Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Alanya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mehmet Ali Dim'i ziyaretinde, Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü'nce (BYEGM) Antalya'da düzenlenen, ''Uluslararası Kadın ve Medya Sempozyumu''na katıldığını hatırlattı. Arınç, medyada kadın profilinin yer aldığı iki gün geçirdiğini belirterek, sempozyumun faydalı olduğunu söyledi.
Uluslararası medya forumları düzenlediklerine dikkati çeken Arınç, yurt dışıyla ilişkileri güçlendirmek istediklerini vurguladı. Arınç, yurt içi yerel medya seminerleriyle yerel medyanın sesini güçlendirmeye çalıştıklarını ifade etti.
''Hizmet pasaportu'' denilen gri pasaportun önemli bir konu olduğunu dile getiren Bülent Arınç, Başbakan Yardımcılığı gibi sıfatları taşımadan önce Avrupa Birliği (AB) ülkelerine gittiklerinde havalimanlarında iki turnikeyle karşılaştıklarını dile getirdi. Turnikelerden birinden AB üyesi ülkelerin, diğerinden ise AB üyesi olmayan ülkelerin vatandaşlarının geçtiğini belirten Arınç, şöyle devam etti:
''Bir taraftan güle oynaya geçersiniz, diğer tarafta bir suçlu gibi elleriniz önünde beklersiniz. Bu, bir zillet. İnsan bundan sıkılıyor. Gazetecilerin de görevleri icabı yurt dışında bulunması gerekiyordu. Vize konusunda çıkışlardaki kolaylık bakımından 'gri pasaport' dediğimiz hizmet pasaportunun gazeteciler açısından da kullanılması gündeme geldi ve gerçekleşti. Basın kartları konusunda da önemli kararlar aldık. Yönetmelik değişti. Tahsilleri yetmeyenler basın kartlarına kavuştu. Basın kartlarına avantaj temin etmeye çalıştık.''
-Türkiye'de basın özgürlüğü-
Son 1-2 yıldır basın özgürlüğü ve Türkiye'de cezaevinde bulunan basın mensuplarının durumlarının iyileşmesi konusunda çaba içine girdiklerini vurgulayan Arınç, seçimlerden önce kanun çıkarmak istediklerini ancak ''kısmet olmadığını'' söyledi.
Adalet Bakanlığı'nın üzerinde çalıştığı projeyi de paylaşan Arınç, ''Bir iki kanun çıktı. TCK'nın basın özgürlüğüyle doğrudan ilgili bazı maddelerine, 'Adli yargılamayı etkilemeye teşebbüs, soruşturmanın gizliğini ihlal gibi' bütün basın suçları diyebileceğimiz açılmış davalar ve verilen hükümleri 5 yıl erteleyici hükümler gelecek. O maddelerle ilgili suçun unsurlarını daha da netleştiren bir tavır alacağız'' dedi.
Arınç, Odatv davasında tutuklu yargılanan Nedim Şener ve Ahmet Şık'ın tahliye olmasıyla ilgili de şöyle konuştu:
''Bu tahliyeler beni gerçekten şahsen çok mutlu etti. Gazeteci sıfatları itibarıyla ve uzun süredir tutukluydular. O arkadaşlarımızı aradım, kutladım ve tebrik ettim. Terörle Mücadele Kanunu bu şekilde devam ettikçe, birileri yargılanıp cezaevine girecek. Bu, kaçınılmaz. Özellikle bu kanunları sık sık ihlal eden, meydan okumaya çalışan adı gazeteci olan arkadaşlarımız var. Onlar bilerek yapıyorlar. O kanun için bazı maddelerin günün şartlarına uygun hale getirilmesi lazım. Özellikle propaganda suçunu düzenleyen maddenin artık gerçekten bir hal şekline sokulması lazım. Yoksa eylem, silahlı eylem, örgüte destek olmak, bunlar tasvip edilecek şeyler değil.
Bülent Arınç, propagandanın içeriğinin de zaman içinde değiştiğini, geçmişte, ''Olmaz bu kadar'' diye şikayet edilenlerin, bugün suç kapsamında kabul edilmediğini bildirdi. Türkiye'nin terörden zarar görmesini istemediklerine işaret eden Arınç, ''Sadece propagandayla ilişkili olmak üzere, birtakım suçu ve cezayı artıran unsurları gözden geçirmemiz gerekiyor. Bizzat örgüt ve eylemle bağlantısı olan kişiler için bu kanun kalmaya devam edecek'' diye konuştu.
Arınç, Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü'nün 7 olan il müdürlüğü sayısının 17'ye çıkarıldığını, yurt dışında da 15 yeni temsilcilik açıldığını kaydetti.
Haber Kaynağı : Haber7.com