Kuzey ormanlarını muhafaza ederek YSS köprüsü(Kuzey Marmara Otoyolu) yapılamaz mı?
Ben Yavuz Sultan Selim Köprüsü yapılırken çevreye ilişkin hassasiyetlere riayet edileceğine inanıyorum. Benim sayın bakana bu hassasiyetleri tatmin edecek ölçekte ve bütün tenkitleri azaltacak son derece önemli bir önerim var; “Kuzey Marmara Otoyolu ve YSS boğaz köprüsü (raylı kısım dışında) tamamıyla beynelmilel transit bir otoyola dönüştürülmelidir.”
İstanbul Boğazının 3. asma köprüsünü de kapsayan ve yaklaşık maliyeti 3 milyar dolar olacak Kuzey Marmara Otoyolu Projesi’nin temeli 29 Mayıs 2013’te atıldı. Anadolu Yakasını Poyrazköy'den, Rumeli yakasına Garipçe üzerinden bağlayacak köprüye isabetli bir tercihle Osmanlı Padişahlarının en büyüklerinden “Yavuz Sultan Selim” adı verildi. Köprüsünün uzunluğu 1.875 m olacak. 3. köprüyle birlikte 115 kilometrelik Kuzey Marmara Otoyolu projesini İtalyan Astaldi ile birlikte IC İçtaş firmaları üstlendi.
Projede kamuoyunu ilgilendiren konuların başında gelen; İstanbul’un havasını temizleyen ormanların tahrip edilmemesi, içme suyu havzalarının kirlenmemesi, göçmen kuşların konaklama alanlarının, yaban hayatının, dinlenme ve tarım alanlarının ve endemik bitki türlerinin muhafazası gibi ekolojik hayatı etkileyen başlıklara ilişkin gerekli ve yeterli tedbirler öngörülmekte midir? Güzergâh üzerinde betonlaşma ve fırsatçı imar hareketlerine mani olunacak mıdır?
Bu suallere karşılığında yetkililerin vermiş oldukları bilgilere göre;
Hazırlanan proje kapsamında;
• Orman tahribatını en aza indirmek ve tabii yapı, bentler, göletler ve içme suyu havzalarının muhafazası için ormanlık vadilerin (normal yoldan 4 kat fazla maliyeti olan) 24 km uzunluğunda 65 viyadükle aşılacağı ve toplam uzunluğu 5km.yi geçen 7 tünel inşaa edileceği.
• Belgrad ve Fatih Ormanları‘nın zarar görmemesi için yol güzergâhı daha kuzeydeki bir noktaya çekilerek ormanlık alanın dışına alındığı,
• Köprüye ulaşım sırasında göçmen kuşların dinlenme yeri olan ve Abbas’ın Çayırı olarak bilinen Riva bölgesinin etkilenmemesi için güzergâh daha güneye kaydırıldığı,
• Hayvan hareketlerinin sınırlandırılmaması için hayvanların geçişlerini sağlayacak ekolojik köprü öngörüldüğü,
• Doğanın canlandığı hazirandan itibaren endemik türlerle ilgili bir çalışma daha yapılacağını,
• “Feneryolu doğal hayat alanı”nın olumsuz etkilenmemesi için viyadüklerle geçileceği,
• Orman Genel Müdürlüğü’nce yapılan çalışma çerçevesinde etkilenen ağaç sayısından fazlasını da dikileceği,
• “Köprüde yürüyüş alanları, seyir terasları ve köprü ayaklarında park alanları olacağı belirtilmektedir.
Ben, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ı 1998 de İBŞB’nde İDO genel müdürü iken yakından tanıma fırsatı bulmuştum. İDO genel müdürlüğü ince yapı işlerini yaparken onun kamu hakkını muhafazada ne kadar titiz davrandığını ve dünyevi makam düşkünü olmadığına yakınen vakıf olmuştum. Gerçekten sayın bakanımız son derece ilkeli, ciddi, dürüst, çalışkan ve yenilikçi bir devlet adamı... Projenin ayrıntılarına ilişkin verilen bilgiler, yapılan taahhütler ve dikkat edilecek kırmızı çizgilere riayet edileceğini, bahusus sayın bakanın bunu yakından takip edeceğine inanıyorum.
Benim sayın bakana yukarıdaki tedbirlerin hepsini etkileyecek ölçekte ve bütün tenkitleri azaltacak son derece önemli bir önerim var; “Kuzey Ormanlarının Muhafazası ve Otoyol güzergahının betonlaşmaması için Kuzey Marmara Otoyolu veYSS boğaz köprüsü (raylı kısım dışında) tamamıyla beynelmilel transit bir otoyola dönüştürülmelidir.” Nasıl mı? Anlatayım; Bu otoyolun motorlu araç yoluna Gebze civarından girilerek, hiç bir kavşak ve bağlantı vermeden Silivri civarından çıkılmalı, tren yolu ise şehiriçi raylı taşıma bağlantı yollarıyla entegre edilecek şekilde planlanmalıdır.Transit motorlu ağır vasıtaların şehir trafiğine karışamayacağı, her 25 km de bir servis istasyonlarının yer alacağı ve çevresinde servis mahalleri dışında imar hareketlerine katiyetle izin verilmeyen tam bir beynelmilel otoyola dönüştürülmelidir.
“Bunun ne faydası olacak ki, senin önerinin şehir içi trafiğinin rahatlamasına katkısı olmaz” diyenlere de;
• Bu yol transit olmakla şehiriçinden geçen transit vasıtaların yükü şehir trafiğinden alınmış olacak,
• Şehir içi trafiğin kalıcı çözümünde öncelikle karayolu ağından vaz geçilerek bütün gelişmiş ülkelerde olduğu gibi raylı taşımacılık ve metro ile taşıma özendirilecek,
• Transit otoyola şehiriçinden çıkış verilmeyeceği için, güzergah üzerinde yer alan arsa ve arazi değerlerindeki anormal artış ve haksız rant kapıları kapanmış olacağından betonlaşma ve imar hareketleri büyük ölçüde önlenmiş olacak,
• Şehir büyüklüğünün kaldıramayacağı göç ve nüfus hareketleri merkezden alınacak tedbirlerle(yeni şehirler oluşturularak) azaltılacak ve bu suretle büyük şehirler yaşanır hale getirilecektir.
Şimdi gelelim projeye karşı çıkan kesimlere; Sloganlar “memleketi düşmana karşı müdafaa ediyor” gibi; “Gezi daha başlangıçtı, mücadelemiz Kuzey Ormanlarında devam ediyor! Kuzey Ormanları Savunması!”
Bu kampanyaya destek vereceğini belirten TEMA vakfı, “Patronların Çevre Vakfı” diye çeşitli kurum ve kişilerce oldukça fazla eleştirilen bir STK...
“Karadeniz İsyandadır Platformu”ndan M. Cevdet Arslan;
TEMA Vakfı Kurucu Başkanı Sayın Hayrettin Karaca, Koç Üniversitesi kurulurken binlerce ağaç kesilirken neredeydi? Arslan devamla ;” "TEMA, kurulduğu günlerde mütevelli heyetini de yayınlamıştı gazeteler; "Tamam" demiştik kirletenler çevreciliği de vatandaşa bırakmayacak! TEMA, gönüllü çalışan binlerce çevrecinin emeği üzerinde bugünlere geldi. İstanbul'da orman talan edilirken erozyonla uğraştı. Her şeye rağmen çevreciliğin gelişmesinde önemli katkıları olduğunu yadsıyamayız. Ama nasıl çevrecilik! Mimarlar Odası, KOÇ Üniversitesi yapımının binlerce ağaç kesimine neden olacağını söyleyip dava açtığında karşımıza iki dilekçe çıkmıştı, TEMA ve bir mimar; TEMA koç üniversitesinin ormana zarar vermediğini, tam tersine koruma kullanma dengesi içinde koruyucu yanının olduğunu özetle söylemekte idi. Mimar ise Mimarlar Odası yönetiminin kronik muhalifi idi ve dava sürecinde de şehircilik açısından sakıncası olmadığına dair bir rapor vermişti. (Mimarlar odası arşivinden belgelere ulaşılabilir")
M.Cevdet Arslan, devamla ;
“Mesleğimden ötürü (Yaban Hayatı Araştırmacısıyım) TEMA'nın ağaçlandırma çalışmalarının ve özellikle meşe tohumu dikme kampanyası döneminde dikilen alanların %80'inde dikilen fidanların kuruduğu ve tohumlama alanlarının çorak toprağa döndüğünü bizzat gözlemleyebiliyorum. İsteyen gidip ağaçlandırma alanlarına ve dikim alanlarına kendisi bakabilir. Özellikle İçanadolu bölgesinde, insanların TEMA'ya verdiği paralar çorak topraklara gömülmüş durumda)” diyordu.
Emekli Pilot Binbaşı Erol Soysever / Süvari Dergisi, 2005 belirttiğine göre;
"SEKA'nın Gölcük'teki fidanlık arazisinin Koç'a bedava verilmesi sırasında da Bay TEMA'nın duruşu çok ilginçtir. Söz konusu arazinin değeri, o zaman 8 trilyon TL'ydi. SEKA fabrikasının yenilenmesi (revizyonu) için 3 trilyon TL gerekiyordu. İnsan hiç olmazsa, o araziye karşılık fabrikanın yenilenmesini yaptırırdı o beleşçiye. Bedava verilen arazi yetmiyormuş gibi, o beleşçiye bir de %200 yatırım indirimi sağlandı. Yani, Koç yaklaşık 10 yıl vergi de vermeyecek. Fidanlığı da kesti, tıpkı üniversite yerleşkesi yapmak için İstanbul'daki orman ağaçlarını (hem de yargı kararına karşın) kestiği gibi. Ünlü TEMA da ağaç kesimini destekledi. Kargaları güldürecek mantıksız açıklamalar yaptı. Çünkü, Koç TEMA'nın destekçisi, sponsoruydu. Koç, zeki adam doğrusu. Nereye ne amaçla koltuk çıkacağını biliyor. Ben bu olayı öğrendikten sonra, TEMA üyeliğinden ayrıldım."
Tema Vakfı Destekçiler Listesinde ilginç şirket ve isimler yer almakta...
Etkinlik Destekçileri
İş Kültür Sanat• Karamancı Holding• Koç Holding• Migros• Point Otel Barbaros• Yapı Kredi Bankası•
Şartsız Destekçiler
Arçelik• Ark İnşaat• Divan Otelleri• Microsoft• Migros• STEPPEN• Şekerbank• Türk Ekonomi Bankası• Vehbi Koç Vakfı•
Ayni/Hizmet Bağışçılar
Acar Group• Accenture Danışmanlık• Arvato Çağrı Merkezi• Boyner• Borusan Telekom• euro.message• gittigidiyor.com • Logo Yazılım •Migros• ODC• Sürmeli Otel, İstanbul•
FORUM.PATICIK.COM/ “Yaprak Ayıplarını Örtüyor” adlı yazıda ise TEMA ile alakalı olarak “TEMA'nın Sabancı Ayıbı “ adlı yazıda;
“Koç Üniversitesi'nin kurulması için 9 Nisan 1996'da Bakanlar Kurulu kararından sonra yine TEMA'nın kurucuları arasında yer alan Sabancı Üniversitesi için de Tuzla'da 930 dönüm ağaçlandırma alanı 19 Nisan'da tahsis edildi. Burası için ise İstarnbul Büyükşehir Belediyesi imar iznini hemen verdi. TEMA'nın hem kurucusu hem de sponsoru olan Sabancı'nın bir başka ekolojik tahribatı da 1. sınıf tarım arazisi üzerinde kurulan Toyotasa fabrikası aracılığıyla gerçekleşiyor. Bu fabrikanın kurulması için birinci sınıf tarım arazisine kurmasından önce Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bir yönetmelikle birinci ve ikinci sınıf tarım arazilerinin otomotiv sanayi için açılabileceğini belirtti. Ziraat Mühendisleri Odası bunu iptali için Danıştay'a başvurarak davayı kazandı. Buna rağmen TEMA için işadamlarını yardım yapmaya çağıran Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, bu fabrikanın açılışını yaptı.
TEMA'nın Nükleer Santral Ayıbı Yine TEMA'nın kurucuları arasında yer alan ve İkinci Başkanı olan TEKFEN Holding'in sahibi Nihat Gökyiğit'in 1993'ten beri 100'ü aşkın kuruluşun bir araya gelerek karşı çıktığı Akkuyu Nükleer Santralı için ihaleye girdiği ortaya çıktı. Bunun yanı sıra vakfın
kurucularından ENKA'nın sahibi Şarık Tara'nın da bu santral için talip olduğu ortaya çıktı. Santral için ihale veren NPI Siemens-Framatome konsorsiyumunda yer alan TEKFEN'in sahibi Nihat Gökyiğit en az Hayrettin Karaca kadar aktif olarak vakıfta yer alırken TEMA'nın sponsorlarından Şarık Tara ise aynı ihale için MNG ile ortak konsorsiyum kurdu. “
“KOÇ Üniversitesinden Gezi Parkçılara destek”le ilgili haberde (Ahmet MEMİŞ/ROTAHABER ) ise;
-“Taksim Gezi Parkı'nda ağaçlar kesilecek diye başlatılan ve 40 gündür devam eden Gezi ayaklanmasına en büyük desteği Koç Grubu verdi. Kendisine ait Divan Oteli'ni eylemcilere açarak ayaklanmanın lojistik merkezi haline getiren Koç gurubu, ayaklanmaya kendi bünyesindeki Koç Üniversitesi ile de destek verdi. Ancak Koç Grubu'nun eyleme verdiği en trajikomik destek ise Belgrad Ormanlarında 52 bin ağacın kesilerek yapıldığı Koç Üniversitesi ile verdiği destek oldu. “ şeklinde çevreci gibi davrananların çelişkilerini dile getiriyordu.
“Allah, sizinle din konusunda savaşmayan, sizi yurtlarınızdan sürüp çıkarmayanlara iyilik yapmanızdan ve onlara adaletli davranmanızdan sizi sakındırmaz. Çünkü Allah, adalet yapanları sever.” (Mümtehine 60/8)
Kelâm-ı kibar ; “Küfür ve putperestlikle iktidar olunabilir, ancak adaletsizlik ve zulümle asla!” ... Zira zulüm, hiçbir zaman pâyidâr olmaz.”
Enes'ten nakledilen bir hadis-i şerifte. Allah Rasûlü sallallahü aleyhi vesellem buyurur ki:
-"Zâlim olsun, mazlum olsun kardeşine yardım et." buyurmuştu. Ashab-ı kiram dediler ki:
-"Ey Allah'ın elçisi, mazlum olana yardımı anladık, zâlim olduğu halde ona nasıl yardım edeceğiz?"
-"Onun iki elinin üstünden tutarsın", buyurdu. Yani onun zulmüne engel olursun.
İktidarda hangi yönetim olursa olsun –sizden/bizden ayrımı yapılmadan- insan ve diğer tüm canlıların hayat haklarının korunması, insan haklarının sağlanması, adaletin ayakta durması, çevre ve tabiatın hüsn-ü muhafazası tüm mü’minlerin şiarı olmalıdır.
Çevreci STK’ların ideolojisi ne olursa olsun, dile getirmiş oldukları hususlar ve ortaya koymuş oldukları tavırların büyük çoğunluğu zaten bizim de hassasiyetle üzerinde durmamız, uygulamaları bazen tasvip etmemiz, bazen de tenkit etmemiz ve kimi zaman da karşı çıkmamız gereken hususlardan...
Ama biz bunları -yukarıdaki olumsuz örneklerin ötesinde- inanarak, sahici bir yaklaşımla , her türlü haksız kazancın, insan ve çevreye verilecek zararın karşısında durarak, adaletle yerine getirmeliyiz