Bu süreçte birçok mağduriyetin yaşandığına işaret eden Erbakan, “On binlerce genç kızımız başörtülü olduğu için okuldan atıldı veya yurt dışında adeta sürgünde üniversite okumaya mecbur edildi. Pek çok genç kardeşimizin Arap ülkelerinde okuduktan sonra aldıkları diplomaları geçersiz sayıldı. Birçok subay, ordudan atıldı” diye konuştu.
Devam eden soruşturmanın caydırıcılık açısından önemli olduğunu vurgulayan Erbakan, “Ama vakit kaybının, milletimizin maddi ve manevi kaybının geri getirilmesi zor. Bu yüzden üzülüyoruz” ifadesini kullandı.
Erbakan'ın MGK toplantısı akşamı evdeki hali
Necmettin Erbakan'ın, 28 Şubat'taki MGK toplantısının ardından eve geldiğindeki durumunu anlatan Erbakan, şunları kaydetti:
“Yorgundu. Çok zor günlerden geçtiği belliydi. Devlet ve siyaset konularını çok fazla eve getiren bir insan değildi. Evde genellikle ailevi konularla, çocuklarla ve sosyal konularla ilgilenmeyi, bizim gündelik hayatımızla ilgili konuları konuşmayı severdi. O sebeple, akşam ayrıntılı bir konu görüşülmedi. Ama derin bir imana ve tevekkül inancına sahip olduğu için metanetli ve sabırlı bir haldeydi. Gerçekten de onun yerinde başka birisi olsa o süreci, çok daha farklı götürmeye kalkabilir, daha büyük zararlara yol açacak adımlar atabilirdi. Allah gani gani rahmet etsin.”
Bütün kesimlerden babasının üzerine gelindiğini ifade eden Erbakan, “Son derece kışkırtıcı açıklamalar yapılıyor. Özellikle MGK toplantısında, 6-7 saatlik tek başına verdiği mücadele, tankların yürütülmesi, çeşitli resepsiyonlardaki meydana gelen bir takım olaylara sabretmek, metanetle yaklaşmak, sürekli devletin ve milletin bekasını düşünmek, krizlere yol açmamak için itidalli davranmak kolay değil” dedi.
Babasının bunu yaparken hiçbir zaman değerlerinden ve davasından geri adım atmadığını kaydeden Erbakan, “Bunu çok güzel bir dengede götürdü. Bu sebeple milletimiz şimdi kendisini rahmetle ve minnetle anıyor. O yüzden, cenazesine milyonlarca insan katıldı” dedi.
“Annem, hanım olması hasebiyle son derece üzüldü”
Süreçte ailenin nasıl etkilendiğini de aktaran Erbakan, en çok annesi Nermin Erbakan'ın üzüldüğüne dikkati çekerek, şunları söyledi:
“Tabii annem, hanım olması hasebiyle biraz daha duygusal yaklaştı ve son derece üzüldü. Özellikle Refah Partisi'nin haksız şekilde kapatılmasına çok üzüldü. Kendisi hanım kollarına bizzat emek vermiş bir kimse olarak Refah Partisi'ni kendi evladı gibi görüyordu. Ama her zaman babama destek oldu. Onun moralini yükseltmek için elinden geleni yaptı.”
“Demirel, bu antidemokratik sürece alet oldu”
Babasının 28 Şubat sürecinde, en çok dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e kırıldığını ifade eden Erbakan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Babam, 'bizim 50 senelik arkadaşımız, üniversite arkadaşımız. Böyle bir hareket içinde olmasını beklemezdik' demişti. Sayın Süleyman Demirel, kendisi bu gibi müdahalelerin mağduru olmasına rağmen 28 Şubat'ta tam tersine bir yol izledi. Tamamen teamüllere, demokratik kabullere aykırı şekilde Meclis'teki üçüncü partiye hükümeti kurma görevini verdi. Böylece o da aslında bilerek veya bilmeyerek bu antidemokratik sürece alet oldu”
“28 Şubat, 10 sene bile sürmedi”
28 Şubat'ın bin yıl süreceğine ilişkin sözün hatırlatılması üzerine de Erbakan, şunları aktardı:
“28 Şubat, 10 sene bile sürmedi. Bu sevindirici bir gelişme. Tabii 28 Şubat, yüzyıllardan beri yapılan oyunlardan birisidir. Bahsettiğimiz mihraklar, bu oyunları sadece Türkiye'de değil bütün dünyada oynamışlardır. Fakat bundan sonra değişik isimlerle, aktörlerle daha değişik oyunlar yaptırabilirler. Buna karşı uyanık olmalıyız.”
“Arıza yapan uçağı değil mühendisleri suçlamak lazım”
28 Şubat sürecine ilişkin gözaltıları da değerlendiren Erbakan, “Burada önemli olan bu olayları yapan kişilerden ziyade, onlara yaptıran, planlayan mihrakların, dış güçlerin Türkiye üzerindeki etkisinin ortadan kaldırılmasıdır. Bir uçağın iniş takımı arıza yaptığı zaman uçağı, tekerlekleri suçlamak yerine onu yapan firmayı, mühendisleri suçlamak lazım” şeklinde konuştu.
Bu plana alet olan insanların pek çoğunun pişmanlıklarını ifade ettiklerini kaydeden Erbakan, “Biz bunu bilmeden yaptık, bilseydik yapmazdık diyorlar. Dolayısıyla hatasının farkına varmış, pişman olmuş insanların cezalandırılmasından ziyade işin iç yüzünün detaylarıyla anlatılması ve ortaya konması önemlidir” ifadesini kullandı.
Babasının “Onların cezalandırılmasını değil eğitilmelerini isteriz” sözünü anımsatan Erbakan, “Bu itiraflar, aslında rahmetlik babamın sözünü doğrular nitelikte. Gerçekten de eğitime, bilgilendirilmeye ihtiyaçları olduğunu gösteriyor. Fakat tabii bu işin mimarı olan, bu işi planlayan, bu işi bilerek, isteyerek yapan kimselerin de böyle yollara tevessül etmemeleri için gereken önlemlerin alınması lazım” görüşüne yer verdi.
Dış güçlerden kastının ne olduğunu da açıklayan Erbakan, şöyle konuştu:
“Bir avuç imtiyazlı insan. Özellikle ABD'de yoğunlaşmışlar. Ve ABD kongresini, hükümetini, hariciyesi ve ordusunu etki altına almışlar. Ve bunlara istediklerini yaptırarak, bütün dünya olaylarını ABD vasıtasıyla kendi hedeflerine doğru ilerliyorlar. Bu yolda önlerine çıkan engelleri kaldırmak için bu gibi planlar yapıyorlar.”
“Aynı süreç, D-8 ülkelerinde de yaşandı”
Türkiye'deki 28 Şubat benzeri olayların D-8 ülkelerinin birçoğunda da eş zamanlı olarak yaşandığını hatırlatan Erbakan, şunları kaydetti:
“Benzeri süreç, Endonezya'da, Malezya'da, Pakistan'da da yaşandı. Dolayısıyla bu güçlerin gidişatı engellemek için ortaya koydukları bir olaydır. En önemli sebep ise D-8 projesidir. Çünkü D-8, yeni bir dünyaya giden yolun açılması demekti. İslam ülkelerinin, Türkiye'nin önderliğine bir araya gelmesi hedefleniyordu. Rahmetlik babamın 40 sene boyunca söylediği gibi İslam ortak pazarı, İslam NATO'su, İslam BM'si, İslam barış gücünün kurulması demekti. Bunu da çok iyi gördüler. Bu sebeple de bu oyunları ortaya koydular.”