Türker, ziyarette yaptığı konuşmada, DSP, BBP ve Saadet Partisinin seçim barajının kaldırılması için Anayasa Mahkemesine başvurduğunu, konunun Anayasa Mahkemesi Genel Kuruluna götürülmesini talep ettiklerini söyledi.
Bu konunun çok tartışıldığını ve bu durumun da kendilerini üzdüğünü dile getiren Türker, şöyle devam etti:
"Anayasa Mahkemesine baskı yapabilmek için Başkanını hedef aldılar. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı'na, Başbakanı'na, bakanlarına yakışmayan bir üslupla hedef gösterdiler. Bir koro halinde bir hukuk darbesi olarak nitelendirdiler. Bu ülkede hak ihlalinin ortadan kaldırılmasını talep etmenin, hak arayışına girmenin, adalet aramanın suç olduğunu ilk defa görüyoruz. Öyle bir suçlama ile yaklaşıldı."
Konuyu gerekirse AİHM'e götüreceklerini bildiren Türker, "Dünyanın bütün ülkelerine, bu barajla yapılacak seçim sonucu oluşacak parlamentonun meşru olmayacağını ilan edeceğiz. Çünkü bu, bir hak ihlalidir" dedi.
-"Yüzde 10 barajı da darbe ürünüdür"
Saadet Partisi Mustafa Kamalak da "Anayasa Mahkemesine yapılan saldırıların keyfi, hukuk dışı ve haksız olduğunu" söyledi. Anayasa Mahkemesi'ne yapılan en büyük saldırının iktidardan ve onu destekleyen medyadan geldiğini öne süren Kamalak, şunları kaydetti:
"Ana suçlama da Anayasa Mahkemesinin bir darbe ürünün kalıntısı olduğu yönündedir. İktidarın sahip çıktığı, iktidarı destekleyen medya organlarımızın sahip çıktığı yüzde 10 barajı da darbe ürünüdür. Anayasa Mahkemesini darbecilik ile suçlayan iktidar mensupları bilmelidirler ki asıl kendileri de bir darbenin ürünüdür. 28 Şubat postmodern darbesi olmasaydı bugün AK Parti diye bir parti olur muydu?"
Seçim barajını demokrasi ile bağdaştırmanın mümkün olmayacağını savunan Kamalak, 2002 seçiminde, seçmenin yüzde 45'inin TBMM'ye milletvekili gönderemediğini, bunun 247 milletvekiline denk geldiğini ileri sürdü.