. Tükiye 2020 yılına kadar 16 uyduyu uzaya göndermeyi hedefliyor. Bu uyduların Türkiye'ye maliteyinin 2 milyar doları bulması bekliniyor. Hal böyle olunca Türkiye kendi fırlatma tesisini kurmak için harekete geçti. Savunma Sanayi Müsteşarlığı, haziran ayında Roketsan ile fırlatma tesisi anlaşması imzaladı. Roketsan'a göre Uydu Fırlatma Tesisi, 100 milyon dolara mal olacak. Ancak bazı NATO ülkeleri, uzaya kendi uydusunu göndermek isteyen Türkiye'nin "uzun menzilli füze" geliştirme eğiliminde olduğu endişesi taşıdığını söyledi. Defencenews sitesine konuşan Ankara'daki bir diplomat, Türkiye'nin iki yıldır uzun menzilli füze geliştirmek istediğine dikkat çekerek, "Türkiye uzaya uydu fırlatması durumunda 2.500 kilometre menzilli füze de geliştirebilir. Eğer amaçları buysa, fırlatma tesisi için gerekli olan ekipmanı bulmada güçlük yaşarlar" yorumunda bulundu.
ERDOĞAN İSTEMİŞTİ
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 2011 yılındaki Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu toplantısına, "İran'ın 2 bin-2 bin 500 kilometre menzilli füzeleri var. YAŞ toplantısında komutanlara sordum, 'Bizim füzelerin menzili ne kadar?' diye. En fazla 150 kilometre. Bu olmaz, geliştirmemiz lazım" dedikten sonra TÜBİTAK'a "Biz de yapabiliriz. Sizden bunu istiyorum" diyerek uzun menzilli füze yapma talimatı vermişti.