Sivil Haber

Hukuka uymayan devlet en büyük çetedir

SİYASET

Zaman, ‘Seçime Doğru’ buluşmalarının ilkinde Milli İttifak liderleri Mustafa Kamalak ve Mustafa Destici’yi ağırladı.

 Kamalak, devletin hukuku korumakla mükellef olduğunu belirtti. “28 Şubat süreci bütün alçaklığına rağmen şimdikinden daha onurluydu.” dedi. Destici ise siyasette gerçek değişim isteyenleri ittifaka oy vermeye çağırdı.

7 Haziran seçimlerine iddialı hazırlanan Milli İttifakliderleri Mustafa Kamalak ile Mustafa Destici, dün Zaman’ı ziyaret etti. Genel Yayın Müdürümüz Ekrem Dumanlı, yazarlar Ali Bulaç ve Ahmet Turan Alkan ile yayın ekibinin sorularını cevaplayan iki lider önemli açıklamalar yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘hakim ve savcı tutuklamaları devam edebilir’ ifadesi, Kırmızı Kitap, muhaliflerin mal varlığına el koyma, kaset şantajı iddiaları gibi 28 Şubat’a bile rahmet okutan uygulamalara sert tepki gösterdi. Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Kamalak, hukuktan ayrılan devletin en büyük çete haline geleceğini söyledi. “28 Şubat süreci bütün alçaklığına rağmen şimdikinden daha onurluydu.” dedi. Büyük Birlik Partisi (BBP) lideri Destici ise gerçek değişimin İttifak’ın Meclis’e girmesiyle mümkün olacağını vurguladı. İşbirliğinin iki partinin tabanında heyecan uyandırdığını, baraj endişesi taşımadıklarını belirtti.

28 Şubat süreci şimdikinden daha onurluydu

Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak:

7 Haziran seçimlerine iddialı hazırlanan Milli İttifak liderleri Mustafa Kamalak ile Mustafa Destici, dün Zaman Gazetesi’ni ziyaret etti. Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı, yazarlarımız Ali Bulaç ve Ahmet Turan Alkan ile yayın masasının sorularını cevaplayan Kamalak ve Destici, seçim kampanyası ve son dönemdeki hukuksuz uygulamalar konusunda önemli açıklamalarda bulundu. İki lider, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘Hakim ve savcılarla ilgili tutuklamalar devam edebilir.’ açıklaması ile Kırmızı Kitap, muhalif kesimlerin mal varlıklarına el koyma, kaset şantajı iddiaları başta olmak üzere 28 Şubat’a rahmet okutan uygulamalara sert tepki gösterdi. Mustafa Kamalak, devletin hukuktan ayrılması durumunda ülkenin en büyük çetesi haline geleceğinin altını çizdi. Kamalak, “Bir toplantıda ‘28 Şubat süreci bütün alçaklığına rağmen şimdikinden daha onurluydu.’ dedim. Şimdi de aynı kanaatteyim. Çete işte mal varlığına el koyuyor, ne yapacaksın? Hukuktan ayrılırsa bir devlet, o ülkede en güçlü ve en geniş çetesi olur. Ülke çapında kendi otoritesini kuruyor ve oluyor bir devlet.” dedi. Kamalak’ın açıklamaları özetle şöyle:

LEGAL GÖRÜNÜMLÜ İLLEGAL YAPILAR NE DEMEK? SAÇMA BİR ŞEY! :  Toplumu ayakta tutan birtakım kurallar var. Eğer hiçbir kural olmayacak olursa toplum dağılır. Bunlara sosyal düzen kuralları diyoruz. Bunlar kendi içerisinde dört grupta toplanır. Örf ve âdetler, ahlak kuralları, dini kurallar ve hukuk kuralları. Hukuk kurallarına uyulmadığı takdirde devleti karşınızda bulursunuz. Devlet yaptırımıyla karşılaşır. Bunun için de devletin gerçekten hukuk devleti olması gerekir. Bir hukuk devletinde de Kırmızı Kitap falan vs. olamaz. Nitekim bir toplantıda ‘28 Şubat süreci bütün alçaklığına rağmen şimdikinden daha onurluydu.’ dedim. Şimdi de aynı kanaatteyim. Kırmızı kitap dediğiniz şey malum şahsi bir husumete yönelik düşünceden kaynaklanan bir durum. Uyulursa ne olur uyulmazsa ne olur. Abesle iştigal. Legal görünümlü illegal yapılar... Saçma bir şey. Eğer hukukun dışına çıkıyorsa elbette onunla mücadele edilir. Kırmızı Kitap’a alınması gerekmez. Bir hukuk devletinde böyle saçma böyle bir şey olmaz. Tabii ki hukuku ihlal eden kişi ya da grup varsa devlet bunun için var. Hukuk kurallarını korumakla mükellef. Eğer bir devlet hukuktan ayrılacak olursa o ülkenin en büyük çetesi olur. Çete işte mal varlığına el koyuyor, ne yapacaksın? Hukuktan ayrılırsa bir devlet, o ülkede en güçlü ve en geniş çetesi olur. Ülke çapında kendi otoritesini kuruyor ve oluyor bir devlet.

İKTİDARLAR GÜÇTEN DÜŞTÜKLERİ VAKİT ZULMÜ ARTIRIR:Tarihi incelediğimizde iktidarlar zayıfladıkları zaman, güçten düştükleri vakit baskı zulüm ve cezayı artırmışlar. Nitekim ülke yönetiminde birtakım düzensizlikler ileri boyuta ulaştığında sıkıyönetim ilan ediliyor. Çünkü merkezi yönetim çözüm üretememiş. Gerçek anlamdaki hukuk kurallarında farklı olarak burada soyut değil somut hedefe yöneliyor.

KUR’AN-I KERİM, MEYDANLARDA İSTİSMAR EDİLİYOR: Kur’an-ı Kerim, seçim meydanlarında istismar ediliyor. Doğrusu ben fıkıh alimi değilim ama pastanın üzerine ayet-i kerimelerin yazılması beni doğrusu rahatsız ediyor. Sonra kesilip yenmesi...

MHP’NİN İKTİDAR AMACININ OLMADIĞINI DÜŞÜNÜYORUM: Ben herhalde MHP’nin kendi durumundan Meclis’te anamuhalefette değil de ikinci sırada muhalefet partisi olmaktan memnun olduğu kanaatindeyim. Herhalde iktidar olma gibi bir düşüncesi, çabası yok. İki dönem Meclis’te bulunduğum için de izlenimlerim de o yönde. BBP’nin genel başkanı ‘Üçlü ittifaka ne dersiniz?’ diye sorunca ‘olur’ dedik. Son ana kadar, son saatlere kadar da oradan cevap beklendi. Ancak ümitler kesilince biz YSK’ya birer isimle boş liste sunduk. Listeyi hazırlayıp YSK’ya verecek vaktimiz yoktu. Biz Abdüllatif Şener’e davette bulunduk. Son görüşmemizde ‘Ne evet ne hayır diyorum. Görüşeceğim yerler var.’ dedi. Ama dönüş olmadı.

Bu bir hak müdafaası, sandığa sahip çıkacağız

Bizim her sandıkta bir kişi değil bir yönetim oluşturmaya çalışıyoruz. Çobansız sürünün akıbeti ne olur? Sandıklara da sahip çıkmazsak o sandıkları biri alıp götürür. Seçim süreci bir bütündür. Bu bir hak müdafaasıdır. Öyle görüyoruz. Planlarımızla, projelerimizle sesleniyoruz. Ve duruşumuzla.

İttifak’ın sahada karşılık bulduğunu hissediyoruz

Aralık 2014’te bir anket yaptırmıştık. Dünyanın hiçbir yerinde uygulanmayan yüzde 10 barajı var. Tek başına aşamayacağımızı biliyorduk. Arayış içerisine girdik. Bize en yakın parti kim olabilir. Hemen hemen özdeş durumda olan BBP. İttifak yapsak ne olur diye Metropoll’e anket yaptırdık. Saadet Partisi çatısı altında ittifaka oy verir misiniz? ‘Verebilirim’ diyenler yüzde 17,9. Kararı kesin olanlar yüzde 8,1. Bizden sonra BBP de bunu iki defa yaptırdı. Bu oran daha yüksek çıkıyor. Yüzde 10’larda. Potansiyel daha yüksek çıkıyor. Bunu daha da geliştirebilmek için mümkün mertebe yapıcı bir üslupla, projelerle, yapmamız gereken işlerle ilgili olarak insanlarımıza kendimizi anlatalım. Bunun da sahada karşılık bulduğunu hissediyoruz.

BBP lideri Mustafa Destici ile Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak’ı uğurlayan Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı, 7 Haziran seçimleri için iki lidere başarı diledi.

 

Değişimi ancak biz sağlayabiliriz

Büyük Birlik Partisi Lideri Mustafa Destici:

BBP lideri Mustafa Destici, siyasette değişim isteyenlerin adresinin Milli İttifak olduğunu söyledi. İşbirliğinin iki partinin tabanında heyecan ve aksiyon uyandırdığını belirten Destici, anket firmalarının sonuçları çarpıttığını, baraj endişelerinin olmadığını kaydetti. “Anket firmaları parayı kim verirse onun düdüğünü çalıyor. ‘Barajı aşamıyor’ diye bir hava oluşturmaya çalışıyorlar.” diyen Destici, gerçek bir değişimin ancak İttifak’ın Meclis’e girmesiyle mümkün olduğunu vurguladı. Destici, şöyle konuştu: “AKP ile HDP el sıkışmış. Kendi milletvekillerinin söyledikleri. Dolayısıyla buradan AKP, PKK’yla anlaşmış. AKP onunla işbirliği yapıyor, görüyoruz. Peki MHP de bu iktidarın değişmesi için önünde bir seçenek varken bunu kullanmayarak buraya hizmet etmiş olmuyor mu? Aynı düzeni devam ettirerek. Ben diyorum ki; ‘MHP’ye verilen oy da HDP’ye verilen oy da değişim getirmez Türkiye’de. Değişim getirecek şey Milli İttifak’ın (SP-BBP) Meclis’e girmesidir. Bütün oyunların bozulması buradan geçer. Sonra şöyle de bir durum var. MHP’nin oyu 1 puan artsa ne olur, 2 puan düşse ne olur? Kendisi demedi mi Devlet Bey. ‘Ha 51 ha 21.’ Ben ülkücü arkadaşlara diyorum ki, zaten MHP barajı aşıyor. Zaten MHP de bunu istiyor. Bir değişim istiyorsan sen beni destekleyeceksin ki biz Meclis’e gireceğiz ki biz bu değişimi gerçekleştireceğiz. HDP’nin girmesi de bir şeyi değiştirmez. Belki daha büyük bir istikrarsızlık da getirebilir. Sistemi değiştirmez. Değiştirse de bizim beklediğimiz yönde olmaz. Onun için burada tek çare Milli İttifak’ın desteklenmesi ve Meclis’e girmesidir. Biz bütün kardeşlerimizden bunu bekliyoruz. Kimsenin kaygı taşımaması lazım, tereddüt göstermemesi lazım.” İşte Destici’nin görüşleri:

28 ŞUBATÇILAR BİLE EŞE ÇOCUĞA DOKUNMADI: Hangi dönemde bugünkü zulümler oldu? 28 Şubatçılar zalimdiler ama eşe çocuklara varana kadar bu işler yapılmadı. Savaş meydanlarında bile eşe çocuğa dokunulmaz. Kimse senin karşındaki, sen onunla muhatap olursun. Adamın eşinden, çoluğundan çocuğundan, okuldan, dershaneden ne istiyorsun? Bunlar izah edilemeyecek bir durumdur.

TÜM HAK MAĞDURLARININ HAKLARINI İADE EDECEĞİZ: Biz bu dönemde nasıl 28 Şubat, 12 Eylül döneminde hak mağdurlarının haklarını alması için uğraşmışsak bu dönemin hak mağdurlarının haklarının iade edilmesi için de elbette ki elimizden geleni yapacağız. Emniyetteki polislerden görevinden atılan doktor hanıma kadar kim mağduriyet yaşamışsa bunların haklarını iade edeceğiz. Bize yakışan budur. İşin doğrusu budur.

YENİLECEĞİNİ ANLADI, KUR’AN’LA MEYDANA ÇIKTI: Kur’an-ı Kerim’le seçim meydanına çıkmak. Benim hemen aklıma Muaviye geldi. Sıffin Savaşı geldi. Muaviye’nin ordusu yenileceğini anlayınca mızrakların ucuna Kur’an-ı Kerim ayetlerini taktılar. Şimdi herhalde bu da yenileceğini anladı, işi buraya kadar getirdi.

DÖRT PARTİ SANDIĞA SAHİP ÇIKAMIYORSA İKTİDARI SUÇLAMANIN ANLAMI YOK: Sandık başkanları 4 partinin verdiği isimler üzerinden kurayla belirlendi. Şimdi; bir tarafta iktidar partisi var. Bir görevlisi var. Öbür tarafta da 4 tane muhalefet partisi var. Eğer bu dört muhalefet partisi sandığa sahip çıkmıyorsa bence iktidarı suçlamanın bir anlamı yok. Birleştirme tutanakları... Orada da bir şey yapamazlar. Bizler her sandığa adamımızı koyup, ağımızı kurup cep telefonuyla ya da farklı bir sistem üzerinden bölge bölge belirleyip kendi birleştirmelerimizi kendimiz yaparsak sorun çıkmaz. Diyelim ki İstanbul’da 30 bin sandık var. Her sandığa görevlimizi koyup biz toplayacağız tutanakları. Eğer böyle olursa hiçbir şey yapamazlar.

AKŞENER’E YAPILAN İFTİRA ÇOK ÇİRKİN: Hukuksuzluk her boyutta, iftira her boyutta. Televizyonlarda sabahtan akşama kadar yayın yapılıyor. Kim muhalefet ederse kim biraz öne çıkarsa onun hakkında mutlaka bu yola başvuruluyor... En son Meral Akşener’in başına geldi. Çok çirkin, kabul edilemez bir şey. Kınıyorum. Gerçekten nasıl utanmadan sıkılmadan insanlar bunu söylüyorlar, iftira atıyorlar!?. Bir taraftan çıkacaksın ayet okuyacaksın, hadis okuyacaksın, ‘Allah, kitap ve peygamber’ diyeceksin. Kendi ayıplarınıza gelince ‘Kim bir Müslüman’ın ayıbını örterse Allah da onun ayıbını örter’ diyeceksin. Ama başkasının olmayan ayıplarını varmış gibi ifşa edeceksiniz, iftira atacaksın, deşifre edeceksin! Bu ne İslami’dir ne ahlakidir ne vicdanidir ne de hukukidir. Bunların hepsini reddediyorum. Çirkin ve kabul edilemez buluyorum.

Muhalif medyaya el koyma tehdidi kabul edilemez

Muhalif medya diye belli medyayı gözüne kestirmişsin. Bunları susturamıyorsun. Buradaki insanlar inandıkları gibi yayın yapmaya devam ediyorlar. Fikirlerini dile getiriyorlar. Başka türlü mahkemeyle yıldıramamışsın. Gözaltına almışsın, tutuklamışsın, cezaevine göndermişsin. Vergi denetmenleri göndermişsin. Hiçbir şekilde hukuksuz bir şey bulamıyorsun. Sonra mal varlığına el koymayla tehdit ediyorsun. Bu işin sonu nereye varacak? Elbet bir gün bu yapılan hukuksuzlukların hukuk kuralları içerisinde hesabı verilir.

MHP ile ittifak konusunda üzerime düşeni yaptım

Bir ay boyunca MHP ile görüştük. Bu görüşmeler genel başkanların bilgisi dahilinde oldu. Biz MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’yle bir telefon görüşmesi yaptık. Yani görüşmek üzere, konuşmak üzere anlaştık. Onlar bize döneceklerini söyledi. Daha sonra bize dönüş olmadı. Dönüş olmayınca da araya kongre girdi. Daha sonra ben bu sefer yazılı randevu talebinde bulundum. Daha önceki bütün taleplerimize olumlu cevap verilirken bu sefer bir dönüş olmadı. Biz bunu kamuoyuyla paylaştık. Neticede biz üzerimize düşeni yaptık. Benim vicdanım çok rahat. Biz bir pazarlık yapmadık. MHP tabanı da ‘Niye bu ittifak olmadı?’ diye soruyor. Ne bileyim niye olmadı? Bunun cevabını Devlet Bahçeli ve MHP yönetiminin vermesi lazım. Ben üzerime düşen her şeyi yaptım. Ama MHP’nin iktidar olmak istemediği, iktidarı değiştirme gibi de bir çabası olmadığını söylüyorlar. Kim söylüyor? MHP tabanı ve kamuoyu bunu söylüyor. Eğer bu işbirliği sağlansaydı birinci olamazsa bile ikinci parti olarak çıkacaktı İttifak. Ki bu MHP çatısı altında Meclis’e girecekti. Bu konuda bize olumsuz söylenecek her şey doğru değildir ve büyük haksızlık ve iftira olur.

Kaynak: //www.zaman.com.tr/politika_hukuka-uymayan-devlet-en-buyuk-cetedir_2294199.html

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.