Sivil Haber

Bahçeli: BDP ile AK Parti aynı yolun yolcusu

SİYASET

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''AKP ile BDP aynı yolun iki yolcusu, aynı rotanın iki takipçisi, aynı sayfanın iki yüzüdür'' dedi.

Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, ''bugünkü şartlarda etnik temelli bölücülüğün, iktidar partisi eliyle ve desteğiyle kendisinin bile şaşırdığı hızla mesafe aldığını'' öne sürdü.

''Böylesi bir olumsuzluğun ilerletilmesinde, demokrasinin gerekçe gösterilmesi beyhude bir çırpınış ve gayretten öte bir anlam taşımayacaktır'' ifadesini kullanan Bahçeli, ''Bizim için vazgeçilmez olan, birlikte yaşamaya sahip çıkmak, kökeni ve mezhebi ne olursa olsun, her insanımızı eşit ve onurlu bir şekilde görmek ve kabul etmektir. Demokrasi millet varlığı içinden 'başkası' oluşturmanın, 'yabancı' meydana getirmenin bir vasıtası olarak görülmemelidir'' diye konuştu.

Farklılık tanımlamalarının körleşmeyi, kemikleşmeyi ve kutuplaşmayı davet edeceğini savunan Bahçeli, şöyle devam etti:

''Bu düşmanca ve şeytanca içeriğe sahip olan siyaset üslubu, içinden geçtiğimiz zaman diliminde karşımızdaki en büyük tehdit olarak kendisini göstermektedir. Türk milletinin varlığından rahatsız olan tüm mihraklar bu alandan yayılan fitne ışığında toplanmışlardır. Bizi muhannete muhtaç etmek isteyen, son yurdumuzda etnik öbeklere ayrılarak birbirimize düşmemizi dileyen kim varsa bu şeytani zihnin etrafında bir araya gelmiştir.

AKP ile BDP aynı yolun iki yolcusu, aynı rotanın iki takipçisi, aynı sayfanın iki yüzüdür. AKP ile BDP isim ve kelime farklılığı dışında her şeyiyle örtüşen bir sinsiliktir, karanlık emeldir ve milletimizin hayat hakkını eritmeyi hedefleyen asit siyasetinin iki failidir. AKP ile BDP, aynı yolu değişik kılıkta yürüyen, aynı amacı farklı sözlerle sahiplenen bir vücudun iki ayağıdır. Bu nedenle, Başbakan Erdoğan'ın BDP ile kavga edişi günü kurtarmaya dönük sanal bir diklenmedir. Karşılıklı söz düelloları, ithamlar, yüksek perdeden konuşmalar AKP ile BDP arasındaki siyasi ulaşımın gizli şifrelerini barındırmaktadır. AKP ile BDP içtikleri bölücülük iksirinin gereğini gönül rahatlığıyla ve büyük bir heyecan içinde yapmaktadırlar.''

-''Siyasi bölücülerin arayıp da bulamadığı...''-

TRT Diyarbakır stüdyolarındaki açılış törenine de değinen Bahçeli, ''ortaya çıkan manzaraların her açıdan ibretlik olduğunu'' söyledi.

''Yaşananlar, siyasi bölücülerin arayıp da bulamadığı gelişmeleri ortaya çıkarmıştır'' diyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Türkiye Cumhuriyeti'nin bakanı olma sıfatını taşıyan bu şahısların, ayrımcılığın dibine batmaları ve bölücülüğün seline kapılarak şuurlarını kaybetmeleri büyük bir talihsizlik olmuştur. Kaldı ki Kürtçe'yi öven, Kürtçe konuşan ve bunu da marifetmiş gibi gösteren bu aymazlığın hoş görülebilecek hiçbir tarafı olmadığı açıktır. Elbette bizim kimsenin ana diline bir itirazımız yoktur. Hiçbir vatandaşımızın diline kinimiz, tahammülsüzlüğümüz de bulunmamaktadır. Herkes anasının dilini doğal ve doğru olarak konuşabilecek ve kullanabilecektir.

Ancak, Türk milletini temsil eden ve siyasi sorumluluk üstlenmiş bir iktidarın, Türkçe'nin dışında başka bir dilin savunuculuğuna tevessül etmesi tarafımızdan asla kabul edilemeyecek ve görmezden gelinemeyecektir. Bizim için tek ve vazgeçilmez bir kural vardır, o da Türk devletinin dilinin tek ve bunun da Türkçe olduğu hususudur. Başbakan Erdoğan, medyada köşe tutmuş eski dostlarına tazminat davası açmakla uğraşacağına, bakanlarına odaklanmalı ve gereğini süratle yapmalıdır.

Kabinenin ağlayan üyesinin, Kürtçe'yi kast ederek, 'Elbette bunu öğrenmemiz, dinlememiz, anlamamız gerekiyor. Çünkü bir lisan, bir insan. Bir insanın kimliğini kabul ediyorsak, dilini de kabul etmemiz lazım' ifadeleri, hakikaten de bir yol ayrımında olduğumuzu açıkça göstermektedir. AKP'nin içinde bulunan, millet ve vatan sevgisinden asla şüphe duymadığım vatansever milletvekilleri bu rezilliklere daha ne kadar katlanacaklardır? Hükümetin bu bölücü ve art niyetli üyelerini daha ne kadar taşıyacaklar, haklarını ne kadar yedireceklerdir?''

-''Ne zaman fark edecektir?''-

Bahçeli, ''Hükümetin içinde vatanına bağlı, milletine sevdalı bakanlar ne zaman bulunacaktır?'' sorusunu yöneltti. Bahçeli, şöyle konuştu:

''Cumhuriyet'i savunmakla mükellef savcılar kepazeliklere daha ne kadar sessiz duracaklardır? Sürekli örgüt peşinde koşan hukuk anlayışı, AKP'nin bölücü şahsiyetleriyle BDP'nin kin kusan bereketsizlerini ne zaman fark edecektir? İnanıyorum ki adalet gecikse de Türk milleti, aziz varlığını parçalamayı ve bölmeyi amaçlayan yüzsüzlerin, seviyesizlerin ve vicdansızların yakasından gün gelecek yırtarcasına tutacak ve gerçek adaleti inşallah tesis ettirecektir.

Yeminlerini çiğneyen, ayrımcılığın piyonu ve sözcüsü haline gelen adı bakan, ama gerçekte Türk milletine dönüp de bakmayan bu çürümüşlerden, elbette bir gün mutlaka hesap sorulacaktır.

Aziz milletimiz bunu da büyük bir gönül rahatlığıyla yapacak ve AKP'yi Allah'ın izniyle siyaset çöplüğüne yollayacaktır.''

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AK Parti'nin tercihini artık yapması gerektiğini belirterek, ''Kimin yanında durduğunu, kiminle işbirliğini yaptığını açıklamalıdır. Ya PKK, EOAK ve ASALA zihniyetlerinin hedeflerine hizmet ederek Türk tarihinin kara bir lekesi olarak hatırlanacak ya da milletimizin hak ve varlık hukukunu savunarak gönüllerde kalıcı olacaktır'' dedi.

Bahçeli, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, ''AKP'nin demokratik açılım iddiaları ve BDP'nin demokratik özerlik talepleri, aynı hedefe iki kapıdan geçme ve ulaşma kurnazlığından başka bir şey olmadığını'' ileri sürdü.

''AKP ile BDP, Dersim isyanı konusunda aynı düşüncelere, Türkiye'nin akıbetiyle ilgili benzer düşlere, federasyon konusunda birbirine yaklaşık eğilimlere sahiptirler'' diyen Bahçeli, ''Bu gelişmelerin ışığında hiç kimsenin, 'AKP eşittir BDP' denklemini inkar edemez ve görmezden gelemez. 2012 yılı içinde geniş kapsamlı bir 'Kürt Konferansı' için tüm hazırlıkların yapıldığı dikkate alındığında, Türkiye'nin etnik bir fırtınanın kapısında durduğu fark edilecektir. Erbil'in, Kürdistan'ın kurulması için kuluçka faaliyeti yürüttüğü ve AKP'nin de buna sessiz durduğu görülmektedir'' açıklamasında bulundu.

Türkiye'nin, ''birleşik Kürdistan'' fikrinin somutlaşacağı bir batağa doğru hızla gittiğini öne süren Bahçeli, şöyle devam etti:

''Şu kadarını ifade edebilirim ki bu sürecin kılavuzu, mahlası BOP, gerçek ismi yeni sömürgecilik olan kanlı projedir. Eşbaşkanlığını Başbakan'ın yürüttüğü bu proje, milli devletlerin ve milletlerin egemenliklerini kaybetme riskini belirgin hale getirmekte ya da alt kimliklere ve kültürlere ayrışarak sosyolojik bir geri dönüşüm ile parçalanmasını öngörmektedir. Bu açıdan Türkiye, her iki tehdide AKP hükümetiyle maruz kalmakta ve bundan kaynaklı sorunları alabildiğine yaşamaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ve Türk milletinin geleneksel çizgisinden sapması ve anlam kaynaklarından uzaklaşması için sosyal, siyasal, ekonomik ve psikolojik şartlar geçtiğimiz yıllar içerisinde adım adım tekemmül ettirilmiştir.

Geçtiğimiz yıl, uzun bir süredir kaldığı yurtdışından, AKP tarafından getirilen bölücü emellere sahip bir şahsiyet tarafından, PKK’nın devlet tarafından kurulduğu ithamları ve silahların gömülmesine dair söz ya da yayınlar hep bu konseptin birer parçası olarak karşımızdadır. Hatırı sayılı bir zamandır devrede olan sözde iyi ve masum PKK ile kötü ve kanlı PKK ayrımı yeniden malum çevrelerce ısıtılmaktadır. Bu iddia sahipleri, ellerinde konuyla ilgili belge veya bilgi var da bunu aziz milletimizden saklıyorlarsa, o takdirde yabancıların menfaatini gözeten kiralık zihniyetler olarak anılmaktan yakalarını kurtaramayacaklardır.

Devleti PKK ile aynı noktaya getirmek ve bölücü terör örgütünü Türkiye Cumhuriyeti ilişkilendirmeye çalışmak aşağılık bir tertibin ve alçakça yürüyen bir organizasyonun işi, işlemi ve ürünüdür.''

-''PKK görüşlerinin...''-

''İktidarın bölücü teröre, belki de tarihinde ilk defa kazanacağı, başarı sağlayacağı umudunu verdiğini'' öne süren Bahçeli, ''Bölücü taleplerin, PKK görüşlerinin yeni anayasa içinde şekillenmesini sağlamak, milli kimliğimizin çökertilmesi umuduyla her türlü çaba ve çalışma gösterilmiş ve gösterilmeye de devam etmektedir'' dedi.

''AKP ile BDP arasındaki var olan uyum ve eşgüdümün henüz somut bir neticeye ulaşamamıştır'' ifadesini kullanan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Adalet ve Kalkınma Partisi temel tercihini artık yapmalıdır. Kimin yanında durduğunu, kiminle işbirliğini yaptığını açıklamalıdır. Ya PKK, EOAK ve ASALA zihniyetlerinin hedeflerine hizmet ederek Türk tarihinin kara bir lekesi olarak hatırlanacak, ya da milletimizin hak ve varlık hukukunu savunarak gönüllerde kalıcı olacaktır. Her türlü sonucuna katlanacağı için seçim ve takdir hakkı AKP'nindir.

Bölücülüğü masumlaştıracak, PKK militanlarını affedecek ve İmralı Adası'nı yazlığa dönüştürecek her teklife de sonuna kadar kapalı ve uzak olacağız. Hükümetin timsah gözyaşları döken kuşkulu siması, ne kadar uğraşsa da ana dilde eğitim taleplerinin önünü açacak her girişime aşılmaz ve geçilmez milli bir duvar olacağız. Direneceğiz, dayanacağız, vazgeçmeyeceğiz, Türk milletinin birlikte yaşama ülküsünü inşallah zayıflattırmayacağız.''

-''Tartışmanın ve cepheleşmenin...''-

Diyarbakır'ın İçkale mevkisindeki kazı çalışmalarına da değinen Bahçeli, ''Kazılar sonucunda kemik ve kafataslarına ulaşılması yeni bir tartışmanın ve cepheleşmenin fitilini tutuşturmuştur'' dedi.

Kazılarda bulunan kemiklerin, faili meçhul cinayetlere kurban gittiğine dönük yaklaşımların çoğaldığına dikkati çeken Bahçeli, ''Eğer ortada bir cinayet varsa bunun ortaya çıkarılması, failleri tespit edilirse de gereğinin yapılması gerekiyor. Milletimizi meşgul eden bu konunun tüm boyutlarıyla aydınlatılması, gerçekler ne ise üzerine gidilmesi gerekmektedir. Neresi şüpheli görülüyorsa oranın incelenmesi, kazılması, adli ve tıbbi sürecin tamamlanması elzem hale gelmiştir. DNA testleri başta olmak üzere her yola başvurulmalıdır. AKP zihniyetinin nasıl olsa Meclis çoğunluğu elindedir. Bu itibarla bahaneyle geçireceği, savsaklayacağı bir anı bile yoktur'' şeklinde konuştu.

Faili meçhul olarak görülen tüm kuşkuların kararlıkla irdelenmesi ve sonuçlandırılmasının zorunluluk olduğunu belirten Bahçeli, şöyle konuştu:

''Bu konuda ille de kararlılık var ise buradan kazı ve kazma siyasetini yürüten AKP anlayışına sormak isterim ki bundan sonra Çanakkale'yi de kazmayı aklınızdan geçiriyor musunuz? Dumlupınar'ı, Sakarya'yı da gündeminize alacak mısınız? Malazgirt'e ve Çubuk'a da kazı ekibi gönderecek misiniz? Ermeni çetelerinin katlettiği vatan evlatlarının sere serpe yattığı yerlere de iş makineleri sevk edecek misiniz?''

Bahçeli, son günlerde meydana gelen yoğun yağışının, ekili ve dikili arazilere hayat verdiğini ve kötümser bakışları yendiğini ifade etti.

Tarımsal girdilerin sanayide hala ihmal edilemeyecek boyutta kullanıldığına dikkati çeken Bahçeli, ''İç ticaretimizde ise tarımsal ürünlerin payı dikkate değer bir seviyededir. Ayrıca, tarımın toplam ihracat içindeki payı 2001 yılında yüzde 15,2 iken 2011 yılında bu oran yüzde 13.3'e gerilemiştir. Çiftçilerimiz çileli ve zor şartlar altında yaşamaktadır. Avrupa'ya, AKP tarafından örnek gösterilen ekonomik mucize ve zenginleşme masalı ne hikmetse çiftçimize, köylümüze yansımamıştır'' diye konuştu.

Haber Kaynağı : Haber7.com

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.