Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Meksika'nın Los Cabos kentinde düzenlenen G-20 Dışişleri Bakanları Gayrıresmi Toplantısında küresel barışın ve güvenliğin sağlanması amacıyla en az gelişmiş ülkeler ile en gelişmiş ülkeleri bir araya getirecek yeni bir girişim önerisinde bulunduğunu belirterek, "Bir tarafta Somali örneğinde olduğu gibi, hiçbir temel ihtiyacı bile karşılayamayan bir yapı, diğer tarafta olağanüstü israfın ve gereksiz tüketimin olduğu bir yapı. Bu ikisinin bir arada yürümesi artık çok mümkün değil" dedi.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, G-20 Dışişleri Bakanları toplantısının ardından temaslarını değerlendirdi. G-20 ülkelerinin dünya nüfusunun yüzde 70'ini, dünya ekonomisinin de yüzde 90'ını temsil etiğini hatırlatan Davutoğlu, G-20'nin özellikle içinden geçilen kritik dönemde çok önemli roller üstlenecek bir örgüt olduğunu söyledi. Davutoğlu, ilk kez düzenlenen Dışişleri Bakanları toplantısının G-20 için sadece ekonomik konuları değil, siyasal konuları da kapsayan çok daha geniş bir sorumluluk alanının önünü açtığını kaydetti.
Toplantılar sırasında özellikle uluslararası sistemin yeniden yapılandırılmasında BM Güvenlik Konseyi'nin soğuk savaştan gelen yapısı dolayısıyla birçok temel soruna cevap oluşturamadığını dile getiren Davutoğlu, "Birçok önemli konuda, bu konuların doğrudan tarafı olan bölgesel aktörler yerine, konuyla hiçbir ilgisi olmayan BM Güvenlik Konseyi daimi üyelerinin kendi aralarında pazarlıklar sonucunda karar alınmasının, son Suriye örneğinde olduğu gibi ama ondan önce de Filistin konusunda İran konusunda da benzer kararlar alındı, bundan en çok etkilenen bölge ülkeleri olarak bizlerin çok daha aktif bir şekilde sürece katılmamız gerektiğini vurguladım. Bu katılımcılar tarafından genel kabul gördü" dedi.
Davutoğlu, toplantı sırasında küresel yönetişimde insani gelişme konusunda bir sunuş yaptığını da belirterek, burada yeni bir toplantı teklifinde bulunduğunu açıkladı.
Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Dünyanın en gelişmiş 20 ekonomisiyle, yani G-20 ile, bizim koordinatörlüğünü üstlendiğimiz dünya ekonomisinin en az gelişmiş 47 üyesi arasında ortak bir toplantı yapılması... Bir anlamda bununla kastımız küresel vicdanın harekete geçirilmesi. Çünkü büyük eşitsizlikler var en az gelişmiş ülkelerle en çok gelişmiş ülkeler arasında. Gelir paylaşımı konusunda büyük eşitsizlikler söz konusu. Bir tarafta, Somali örneğinde olduğu gibi, yiyecek hiçbir temel ihtiyacı bile karşılayamayan bir yapı, diğer tarafta, olağanüstü israfın ve gereksiz tüketimin olduğu bir yapı. Bu ikisinin bir arada yürümesi artık çok mümkün değil. İnsani gelişme sadece vicdani bir konu değil, aynı zamanda küresel barışı da sağlayacak ve doğrudan güvenlikle ilgili bir husus. Biz bu eksikliklerin giderilmesi için bu anlamda yeni bir girişim teklifinde bulunduk. Bu iki platformu bir araya getirmek, en az gelişmişle en çok gelişmişleri bir araya getirerek bu eşitsizlikleri ortadan kaldıracak, tabiri caizse küresel vicdanın sesi olabilecek bir yeni mekanizma olması gerektiğini teklif ettim. Bu da genel kabul gördü. Birçok dışişleri bakanı bu görüşe atıfta bulundular. Ümit ederiz ki önümüzdeki dönemde böyle bir girişimle, dediğim gibi küresel vicdanın sesinin duyulması sağlanmış olur"
"Biz bu görüşleri daha çok dile getireceğiz"
Davutoğlu, bu teklifine BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi olan ülkelerden destek olmadığını, ancak bir karşı çıkma da görmediklerini söyledi. Genellikle diğer ülkelerden destek bulduklarını kaydeden Davutoğlu, "Artık bu yapı, uluslararası küresel sistemdeki yeni gelişmeler, 2. Dünya Savaşı'ndan kalan mekanizmaları anlamsız kılıyor. O mekanizmalar bu yükü taşıyamıyor. Bunun herkes tarafından görülmesi lazım" dedi. Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Biz bu görüşleri daha çok dile getireceğiz. Bir an önce BM reformlarının gerçekleşmesi lazım. G-20, G-8'e göre çok daha kapsamlı bir yapı olduğu için temsil kabiliyeti daha yüksek. Ama bunun da ötesinde en az gelişmiş ülkeleri de devreye sokacak şekilde bir uluslararası adalet anlayışı lazım. Biz bunu dillendirmeye devam edeceğiz."
"Suriye yönetiminin meşruiyeti kendi halkıdır"
Davutoğlu, Tunus'ta 24 Şubat'ta yapılacak Suriye konulu toplantı hakkındaki bir soru üzerine ise, toplantıda bütün katılımcıların içinde bulunduğu genel bir çağrıda bulunulacağını söyledi. Türkiye'nin son 1 yıldır her türlü zeminde Suriye yönetimine kendi halkına karşı yürüttüğü savaşı durdurması için çağrı yaptığını hatırlatan Davutoğlu, "Şu veya bu ülkelerden ya da değişik açılardan gelmiş olan engellemeler dolayısıyla BM Güvenlik Konseyi'nin karar alamamış olması, Suriye yönetimini yanlış yöne sevk etmemeli. Aksine, Suriye yönetiminin nihai meşruiyeti kendi halkıdır. Kendi halkının gönlünü kazanması esas olandır. Ama maalesef şu ana kadar bunu yapmadığı gibi, kendi halkıyla bir savaş yürütüyor. Bunun bir an önce durması lazım.Tunus toplantısında da bu konuda artık daha somut adımlar atılması için, daha güçlü ve kararlı bir ses, bir mesaj oluşturmaya kararlıyız" diye konuştu.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Tunus'ta yapılacak çağrıya BM Güvenlik Konseyi üyelerinin de bu kez olumlu cevap vermesini ümit ettiklerini dile getirdi.
Davutoğlu, "Onun olmaması durumunda herhalde hiç kimsenin 1990'lı yıllarda Yugoslavya'da yaşanan tarzda şehirlerin top ateşine tutulduğu, sivil halkın düzenli bir ordu tarafından bilinçli bir şekilde saldırıya maruz kaldığı bir tabloyu seyretmemesi lazım. Seyrederse, uluslararası toplumda, bütün dünyada büyük bir prestij kaybına uğrar. Buna izin vermememiz gerekiyor. Özellikle Türkiye, bugün burada da herkes ifade etti, bu konunun birinci derecede tarafıdır. Türkiye de Suriye halkına olan borcunu her zeminde bu konuyu gündeme getirerek ödemeye ve bundan sonra da gerekli adımları atmaya kararlıdır" şeklinde konuştu.
İran ve P5 1 ülkelerine çağrı
İran ile 5 1 ülkeleri arasında yapılması planlanan nükleer müzakerelere de değinen Davutoğlu, son gelişmelerin olumlu olduğunu, İran tarafının toplantıya hazır olduğunu açıklamasının ve toplantının İstanbul'da yapılmasını arzu ettiklerini vurgulamalarının önemli olduğunu söyledi. AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton ile Meksika'da bu konuda kapsamlı bir görüşme yaptığını bildiren Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Geçen sene İstanbul'da nerelerde tıkanmalar olduğu konusunu da gözden geçirdik. Ben şunu da söyledim, buradan da bu çağrımı iletmek istiyorum. Artık yılda bir kere toplanılan ve sonra dağılan bir süreçte değil, aksine nihai sonuca ulaşana kadar sürekli toplanarak ve aralıksız toplanarak, ya ada ara verildiğinde çok kısa süreli aralar vermek suretiyle, bu konu kesin bir çözüme kavuşturulmalıdır. Bizim arzumuz ister İstanbul'da olsun ister başka bir yerde, ama İstanbul'da olursa memnuniyetle ev sahipliği yaparız, tarafların güçlü bir iradeyle bir araya gelmesi ve kesintisiz bir şekilde toplanarak neticeye ulaşmasıdır. Kesintisizden kastım, belki aralar verilebilir ama uzun süreli, böyle 1 yıllık aralar verilmesi birçok başka konunun bu konuyu gölgede bırakmasına yol açıyor ve bir de kazanılan momentum kaybediliyor. Birçok kereler devreye girdik. Türkiye'nin çabalarıyla süreç tekrar başlatıldı. Bu kez de çabalarımızın karşılık bulmasından büyük memnuniyet duyuyoruz. Sayın Ashton P5 1 ile yaptığı görüşmeler sonrasında tekrar bizimle de görüşecek. Onun sonrasında ümit ederiz gerekli adımlar atılır."
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, G-20 Dışişleri Bakanları toplantısının ardından Londra'daki Somali konferansına katılmak üzere Meksika'dan ayrıldı.