Sivil Haber

CHP'liler alkışladı Ak Partililer sessiz kaldı.

SİYASET

CHP’li Kösedağı’nın Meclis Kürsüsünde söylediği bu sözlerini CHP’liler alkışladı, AKP’liler de oldukça sessiz kaldı!

 Unutmamak gerekir ki cumhuriyet sadece belli bir kesimin rejimi değildir. Cumhuriyet tehlikeye girdiğinde, bu topraklarda yaşayan herkesin varlığı ve özgürlüğü tartışılır hale gelecektir.
İBB Meclisinin CHP’li Üyesi Mesut Kösedağı, İBB Meclisinin 2014 yılı Ekim ayı toplantılarında gündem dışı söz alarak Meclis kürsüsünde 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın anlamı ve önemine dair bir konuşma gerçekleştirdi, CHP’li Kösadağı’nın dikkat çeken bu sözlerini sadece CHP’liler alkışladı, AKP’liler de oldukça sessiz kaldı “29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın anlamı bu topraklarda yaşayan herkes için çok büyüktür. 91 yıl önce, cumhuriyet yönetimi şeklinin, anayasaya girişi değildir sadece. Bu değişiklik, emperyalizme karşı savaş vermiş bir milletin kendi ayakları üstünde durması ve dünyada sömürülen ülkelere güçlü bir örnek olması yönünden de çok önemli bir gündür. Unutmamak gerekir ki cumhuriyet sadece belli bir kesimin rejimi değildir. Cumhuriyet tehlikeye girdiğinde bu topraklarda yaşayan herkesin varlığı ve özgürlüğü tartışılır hale gelecektir. Türkiye’nin bu durumlara düşebileceğini bundan 91 yıl önce gören Mustafa Kemal ATATÜRK ve değerli silah arkadaşları Samsun’dan başlayan ve İzmir’de Büyük Taarruzla son bulan Milli Mücadele Dönemi’ni başlatmışlar ve işgalci devletleri ülkemizden çıkartmışlardır. Bugün bizler aynı direniş ruhunu taşımak zorundayız. Gülümseyin! Cumhuriyet 91 yaşında! “
 
Kadıköy Belediyesi ve İBB Meclisinin CHP’li Üyesi Mesut Kösedağı’nın Meclis kürsüsünde 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın anlamı ve önemine dair gerçekleştirdiği konuşma metni;

Sayın Başkan, Sayın Meclis üyeleri,
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın anlamı bu topraklarda yaşayan herkes için çok büyüktür. 91 yıl önce, cumhuriyet yönetimi şeklinin, anayasaya girişi değildir sadece. Bu değişiklik, emperyalizme karşı savaş vermiş bir milletin kendi ayakları üstünde durması ve dünyada sömürülen ülkelere güçlü bir örnek olması yönünden de çok önemli bir gündür.
Anadolu toprakları, çok değil bundan 91 yıl önce Avrupalı emperyalist devletlerce işgal altında olan, başkenti İstanbul’da İngiliz donanmalarının dolaştığı topraklardı. Unutmayın ki işgal yıllarında, Atatürk bir Osmanlı askeri olarak Samsun’a görevlendirildiğinde İstanbul’dan çıkmak için İngilizler ’den pasaport almak zorunda kalmıştır. Nitekim bu onun Osmanlı askeri olarak İstanbul’dan son çıkışı olmuştur. Anadolu’ya çıktığında göreve itaatsizlik ettiği için padişah önce İstanbul’a dönmesi sonra da yakalanıp öldürülmesi emrini vermişti.

Atatürk’ün yaptığı ilk iş Osmanlı askerliği görevinden istifa edip o çok sevdiği askeri formasını çıkarmak ve sivil olarak Erzurum’da milletiyle beraber direnişe katılmaktı. Eğer Kurtuluş Savaşı başlamasaydı ve halk düşman işgallerine tepki göstermeseydi, bugün Türkiye dediğimiz yer, denize kıyısı olmayan Anadolu kırsalına hapsedilmiş birkaç şehirden oluşan küçük bir devlet olacaktı. Bugün Ortadoğu bataklığı diye adlandırılan yerde diktatör yönetimler yüzünden her gün onlarca kişi hayatını kaybetmekte insanlar göçlere zorlanmaktadır.

Türkiye’nin bu durumlara düşebileceğini bundan 91 yıl önce gören Mustafa Kemal ATATÜRK ve değerli silah arkadaşları Samsun’dan başlayan ve İzmir’de Büyük Taarruzla son bulan Milli Mücadele Dönemi’ni başlatmışlar ve işgalci devletleri ülkemizden çıkartmışlardır. Bugün bizler aynı direniş ruhunu taşımak zorundayız. Emperyalist devletlerin işgal hareketinin üzerinden yalnızca bir insan ömrü kadar kısa geçen bir zaman diliminden söz etmekteyiz. O günleri gören gazilerimize kulak veriniz. Avrupalı devletlerin Anadolu üzerindeki emelleri hala aynı niyetlerle devam etmektedir. Deniz Gezmişler’in de taşıdığı bu Kuvayı Milliye ruhunu terk etmenin bizlere ne kadar pahalıya mal olacağını bugün bu mecliste oturan bizler, eminim ki öngörebilmekteyiz.

Bu sebeple bugün bazı geleneklere sıkı sıkıya bağlı kalmak zorundayız. 29 Ekim resepsiyonları bildiğiniz gibi devletin üst kademesinde Atatürk’ten bu yana Çankaya Köşkü’nde gerçekleşirdi. Ancak bu sene ilk defa bu resepsiyon Çankaya Köşkü’nde değil, yeni yapılan başbakanlık binasında gerçekleştirilecektir. Bu durum Cumhuriyet Bayramı’nın geleneğine aykırı olduğu gibi toplum tarafından da tepki çekmektedir. Unutmamak gerekir ki cumhuriyet sadece belli bir kesimin rejimi değildir. Cumhuriyet tehlikeye girdiğinde bu topraklarda yaşayan herkesin varlığı ve özgürlüğü tartışılır hale gelecektir.

Türkiye Cumhuriyeti her vatandaşını sahiplenen, özgürlüğün ve demokrasinin, bağımsız yargının, kadının, gencin hakkını özgür iradesiyle savunmasıdır ve en çok da onların güvencesidir. En nihayetinde Atatürk’ün de dediği gibi “bilhassa kimsesizlerin kimsesidir’’ cumhuriyet. Büyük bir sosyal adaletsizliğin bulunduğu dünyada ezilen, hakkını savunamayan herkesin köylünün, çiftçinin, öğrencinin, kadınlarımızın, “ben de varım’’ diyebilmesidir cumhuriyet.
Cumhuriyet halkların kardeşliğidir, sevgidir, bir arada yaşamaya saygıdır, mutluluktur. Adını duyduğunuzda size güç ve güven verir. Cumhuriyet herkesindir. Sözlerimi tamamlarken tekrar Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve değerli silah arkadaşlarına, emperyalist düşman işgaline karşı vatanını canlarıyla savunun milletimize, Seyit onbaşıya, Hasan Tahsin’e, Kazım Karabekir’e ve diğer tüm isimsiz kahramanlara; bizlere bugünü armağan ettikleri için şükranlarımı sunuyorum ve diyorum ki:
Gülümseyin! Cumhuriyet 91 yaşında!

Saygılarımla, İBB ve Kadıköy Meclis Üyesi 
Mesut KÖSEDAĞI
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.