Bahadır Selim Dilek'in haberi
Denktaş, bilincini yitirmeden önce Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’na “Ben çokuluslu konferanslardan korkarım, dikkat et” uyarısında bulundu. Eroğlu, New York’taki Green Tree zirvesine yola çıkmadan bir iki saat öncesinde sorularımızı yanıtladı.
- Denktaş’ın size en son cümlesi ne oldu?
- Kendisini sürekli ziyaret ediyordum. Hatta Green Tree’ye gitmeden önce geleceğim şeklinde konuşmamız da olmuştu. O hasta yatağında gene esprilerini yapıyordu. Sonra şunu söyledi: “Çokuluslu konferanstan bahsediyorsunuz, çokuluslu konferanslardan korkarım, dikkat et.” Son tavsiyesi buydu.
- Denktaş sonrası nasıl bir Kıbrıs öngörüyorsunuz?
- Denktaş Bey büyük bir liderdi. Fevkalade zeki, akıllı, esprili, ileriyi gören, bunun yanında bir TMT kurucu üyesi, biliyorsunuz bu bir yeraltı teşkilatı, yeraltı teşkilatı üyesi olmasının yanında şairliği de olan, kitap yazan, roman yazan bir üstattı. Siyasetin ve diplomasinin üstatlarındandır. Ben Denktaş kadar büyük bir müzakereci gördüğümü anımsayamam bu son devirlerde. Çünkü çok kurnaz bir müzakereciydi, karşısındakini susturabilen, istediği doğrultuya çekebilen özelliklere sahipti.
- Denktaş’ın vasiyeti ile Green Tree’ye gidiyorsunuz...
- Cumhurbaşkanımızın geçmişte gerek Makarios’la, gerek Kipriyanu ile yapmış oldukları 1977-1979 doruk anlaşmalarında esas alınan federal cumhuriyeti, ortaklık devletini kurmak, bu mümkün mü değil mi, bunu bugün söylemek bile mümkün değildir. Green Tree’ye giderken de bütün anlaşma arzumuza rağmen, Rum tarafının geçen pazar günü ulusal konseylerinde almış oldukları bir karar, tabii ki bizim bir anlaşma yapmamızı zorlaştırıyor.
- Bir anlaşma olmasa ne olacak?
- Bir anlaşma olmazsa, tabii Kıbrıs’ta iki devlet gerçeğini dünya tanısa da tanımasa da bir gerçek olarak görmek gerekmektedir. Rahmetli Cumhurbaşkanımız KKTC’yi kurarken elbette yaşatmak için kurmuştu. Bunu sık sıkı söylerdi ama yine de BM’nin Kıbrıs’la ilgili parametreleri ve kararları doğrultusunda bir ortaklık devleti kurma yönünde de uğraş göstermiştir. 48 yıldan beri görüşmeler devam ediyor, bir 48 yıl daha Kıbrıs Türk halkının bu görüşmeleri takip etme, izleme mecburiyeti yoktur.
- Genel sekreter bunların farkında değil mi?
- Farkında. Biz 26 Ocak Cenevre zirvesinde 2011’in, dedik ki, biz mart ayına kadar yoğunlaştırılmış müzakereleri yapalım, bir anlaşmaya varabilmek için al-ver’e başlayalım. Martta bizi tekrar zirveye çağrırsınız ve bu işi bağlarız. Mart geldi geçti, yıl sonu dedik, yıl sonu da geldi geçti, şimdi 2012’ye geldik hâlâ Rum tarafı zaman kazanmaya, 2013’ün cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonrasına bu olayı atmaya çalışıyorlar.
- Genel sekreter bunların farkındaysa neden kesmedi?
- Bize yazdığı mektupta da, takdir edersiniz ki Rumlar AB Dönem Başkanı olduktan sonra bir anlaşmaya varmanız oldukça zordur, diye ifade etmiştir. Genel sekreter’e göre bu görüşmelerin sonu 1 Temmuz 2012’dir. Onun için biz ısrarla genel sekreterden istedik, bu toplantıda da eğer anlaşamazsak ayrı arzuda bulunacağız. End-game sizin icadınız bir cümle, lütfen bu cümleyi uygulayınız diye bir talebimiz olacak. Her halükârda Kıbrıs Türk halkı bu müzakerelerden yorulmuştur. Ben 1963 yılında genç bir doktor olarak geldim, 7 ay sonra olaylar başladı, o gün bugün bu işin içindeyim. Evlendik, çoluk çocuk sahibi olduk, torun sahibi olduk, torun evlendirdik, hâlâ daha Kıbrıs konusu müzakere masasında, dolayısıyla bunun artık bir sonu olması lazım. Dünyanın da bu gerçeği görmesi lazım, eğer bir anlaşma olmayacaksa bunu görmek zor değildir.
- 1 Temmuz’dan sonra nasıl bir tablo öngörüyorsunuz?
- Genel sekreter end-game sözünün arkasında durmazsa, 6 aylık dönem başkanlığı döneminde bir müzakerenin olması mümkün değil. Böylece 2012’yi tamamlayacağız. 2013’ün Şubat ayında cumhurbaşkanlığı seçimi olacağına göre, cumhurbaşkanlığı propagandası güneyde 2-3 ay önceden başlayacaktır, şubatta Hristofyas seçilir, Anasyadis seçilir, kim seçilirse seçilsin, kendi durumunu tekrar gözden geçirmek, onlarda başkanlık sistemi vardır, hükümeti kurmak, hükümet programını tamamlamak filan derken bir 6 ay da öyle geçecektir. Dolayısıyla 2013’ün Haziran’ına geleceğiz demektir bu.
- Bir sürpriz bekleyelim mi sizden?
- Olabilir, neticede bugüne kadar yapmış olduğumuz görüşmelerde esneyen taraf hep biz olduk, Rum tarafı ise ben cumhurbaşkanı seçildikten sonra ortaya koyduğu altı başlıkla ilgili tavrından, önerilerinden geri adım atmamıştır. Şimdi karşı tarafın atacağı adımlara göre biz bir miktar daha esneyebiliriz. Ama tabii ki bir noktaya kadar. Anlaşma da çıkarsa ortaya o daha büyük sürpriz olur ama şu anda hissettiğim budur: Bizi uzlaşmaz göstererek, elini kolunu sallayarak AB Dönem Başkanlığı’na başlamak istiyor. Buna fırsat vermeyeceğiz.
Haber Kaynağı : Haber7.com