Tunus'ta Türk gazetecilerle sohbet eden Cumhurbaşkanı Gül, bu ülkeye ziyaretini değerlendirdi.
Gül, ziyaretin güzel geçtiğini belirterek, ''Daha önce de bu meclis vardı. Ama suniydi. Artık gerçek bir meclis var. Toplum neyse oraya yansımış, önemli olan şu; hepsi birbirine çok saygılı. Birbirlerine, diyalog falan derler ya beraber yaşama isteğini çok güzel bir şekilde gerçekleştirmişler. O, çok önemli'' diye konuştu.
Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla TBMM'de kadınlara yönelik yasa çıkarıldığını Tunus Ulusal Kurucu Meclisindeki vekillere anlattığını dile getiren Gül, ''Bütün meclislerin kadınların haklarını, hukuklarını korumak için özel çaba göstermesi gerektiğini söyledik'' ifadesini kullandı.
-''Bizi örnek alıyorlar''-
Bu ülkenin cumhurbaşkanı, başbakan ve meclis başkanıyla Türkiye ile Tunus arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi için yapılması gerekenleri konuştuklarını vurgulayan Gül, ''Bizi örnek alıyorlar. Tabii ki dost olan ülkeler birbirlerinin başarısıyla sevinir, eksiği varsa üzülür. Karşılıklı sorumluluk içindeyiz. Büyük bir devrim olmuş. Aslında büyük bir siyasi reformu başlatmış. Siyasi bakımdan farklı çoğulcu partiler seçime girdi. Gayet şeffaf düzgün bir seçim yapıldı'' dedi.
Gül, Tunus'ta meclisin ve hükümetin, görevlerini bir yıldır sürdürmelerine karşın yeni anayasalarını tamamlamak üzere olduklarına işaret ederek, bunun ümit verici olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Gül, karşılıklı olarak bu konuları konuştuklarını dile getirerek, ''Türkiye ile Tunus arasındaki dostluk çok eski. 400 yıllık beraberliğimiz var. Bunun hatıraları ve izleri gayet canlı bir şekilde yaşıyor'' diye konuştu.
Gül, Tunus'ta dün bayrağın değiştirilmesini isteyenlerin gösterileri olduğunu hatırlatarak, konuşması sırasında, Tunus bayrağından bahsederken milletvekillerinin ayağa kalkmasının söylediklerini doğruladığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Gül, Selefilerin Mısır, Libya ve Suriye'deki olayların içinde göründüklerine dair bir soru üzerine, Ennahda hareketini örnek göstererek, şunları söyledi:
''Diktatörlükler devam etseydi birinci onlar olacaktı. İnsanlar yasal bir şekilde mücadele verip kendilerini ifade edebiliyorlardı. Kendileri de bundan çok kaygılılar, aşırılıktan... Bunun panzehiri nedir? Ne diktatörlüktür, ne de başkalarıdır. Panzehiri dini duyarlılığı olan bu akımlar, bu partilerdir. Bunların başarılı olması gerekiyor açıkçası. 'Aman böyle olur diye demokrasi ve özgürlüğü kısıtlayalım, tek başlı otoriter yönetimleri getirelim' denilirse onlar daha güçlü olur. Eğer devrimler gecikseydi alternatifler onlar olurdu. Radikal akımlar ne olursa olsun çoğunluk olamaz. Hele alternatifleri olduğu süre içinde.''
Gül, Tunus'ta iktidardaki Ennahda hareketinin modern olduğuna dikkati çekerek, ''Başındaki zat da sosyoloji, felsefe eğitimi almış batıyı bilen biri. Dolayısıyla onların, Selefi düşüncelerin çoğalacağına ihtimal vermem. Diktatörlük olan yerlerde böyle olur, yer altlarında çalışırlar. Yer üstünde böyle şeyler olmaz. Tutarlı ve mantıklı olur, kabul edilebilecek olur. O tür akımlar dindarları çok düşündürür, dindarları zan altında bırakır ve dindarlara hayatı zehir eder ve dindarlığın yayılmasını engeller'' diye konuştu.
Gül, şöyle devam etti:
''Bütün bunları dinin tamamen unutturulduğu, yasaklanıp, yok edildiği eski Sovyet ülkelerinde en tehlikeli şeyler bu tür akımlardır. Bunun farkında olan din adamları ve daha dindar bilinen siyasetçiler, bu tehlikeyi en çok onlar görür. Hatta diktatörlük yanlısı olanlar daha çok memnun olur.''
-Tunus'taki anayasa çalışmaları-
Tunus Meclisinde çoğulculuğun bulunduğunu ancak farklı partilerin temel meselelerde anlaştıklarını belirten Gül, ''Bu, çok ümit verici. Şimdi anayasa yapıyorlar. 'Anayasayla ilgili bilgi verin' dedim. Bana temel meselelerde anlaştıklarını söylediler. Bizden önce anayasalarını yaparlarsa hiç şaşırmayın'' ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Gül, Tunus'ta büyük bir sinerji bulunduğuna, bunun enerjiye dönüşebileceğine dikkati çekerek, şöyle konuştu:
''Burası, baktığımızda ikinci bir Türkiye, ikinci bir iyi örnek olabilir. Dışarıda baktığınızda rahatlığı görüyorsunuz. Bir zamanlar bu ülkeden kaçtılar. Eşleri başörtülü olan insanlar sokağa çıkamıyor, otobüse binemiyordu. Önce buralarda başladı. Bizimkiler buraları örnek aldı. O hastalıklı fikirler buralardan başladı. Neler yaptılar buralarda. Profesör arkadaşım vardı, eşi ev hanımı, örtülü. Fransa'dan aldığı örtüyle sokağa çıkartmıyorlardı. Bugünler o bakımdan olağanüstü.''
-''Ülkeyi yıpratmadan, kurumları darmadağın etmeden...''-
Gül, ikinci olağanüstü durumun ise ''Ülkeyi yıpratmadan, kurumları darmadağın etmeden, kapanmaz yaralar açmadan bu işin gerçekleşmesi'' olduğunu dile getirerek, şunları söyledi:
''Suriye'de böyle olsa kötü mü olurdu? Ne kötü olurdu. Gerçeği neyse bu şekilde yansısaydı. Biz çok uğraştık. Esad ile o dönemde her buluşmamızın mevzusu bu olurdu. Açıkçası ben umutluydum. Genç bir adam, Londrada yaşamış, eşi de Londra'da yaşamış. Görmesi lazım olmayacağını. Çok uğraştık ama olmadı. Suyun dikine akmayacağını görmesi lazım.''
Devrimden önce Mısır ordusunun inanılmaz ayrıcalıkları bulunduğunu vurgulayan Abdullah Gül, ''Konsey neden yapamadı? Bundan yapamadı. Bana tam tarihini söyledi. Bütün hazırlıklarımızı yaptık ama öyle bir manzara gördük ki... Tedbirler alınması için hayal edilemeyecek bir manzara gördük. 'Kardeş kanını dökmemek için tavrımızı aldık' dediler. Keşke Suriye'de de başlasaydı'' dedi.
-''Seçilmişten kral, sultan olmaz''-
Gül, Suriye, Libya ve Mısır gibi ülkelerde seçimlerin yapılıyor olmasına atıfta bulunarak, ''Bunu çok söyledik. Seçilmişten kral, sultan olmaz. Şekli doğru, yanlış. Sen seçilmişsin'' diye konuştu.
İki temel konu olan ekonomi ve hukukta reformlar yapılmasını görüşmelerinde dile getirdiğini belirten Cumhurbaşkanı Gül, şunları kaydetti:
''İkisi el ele olmazsa asla başarı olmaz. Burada siyasi reformlardan fazla konuşmanın anlamı olmaz. Adam devrim yaparak başlamış. İyi bir ortam var. Dolayısıyla siyasi reformlarda tereddüt yok. İstikameti doğru ama bunu tehdit altına alacak olan ekonomidir. Ekonomi güçlü olmazsa o siyasi olay olarak karşısına çıkar. Dolayısıyla buranın ekonomisinin doğru gitmesi lazım.''
Gül, ''Hüsnü Mübarek, oğlunun krallığına razı olsaydı millet bayram edecekti. Ama ona bile razı olmadı'' dedi.
Tunus'un Türkiye'den en+ önemli beklentisinin turizm alanında olduğunu vurgulayan Gül, bir Türk vatandaşının devrimden sonra iki otel kiralayarak 3 ayda Tunus'a 50 bin Rus turist getirdiğini bildirdi. Gül, ''Turizmciler bana pist olsun uçururuz bunu dediler'' diye konuştu.
AA
Haber Kaynağı : Haber7.com