İran'ın bu hamlesi iki yönlü intihar olur!

Enerji Güvenliği Uzmanı Demir çarpıcı bir değerlendirme yaparak, ''İran'ın Hürmüz Boğazı'nı kapatması hem kendisi için hem petrol piyasalarının tamamı için tam anlamıyla intihar olur'' dedi.

İran'ın bu hamlesi iki yönlü intihar olur!

Selçuk Uysal'ın haberi

Enerji Güvenliği Uzmanı Faruk Demir, dünya petrolünün yüzde 40'ının taşındığı Hürmüz Boğazı'nın kapatılmasının küresel petrol ticaretini hayati derecede etkileyeceğini belirterek, ''Hürmüz Boğazı'ndaki tansiyona bağlı spekülasyonlar ile petrol fiyatları tavan yapabilir'' dedi.

A.A muhabirinin sorularının yanıtlayan Demir, İran Körfezi'nin su altı jeolojisi açısından endişeleri artıran hassas bir bölge olduğuna işaret ederek, dünya tanker taşımacılığının yüzde 17'sinin bu bölgeden geçtiğini söyledi.

Demir, günlük 15 ila 17 milyon varil petrol ihracatının yapıldığı Hürmüz Boğazı'nın genişliğinin 56 kilometre, ortalama derinliğinin ise 100 metre dolayında olduğunu anlattı.

İran Körfezi'nin ortalama derinliğinin 50 metre, en fazla derinliğinin ise 90 metre olduğu bilgisini veren Demir, yoğun tanker trafiği ile bilinen Hürmüz Boğazı etrafında yaşanacak kazaların tehlikeli sonuçlar doğurabileceği uyarısında bulundu.

Demir, ''Olası bir kazada denize sızabilecek petrol, kirlilik açısından da Meksika Körfezi kirliliğini aratmayacak ekolojik sonuçlara yol açabilir'' dedi.

''İran'ın Hürmüz Boğazı'nı kapatması intihar olur''

Hürmüz Boğazı'nın yaklaşık 15 kilometrelik alanın 80-90 metre derinliğinde olduğunu ve tanker trafiğine kapatılamayacağını bildiren Demir, şöyle konuştu:

''İran'ın bu bölgede etkili bir saldırı gücü var ve bu sayede tankerleri vurabilir. Yangınlara müdahale etmek saldırı riski altında çok zordur. Bu durumda İran'ın Hürmüz planı hem kendisi için hem petrol piyasalarının tamamı için tam anlamıyla intihar olur. Sayın Davutoğlu'nun açıkladığı, "bölgeye sirayet etmekte olan bir tansiyon"un başlangıcı Hürmüz'deki gerilim olabilir.''

1973'deki petrol krizi yeniden olabilir

Demir, Hürmüz Boğazı'nda ''İran'ın kazara bölgedeki gemileri vurması veya ABD donanmasının İran'a yük taşıyan bazı gemilere yönelik durdurma-arama eylemlerine girmesinden kaynaklı muhtemel bir çatışmanın savaşa neden olabileceğini'' uyarısında bulundu.

Dünya petrolünün yüzde 40'ının taşındığı Hürmüz Boğazı'nın kapatılmasının böyle bir süreç içinde beklenen bir sonuç olduğunu anlatan Demir, böyle bir durumda petrol fiyatlarının yükseleceğini, ambargolar ve kontrat iptallerine gidilebileceğini, sigorta ve navlun fiyatlarında artışlar olabileceğine dikkati çekti.

Demir, ''Hürmüz Boğazı'ndaki tansiyona bağlı spekülasyonlar ile petrol fiyatları tavan yapabilir. 1973'deki petrol krizi yeniden olabilir. Petrol fiyatlarında 100 ile 400 dolar arasında şok artışlar yaşanabilir'' dedi.

İran krizinden en fazla Çin etkilenir

Demir, ABD ile İran arasındaki gerilimden en yıkıcı şekilde etkilenecek ülkeler arasında Çin'i göstererek, Çin'in Ortadoğu petrolüne bağımlılığının yüzde 50'nin üzerinde, İran petrolüne bağımlılığının ise yüzde 6-7 arasında olduğunu bildirdi.

İran'ın petrol ihracatına yönelik engellemelerin oluşturacağı fiyat artışlarının hayati önemde olduğuna dikkati çeken Demir, petrol fiyatındaki her 10 dolarlık artışın Çin ekonomisi üzerinde 0,4 puanlık daralma etkisi oluşturduğunu vurguladı.

Demir, Çin Dışişleri Bakanlığının geçen günlerde İran'a uygulanan tek taraflı ABD yaptırımlarına karşı olduğunu bildirmesinin nedeninin İran'ın petrol ihracatına yönelik engellemelerin oluşturacağı fiyat artışları olduğunu savundu.

İran ve ABD arasındaki gerilimi Çin ve ardından diğer petrol ithalatçısı ekonomiler üzerinde oynanan bir satranç oyununa benzeten Demir şöyle konuştu:

''Çin'in Ortadoğu petrolüne bağımlılığı yüzde 50'nin üzerinde ve ABD'nin Ortadoğu petrolüne bağımlılığı ise yüzde 60 dolaylarında. Çin için Hürmüz Boğazı hakkındaki riskler yıkıcı bir etkiye neden olacak. Libya krizinden dolayı da Çin'in uğradığı petrol ithalat mağduriyeti büyüyecek. Çin'in İran hakkındaki direnci Suudi Arabistan ve benzeri kaynaklardan ek bir petrol fırsatı sunulursa ancak zayıflayabilir.''

İran'a yönelik yaptırım süreci BM Güvenlik Konseyi seçenekleri dışında ilerleyecek

Demir, BM Güvenlik Konseyi'nden İran'a yönelik önceden anlaşma sağlanmadan çok sert ve keskin hükümler içeren kararlar gelmeyeceğini belirtti.

İran petrolüne karşı zaten bir yaptırım süreci başladığını belirten Demir, bu yaptırımların İran'ın bir naylon muşamba gibi hiç hava almayacak hale gelmesini amaçladığını söyledi.

Demir, yaptırım sürecinin BM Güvenlik Konseyi seçenekleri dışında ilerleyeceğini belirtti ve şöyle dedi:

''Yaptırımlar İran'ın doğrudan saldırgan bir tutum ve davranış içine girmesini sağlamayı amaçlıyor. ABD ve AB'nin yönetimleri ve önlemleri Ocak sonundan itibaren artarak devam edecek. İran'a yönelik ekonomik tedbirler ABD'nin jeopolitik tansiyonu yükselten eylemleri paralel bir seyir izleyecek''

''ABD başkanlık seçimlerinde İran belirleyici olacak''

Demir, ABD'nin Kasım'da yapılacak başkanlık seçimlerinde İran'ın belirleyici olacağını söyledi. İran'nın Ronald Wilson Reagan'ın başkan seçildiği 1980 başkanlık seçimlerinde de belirleyici olduğunu anlatan Demir,''Reagan 1981'de başkanlık yemini ettiği gün, ABD-İran ilişkilerinin iyice gerilmesine neden olan rehine krizi çözülmüştü. Tarihin garip bir cilvesi olarak İran, 1980 seçimlerinden sonra da ikinci kez ABD'nin başkanlık seçimlerinde belirleyici olacak'' dedi.

OPEC ne yapacak

Demir, muhtemel bir petrol krizinde Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü'nün (OPEC) nasıl bir tavır geliştireceğine ilişkin ise petrol fiyatlarının OPEC için kısa ve orta vadede kar getireceğini söyledi.

Demir, artan petrol fiyatları karşısında enerji satrancında başvurulabilecek hamleler hakkında şöyle konuştu:

''Kısa vadede İran dışındaki ülkeler petrol üretimlerini artırmaya yanaşmazlar. Günlük üretimin 90 milyon varile çıkması fiyatları çok aşağı düşürür. Ama örneğin Libya ve olası İran tedarik eksikliğinin karşılanması konusunda ise ortaya çıkacak açığın yüzde 50-75 dolaylarındaki bir kısmını karşılamak OPEC için ve özellikle Suudi Arabistan için kabul edilebilir bir oyun planı olabilir. Gelecekteki 10-30 yıllık petrol talebinin karşılanması için yapılması gereken zorunlu yatırımların ortalama maliyetiyle bu maliyeti finanse edecek enstrümanların küresel piyasalardaki kazanç ortalaması petrol için baz fiyatı belirleyecek. Petrol fiyatı için en alt, zarar etmeyecek ve yatırımları devam ettirecek fiyat tabanı 50-55 dolar arasında. Buna risk primleri ve spekülasyon potansiyelleri dahil değil.''

''ABD'nin İran ile yaşadığı tüm olaylar gerçek bir illüzyon savaşı''

Uzman Demir, OPEC üyesi Katar, Kuveyt, Irak, BAE ve Suudi Arabistan'ın petrol sevkiyatının Hürmüz Boğazı kapanması durumunda tehlikeye girebileceği uyarısında da bulundu.

Hürmüz Boğazı'nın kapatılması halinde 1973'deki gibi petrol krizine girilebileceğine dikkati çeken Demir şöyle devam etti:

''Suudi Arabistan, petrolünün bir kısmını (2,5 milyon varil/gün) boru hatları yoluyla Kızıldeniz tarafına sevk etmek zorunda kalabilir. Trans-Arap boru hattı ve diğer seçenekler var ise de kriz durumunda petrol tedarikinde 1973 yılındaki Yom Kippur dönemini aratmayacak sahneler yaşanabilir.''

Demir, Suudi Arabistan'ın İran'ın Hürmüz Boğazı'nı kapatması halinde dünya pazarında oluşabilecek ham petrol açığını Körfez ülkelerinin karşılamaya hazır olduğunu bildirmesini de değerlendirdi. Suudi Arabistan'ın hamlesinin dini görüş ayrılıkları ve mezhepsel ayrım çatışmalarıyla açıklanamayacağını vurgulayan Demir şunları kaydetti:

''İran ekseninde artan tansiyonun temelinde jeopolitik menfaatler belirleyicidir. Dini görüş ayrılıkları ve mezhep çatışmaları enerji satrancının temeli değil, sadece kullanılan bir enstrümanıdır, kamu diplomasisi için neden ve sonuç ilişkisinde sadece psikolojik bir araçtır. Aslında İran ve ABD arasında yaşanan tüm olaylar gerçek bir illüzyon savaşından ibaret...''

Haber Kaynağı : Haber7.com

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner309

banner225

banner209