Sultan Abdülaziz tarafından Paris'teki Zafer Abidesi'ne benzer tarzda yaptırılan İstanbul Üniversitesinin (İÜ) ana giriş kapısının üzerinde yer alan tuğra, 81 yıl sonra gerçekleştirilen restorasyon çalışması sırasında ortaya çıkarıldı. AA muhabirinin üniversiteden aldığı bilgiye göre, Müşür Namık Paşa tarafından yapılan Serasker Binası Abdülaziz döneminde yıkılarak, yerine şu anki İÜ Rektörlük Binası yaptırıldı. Bu binayla aynı mimari havayı taşıyan bir kapıya duyulan ihtiyaç Abdülaziz'e iletildi. Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver'in ifadesiyle yeni binanın dış duvarları da bittikten sonra Paris seyahatinden dönen Sultan Abdülaziz, meydana bakan kısımda Paris'teki Zafer Abidesi'ne (Arc de Triomphe) benzer bir kapı yapılmasına onay verdi.
"Zafer takı" şeklinde tasarlanan kapı, iki kule ve giriş kısmından oluştu. İki yanda alçak tutulmuş kulelerle sınırlandırılan giriş kapısı, ortada geniş tutulmuş üçlü kemer inşa edildi. Giriş kısmının ortası arabalar, yan bölümler ise yayalar için tasarlandı. Kale şeklindeki kuleler ise nöbetçiler için yapıldı. Kulelerin meydana bakan kısmına 2 saat yerleştirildi. Beyazıt Meydanı'na bakan Nizamiye Kapısı, dört cephesinde eğrisel saçakları ve kıvrık dilimli kubbesi ile simgesel bir değer kazandı. "Süleymaniye Mahallesi, Beyazıt Meydanı No.1" kaydını taşıyan kapının Beyazıt Meydanı'na bakan dış cephesinin en üstünde, Padişah Abdülaziz'in tuğrasına, bunun altında da bronz harflerle "T.C. İstanbul Üniversitesi" ibaresi ve logosuna yer verildi. Kapıda ayrıca Romen rakamlarıyla "MCDLIII" tarihi, bunun altında da üçlü bir düzenleme ile Şefik Bey hatlı celi-sülüs kitabe bulundu. Kitabenin orta bölümüne "Daire-i Umur-i Askeriye", sağına Fetih Suresi'nin birinci ayeti, soluna ise üçüncü ayeti yazıldı. Kapının iç cephesinin en üstünde de Padişah Abdülaziz'in tuğrasına, bunun altında da Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'nden bir bölüme yer verildi.
Kitabe ve tuğralar 1933'te kapatıldı Türkiye'de üniversite eğitiminin sembolü haline gelen İstanbul Üniversitesi'nin ana giriş kapısının üzerindeki kitabeler ve tuğralar, 1933'te kapatıldı. Prof. Dr. Süheyl Ünver'in gayretleri sonucunda 1949'da sülüs yazı ile yazılan kitabelerin üzerindeki beyaz mermer plakalar tekrar açığa çıkartıldı. Fakat tuğralar açılamadı. İstanbul 4 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun 23.02.2007 tarihli kararında, yapı üzerindeki mermer madalyonların açılarak, altında bulunduğu düşünülen tuğraların üniversite tarafından tespit edilmesi ve korunmuşluk durumunun bildirilmesi istendi. Restorasyon çalışmalarına başlandığında madalyonların altında tuğraların bulunduğu görüldü. İstanbul 1 Numaralı Yenileme Alanları Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun 19.02 2014 tarihli kararı ile tuğralar tekrar gün yüzüne çıkarıldı. Restorasyon çalışmasıyla 81 yıldır akibeti bilinmeyen tuğralar ile tuğralardaki ketebe olarak bilinen Abdülfettah Efendi'nin imzası da görünür hale geldi. Kapının restorasyon ve konservasyon çalışmasında, cephe temizliği, taş onarımlar, kimyasal sağlamlaştırma, kalem işi süslemeleri de yapıldı.