Sivil Haber

Şeker kızı salya sümük ağlatan kitap

KÜLTÜR- SANAT

Şeker Kızım kitabının kahramanı Lara, "''Kitap çok güzel oldu. Ben annemin açıkçası böyle şeyler yaşadığını hiç bilmiyordum. Açıkçası kitabı okuyunca salya sümük ağladım'' dedi.

Selma Kasap'ın haberi

Yazar Müge Keller, 10 yaşındayken konulan şeker hastalığı tanısı nedeniyle insülin kullanmak zorunda kalan kızı Lara ile yaşadıklarını '''' kitabında anlattı.

Bilkent Üniversitesi Dış politika ve Barış Araştırmaları Merkezinde görevli yazar Keller, kitabıyla ilgili yaptığı açıklamada, kitabı kendi hikayeleri üzerinden toplumda Tip 1 diyabet hakkında farkındalık yaratmak amacıyla yazdığını ifade etti.

''Umarım bunu başarabilirim'' diyen Keller, Tip 1 diyabet hastalarının çoğunun genç ya da çocuk denecek yaşta olmalarından dolayı, toplumun ilgisine ve insanların hastalıkları hakkında bilgi sahibi olmalarına Tip 2'lerden daha çok ihtiyaçları olduğunu söyledi.

Tip 1 diyabetlilerin pek çok kısıtlama ve yaşam boyu insülin enjeksiyonuna bağlı yaşamak zorunda olduklarını anlatan Keller, ''Aslında hiç de kolay bir şey değil. Hele hayatlarının baharında oldukları düşünülürse'' dedi.

Kitabında 10 yaşındayken Tip 1 diyabet hastalığı teşhisi konulan kızı Lara'yla sürdüğü yaşamı anlatan Keller, şöyle konuştu:

''Şunu rahatlıkla söyleyebilirim; şeker tanısı konulduktan sonra hiç bir gün kesintisiz bir gün uyku uyumadım. Ama bu bana ne kaybettirdi? Hiçbir şey. Allah'tan hayatım boyunca yeniliklere çok çabuk uyum sağlayabilen bir yapım var. Bu hastalıkta da böyle oldu

Emin olun bu hastalık sırasında benim umursadığım hiçbir şeyi bu küçük kız umursamadı. Herkesin ortasında bakışlara aldırmadan insülün iğnelerini yaptı. Şu an hayatımız rutine girmiş gözüküyor. Lara şeker hastası olarak yaşamayı öğrendi, ben de bir şeker hastası annesi olmayı öğrendim.''

-''O kendi, ben onun için ağlıyorum''-

Keller, Lara'nın 4 yıl önce insülin pompası kullanmaya başladığını ve yaşamlarının bundan sonra da başka bir şekilde akmaya başladığını anlattı.

Kızı Lara'nın pompayla yaşama inanılmaz şekilde uyum sağladığını ifade eden Keller, sözlerini şöyle sürdürdü:

''O kadar ki yatakta bir taraftan öteki tarafa dönerken eliyle önce pompasını düzeltiyor sonra kendi dönüyor. Tabii bunları uyurken yapıyor. Banyo yaparken ya da havuza denize girerken pompanın insülünle bağlantısını kesiyor ve vücutta setin yerleştirildiği yere bir minik kapak kapatıyor. Böylece vücudun içine yerleştirdiği aparatı sadece insülini değiştirmek gerektiği zaman çıkarıyor. Yani dört günde bir kere. Lara bu işlemi artık gözü kapalı yapıyor diyebilirim. Bazen canı çok acıyor, aparatın iğnesi kas yapısına ya da kılcal damara denk geliyor kanıyor. O zaman birbirimize sarılıyoruz sıkı sıkı. Bazen beraber ağlıyoruz. O kendi için ağlıyor, ben de onun için ağlıyorum.

İşte pompayla böyle bir yaşamımız var. Her türlü zorluğa rağmen kızım kendisiyle barışık, şekerle barışık, hayatla barışık.''

-''Kendimi ünlü gibi hissediyorum''-

Toplumda Tip 1 ve Tip 2 diyabeti birbirinden ayıracak bir bilincin yaygınlaşmadığını dile getiren Keller, özellikle okullarda bunun daha çok sorun olduğunu söyledi.

Toplumun, normalin dışındaki insanlara ya acıyan gözlerle baktığını, ya da duruma farklı yaklaşımlar getirdiğini belirten Keller, yaşadığı zorlukları şöyle anlattı:

''Bir lokantada yemeğin ardından tatlı ikramı gelip biz de reddettiğimizde farklı diyaloglar yaşayabiliyoruz. İkram olsun diye tatlı tabağı getiriliyor. Biz güzel güzel anlatıyoruz. 'Kızımız şeker hastası, biz de tatlı yemek istemiyoruz' diyoruz. Tabak geri götürülüyor, ama bu sefer lokantanın sahibi geliyor, 'Ya yenge yapma benim hanımda da var şeker. Bırak yavruyu bir yudum yesin. Bir şey olmaz' diyor. O zaman çok zorda kalıyorsunuz işte.

Dışarıdayken şekeri düştüğü zaman çok acil yemek yemesi gerektiğinde bunu insanlara anlatmakta zorlanıyoruz. Abarttığımızı sanıyorlar ya da anlamadıkları için anlayış göstermiyorlar.

Şekerin düşmesinin ya da yükselmesinin vücutta farklı etkileri olduğu için bu durum okuldaki akademik başarıyı da doğrudan etkiliyor. Beynimizin düzenli ve belirli miktarda şekere ihtiyacı vardır. Şeker düştüğünde beyin enerjisiz kaldığı için öğrenme mekanizması ve algılamada güçlük yaşanıyor. Biz bu duruma karşı bütün öğretmenlerimizi uyardık''

Lara da annesinin yazdığı kitapla ilgili düşüncelerini dile getirirken gülerek, ''Kendimi ünlü gibi hissediyorum'' dedi.

Kitapla Tip 1 diyabetle ilgili başka insanları bilinçlendirmenin çok önemli olduğuna işaret eden Lara, ''Kitap çok güzel oldu. Ben annemin açıkçası böyle şeyler yaşadığını hiç bilmiyordum. Açıkçası kitabı okuyunca salya sümük ağladım'' diye konuştu.

(aa)

Haber Kaynağı : Haber7.com

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.