Ersin Çelik'in haberi
27 Nisan 2007'de askerin e-muhtırasına Hükümetin verdiği yanıt demokrasi tarihimize geçmişti. Bu cevap öncesinde yaşanan telefon görüşmesinden yansıyan detaylar, Başbakan Erdoğan'ın muhtıracılara gereken yanıtı verme hususunda ne kadar kararlı olduğunu gözler önüne seriyor.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk tur oylamasının yapıldığı 27 Nisan Cuma gününün son saatlerinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin web sitesine konulan bildiride; Abdullah Gül'ün adaylık süreci ile Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri konu edilmişti.
Dönemin Genelkurmay Yaşar Büyükanıt'ın "ben kaleme aldım" dediği metinde Gül'ün adaylığı ve seçim süreci için "Son günlerde, Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde öne çıkan sorun, laikliğin tartışılması konusuna odaklanmış durumdadır. Bu durum, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından endişe ile izlenmektedir. Unutulmamalıdır ki, Türk Silahlı Kuvvetleri bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin kesin savunucusudur." denilmişti.
Kutlu Doğum Haftası nedeniyle yapılan etkinlikleri irticai faaliyet olarak gösteren bildiri ülke gündemine bomba gibi düşerken özellikle ana muhalefet partisi CHP ile bir kısım medya bunun iktidara karşı muhtıra olduğun ve hükümetin dikkate alması gerektiğini kaydetmişlerdi.
Fakat, daha önce muhtırayla hükümet düşürüp, demokrasiyi sekteye uğratan asker ve darbe destekçileri bu sefer sert kayaya çarpmıştı. Siyasi tarihimize "27 Nisan e-muhtırası" olarak geçen bildiri ve ardından oluşturulan medya destekli siyasi baskıya boyun eğmeyen iktidar 28 Nisan'da gereken cevabı vererek darbe girişimini boşa çıkardı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bazı bakanlarla birlikte Başbakanlık konutunda kaleme aldığı cevabı 28 Nisan günü dönemin Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek okumuştu.
Demokrasi tarihine geçen bu karşı bildiride Çiçek'in şu sözleri, darbe heveslilerine sivil hiza veren bir nitelikteydi: "Başbakanlığı bağlı bir kurum olan Genelkurmay Başkanlığı'nın herhangi bir konuda Hükümete karşı bir ifade kullanması demokratik hukuk devletinde düşünülemez. Genelkurmay Başkanlığı, Hükümet'in emrinde görevleri anayasa ve ilgili yasalarla tayin edilmiş bir kurumdur. Anayasamıza göre Genelkurmay Başkanı, görev yetkilerinden dolayı Başbakan'a sorumludur."
İşte o tarihi konuşma:
Cemil Çiçek'in yukarıdaki konuşmasından önce Başbakan Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt arasındaki iletişim kopukluğu ise dikkat çekiyor
"BÜYÜKANIT'I ARIYORUZ DÖNMÜYOR"
Dönemin Bakanları'ndan Kürşat Tüzmen, Başbakan Erdoğan'ın bildirisi sonrasında Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt ile görüşmek istediğini fakat kendisine dönmediği bilgisini verdi. Bugün gazetesine konuşan Tüzmen, “Çağıralım Genelkurmay Başkanı’nı bir görelim” dediğini kaydederken Başbakan’ın kendisine ‘Arıyoruz cevaben dönmüyor’ dediğini belirtti.
"BÜYÜKANIT'LA KONUŞURKEN HAT KOPTU!"
Hürriyet Gazetesi'nin Ankara Temsilcisi Metehan Demir'in aktardığı bilgi ise çok çarpıcı. Bugün NTV'ye bağlanarak süreci değerlendiren Demir, "Genelkurmay Başkanı Cemil Çiçek'in açıklama yapacağını öğrenince telefonla geriye döndü. Konutta Başbakan'ın ve Cumhurbaşkanı’nın da (Abdullah Gül) olduğu odada telefon görüşmesi başladı. Genelkurmay Başkanı'nın bu açıklamayı yapmamaları konusunda telkinde bulunuyor. Sonrasında telefon kesilmiş. Normalde tekrar bağlatılabilir ve kesildikten sonra bir görüşme gerçekleşmiyor. Sonrasında da Hükümet çıkıp zaten o açıklamayı yaptı."
Gecesi ve gündüzünde meydana gelen bu iki gelişme Başnbakan Erdoğan'ın meşru iktidarına karşı darbe arzulayanlara gereken cevabı verme kararlılığında olduğu şeklinde yorumlanıyor.
Asker muhtıra verince gazeteciler, siyasetçiler ve STK temsilcileri ne demişti? İşte tarihten silinmeyecek "darbe yanlısı" yorumlar... (sayfa 2'de)
Haber 7
Haber Kaynağı : Haber7.com