Sayın Basın Mensupları,
Taksim'i yayalaştırma projesi ile ilgili olarak bir TV kanalına konuşan İBB Başkanı Kadir Topbaş Gezi parkının olduğu yere, 1940 yılında yıkılan Taksim Kışla’sının inşa edileceği yönünde açıklamalarda bulunmuştur.
Konuşmasının bir kısmında “Gezi parkında AVM de yapılmayacak, Cami de yapılmayacak” diyen Topbaş’ın bu sözleri Taksim'in şartları değerlendirildiğinde anlaşılabilir değildir. Kendisi de bir Beyoğlu esnafı, daha da önemlisi eski bir Beyoğlu Belediye Başkanı olan Sayın Topbaş’ın Taksim’ de caminin ne kadar büyük bir ihtiyaç olduğunu bilmemesi, her tarafı AVM ile dolu olan Taksim’de AVM ile Camiyi bir tutması hepimizi şaşırtmıştır.
Cami Taksim için çok önemli bir ihtiyaçtır. Ağa Camii Taksim için yeterli değildir. Taksim'in en müsait yerine eski Kışla Binasını inşa etmeyi düşünen bu yaklaşım anlaşılması güç bir sorumsuzluk örneği sergilemektedir. Her fırsatta Demokrasi mücadelesi yaptıklarını iddia eden Sayın Topbaş’a sesleniyor ve diyoruz ki “Eğer Taksim Meydanı yeniden düzenlenirken en güzel yerine Kışla binası inşa ederseniz, darbe dönemlerinde dahi darbecilerin başaramadıklarını başarır, Taksim'e kışla inşa eden bir Belediye başkanı olarak tarihteki yerinizi alırsınız.”
Sayın Basın Mensupları,
Taksim Meydanı öyle bir kimlik taşımalıdır ki; o kimlik hem Milletimizin değerleri ile örtüşmeli hem de ihtiyaca cevap vermelidir. Bu meydanda yapılacak yeni binalar ve düzenlemeler insanımızın her türlü insani ve sosyal ihtiyaçlarını giderebildikleri altyapıda olmalıdır. Bu kapsamda Taksim için büyük bir ihtiyaç Cami olduğu için Taksim meydanının en güzel kısmı olan Gezi Parkına içerisinde Anadolu'nun her tarafındaki tarihi Selçuklu ve Osmanlı eserlerinden motiflerin de bulunduğu, kütüphanesi, konferans salonları, sergi alanları gibi sosyal donatı uygulamaları ile desteklenmiş büyük bir Cami İnşa edilmelidir. Bu caminin adı da 2.Abdülhamit Han Camii olmalıdır. Onun hal ediliş fermanlarının hazırlandığı o bölgede onun adıyla yapılacak bir cami, hem o Büyük Sultan’a vefa gösterisi, hem de bu toprakların kıyamete kadar bir İslam beldesi olacağının da ilanı olacaktır.
Bu alanın bir kısmı ise Kâbe’deki Osmanlı revakları için ayrılmalıdır. Bilindiği üzere uzunca süredir Suudi Arabistan hükümeti kutsal topraklardaki Osmanlı yapılarını yıkmaktadır. Bu kapsamda Kâbe’deki Osmanlı yapısı revakların da zaman zaman yıkılacağı gündeme gelmektedir. Hiç birimiz ecdadımızın eserlerinin izinin Kutsal topraklardan silinmesine razı olmayız. Ancak bütün engellemelere rağmen yıkım gerçekleşirse Gezi parkının bir kısmında cami, diğer kısımlarında ise revakların yerleştirileceği bir alan olarak dizayn edilmelidir.
Bununla birlikte Taksim gibi her gün on binlerce turisti ağırlayan bir nevi Türkiye’nin yüzü sayılabilecek bir bölgede, darbe günlerini hatırlatan, 31 Mart vakasına şahitlik etmiş, Soğuk ve itici Rus mimarisinin askeri izlerini taşıyan bir yapı için rekonstrüksiyon çalışmasına gerek yoktur. Evrensel olmanın yolu yerel olmaktan geçer. Kendi değerlerini yansıtmaktan imtina eden anlayış hiçbir zaman bu medeniyetin bakış açısını gelecek nesillere taşıyamaz. Taksim’e girdiğinde bir İslam beldesine girdiğini hissettirmeyen plan, proje bu milletin ruhuna aykırıdır. Her şehrin bir ruhu vardır. İstanbul’un ruhu ise İslam ile yoğrulmuştur.
Yaptıkları imar uygulamaları ile İstanbul’un siluetini göğe merdiven dayamış yapılarla perişan eden İstanbul Belediyesi bari Taksim için buna dur diyebilmelidir.
Bütün halkımızı Taksim’e sahip çıkmaya davet ediyoruz. Taksim’e kapitalizmin kaleleri inşa edilmesin. Taksim tarihte su dağıtan mekândı, Taksim’e Cami inşa eden de “Su gibi aziz olur.”
Saygılarımızla…
Selman ESMERER
Saadet Partisi İstanbul İl Başkanı
www.saadet-istanbul.org.tr