Birinci madde: Sünnî İslam’ın için boşaltılmakta, din bir ism ve resm haline getirilmektedir.
İkinci madde: Müslümanlar sekülerleştirilmekte, laikleştirilmekte, dünyevileştirilmektedir. Din dünyadan koparılınca zaten kendi kendine geriler çöker yıkılır.
Üçüncü madde: Planlı programlı şekilde Ehl-i Sünnet yıkılmak, kazınmak, onun yerine seküler, light, ılımlı, Şeriatsız, cihadsız, tesettürsüz, fıkıhsız, suya sabuna dokunmaz evcil bir İslam türetilmek istenmektedir.
Dördüncü madde: Kapatılmış olan Medaris-i İslamiyye (Sünnî İslam Medreseleri) açılmamakta, icazetli din uleması ve fukaha yetiştirilmemektedir.
Beşinci madde: Müslümanlar birtakım ne idüğü belirsiz bulaşık şaibeli, sarıklı Farmasonları peşinden gitmeyle çağrılmaktadır.
Altıncısı: Tarihe karışmış, ölmüş Mutezile fırkası hortlatılmaktadır.
Yedincisi: Sünnî Müslüman halk yığınları, bilhassa gençlik yoğun müstehcen hayasız yayınlarla kasıtlı olarak bozulmak istenmektedir.
Sekizincisi: Nifak çeteleri Ehl-i Sünneti, Feminist kadınlarla yıkmak istemektedir.
Dokuzuncusu: Fazlurrahmancılık fırkası sızmakta, kadrolaşmaktadır.
Onuncusu: İslamî hareketin içine bazı Kriptolar sinsice nüfuz etmiştir.
Türkiye (dinî veya sosyolojik) Sünnî çoğunluklu, Sünnî kültürlü bir ülkedir. Bu ülkede Sünnîler iyi olursa, iyilik hakim olur, bozulurlarsa her şey bozulur, sonunda yıkım ve çöküş olur.
Birtakım derin güçler sinsi bir şekilde Türkiye Sünnîlerine büyük tuzaklar kurmuşlardır. Okuyanlara kolaylık olmak üzere bu tuzakları madde madde yazıyorum:
Birinci madde: Sünnî İslam’ın için boşaltılmakta, din bir ism ve resm haline getirilmektedir.
İkinci madde: Müslümanlar sekülerleştirilmekte, laikleştirilmekte, dünyevileştirilmektedir. Din dünyadan koparılınca zaten kendi kendine geriler çöker yıkılır.
Üçüncü madde: Planlı programlı şekilde Ehl-i Sünnet yıkılmak, kazınmak, onun yerine seküler, light, ılımlı, Şeriatsız, cihadsız, tesettürsüz, fıkıhsız, suya sabuna dokunmaz evcil bir İslam türetilmek istenmektedir.
Dördüncü madde: Kapatılmış olan Medaris-i İslamiyye (Sünnî İslam Medreseleri) açılmamakta, icazetli din uleması ve fukaha yetiştirilmemektedir.
Beşinci madde: Müslümanlar birtakım ne idüğü belirsiz bulaşık şaibeli, sarıklı Farmasonları peşinden gitmeyle çağrılmaktadır.
Altıncısı: Tarihe karışmış, ölmüş Mutezile fırkası hortlatılmaktadır.
Yedincisi: Sünnî Müslüman halk yığınları, bilhassa gençlik yoğun müstehcen hayasız yayınlarla kasıtlı olarak bozulmak istenmektedir.
Sekizincisi: Nifak çeteleri Ehl-i Sünneti, Feminist kadınlarla yıkmak istemektedir.
Dokuzuncusu: Fazlurrahmancılık fırkası sızmakta, kadrolaşmaktadır.
Onuncusu: İslamî hareketin içine bazı Kriptolar sinsice nüfuz etmiştir.
On birincisi: Sünnî Ümmet birliği yıkılmış, onun yerine birbirinden kopuk bin parçadan oluşan bir İslamcılıklar Protestanlığı mozaiği getirilmiştir.
On ikincisi: Derin dış güçler, aşırı aktivizm cereyanlarını ve terörizmi el altından teşvik etmekte, Şeriata aykırı olan vurup kırma aşıları yapılmaktadır.
On üçüncüsü: Sünnî bir kuruluş olan, öyle olması gereken Diyanet mezhepler üstü hale getirilmek istenmektedir.
On dördüncüsü: Okullardaki mecburî sözde din dersleri bir aldatmacadan ibarettir. Bu derslerin kitaplarının başında Paşa resmi, Paşa beyannamesi bulunmakta, besmele bulunmamaktadır. Bunların içinde Ümmet, Şeriat, Hilafet kelime ve kavramları yer almamaktadır.
On beşincisi: Yeterli, sağlam, güçlü din kültürüne sahip olmayan halka, öncelikle farzları yerine getirmek konusunda telkin yapılmamakta, lüks turistik seyahat haline getirilmiş umreler alabildiğine teşvik edilmektedir.
On altıncısı: Bilhassa mübarek Ramazan aylarında dinî konular magazinleştirilmekte, teravih namazı vakitlerinde vur patlasın çal oynasın Ramazan şenlikleri, etkinlikleri, eğlenceleri yapılmakta, halk ve gençlik camilerden uzaklaştırılmaktadır.
On yedincisi: İmamlık hizmeti her geçen gün biraz daha, parayla namaz kıldırma memurluğu haline düşürülmekte, camiler yaldızlanırken, mânevî bakımdan çökertilmekte, harap edilmektedir.
On sekizincisi: Kur’an’a, Sünnete, Şeriata, fıkha, İslam medeniyetine uygun şer’î tesettürün yerine; Batı usulü şeytanî, alaca bulaca, erkeklerin dikkatini çeken bir tesettür modası çıkartılmakta, kadınlar ve kızlar ifsad edilmektedir.
On dokuzuncusu: On milyonlarca Sünnî halkın dikkatleri politika dedikodularına, seviyesiz polemiklere, magazin haberlerine çekilmekte, islamî ciddî bir gündemden uzak tutulmaktadır.
Yirmincisi: Sünnî Müslümanlığın ana değerlerinden, nizam-ı âlemi sağlayacak, yığınları ve sürüleri Ümmet yapacak; İmamet, Hilafet konusu gündeme getirilmemekte, halka “Zamanın İmamına biat ve itaat etme” şuur ve uyanıklığı kazandırılmamaktadır.
Yirmi birincisi: Sünnî yığınlar korkunç bir hayuhuy içinde sersemletilmek, şaşırtılmak, sağını solunu bilmemek fetretine yuvarlanmaktadır.
(İkinci yazı)
İdam Edilen katırlar
Güneydoğu’da bir yerde köylülerin katırları devlet tarafından kurşuna dizilmiş, cesetleri karların üzerine atılmış. Haberini okuyupfotoğraflarını görünce çok üzüldüm.
Köylüler bunlarla kaçakçılık yapıyormuş… Katırların ne kabahati var?
Devlet suçluları arar bulur, yakalar, kanunlara göre âdil bir şekilde muhakeme eder, ceza verir. Katırların ne kabahati var?
Kim ne derse desin bendeniz buna adaletsizlik, vicdansızlık, merhametsizlik derim.
Bu zihniyet, CHP zamanında otuz iki vatandaşı muhakemesiz kurşuna dizen General Mustafa Muğlalı zihniyetidir.
Medenî bir toplumda katiller idam edilebilir ama suçu olmayan zavallı hayvanlar idam edilemez.
Bendeniz çocukluğumda kırsal kesimde yaşadım. O zamanlar köylerde motorlu vasıta yoktu. İşlerin çoğu hayvanlara gördürülürdü. Koyunların keçilerin ineklerin mandaların öküzlerin atların katırların merkeplerin insana ne kadar dost, ne kadar cefa çeken ne kadar vefalı olduklarını bilirim.
Şehir çocukları atların gözlerinin ne kadar güzel olduğunu bilmez.
İslam merhamet şefkat vicdan dinidir. Bunların olmaması büyük bir eksikliktir.
Bazı tarikatlarda dervişlerin olta ile balık tutması yasaktır. Bunda iki sakınca vardır: Biri balığı aldatmak, ikincisi ona çok acı çektirmek.
Hiçbir suçları olmadığı halde katırların merhametsizce gaddarca kurşunlanmaları memlekete devlete millete zarar ve uğursuzluk getirir.
İslam bilgeliğinin kurallarından biri şudur: Merhamet etmeyene merhamet edilmez.
Zaten memleketin devletin halkın hal-i perişanına üzülüp duruyordum, üzerine zavallı hayvanların kurşunlanması ilave edildi.
Hayvan haklarını savunanlar bu vahşet karşısında harekete geçmeli, ayağa kalkmalı ve feryat etmelidir. Bendeniz güçsüz bir yazar olarak bu kadar tepki verebiliyorum.
Göreceksiniz o katırların âhı yerde kalmayacak…
//www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Sunnlere_Kurulan_Yaman_Tuzak/24073