Sivil Haber

MMG’NİN ARALIK AYI KONUĞU TOKİ BAŞKANI M.ERGÜN TURAN OLDU

S.T.K.

Mimar ve Mühendisler Grubu tarafından gerçekleştirilen Kahvaltılı Çalışma Toplantısı Aralık ayı programı Şişli Grand Cevahir Kongre Merkezde gerçekleştirildi.

 MMG’NİN ARALIK AYI KONUĞU TOKİ BAŞKANI M.ERGÜN TURAN OLDU

Mimar ve Mühendisler Grubu tarafından gerçekleştirilen Kahvaltılı Çalışma Toplantısı Aralık ayı programı Şişli Grand Cevahir Kongre Merkezde gerçekleştirildi. Programın bu ayki konuğu TOKİ Başkanı Mehmet Ergün TURAN oldu. Programın sunuculuğunu MMG Genel Başkan Yardımcısı Mahmut Çelik’in üstlendiği, kahvaltıya MMG Genel Başkanı Murat Özdemir’in yanı sıra eski Genel Başkanlardan Avni Çebi, Murat Kalsın ile Yönetim Kurulu Üyeleri, MMG üyeleri, Kamu ve özel sektörden birçok yönetici ile Üniversitelerden pek çok akademisyen katıldı.

MMG Başkanı Murat Özdemir açılış konuşmasında başlarken, programın bu ayki konuğu Mehmet Ergün Turan’a ve tüm katılımcılılara teşekkür etti. Özdemir MMG’nin kuruluşundan bu günlere gelmesinde emeği geçen tüm MMG üyelerine ve çalışmalarına destek verenlere teşekkür ederek gündemle ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

MMG birlikte üretmek, birlikte paylaşmak ve birlikte var olmak için var.

 ‘’Teknik bir Sivil Toplum Kuruluşu olan MMG olarak, ilgi alanımız içerisindeki konularda yaptığımız bu ve benzeri etkinliklerimizle; meslektaşlarımızı ve kamuoyunu bilgilendirmeye, kanun koyucu ve uygulayıcılara destek olmaya, yol göstermeye, teşvik etmeye ve uyarıcı olmaya gayret ediyoruz. Bu kapsamdaki çalışmalarımızda Şehirleşme ve Kentsel Dönüşüm uygulamaları önemli bir yer tutmaktadır. Şehircilik uygulamalarında da, TOKİ yaptığı çalışmalarla, sektörün en önemli ve en büyük, ana yönlendiricisi olarak görülmektedir. ‘’ dedi.

Şehirlerimizin insani ölçeklerde, herkes için huzur beldeleri olacak şekilde olsun

Biz MMG olarak şehirlerimizin yapılanmalarını ve şehircilik uygulamalarını yakından takip etmeye çalıştıklarını dile getiren Özdemir, ‘’ Şehirlerimizin insani ölçeklerde, herkes için huzur beldeleri olacak şekilde teşkil edilmelerinin önemini sürekli vurguluyoruz.’’ Diyerek konuşmasını şu şekilde sürdürdü;

Aslında şehirlerimizin birer dönüştürme makineleri olduğunu düşünüyoruz. İnsanı, aileyi ve toplumu dönüştürme makineleri. Bizleri dönüştürmek üzere kendi ellerimizle inşa ettiğimiz, sonucunu sıcağı sıcağına belki hemen görüp anlayamayacağımız, anladığımızda da, geç kalmış olacağımızdan korktuğumuz, dönüştürme makineleri. Bu konu ile ilgili olarak hemen her defasında ifade ettiğim gibi,1+1, 1+0 dairelerin, mahalleyi ortadan kaldıran, kendi içinde bir dünyası olan, çevresinden izole adeta gettolaşan, isimlerinde Türkçenin kaybolduğu, çok katlı korunaklı, havuzlu sitelerin, orta ve küçük ölçekli esnafı ortadan kaldıran dev market ve alışveriş merkezlerinin, çocuk, yaşlı ve engellilerin şehir içindeki varlıklarını önemsemeyen, doğayla ve coğrafyayla mücadele eden bir yapılaşma gerçeğinin bizleri ve toplumumuzu zamanla nasıl dönüştürebileceğini bugünlerden hesap etmemiz gerektiğini düşünüyoruz. ‘’ açıklamalarında bulundu.

Şehircilik ve yapı yapmak sadece arsa büyüklüğü ile emsal değerini çarparak bulduğunuz alanı yapı olarak o arsaya yerleştirmek ve metrekare maliyeti ile satış fiyatı arasındaki farkı hesaplamak değildir, olmamalıdır diyerek, konunun önemine değinen Özdemir, ‘’Bu anlayışın yerleşip hakim olmasında aslında vatandaşından mimar ve mühendisine, müteahhidine, idarecisinden STK'sına kadar hepimizin bir sorumluluğu ve vebali bulunmaktadır.’’ İfadelerini kullandı.

Gitgide daha tamahkar bir toplum haline gelmemizle birlikte, farklı konuları önceliklerimiz arasına aldığımızı söyleyen Genel Başkan Murat Özdemir, ‘’Şehircilikle ilgili sağlıklı, içimize sinecek, bu coğrafyanın inanç ve kültür değerlerinin ürünü diyebileceğimiz şehircilik örnekleri ortaya maalesef koyamadık. Yanlışta ısrar etmemek ve yeni şehircilik kazalarına yol açmamak adına, çünkü bu süreçte maalesef yaşanan bir çok şehircilik kazası da olmuştur, öncelikle hepimizin bir öz eleştiri olarak bu durumu tespit etmemiz gerektiğini düşünüyoruz. ‘’dedi.
Murat Özdemir 19 Kasım 2011 tarihinde MMG tarafından düzenlenen sempozyumun sonuç bildirgesini ise şu şekilde aktardı;

1. Şehirlerimiz kurulduğu bölgenin kültürel ve topografik dokusuna uygun, bölgenin kendine has mimari özeliklerinin yansıtıldığı, yerel malzemenin kullanıldığı, mimari ve estetiğin öne çıktığı, sosyal donatı alanlarının geniş ve erişilebilir olduğu, birbirini tekrar etmeyen kimlikli şehirler olarak inşa edilmelidir.

2. Yapılması gereken, şehirlerimizi, yoğunluğunu azaltarak mümkün mertebe az katlı ve bahçeli konutlardan müteşekkil, eskiden olduğu gibi zengini fakiri, doğulusu batılısı her bireyinin birlikte yaşadığı, paylaşmaktan ve diğerinin varlığından güç aldığı, sosyal barışını sağlamış medeni, mutlu birey ve ailelerin olduğu, çocuk, yaşlı, özürlü gibi tüm sakinlerinin çevre, estetik ve sosyal donatı imkanlarından istifade edebildiği, mekanlara dönüştürmektir.

3. Şehri insana, doğaya saygılı bir şekilde onu bir rant aracı olarak değil Allah’ın bize bir emaneti olarak korumalı ve güzelleştirmeliyiz. O bizim ve bizden sonrakilerin ortak malıdır. Bizden sonraki nesillere imar edilmiş, huzurlu ve yaşanabilir şehirler bırakmak herkesin görevidir. Toplumsal barışımıza ve insanımızın huzuruna katkı sağlayacak şehirleri yeni bir idrak ile inşa ve ihya ederken, şehirlerimizi yeni bir medeniyetin taşıyıcıları olarak geleceğe taşımalı, bugün yaptığımız şehirlerle yarınlarımızı belirlediğimizi aklımızdan çıkarmamalıyız.

Bunların yanı sıra teknik olarak üzerinde durduğumuz iki önemli husus daha var.

Bunlardan bir tanesi; Şehirlerimizin özellikle de İstanbul'un sorunlarını çözmek için tüm ülkenin kaynak ve imkanlarını birlikte değerlendirip ülkeyi top yekun planlamak ve çözmek gerekliliğidir. Anadolu'yu planlayıp çözmeden İstanbul'u çözmemiz mümkün olamaz. Kırsalın, Anadolu'nun itim gücünü kırmadan İstanbul'a yapacağınız her yatırım buranın çekim gücünü daha da arttıracaktır. Onun için kırsalın, Anadolu'nun çekim gücünü arttıracak yatırımlar yapılmalı ve teşvikler verilmelidir.


Diğer husus ise, daha önce de her vesile ile söylediğimiz gibi, gerek emsal artışlarıyla gerekse kamu yatırımlarıyla oluşturulan kent rantının bir şekilde kamuya geri dönüşünün sağlanmasıdır. Bu tabii siyasi olarak riskli ve sıkıntılı bir durum olabilir ama bunun kamuoyu önünde anlatılması ve savunulması ile ilgili STK desteğini biz MMG olarak vermeye hazır olduğumuzu bir kez daha ifade etmek isterim.

Bugün geldiğimiz noktada etrafımız projelerden geçilmiyor
Bugün geldiğimiz noktada etrafımızın projeden geçilmediğini söyleyen Murat Özdemir, ‘’ Özellikle İstanbul'da sürekli bir şeyler yapılıyor. Genelde insanlar, doğal olarak yapıkları şeylerle övünürler. Ama esas olan neyi, neye göre nasıl yaptığınız veya niye yapmadığınızdır. Buna en güzel örnek olarak Mimar Sinan’ı gösterebiliriz. Mimar Sinan'ın İstanbul’dan Diyarbakır’a Kayseri’den Edirne, Kütahya ve Erzurum’a, Sofya’dan Kırım ve Halep’e kadar eserleri bulunmasına rağmen Bursa’da eseri bulunmamaktadır. Oysa imparatorluğun ilk dönemlerinin başkenti olan Bursa'da bir Sinan eserinin olması pekâlâ ki beklenirdi. Tarihçi Mustafa Armağan’ın aktardığına göre, II. Selim, Sinan’dan kardeşi Mustafa’nın türbesini yapmasını istemiş ancak Sinan bu teklifi geri çevirmiş. Çünkü Bursa ilk dönem Osmanlı eserleri ile bir bütünlük arz ediyor. Sinan oraya ya kendi anlayışına göre bir eser yapacaktı ki bu genel ahengi bozabilirdi, bunu Bursa’ya yapamadı ya da oradaki mevcut eserleri taklit edecekti ki bunu da kendine yapamadı ve mevcut dokuya ve kendine olan saygısından dolayı Bursa’da eser inşa etmedi. ’diyerek konuşmasını şu şekilde sürdürdü.

‘’Ama bugün başta İstanbul olmak üzere ve hemen hemen her şehrimizde üzülerek gördüğümüz üzere maalesef bu anlayıştan çok uzak projeler inşa edilebiliyor. Dediğim gibi, genelde insanlar yapıkları şeylerle övünürler. Ama demek ki bazı zamanlarda yapmamak övünülecek bir şey olur. Bu zamanda ise öyle şeyler yapılıyor ki gelecekte esas övünülecek şey, o yapılanları yıkmak olacak dedi.

Murat Özdemir, ‘’Biz gönüllü, bir STK olarak bu ve benzer konularda olmaması ve olması gerekenleri ancak genel hatları ile ortaya koyabiliriz. Daha fazla detay için daha fazla çalışma ve araştırma yapmak lazım. Yani bu konuya vakit ayırıp kaynak aktarmak lazım. Öncelikle dünyadaki benzer şehirleşme ve yapılaşma örneklerini yeni bir bakış açısıyla tekrar inceleyip değerlendirelim. Bu arada şimdiye kadar yapılan uygulamalarla ilgili kullanıcı memnuniyet ve görüşlerini araştıralım. Nüfus yoğunlunun azaltılması için Anadolu'nun planlanmasına, tersine göçü teşvik edecek uygulamalara çalışalım. Arazi rantı konusunu, mülkiyet rejimini çalışalım. Yüksek katlı yapılaşmanın hem bina bazında hem de yerleşim bölgesi bazında maliyet değerlendirmesi ile optimum bina yüksekliği ve optimum yerleşim yeri ve şehir büyüklüklerine çalışalım. Şehirleşmenin insani ilişkilerimiz üzerindeki etkisine çalışalım.’’ifadelerini kullandı.

TOKİ'yi planlama, projelendirme ve müşavirlik konularında dünya markası yapalım diyerek konuşmasına devam eden Başkan Özdemir, ‘’Biz netice itibari ile bir STK olarak kar amacı güden ticari bir kuruluş değiliz. Ama bu konularda çalışma yaptıracak araştırma şirketleri, destek alacak üniversite ve hocalarımız, konusunda deneyimli ve dertli arkadaşlarımız var. Biz de taraflar arasındaki koordinasyonla ilgili üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Bu konuda TOKİ ile bir protokol'de yapabiliriz. Çalışma konuları, amaçlanan çıktıları gerekli kaynakları üzerinde çalışılarak ortak çalışmalar yürütülebiliriz.’’ dedi.

Başkan Özdemir konuşmasına devamla, ‘’Bu kapsamda, örneğin, biz ilkbahar sonu, yaz başı gibi Almanya'ya hem Almanya temsilciliğimizi açmak hem de şehircilik uygulamaları konusunda incele yapmak üzere bir teknik gezi programlıyoruz. Siz de katkı verin, oradan Hollanda'ya da geçelim, çünkü Hollanda'nın da şehircilik açısından incelenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Zira deniz seviyesinin altında, Konya kadar bir coğrafyada, yarı arazisini tarıma ve hayvancılığa ayırarak 16 milyon nüfusu yatay bir şekilde barındırmaktalar. 3 gün Almanya-3 gün Hollanda bir teknik gezi düzenleyelim. Şehircilik uygulamalarını değerlendirelim ilgilileri ile görüşelim. Evet, o zamana kadar diğer konularla da ilgili çalışma grupları oluşturabiliriz, bazı konuları üniversitelerimize yüksek lisans veya doktora tez konuları olarak önerip onları da destekleyebiliriz. Velhasıl, bu konularda şimdiye kadarki pratik uygulamalarla da desteklenen biraz daha akademik ve teorik çalışmalara ihtiyacımız var diye düşünüyoruz.’’ İfadelerini kullandı.

Şehirleri insanlar gibi canlı organizmalara benzettiğini söyleyen Özdemir, ‘’Şehirlerin de insanlar gibi doğumu, büyümesi, gelişmesi, hastalığı ve hatta ölümü söz konusu olabilir. Ancak şehirler insanlardan farklı olarak öldükten sonra hesap vermezler ama o şehirlerde yaşayanlar, yönetenler, yetkililer, aydınları, müteahhitleri, mimarları, mühendisleri o şehirlerin de hesabını verirler.’’ dedi.

Murat Özdemir konuşmasını, ‘’ Mimar ve Mühendisler Grubu olarak, her zaman ülkemiz adına değer üretmeye, dönemimize şahitlik yaparken olumlu gelişmeleri müjdelemeye ve duyurmaya, yanlış gördüğümüz uygulamalar hakkında da uyarıcı olmaya çalışırken her faaliyetimizde HİKMETİ gözeterek İMAR edici olacağımızı ve ürettiklerimizi toplumumuzla İHSAN’la paylaşacağımızı ifade etmek istiyorum. ’sözleriyle noktaladı.

TOKİ alt ve orta grubuna nitelikli sosyal konut yapma hedefiyle çalıyor.

Çalışma toplantısına katılan Turan, TOKİ'nin daha önce yaptığı binaları şekil ve imarları yönünden değerlendirerek, toplu konut hamlesini küçültmenin bir anlamının olmadığını söyledi.

TOKİ'nin daire sahibi olma imkanı olmayan yüz binlerce insanı 2002 yılında dönemin koşullarına göre barınma ihtiyaçlarını giderdiğini vurgulayan Turan, şöyle devam etti:

"Bu konutlara baktığımızda o şehirlerin yapısına, kültürüne değer katmamış örnekleri gördüğümüzde üzüntü duyuyoruz. Hızlı bir koşuydu. 2002 yıllarının nasıl bir dönem olduğunu hepimiz hatırlıyoruz. 2002 yılında geldiğimizde TOKİ atıl bir kuruluştu. 58. hükümet programında planlı kentleşme ve konut seferberliği adı altında bir sistem başlatılıyor. TOKİ yeniden ele alınıyor. Bugüne kadar 638 bin konut yapılıyor. 3 milyon 200 bin insanı ilgilendiren bir şeyden bahsediyoruz. TOKİ ürettiği konutların yaklaşık yüzde 85'ni sosyal konut olarak yapıyor. TOKİ sanki işi gücü bırakmış, üst gelir grubuna konut üreten bir yapı gibi algılanıyor. Bu doğru değil. Dün yoğun talep acil barınma üzerineydi. Bunun için çalışmalar yapıldı. Bugün talepler farklı. Bugün sadece barınma alanları değil, konforlu yaşam alanları isteniyor. Ama TOKİ halen alt ve orta grubuna nitelikli sosyal konut yapma hedefiyle çalıyor. Üst hedef grubuyla ilgilenmiyoruz. Bu alanı özel sektöre bırakıyoruz."

Turan, sunulan projelerin yanı sıra kendi yaptıkları projelerde de bundan sonra sosyal alanlara çok önem verdiklerini ve belirli bir sayıyı geçen toplu konutlarda mahalle kültürünü oluşturmayı istediklerini belirterek, en geç 2 yıl içinde TOKİ'nin kalitesiyle anılan ve referans alınan bir kurum haline geleceğine de dikkati çekti. Turan, inşaat malzemesi üreten firmalarında bu kaliteyi yakalamalarını istedi.

2014 Yılında 40 Bin Konut

Turan, 2014 yılında 40 bin konut hedeflerini gerçekleştirdiklerini kaydederek, "2015 yılında 50 bin konut hedefimiz var. Türkiye'de 20 yıl içinde 5,3 milyon konutun dönüşümünün yapılması lazım. TOKİ'nin kentsel dönüşümde de öncü kuruluş haline getirme hedefiyle çalışıyoruz. 2015 yılındaki 50 bin konutun 20 binini kentsel dönüşüm olacak. Yerinde yeni bina yapacağız" dedi.

Kentsel dönüşümün en önemli sorununun finans ve kentsel rant olduğunu ifade eden Turan, "Kentsel dönüşümün amacı rant aracı değil, deprem odaklıdır. Bundan sonda asla etrafı siteler etmeyeceğiz. Devlet eliyle insanları duvarlarla ayırmayacağız. Kayaşehir'de yaptığımız 2 bin 618 konutlu projede cadde olacak ve altlarda dükkan bulunacak. Küçük meydanlar yapacağız ve meydanlardaki camilerde duvar olmayacak. Camiler halkın direk temas ettiği alanlar olacak" diye konuştu.

Şehrin dokusuna uygun ve çok yüksek olmayan binalar inşa edeceklerini söyleyen Turan, inşaatta ise yerli ürünleri ve yerli taşların kullanımına öncelik vereceklerini dile getirdi.

"Dün, tek tek vatandaşlarımızla görüştüm"

Toplantının ardından basın mensuplarının, "Bursa'nın Nilüfer ilçesi Görükle Mahallesi'nde şehit yakını ve gazilerin ikamet ettiği 20 dairenin geri alınmak istendiği" şeklindeki iddiaları hatırlatması üzerine Turan, şunları kaydetti:

"Bunlar 2001 yıllarda dönemin bakanı tarafından verilmiş, fakat hiçbir belge ve bilgi verilmemiş. Devlet bunlara hiçbir tapu vermemiş. Bu şehit yakını ve gazi vatandaşlarımızın ellerinde tapu yok. Yarın başlarına bir şey gelse, çocuklarına aktaracak bir şeyler değil. Bunların üzerinde bazı sorunlar vardı. Bu sorunlar çözülüp 200 lira sabit taksitle, vatandaşlarımıza kazandırmasıdır. Dün tek tek vatandaşlarımızla görüştüm. Yarın da oraya gidiyorum. Vatandaşlarımızın sorunu çözeceğiz. Sanki vatandaşa tapu verilmiş, TOKİ vatandaşın elinden alıyor gibi bir algı yaratılıyor. Bu doğru değil. Bu daireleri devlet olarak bila bedel vermemiz söz konusu değil. Sabit taksitle alabilirler. Ödeme şansı olmayan vatandaşlarımız varsa, devletimiz güçlüdür, bir şekilde çözecektir." 

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.