Sivil Haber

Garip sorulara garip cevaplar...

KÜLTÜR- SANAT

Bir kitap satıcı olsanız ve size Reşat Nuri Güntekin'in sade romanı olup olmadığını sorulsa ne cevap verirdiniz?

Dursun Gürlek, adlı kitasında okuru mâziye götürüyor, güldürüyor ve düşündürüyor...

"Yok ol evlâdım", "Gafilleri Uyandıran Horoz Dede", "Oduncu ile Azrâil'in Hikâyesi", "Su Evliyâsı", "Altın Kalpli Pâdişah", "Aşkın Kitabı", "Şeb-i Arus ve Gelin Gecesi", "Enfiye Tiryâkileri" başlıklı ibretlik ve gülünç tarihi vakaların zikredildiği Kubbealtı Neşriyatı Yayıncılık patentli kitapta, Dursun Gürlek, oldukça hoş nükteler, dikkat çekici hâtıralar, ibretli kıssalar ve düşündürücü hikâyeler anlatmakla kalmıyor, tarihte yaşanmış vakaları ayrıntılı izah ederek, etraflıca açıklıyor...

İşte kitapta yer alan ilginç tarihi vakalardan bir kaç örnek:

Eskiden bir ara liselerde okutulan "mantık" dersinin kitabı, devrin meşhur Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel'in imzasını taşıyordu. Bakan Bey, İstanbul'a geldikçe Sahaflar Çarştsı'nı da mutlaka dolaşır, Nizameddin Bey'in dükkanına da uğrardı. Yine bir gün çarşıyı dolaştıktan sonra, aynı dükkana gelip sahhaf Nizameddin Bey'le sohbete başlamış.

Derken dükkana bir lise öğrencisi girip aradığı kitabı şöyle soruyor "Hasan Ali Yücel'in mantığı var mı?

Nizameddin Bey, bir köşede kitapları karıştıran Bakan Bey'i göstererek, "Bak, kendisi burada, sor bakalım, mantığı var mı, yok mu," cevabını veriyor.
Karadeniz Kitabevi'nin sahibi Ekrem Karadeniz de, böyle tuhaf sorulan, kendine mahsus bir üslûpla cevaplandırıyordu. Bir örnek de bu konuda vereyim. Bir gün, bir delikanlı gelip, "Amca, Halit Ziya Uşaklıgil'in kitapları var mı?" sorusunu yöneltiyor. Ekrem Amca da, "Bilmiyorum evladım, hiç evine gitmedim" cevabını veriyor.

Yanlış hatırlamıyorsam, Yüksel Gölpınarlı Bey'den dinledim. Yine bir gün, bir delikanlı dükkana gelip Reşat Nuri Güntekin'in sade romanı olup olmadığını soruyor. Yüksel Bey, bu garip soruyu şöyle cevaplandırıyor: "Hayır, bizde sade roman yok. Peynirli var! İster misiniz?"

Delikanlının düzgün bir cümle ile ifade-i meram edemeyişine mi yanarsınız, yoksa Reşat Nuri Güntekin gibi bir Cumhuriyet devri romancısının bile eserlerinin sadeleştirme aşamasına geldiğine mi üzülürsünüz?

Böyle durumlarla zaman zaman ben de karşılaşıyorum. Bir sohbet toplantısında, gençlerin mutlaka okuması gereken kitaplann isimlerini sıralarken, "Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Beş Şehrini de, en az beş kere okumanız gerekir" dedim.

Orada bulunan gençlerden biri, "Ben bir kere okudum, fazla bir şey anlamadım" dedi. "Niçin" diye sorunca, "Çünkü dili ağır, sadeleştirilmesi gerekir" cevabını verdi.

Ne diyelim. Tanpınar hayatta olsaydı, eserine ağır diyen delikanlıya herhalde biraz "ağır" konuşurdu.

(Yeni Akit - Haber7)

Haber Kaynağı : Haber7.com

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.