Sivil Haber

Osmanlı dönemi müziği araştırılacak

KÜLTÜR- SANAT

Türkiye'nin ilk Osmanlı Dönemi Müziği Uygulama ve Araştırma Merkezi, İstanbul Üniversitesi bünyesinde kuruldu. Merkez, Osmanlı döneminde icra edilen müzik varlığının tespiti amacıyla geniş bir envanter çalışması yapacak.

İÜ Devlet Konservatuvarı Türk Musikisi İcra Heyeti Şefi ve Merkez Müdürvekili Gönül Paçacı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de işitsel yolla gelen çok zengin bir müzik mirasının bulunduğunu, buna rağmen genel olarak müzik varlığının tespiti amacıyla detaylı bir envanter çalışmasının yapılmadığını belirtti.

Tüm sanat tarihi alanında yapılan envanter çalışmasının müzikte yapılmadığını dile getiren Paçacı, Türkiye'de müzik alanında çok çeşitli kurumların ve konservatuvarların bulunduğunu, ancak olaylara aynı eksende bakmadıkları için müzik varlığının tespiti konusunda ciddi çalışmaların yapılmadığını anlattı.

Bu ihtiyaçlardan yola çıkarak üniversite bünyesinde rektörlüğe bağlı olarak Osmanlı Dönemi Müziği Uygulama ve Araştırma Merkezinin ocak ayında Resmi Gazetede yayımlanarak kurulduğunu kaydeden Paçacı, merkezin Türkiye'de bir ilk olduğunu söyledi.

Merkezin ilk başlatacağı çalışmalardan birinin Osmanlı dönemi müziği kaynaklarına ulaşarak geniş ve detaylı envanter çalışması olacağını belirten Paçacı, Türkiye'de müzik varlığının tespit edildiği tüm kütüphaneler, Topkapı Sarayı'ndaki yazma eserler, Osmanlı'nın müzik çalışmalarının yapıldığı Darülelhan'ın devamı olan İÜ Devlet Konservatuvarı ve üniversitenin nadir eserler birimindeki müzik aletleri, özel koleksiyonlar gibi birçok kaynağı tarayarak hem teorik olarak, hem de müzik aletlerini de kapsayan veri tabanı oluşturacaklarını anlattı.

Paçacı, bu çalışmanın uzman bir kadroyu gerektirecek uzun soluklu bir süreç olacağını söyleyerek, elde edecekleri Osmanlıca belgeleri de Latince'ye çevireceklerini, bilgileri sanal ortama aktararak halkla paylaşacaklarını belirtti.

Çalışmalarında özellikle 17. yüzyılda yoğunlaşmaya çalışacaklarını, çünkü bu dönemin başlarında eserlerin verilmeye başlandığını belirten Paçacı, ancak ulaşabildikleri ölçüde büyük bir geniş zamanı ve alanı tarayacaklarını aktardı.

-Zihinsel fakirleşme-

Gelecek yıl konservatuvarın müzikoloji bölümünde Osmanlı Dönemi Karşılaştırmalı Müzik Lisansı programının açılacağını dile getiren Paçacı, ayrıca Osmanlı dönemi müziğiyle ilgili geniş bir ansiklopedi çalışmasını da yapacaklarını anlattı.

Böyle bir merkezin kurulmasında geç kalındığını, çünkü birçok bilgi ve kaynağın yok olduğunu, bilginin bulunmasında zorluk çekildiğini ifade eden Paçacı, ''Türkiye'de müzik çalışmaları çeşitli ideolojik yapıların tesirinde kalmış. Bu nedenle Osmanlı gibi büyük bir medeniyetin getirdiği müzik varlığı da tabii ki zamanla unutulmuş halkın gündeminden uzaklaşmış. Halbuki Osmanlı devletinin çeşitli dönemlerinde 600 makam oluşturulmuş. Makam konsepti önemli. Ancak bugün seslendirilen makam sayısı 100 civarında ama popüler olarak bilinen 10'u geçmez. Bu aslında zihinsel fakirleşmedir'' dedi.

Paçacı, Osmanlı dönemi müziğinin en karakteristik özelliğinin kullandığı seslerin ayarlanmasında gizli olduğunu, Batı müziğindeki gamın seslerini değil de aradaki küçük aralıkları da kullanan doğal titreşen frekanslı seslerinin bulunduğunu, buna Türk müziğinde perde ismi denildiğini söyledi.

Osmanlı padişahlarının da müziğe çok önem verdiklerini anlatan Paçacı, günümüzde birçok insanın bilmediği ama önemli bir müzik değeri olan Suz-i Dilara makamının 3. Selim tarafından oluşturulduğunu ifade etti.

Tanzimat'tan sonra özellikle azınlıkların müzik ve sanatsal çalışmalar içerisindeki yerinin önemli olduğunu dile getiren Paçacı, orduya Muzıka-i Hümayun'un kurulmasıyla birlikte İtalyan müzisyenlerin de Osmanlıya geldiğini kaydetti.

Batılılaşma hareketlerinin başladığı Tanzimat'ın ardından kalabalık topluluklarda müzik icra etmenin yabancılar tarafından getirildiğini belirten Paçacı, Tanzimat öncesinde aksine müziğin varlıklı insanların konaklarında, sarayda veya küçük topluluklarda icra edildiğini hatırlattı.

Osmanlı dönemi müziğinin oluşmasında toplumun tüm katmanlarının, dini gruplarının, ırklarının katkısı bulunduğunu söyleyen Paçacı, kültür ve gelenekler üzerinden gen analizi yapmanın mümkün ve doğru olmadığını ifade etti.

Haber Kaynağı : Haber7.com

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.