Mustafa Kemal Atatürk yıllarca Türkiye Cumhuriyeti’ni bedeninde temsil eden bir ikon oldu. Çocukluğumuzdan üniversiteye kadar onun sözleri üzerinden inşa edilmiş bir ‘dünya görüşü’ zerk edildi kafalarımıza.
Mustafa Kemal askeri vesayetin kendini meşrulaştırdığı bir bedendi. Bu ikonu once kendisi oluşturmaya başladı. Fakat zaman içinde devlet Atatürk’ü gidişata uygunlaştırdı.
Zamanla Atatürkçü devlet Mustafa Kemal’in sözlerini sansürleme ihtiyacını hisseti. Onu kendisinden kopardı.
Bu sansürün en açık uygulandığı meselelerden birisi dindir. Mustafa Kemal’in cumhuriyetin sahipleri tarafından yüzde 99’u Müslüman olan Türk halkına kolay kolay açıklanamayacak bir özelliği vardı. Atatürk Müslüman değildi. Ve bunu pek çok metinde çok açıkça yazmıştı.
Müslüman olmadığı gibi İslamın Arapların dini olduğunu ve Türklerin gerilemesinin sebebi olduğunu düşünüyordu.
Mustafa Kemal’in agnonstik mi, ateist mi olduğunu bilmiyoruz ama dinsiz olduğu ve bir yaratıcıya inanmadığını gösteren pek çok metin mevcut elimizde. İsterseniz bu noktadan sonra sözü ona bırakalım.
Mustafa Kemal’in yaratılış ve evrim üzerine görüşleri:
“İnsanlar, sürfeler gibi sulardan çıktılar ilk önce... İlk ceddimiz balıktır. İşler daha ilerledikçe o insanlar, primat zümresinden türediler. Biz maymunlarız; düşüncelerimiz insandır.” (Ruşen Eşref Ünaydın Atatürk T. ve D.K.H)
“Hayat her hangi bir doğa dışı etkenin müdahalesi olmaksızın dünya üzerinde doğal ve zorunlu bir kimyasal ve fiziksel olaylar dizisi sonucudur. Hayat sıcak, güneşli ve sığ bir bataklıkta başladı. Oradan sahillere ve denizlere yayıldı; denizlerden tekrar karalara geçti.” (Afet İnan Atatürk hakkında Hatıralar va Belgeler 1968)
“Hayat, her hangi bir tabiat harici etkenin müdahalesi olmaksızın dünya üzerinde tabii ve zaruri bir kimya ve fizik seyri neticesidir.” (Afet İnan Atatürk Hakkında 1930)
Mustafa Kemal’in din ve İslam üzerine görüşleri:
"Türkler Arapların dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Arapların dinini kabul ettikten sonra bu din Arapların (..) Türklerle birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir tesir etmedi. Bilakis Türk milletinin milli rabıtalarını gevşetti; milli hislerini, milli heyecanını uyuşturdu. (..)
"Türk milleti birçok asırlar, (..) bir kelimesinin manasını bilmediği halde Kur'an'ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndü. (..)
"Türk milletini Allah için, Peygamber için topraklarını, menfaatlerini, benliğini unutturacak, Allah'la mütevekkil kılacak derin bir gaflet ve yorgunluk beşiğinde uyuttular. (..)
"... din hissi, dünyanın acısı duyulan tokadıyla derhal Türk milletinin vicdanındaki çadırını yıktı, davetlileri, Türk düşmanları olan Arap çöllerine gitti. (..) Artık Türk, cenneti değil, (..) son Türk ellerinin müdafaa ve muhafazasını düşünüyordu. İşte dinin, din hissinin Türk milletinde bıraktığı hatıra..." (Mustafa Kemal'in yazdığı Afet inan imzasıyla çıkan Medeni Bilgiler kitabı 1931)
''Aziz Millet Vekilleri,
Dünyaca malum olmuştur ki, bizim devlet idaresindeki ana programımız, Cumhuriyet Halk Partisi programıdır. Bunun kapsadığı prensipler, idarede ve siyasette bizi aydınlatıcı ana hatlardır. Fakat, bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların doğmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz.'' (Kaynak:Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri / Cilt 1 / Syf. 389)
“Evet Karabekir, Arapoğlu’nun yavelerini Türk oğullarına öğretmek için Kuran’ı Türkçe’ye tercüme ettireceğim ve böylece de okutturacağım, ta ki budalalık edip de aldanmakta devam etmesinler..” (Atatürk -Kazım Karabekir-Paşaların Kavgası Syf,159 )
''Benim bir dinim yok ve bazen bütün dinlerin denizin dibini boylamasını istiyorum” (Kaynak: Andrew Mango, Atatürk Syf.447 )
''Kimi yerlerde kadınlar görüyorum ki, başına bir bez, ya da bir peştemal ya da benzer bir şeyler atarak yüzünü, gözünü gizler ve yanından geçen erkeklere karşı ya arkasını çevirir, ya da yere oturarak yumulur. Bu durumun anlamı, gösterdiği nedir? Efendiler uygar bir ulus anası, ulus kızı bu şaşırtıcı biçime, bu vahşi duruma girer mi? Bu durum ulusu çok gülünç gösteren bir görünüştür. Hemen düzeltilmesi gerekir." (Kaynak: Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, C. II., s. 217.)
Aslında bu kaynaklar fazlasıyla uzatılabilir ama kanımca durum çok açıktır. Mustafa Kemal Atatürk’ün Müslümanlık ve dinle alakası yoktur.