"AZAP ŞEHİRLERİNDEN, MERHAMETLİ ŞEHİRLERE"
Mimar ve Mühendisler Grubu Genel Başkan Yardımcısı Kadem Ekşi, Vizyontürk TV Kanalı’nda yayınlanan Sansürsüz Bakış Programı’nda Deprem ve Kentsel Dönüşüm konusu kapsamında açıklamalar yaptı.
Ülkemizin deprem kuşağında bulunduğunu ve fay hatları üzerine inşa edilen şehirlerin olduğunu ve bu şehirlere bakıldığında üzerinde yerleşim birimleri kurulduğunu ifade ederek sözlerine başlayan Kadem Ekşi, buradaki yapı stoklarında yapılan performans incelemeleri doğrultusunda; içerisinde yaşayan vatandaşların hayati tehlike yaşamasına sebep olacak birçok yapının olduğunu söyledi.
“Merhametsiz şehirler inşa ettik”
Hükümet ve yerel yönetimlerin Van Depremi’nden sonra acil eylem planı olarak bu kanunu devreye geçirdiklerini söyleyen Ekşi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da bu konuyla ilgili son günlerde katıldığı organizasyonlarda önemli açıklamalar yaptığına işaret etti. Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın da teyiden bu söylemlerde bulunduğunu Dile getiren Ekşi; “Yani dikkatli bakarsak Sayın Recep Tayyip Erdoğan son bir haftada gerek Ankara’da yerel yönetimler şurasında gerek de Gaziosmanpaşa’da çok önemli açıklamalarda bulundu. Bunu daha sonra Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar da teyiden ifade etti. Biz yapılarımızı inşa ederken kendi ayağımıza kurşun sıkar gibi dikkat etmeden merhametsiz şehirler inşa ettik.” dedi.
“İnsanı merkeze alan değer odaklı çözümleri ortaya koymamız gerek”
Kentsel dönüşüm sürecinde yapılan hataları siyasal partilere endekslememek gerektiğini dile getiren Ekşi, konuya daha geniş kapsamda bakmak gerektiğini vurgulayarak; “Konuya siyasi bir değerlendirmeyle bakılırsa bu bizi bir yere taşımaz; çünkü bu herkesin, çözüme kavuşması gereken ortak derdi. Bugün CHP’nin yerel yönetimlerde olduğu belediyelerde de AK Parti’nin yerel yönetimlerde olduğu belediyelerde de maalesef tamah ve hırs gözleri bürümüş ve hadiselere rant odaklı bakılıyor. Biz insanı merkeze alan değer odaklı çözümleri ortaya koymamız gerekiyor. Bu yüzleşmeyi toplumsal reflekslerimizi ortaya koyarak yapamazsak ülke kaybedecek.” diye konuştu.
“Yerel yönetimler herkes için şehir konseptini algılarlarsa dönüşüm fırsata çevrilir”
Kentsel dönüşüm için açıklanan rakamın 400 milyar Dolar olduğuna dikkat çeken Ekşi, Paranın 20 yıllık periyot içersinde harcanırken bunun karşılığının alınabilmesi ve nesiller boyu sürecek bir yapılaşmanın hedeflenmesi gerektiğini belirterek şu açıklamalarda bulundu; “Bir neslin bile yaşayamadığı konutları biz nasıl geleceğimiz için uygun görebiliriz. Yurtdışına bakıldığı zaman Almanya’da, İspanya’da, Kopenhag’da, Londra’da 300 – 500 yıllık evlerde yaşıyor insanlar. Yani birkaç nesil aynı yapıyı kullanıyor. Biz ise 30 yıl önce yaptığımız yapıları yıkıyoruz. Ne diye yıkıyoruz güvensiz yapı stoku diye yıkıyoruz. Bu bir mühendis olarak beni incitiyor. Nihai olarak bu bizim yerel yönetimlerimizin, kamu yönetiminin, yüklenici firmaların, mimarların, mühendislerin hepimizin yaptığı yanlışların bakiyesi. Şimdi bunu fırsata çevirme zamanı ve fırsata çevirmemiz gerekiyor. Eğer sayın Başbakan Erdoğan’ın son söylemlerini yerel yönetimler tam olarak uygulayabilir, içselleştirir ve nitelikli çalışmalar yapar, herkes için şehir konsepti içersinde algılar ve düşünürlerse kentsel dönüşüm de fırsata çevrilmiş olur.”
“Bir şehri kurgularken şehirlerin ortak hafızaları vardır”
Ortak hafıza kavramından söz eden Ekşi, bunun sürdürülebilir olmasının ortak kültürel ve manevi kodların korunmasıyla gerçekleştirilebileceğini belirterek, MMG’nin “Silüetime Dokunma” duruşundan bahsederek şu açıklamaları yaptı; “Canlı bir örnek vermek gerekirse MMG olarak İstanbul’da bulunan Tarihi Yarımada’nın silüetinin bozulmaması için birtakım çalışmalar yaptık. Düzensiz, çok katlı mühendislik yapılarının Tarihi Yarımada’nın görüntüsünü bozmaması amacıyla. Hepimizin bildiği bir konuyu kamuoyunun gündemine taşıdık ve yaklaşık bir yıldır biz bu çok katlı mühendislik yapılarının çok ciddi sorunları beraberinde getireceğini; gerek deprem riski konusunda, gerek enerji bağımlısı yapıların inşa edilmemesi açısından, gerek ekolojik ve insanı merkeze almayan yaşam alanlarının inşa edilmemesi açısından; elimizden geldiğince çalışmalar yaparak, görüşlerimizi dile getirdik. Bu tür yapıların çoğalmasıyla birlikte ciddi bir risk ve olağanüstü durum halinde, enerjiye bağımlı o yapılarda mağdur olarak kalan insanlara hizmet bile götürülemeyecektir. Biz Silüetime Dokunma hareketimiz kapsamında MMG olarak Beyoğlu’nda yürüyüş de yaptık. Bir şehri kurgularken şehirlerin ortak hafızaları vardır. Tarihi Yarımada bu milletin ortak hafızasıdır ama eğer biz insanların hırslarını dikkate alarak Sultanahmet ya da Ayasofya manzaralı 30 – 40 katlı mühendislik yapılarına izin vererek milletin bu ortak hafızasını ortadan kaldıramayız. Orada bin yıllık bir şehir var ve biz bunun ışığında oluşmuş ortak hafızayı ortadan kaldıramayız.”
“Dar gelirli insanlara konut üreteceğiz dendi, ucube doğdu”
Program sunucusunun Ataşehir Bölgesi’ni örnek vererek çok katlı yapılaşmanın yoğunlukta olduğu bölgelerdeki sorunlara işaret etmesi üzerine, Kadem Ekşi de AVM tipi yerleşim modeli diye nitelendirdiği modelden bahsederken; “Milyonlarca lira para ödeyerek kendini hücrelere kapatmış, orada ev sahibi olmuş ve dünyaya tepeden bakan; ayrıştırılmış ve ötekileştirilmiş bir şehirleşme tipi oluşturulmuş durumda. Yani doğal tüm ortamlardan kopuk bir yaşam tarzı bu tür yerlerde insanlara dayatıldı. ” açıklamasında bulundu. Ataşehir örneğinden devam ederek açıklamalarına devam eden Ekşi; “Emlak GYO aracılığı ve TOKİ marifetiyle kurduğumuz ve son 4 – 5 yıl içersinde olgunlaşan bir merkezdir Ataşehir. Yeşil alanlarımızı dahi orda imara açarak, dar gelirli insanlara konut üreteceğiz diye müteahhitlik firmalarına verildi ve orada tabir-i caizse bir ucube doğdu. İkincisi de Fikirtepe’de doğuyor şimdi; bir farkı yok yani. Böylesi bir algı bizi hiçbir yere taşımayacaktır.” açıklamalarını yaptı.
“Mekanları daraltılarak ve yükseltilerek bir değer oluşturulamaz”
MMG olarak TOKİ Başkanı Ahmet Haluk Karabel’i makamında ziyaret ettikleri sırada, tüm bu konular ile ilgili görüş ve şikayetlerini Karabel’e ilettiklerinin altını çizen Ekşi, özellikle 1+1 daireler konusu ve mekanların daraltılarak yüksek katlı binalar yapılması konusuna karşı çıktıklarını ve bunların gerekçelerini aktardı. Ekşi konuya ilişkin şu açıklamaları yaptı; “Biz ziyaretimiz sırasında özellikle 1+1 daireli yapılardan vazgeçin diye açık açık söyledik. Bu mekanlar öğrenci evi olsa neyse ama buralar aile yaşamı için ne derece uygundur düşünmek gerekir. Maalesef bu mekanların bir diğer sıkıntısı da gayrinizami ve gayriahlaki mekanlara dönüşebiliyor olmalarıdır. Bu yüzden bizim yeniden aileyi merkeze alan, yeniden insanı merkeze alan mekanlar üretmemiz lazım. Yani yüklenici firmalar da, Emlak GYO da, TOKİ de meseleye sadece bir finansman aracı olarak bakıyorlar. Rant odaklı bakıyorlar; yani ‘ben buradan çok para kazanacağım. Mekanları daraltarak ve yükselterek bir değer oluşturuyorum.’ İşte TOKİ diyor ki; ‘ben bu parayı alarak başka yerlerde fakir fukaraya başka yerde konut yapıyorum.’ Bu konu böyle bir yöntemle halledilemez. Bir yeri yok ederek diğer bir yere transfer hakkımızı kullanıp bu süreç gerçekleştirilemez.” diye konuştu.
“TOKİ marifetiyle ülkenin dört bir yanına standart yapılar inşa edildi”
Başbakan Erdoğan’ın Gaziosmanpaşa’da yaptığı konuşmanın ışığında çalışmaların devam etmesi halinde dört ya da maksimum beş katlı, insanı merkeze alan binaların inşa edilmesinin kaçınılmaz olduğunu dile getiren Ekşi, tek tip binaların yapılmasıyla ilgili de görüşlerini dile getirdi. Ekşi konuyla ilgili olarak; “Yaptığımız yanlışlarla yüzleşmemiz gerekirse şu örneği verebiliriz. TOKİ marifetiyle ülkenin dört bir yanına standart yapılar inşa edildi. Trabzon’a gidiyorsun TOKİ’nin aynı yapısı, Mardin’e gidiyorsun TOKİ’nin aynı yapısı, Urfa’da aynı, Edirne’de aynı. Bizim mimarimizin, sanatımızın, kültürümüzün malzememizin, hiçbir işareti yok. Böyle bir akıl tutulması olabilir mi? Ucuza mal etmek amacı gütmeden bir yapıyı betonun ömrünün yeteceği uzunlukta uzun yıllar kullanılabilecek şekilde inşa etmemiz ve bunun yanında estetik açıdan özgünlüğü ve yapısal açıdan sağlamlığıyla bu yapıların ömrünü uzatmamız gerekir.” açıklamalarında bulundu.
“Her bölgeyi, her yeri rant alanı olarak görürseniz karalarda yer bulamazsınız”
Şehirlerin genel itibariyle yapısına değinen Ekşi, meydansız şehirler olduğunu dile getirdi. Depreme dayanıklılıktan ziyade şehirlerin yapısal ve mekansal özelliklerinin de dikkate alınması gerektiğini vurgulayan Ekşi; “İstanbul’da Taksim Meydanı, Kazlıçeşme Miting Alanı var diyelim; fakat Anadolu Yakası’nda meydan diyebileceğimiz bir yer yok. Yani kitlenin aktivitelerini, mitinglerini yapabileceği, sevinçlerini hüzünlerini, coşkularını paylaşabileceği meydanlara ihtiyaç var hangi şehirde olursak olalım. Avrupa’da birçok şehri gezdiğimizde hepsinin meydanları var. Hatta kendi figürlerini yansıtan meydanları ile anılacak şehirler var Avrupa’da. Yeşil alanları, otoparklarla sıkıştırdığımız yeşil alanları, çocukların nefes alamayacağı mekanları üretemediğimiz gibi ne yapıyoruz? Yeni alanlar arıyoruz. Belediyeler sıkışıyor ve bir taşla iki kuş vurayım diyorlar. Maalesef İstanbul Büyükşehir Belediye’sinin Ataşehir’in katı atık ve hafriyat atıklarını dökecek alanı yok. Peki bunun en hızlı şekilde eritilebileceği yer neresidir? Kıyılarımız ve denizlerimiz. Böyle bir algı da yanlıştır. Sonuçta orada bir yeşil alan üreteceğiz insanlara yeni tesisler yapacağız, günübirlik tesisler yapacağız, kalıcı tesisler yapacağız. Tamam bir değer oluşacak ama kıyı ekosistemini bozarak, ekosistemi tahrip ederek bu işler halledilemez. Bizim bu işleri karada çözmemiz gerekir. Her bölgeyi her yeri rant alanı olarak görürseniz karalarda yer bulamazsınız; bu sefer de denizleri doldurarak yeşil alan yaratmak zorunda kalırız.” dedi.
AZAP ŞEHİRLERİNDEN, MERHAMETLİ ŞEHİRLERE"
AZAP ŞEHİRLERİNDEN, MERHAMETLİ ŞEHİRLERE"
Sivil Haber Sivil Haber
S.T.K.
Mimar ve Mühendisler Grubu Genel Başkan Yardımcısı Kadem Ekşi, Vizyontürk TV Kanalı’nda yayınlanan Sansürsüz Bakış Programı’nda Deprem ve Kentsel Dönüşüm konusu kapsamında açıklamalar yaptı.