Sivil Haber

Dink cinayeti davasında sona gelindi

SİYASET

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin 2'si tutuklu 19 sanığın yargılandığı davanın 17 Ocak'ta yapılacak duruşmada karara bağlanması bekleniyor.

AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, gazeteci Hrant Dink, 19 Ocak 2007 tarihinde Halaskargazi Caddesi üzerinde bulunan Genel Yayın Yöneteni olduğu Agos Gazetesinin önünde saat 15.00 sıralarında uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti.

Cinayetin işlendiği yerde çeşitli güvenlik kameralarından görüntülerine ulaşılan ve daha sonrada kimliği tespit edilen 17 yaşındaki Ogün Samast, 20 Ocak 2007 tarihinde Samsun Otogarı'nda yakalandı.

Samast'ın İstanbul'dan Hopa'ya giden bir otobüste jandarma ekipleri tarafından yapılan kontrol sırasında yakalandığı, üzerinde suç aleti tabancanın ele geçirildiği açıklandı.

Olaya ilişkin gözaltına alınan Ogün Samast, Yasin Hayal, Zeynel Abidin Yavuz, Ersin Yolcu ve Ahmet İskender, 24 Ocak 2007'de sevk edildikleri Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesinde tutuklandı.

Soruşturma kapsamında 26 Ocak'ta Erhan Tuncel, 31 Ocak'ta Salih Hacısalihoğlu, 1 Şubat'ta Tuncay Uzundal, 23 Şubat'ta Veysel Toprak, 9 Mart'ta Osman Alpay, 7 Mart'ta İrfan Özkan ve 11 Nisan'da da Mustafa Öztürk tutuklandı.

Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcıları Selim Berna Altay ve Fikret Seçen tarafından yürütülen soruşturma tamamlanarak, 20 Nisan 2007 tarihinde 12'si tutuklu 18 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi.

-Mahkeme iddianameyi kabul etmedi-

Mahkeme, ''terör örgütü konusundaki delillendirmenin yeterli olmadığını'' gerekçesiyle iddianameyi reddetti. Savcılar Seçen ve Altay, ret kararına İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinde itiraz etti.

İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin savcıların itirazını yerinde bulması üzerine İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi iddianameyi bu kez kabullendi.

Davanın ilk duruşması 2 Temmuz 2007 tarihinde yapıldı. Ogün Samast'ın yaşının küçük olması nedeniyle kapalı olarak yapılan ve yaklaşık 12 saat süren duruşmada, tutuklu sanıklardan Salih Hacısalihoğlu, Osman Altay, İrfan Özkan ve Veysel Toprak tahliye edildi.

Yasin Hayal'in eniştesi Coşkun İğci hakkında 2009 yılı temmuz ayı içinde hazırlanan ek iddianame, bu davayla birleştirildi. Böylece davadaki sanık sayısı 19'a yükseldi.

Türkiye'de ilk defa sesli ve görüntülü kayıt sistemi, davanın 11 Şubat 2008'de yapılan 3'üncü duruşmasında kullanıldı.

Davanın 7 Temmuz 2008 tarihinde yapılan 6'ncı duruşmasında mahkeme heyeti, sanıklardan Ogün Samast'ın 28 Haziran 2008'de 18 yaşını doldurmasından dolayı yargılamanın açık yapılmasını kararlaştırdı.

-EGM'nin bilgi notu-

Mahkemeye 2008 yılı ekim ayında ulaşan Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) İstihbarat Daire Başkanlığı bilgi notunda, ''İki yıl yardımcı istihbarat elemanı olarak çalışan Erhan Tuncel'in emniyete 11 adet buluşma, 10 adet de haber raporu sunduğu'' belirtildi.

Aynı notta, Tuncel'in ''zaman zaman buluşmalara gelmemesi, bilgi saklamaya çalışması, sıklıkla yalan söylemesi, verdiği bilgilerin birbirleriyle çeliştiğinin görülmesi, güvensizlik oluşturacak tavırlar sergilemesi, senaryo haberler üreterek sıkça para talebinde bulunması'' üzerine, Trabzon Emniyet Müdürlüğünün teklifiyle 23 Kasım 2006'da kayıtlardan çıkarıldığı kaydedildi.

Sanıklardan Yasin Hayal'in ağabeyi Osman Hayal hakkında 2008 yılı kasım ayında hazırlanan iddianamenin de ana davayla birleştirilmesiyle davadaki sanık sayıyı 20'ye yükseldi.

26 Ocak 2009 tarihli 8'inci duruşmada, Osman Hayal'in ''Kardeşim komploya kurban gitti. Her şey Erhan Tuncel'i tanımasıyla oldu'' demesi üzerine Erhan Tuncel ''Benimle ne alakası var?'' diye müdahale etti.

Mahkeme Başkanının uyarılarına rağmen tutuklu sanık Yasin Hayal de söze karışarak Erhan Tuncel'e yönelik ''Parayı sen alıyorsun, maaş alıyorsun, sıkıntıyı ben çekiyorum'' dedi.

Yasin Hayal, daha sonra da önünde oturan Erhan Tuncel'i yumrukladı. Bu sırada küfürleşmeler de oldu. Yasin Hayal, Mahkeme Başkanının talebi doğrultusunda görevliler tarafından salondan çıkartıldı.

-''Ergenekon'' soruşturması-

Aynı duruşmada tutuklu sanıklardan Mustafa Öztürk, Zeynel Abidin Yavuz ve Tuncay Uzundal'ın tahliyesine karar veren mahkeme heyeti, müdahil avukatlarının 12 Ocak 2009 tarihli dilekçelerinde belirttikleri hususları göz önüne alarak, ''Hrant Dink'in öldürülmesinin arkasındaki örgütlü yapının ortaya çıkarılabilmesi için Ali Öz'ün kullandığı telefon veya telefonlarla yapılan görüşmelerin tespit edilmesi'' ve ''banka hesap hareketlerinin devam etmekte olan 'Ergenekon' soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcıları eliyle araştırılması için'' İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliğine yazı yazılmasına hükmetti.

Heyet, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki ''Ergenekon'' davasında sanık olarak yargılanan Sevgi Erenerol'un Genelkurmay Başkanlığı ve Hava Kuvvetleri Komutanlığında verdiği ''Türkiye'deki misyonerlik faaliyetleri'' başlıklı seminerlerin kayıtlı olduğu CD'lerin de delil olarak Genelkurmay Başkanlığı ve Hava Kuvvetleri Komutanlığından istenilmesine, CD örneğinin mahkemeye ulaştırılması durumunda müdahil avukatı Fethiye Çetin'e verilmesini kararlaştırdı.

Mahkeme heyeti, İstanbul 13. Ağır Mahkemesinin ''Ergenekon'' davası dosyasının sanıklarıyla, bu dava dosyasında yargılanan sanıklar arasında bir irtibat olup olmadığının tespit edilebilmesi açısından, ''Ergenekon'' davası sanıklarına ait telefon numaralarının HTS raporlarının ve dijital kayıtlarının delil olarak istenilmesi için İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine yazı yazılmasına da karar verdi.

-Samast, kullandığı silahı hatırlamadı-

12 Ekim 2009 tarihinde yapılan 11'inci duruşmada sanıklar salona tek tek alınıp, cinayette kullanılan tabanca, sanıkların eline jandarma kontrolünde verilerek ''tanıyıp tanımadıkları'' soruldu.

Sanıklardan Ogün Samast, mahkeme heyeti başkanı Erkan Canak'ın ''O tabanca bu muydu?'' sorusuna karşılık, ''Bu mu hatırlamıyorum. Emniyetinden tahmin ettiğim kadarıyla bu olabilir. Paslanmış bu silah, çalışmıyor'' yanıtını verdi.

Yasin Hayal ise Canak'ın sorduğu, ''Ogün Samast'ın beline taktığın tabanca bu mu?'' sorusu üzerine ''Evet. Şarjör bölümü paslanmış. O zaman paslı değildi bu kadar. Tabanca kesin buydu'' diye konuştu.

Hayal, ''17 yaşındaki çocuğa nasıl güvenerek silah verdin?'' şeklindeki soru üzerine de ''Onun yapacağı sadece tetiğe basmaktı. O kadar ince düşünmedik'' dedi.

Davanın 10 Mayıs 2010 tarihli 13'üncü duruşmasında dinlenilen ''Gizli tanık 1'', cinayet anında olay yerinde 4-5 kişinin bulunduğunu ve bunların birbirleriyle konuştuğunu söyledi. ''Gizli tanık 1'', sanıklardan Osman Hayal, Yasin Hayal ve Ogün Samast'ı teşhis ettiğini bildirdi.

Aynı duruşmada mahkeme heyeti, sanıklardan Ersin Yolcu ve Ahmet İskender'in tahliyesine karar verdi. Böylece davada tutuklu olarak Yasin Hayal, Erhan Tuncel ve Ogün Samast kaldı.

Davanın 25 Ekim 2010 tarihli duruşmasında ise mahkeme heyeti, 6008 sayılı ''Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun''un 8. maddesiyle, CMK'nın 250. maddesinin 4. bendine eklenen fıkradaki hükmü hatırlatarak, buna göre Ogün Samast hakkındaki dava dosyasının ayrılmasına ve ayrılan dava açısından mahkemenin ''görevsizliğine'' karar verdi.

Samast hakkındaki dava dosyasının görevli ve yetkili İstanbul nöbetçi Çocuk Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar veren mahkeme heyeti, sanık hakkındaki kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olgular bulunduğundan tutukluluk halinin devamına hükmetti.

Duruşmada ayrıca, MİT'ten geldiği belirtilen bir yazıda okundu. Yazıda, ''Hrant Dink'in İstanbul Valiliğine çağrılmasının teşkilatın bilgisi dahilinde olup olmadığı'' yönündeki soruya karşılık, ''Hrant Dink'in İstanbul Valiliğine çağrılması müsteşarlığımızın bilgisi dahilindedir. Kendisine Sabiha Gökçen ile ilgili yazdığı yazının toplumsal infiale sebep olabileceği hatırlatılmıştır'' ifadelerinin kullanıldığı belirtildi. Aynı yazıda ''Hrant Dink'e suikast düzenleneceğine yönelik bize herhangi bir bilgi ulaşmamıştır'' denildiği de ifade edildi.

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in 19 Ocak 2007 tarihinde Şişli'de uğradığı silahlı saldırıda öldürülmesine ilişkin 2'si tutuklu 19 sanığın yargılandığı davanın 17 Ocak'ta yapılacak duruşmada karara bağlanması bekleniyor.

AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, 4 Aralık 2010 tarihinde yayımlanan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK) kimi yer yargıçlarının müstemir (sürekli-devamlı) yetkilerinin belirlenmesine ilişkin kararıyla İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Erkan Canak Sakarya'da geçici yetkiyle görevlendirildi. Canak'ın yerine aynı mahkeme üyesi Rüstem Eryılmaz görevlendirildi.

Davanın 7 Şubat 2011 tarihli 16'ncı duruşması sonrasında basın mensuplarına açıklamada bulunan müdahil avukatı Fethiye Çetin, Hrant Dink cinayetine ilişkin AİHM kararının kesinleşmesinden sonra özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliğine bir dilekçe verdiklerini hatırlattı.

Çetin, ''O dilekçede dedik ki; 'AİHM kararı gereğince dilekçemizde yazılı kamu görevlileri hakkında yeni soruşturma açılması lazım. Görevsizlik kararı vermeyin. Bu soruşturmaları 4483 sayılı yasaya göre yapmayın. Çünkü AİHM, bu konudaki engeli ortadan kaldırmıştır ve bu kişilerin suçları esasen sizin görevinize girmektedir. Yani özel yetkili ağır ceza mahkemesinin görevine girmektedir, bu dosyayla ilişkilidir. O nedenle bu soruşturmayı siz yürütün.' Savcılık bu aşamada her zaman yaptığının aksine görevsizlik kararı verip dosyayı göndermeyip, burada ayrı bir soruşturma dosyasıyla, bu soruşturmayı yürütüyor. Şu andaki yeni gelişme budur.''

-TİB'in itirazı-

Mahkeme heyeti başkanı Rüstem Eryılmaz, davanın 29 Temmuz 2011 tarihinde yapılan duruşmasında, olay günü Saray Kumaşçılık önünde 2 noktadan cep telefonuyla konuşan şüpheli kişinin tespiti için bu mevkiyi kapsayan baz istasyonlarından yapılan tüm görüşmelerin bildirilmesi amacıyla Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) ve 3 GSM operatörüne yazılan yazılara cevap geldiğini, TİB'in, mahkemenin talebine ''özel hayatın ihlali'' gerekçesiyle itiraz ettiğini kaydetti.

Mahkeme heyeti, talebin, olay yerine hitap eden baz istasyonundan yapılan görüşmelerin içeriğiyle ilgili olmaması, sinyal bilgilerine yönelik olması dolayısıyla TİB'in itirazının reddine ve itirazın değerlendirilmek üzere dosyanın İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine hükmetti. TİB'in itirazı, İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesince de reddedildi.

İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi, 25 Temmuz'da Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin yargılanan Ogün Samast'ı, ''tasarlayarak adam öldürmek'' ve ''ruhsatsız silah taşımak'' suçlarından 22 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırdı.

-Mütalaa-

Davanın 19 Eylül 2011 tarihli 20'nci duruşmasında Savcı Hikmet Usta, müdahiller ve avukatlarının itirazlarına rağmen 106 sayfalık esas hakkındaki görüşünü mahkemeye sundu.

Hrant Dink cinayeti ve ''Ergenekon'' soruşturması kapsamında elde edilen belge, bilgi ve delillerin değerlendirildiği bildirilen mütalaada, ''Dink cinayeti eyleminin, Mc Donalds'ın bombalanmasının ve diğer eylemlerinin salt milliyetçilik duyguları kabaran gençler tarafından işlenmesinin ötesinde, iştirak halinde ve süreklilik içerisinde çalışan, gizlilik kuralları ve örgütsel hiyerarşiye azami özen gösteren Erhan Tuncel ve Yasin Hayal yönetiminde, 'Ergenekon' terör örgütünün Trabzon'da faaliyet gösteren bir hücre yapılanması tarafından işlenmiş olduğu değerlendirilmektedir'' denildi.

Erhan Tuncel'in, ''suç örgütü çerçevesinde cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek'' suçu ile ''Hrant Dink'i tasarlayarak öldürmek'' suçundan 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırılması istenen mütalaada, Tuncel'in ayrıca ''devlete ve anayasal düzene yönelik suç işlemek amacıyla kurulan silahlı terör örgütü yöneticisi olmak'', ''örgütlü halde patlayıcı madde imal etmek'', ''mala zarar verme'', ''öldürmeye teşebbüs etmek'', ''ruhsatsız silah taşımak'' suçlarından da 152,5 ile 193,5 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması öngörüldü.

Sanık Yasin Hayal'in de ''suç örgütü çerçevesinde cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek'' suçu ile ''Hrant Dink'i tasarlayarak öldürmek'' suçundan 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması istenen mütalaada, bu sanığın, ''devlete ve anayasal düzene yönelik suç işlemek amacıyla kurulan silahlı terör örgütü yöneticisi olmak'',''yazar Orhan Pamuk'u suç örgütü gücünden yararlanarak tehdit etmek'' ve ''ruhsatsız silah taşımak'' suçlarından 18 ile 29,5 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırılması talep edildi.

Osman Hayal ve Coşkun İğci'nin beraati istenen mütalaada, diğer sanıkların da 7,5 ile 35 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırılması öngörüldü.

-TİB, istenilen belgeleri gönderdi-

Davanın 5 Aralık 2011 tarihli 22'nci duruşmasında mahkeme heyeti, celse arasında TİB'ten istenilen evrağın gönderildiğini tutanağa yazdırdı.

26 Aralık 2011 tarihli 23'üncü duruşmada söz alan müdahil avukatı Fethiye Çetin, TİB kayıtlarının mahkemeye geldiğini hatırlatarak, emniyete yazı yazılarak söz konusu kayıtlarda cinayetten önce ve sonra birbiriyle çakışan telefonların tespit edilip belirlenmesini talep etti.

Cumhuriyet Savcısı Hikmet Usta da gelen TİB kayıtlarını incelenmesi amacıyla İstanbul Emniyet Müdürlüğüne gönderdiğini ve emniyetin dosya sanıklarından 19'u ile ilgili herhangi bir irtibata rastlanmadığını bildirildiğini kaydetti.

Davanın 10 Ocak 2012 tarihli 24'üncü duruşmasında söz alan müdahil avukatı Çetin, TİB'ten gelen kayıtları incelediklerini ve 6 bin 235 görüşmeyle 9 bin 300 numaranın yer aldığı kayıtlarda, Dink cinayeti davasında yargılanan sanıklarla irtibatlı herhangi bir kişinin olmadığı bilgisinin doğruyu yansıtmadığını ifade etti.

Çetin, ''Bu kayıtlarda bulunan kimi telefon numaralarıyla, dosya sanıklarının doğrudan irtibatı tespit edilmiştir'' dedi.

-5 kişinin sanıklarla irtibatlı olduğu iddiası-

Davanın tutuksuz sanıklarından Mustafa Öztürk ve Salih Hacısalihoğlu ile doğrudan irtibatlı olan ve çok sayıda görüşme yaptığı tespit edilen telefon numaralarının, cinayetin işlendiği gün ve saatte olay yerinde olduğu ve bu telefonlarla olay günü bazı görüşmeler yaptıklarının tespit edildiğini kaydeden Çetin, ''Olay günü bölgede bulunan 5 kişinin (veya numaranın) sanıklarla doğrudan irtibatlı olduğu ve olay gününden önce değişik tarihlerde değişik kereler görüşme yaptıkları ortaya çıkmıştır'' dedi.

Dosyadaki kayıtlara göre, bir telefondan 22 Ekim 2005 ve 27 Ocak 2007 tarihleri arasında, muhtelif zamanlarda davanın sanıklarından Mustafa Öztürk ile 19 görüşme yapıldığının anlaşıldığını bildiren Çetin, söz konusu numaranın, olay günü olay yerinde olduğunun da TİB'ten gelen kayıtlarda açıkça görüldüğünü savundu.

Listede, Saray Kumaşçılık önünde hem sabah, hem de öğleden sonra yapılan görüşmelerin yer aldığını aktaran Çetin, daha ayrıntılı bir inceleme yapabilmek ve varılan sonuçları netleştirmek için şüpheli görüşmelerin yapıldığı numaraların HTS dökümlerinin incelenmesi, bu numaraların hangi mobil telefon cihazlarında kullanıldığının tespit edilmesi ve GSM operatörlerinin baz istasyonları haritalarının temininin gerektiğini söyledi.

Çetin, dilekçeye eklediği listesinde yer alan numaraların olay tarihi olan 19 Ocak 2007'den geriye doğru 5 ay ve ileriye doğru da 1 aylık süreye ait HTS dökümlerinin ve şüpheli görüşmelerin bölgede hangi noktalarda yapıldığının tespiti açısından 19 Ocak 2007 tarihinde bölgede bulunan baz istasyonlarının yerlerini gösteren haritaların istenmesini talep ettiklerini bildirdi.

Söz konusu kayıtların incelenmesine göre bu davanın sanıklarıyla irtibatlı kişilerin tespit edildiğini belirten Çetin, ''Olay gününden önce sanıklarla bu kişiler arasında pek çok görüşme yapıldığı gerçeği karşısında, bu kayıtların önemi artmaktadır ve titizlikle ele alınması gerektiği kuşku götürmez bir gerçekliktir'' dedi.

Çetin'in mahkemeye sunduğu TİB kayıtlarıyla ilgili tedbir taleplerinin de olduğu dilekçeye ilişkin görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı Hikmet Usta, öğle arasında görüştüğü emniyet birimlerinin ''avukatların iddia ettiği gibi davanın tutuksuz sanıkları Mustafa Öztürk ve Salih Hacısalihoğlu'nun irtibatlarının, olay günü yapılan görüşmelerden kaynaklanmadığı'' yönünde bildirimde bulunduğunu söyledi.

Usta, emniyetten bu konuya ilişkin detaylı bir rapor bekleyeceklerini de ifade ederek, TİB kayıtları incelemesinde emniyetin bir hata ve kastının olduğunu düşünmediğini aktardı.

-''HTS kayıtlarına göre kimseyi suçlamak mümkün değil''-

Savcı Usta, HTS kayıtlarına göre kimseyi cinayetle suçlamanın mümkün olmadığını ve olay yerindeki her konuşmanın da suçla irtibatlandırılamayacağını ifade etti.

Mahkeme heyeti de müdahil avukatlarının taleplerinin olay tarihinde suça katılmış olabileceği tespit edilemeyen faillere ilişkin olduğu, bununla ilgili Cumhuriyet Başsavcılığındaki soruşturma çerçevesinde değerlendirilebileceği ve gerekirse taleple ilgili nöbetçi hakimlikten karar alınabileceği gerekçesiyle, talep ve eklerinin Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verdi.

Mahkeme Heyeti Başkanı Rüstem Eryılmaz, aynı duruşmada 17 Ocak'a ertelediği duruşmada davaya ilişkin karar verebileceğini belirterek, tüm avukatlara duruşmada hazır olmaları uyarısında bulundu.

Haber Kaynağı : Haber7.com

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.