19. Milli Eğitim Şurası’nda Osmanlıca’nın okullarda seçmeli ders olarak okutulması kararı alındı. Bu karar milletimizin kendi tarihini bilmesi ve geçmişini okuyabilmesi açısında yerinde ve doğru bir karardır. Zaten Sosyal Bilimler Liseleri’nde zorunlu olan bir dersin diğer okullarda da seçmeli olarak müfredata girmesi gayet normaldir.
Ancak Milli Eğitim Bakanı Sayın Nabi Avcı’nın, Osmanlı dersinin zorunlu olmadığını; sadece tavsiye kararı alındığını açıklamasına karşın, gazetelerin “VIP torpil” manşetlerini attığı sırada Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın topa girmesi ve "Osmanlıca'nın bu ülkenin evlatlarının öğrenmesinden ürkenler var. Bunlar istese de istemese de bu ülkede Osmanlıca öğrenilecek ve öğretilecektir" açıklaması yeni bir kutuplaşma ve asıl gündemi farklı bir noktaya çekme çabasından başka bir şey değildir. Sayın Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları aslında AK Parti hükümetinin ülke yönetiminde düştüğü acziyeti de ortaya koyuyor.
VIP TORPİL GİZLENİYOR
Personel alımı başta olmak üzere kamu kurumlarındaki birçok işlemde torpil yapıldığını, Ak Partili birçok bakan ve milletvekilinin akrabalarının 'torpille' işe alınıp, yükseltildiği iddiaları en az yolsuzluk iddiaları kadar vahimdir.
Devlet kadrolarına personel temin etmek için gerçekleştirilen KPSS sınavı sadece formalite icabı yapılan bir sınav mıdır? Gazete manşetlerine yansıyan torpil iddialarına hükümet niçin cevap vermiyor? Ya da Sayın Cumhurbaşkanı niçin bu konuya hiç girmiyor, yoksa “ben yaptım oldu” mu diyor!
ÜLKE GERÇEKLERİ BİR TAKIM SUNİ GÜNDEMLERLE GİZLENMEK İSTENİYOR!
Halkımız sıkıntılarla boğuşurken Sayın Cumhurbaşkanı’nın Başbakanlık’tan kalma alışkanlıklarına devam ederek muhalefet partilerine sataşmasının anlamı yoktur.
*Esnafımız siftah yapamadan dükkan kapatıyorsa,
*TÜİK verilerine göre işsizlik oranı yüzde 10'un üzerine çıktıysa,
*İnsanlarımız borçlarını yeni borç alarak ödüyorsa,
*Devletin toplam borcu 630 milyarın üzerine çıkmışsa,
*Uyuşturucu kullanımı yaşı 11 yaşına kadar inmişse,
*Tüketime yönelik yatırımlar bile artık çare olmuyorsa,
* Milli değerlerin satılması yetmezmiş gibi, sıcak paraya olan ihtiyaç sebebiyle bedelli askerliğin önü açılıyorsa,
*İltimas ve yolsuzluk iddialarının önüne geçilemiyorsa,
*Ödenemeyen çeklerin oranı artmış, mahkemelerde icra dosyaları yığılmışsa,
*Son iki yılın en düşük büyümesi (1.7) yaşanıyorsa, daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalabiliriz.
SADECE MİLLİ VE MANEVİ DUYGULAR OKŞANIYOR
Bu gerçekler ülke gündeminden ustaca manevralarla, halkın milli ve manevi duyguları okşanarak düşürülmek isteniyor. Polemik üreten bu açıklamalarla sadece hükümetin ülke yönetimindeki acizliği örtülmeye çalışılmaktadır.
Saadet Partisi olarak Osmanlıca’nın okullarda okutulması taraftarıyız; ancak altı yılda doğru dürüst Türkçe okutamayan bir eğitim sisteminin ilmi ve edebi yönü yüksek bir dilin hiçbir alt yapı çalışması olmadan “istese de istemese de ” denilerek dayatmayla okutulmak istenmesi doğru bir yaklaşım değildir.