Mehmet Ali Ergün'ün haberi
Adnan Bali'nin konuşması iki halkı nasıl ağlattı?
İş Bankası Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Adnan Bali, Dusseldorf'ta ATİAD'ın düzenlediği toplantıda Türk ve Alman işadamlarını, yarım saatlik hüzünlü bir yolculuğa çıkardı...
Yolculuğun sonunda ise alkışlar, gözyaşlarını silenler ve Adnan Bali'nin 81 yaşındaki babası Aziz Bali...
Bu topraklarda yaşayanların vatan sevgisi-fedakarlığı başkadır. Tarih boyunca yerleştikleri bütün toprakları, kültürü, dili ve diniyle vatan yapanlar; İkinci Dünya Savaşı'nın ertesinde kendini yeniden yaratan bir ülkenin; Almanya'nın temellerinin atılmasına alınteri ve ucuz emek güçleriyle katkıda bulundular. Doğdukları toprakları geride bırakarak, gittikleri gurbeti kendilerine vatan bilip adını da 'acı' koydular.
Gidenlerin kimi döndü hemen... Kimi dönmek istedi ama uzun yıllar aldı, çoluk çocuk büyüdü, dönülemedi...
Bu 'acı vatan baladı'nın ekonomi sayfasındaki yerini merak edenler için...
İş Bankası Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Adnan Bali'nin daveti üzerine Dusseldorf'tayız... Almanya-Türk İşadamları Derneği'nin (ATİAD) Almanya-Türk Ekonomi Günü-2012 toplantısı var. Konuşmacılardan biri de Adnan Bey...
Adnan Bali'nin konuşmasının başlangıcı bir bankacıdan beklenen içerikte...
Bali, İş Bankası'nın ülkedeki ilk şubesinin 1932'de Hamburg'da açıldığını söylüyor, II. Dünya Savaşı sırasında kapanan bu şubeden sonra 1976'daki temsilcilikten beri kesintisiz Almanya'da oldukları bilgisini paylaşıyor.
Fakat ortalarına doğru Bali'nin konuşması da salondaki dinleyecilerin bakışları da buğulanıyor. 'Acı vatan'ı kişisel tarihi ve üslubuyla anlatırken, katılımcıları 50 yıllık yolculuğa çıkarıyor.
Yolculuğun sonunda ise alkışlar, boğazı düğüm düğüm olanlar, gözyaşlarını silenler ve Adnan Bali'nin 81 yaşındaki babası Aziz Bali...
Daha fazla uzatmadan Adnan Bali'nin o gün, o salondaki konuşmasını aktaralım, hakvereceksiniz:
- Türkiye ile Almanya arasındaki işgücü anlaşması kapsamında, 30 Ekim 1965'te ben daha 2, babam 34 yaşında iken, Gaziantep'in İslahiye ilçesi'nden sevgili hocam Kenan Mortan'ın çok güzel ifade ettiği 'vatan olan gurbet' Almanya'ya işçi olarak çalışmaya geliyor.
- Alman irtibat bürosunda sıkı bir sağlık muayenesinden geçtiklerini anlatırdı babam. İstenilmedikleri anda geri döneceklerini taahhüt ederek giriyorlar bu ülkeye. Sirkeci'den başlayan çok uzun tren yolculuğu başka yerlere dağılacakları Münih'te bitiyor, oradan da çalışacağı maden işletmesinin bulunduğu Kassel'e.
- Böyle bir ortamda...
Babam birikmiş parasının büyük bölümünü o tarihte bir dil kursuna yatırarak öncelikle muntazaman bir dil öğrenmeyi hedefliyor.
- ...Evet, böyle meşakkatle mücadele ile gecen yıllar. Ve bize öyle söylendiği için her yılın 6. ayında babalarının kesin dönüş yapacağını bekleyen çocuklar.
- Ve bize çok uzun gelen yıllar sonra kendi işyerini de kurduğu Almanya'dan 70'li yıllarda Türkiye'ye dönen bir baba.
- Biz çocukların hayatında karşılığını bulan o yıllarda hem anamız hem babamız olan fedakar bir anne, yazıp gönderdiğimiz ve hasretle cevabını beklediğimiz mektuplar, aile büyükleri dahil doldurulup karşılıklı gönderilen kasetler, Yüksel Özkasap'tan, Şükran Ay'a, Nurettin Dadaloğlu'ndan Neşet Ertaş'a plaklar, bir pikap ve şarkılar, 'Sevda Yüklü Kervanlar'
- Kesin dönüşte bir bisiklet, Paul Breitner çıkartmalı bir Adidas krampon, Türkiye'de yayın henüz olmadığı için Suriye televizyon yayınında ilk kez bir Saba televizyon ekranında izlenen asimetrik barda siyah beyaz jimnastik görüntüleri, yeterli elektrik olmadığı için bir türlü çalıştırılamayan Siemens bir çamaşır makinesi.
- ...Aradan 30 küsur yıl geçiyor. Euronun yürürlüğe girişinden önceki geçiş dönemi çalışmalarına Türk Merkez Bankası önemli katkılar koyuyor ve o çalışmalara İş Bankası'ndan orta düzey bir yönetici olarak gönüllü aktif katılımım nedeniyle Bundesbank'ın 1 hafta süreyle Almanya'da ağırlama davetine Merkez Bankası Yönetim Kurulu Üyesi olan Bilsay Kuruç Hocamın layık görmesiyle ben katılıyorum.
- 30 yıl kadar sonra bu kez Bundesbank'ın konuğu olarak havaalanında bir limuzinle karşılanarak bu ülkeye giriyorum. Babamın bu ülkeye giriş şekli aklıma geldiğinde gözyaşımı tutamıyorum. Hemen babamı arıyorum, bir an evvel bunu paylaşmam lazım. Karşılıklı konuşuyor muyuz ağlaşıyor muyuz anlatamam.
Hayatımın en kıymetli anlarından biridir.
- ...Ve ifade etmeliyim ki; bizim jenerasyonun yaptıkları babalarımızın annelerimizin yaptıkları ve katlandıkları zorlukların yanında hala bir hiçtir.
- O kadar ki, başta ifade etmedim,Kendisini yolcu eden ve hasretliğe dayanamayan yüreğinin durmasıyla babasını yani dedemi daha Türkiye'den ayrılmadan o gece kaybettiğini bilmeksizin gurbete giden bir oğulun öyküsüdür.'
MEVDUAT FAİZİNİ YÜKSELTEREK TASARRUFU ARTIRAMAZSINIZ
TÜRKİYE'DE herkes dibe vuran tasarruf eğilimine dikkat çekiyor. Ankara, uzun süredir tasarrufların artırılmasına yönelik eylemler üzerinde çalışırken Adnan Bali'ye sorduk; 'Mevduat faizleri bu kadar düşükken tasarrufları artırmak mümkün olabilir mi?' Faizleri artırmanın tasarrufa hiçbir katkısı olmayacağının altını ısrarla çizen Adnan Bali, 'Tasarruf, bu ülkede uzun süre varlığını koruyan enflasyon ve istikrarsızlık nedeniyle davranışsal bir eğilime dönüştü.
Yüksek faizle bu değiştirilemez. Burada uzun vadeyi teşvik edecek vergisel kolaylıklar sağlanması gerekiyor. Tasarruf denince akla sadece mevduatın gelmemeli.
Geçmişte tasarruf eğilimi düşük olanın gerekçesi, faizlerin düşük olması değildi. Şimdi aynı nedenle de faizler yükselirse tasarrufların artacağını sanmıyorum. Burada stopaj suretiyle hem tasarruf sahibine doğrudan hem de bankacılık sistemine aracılık faaliyetlerini iyileştirebilecek koşullar yaratmak lazım' dedi.
KREDİLERDE SORUN YOK
BANKACILIK sisteminin en önemli riski sorunlu krediler... Bu yıl kredilerde kesinlikle bir bozulma olmadığını aksine küçük te olsa bir düzelme yaşandığını söyleyen Bali şunları söyledi: 'Örneğin karşılıksız kalan çeklerin istatistikinde bir bozulma var mı, ödenmeyen senetlerde bir bozulma var mı?
Biz bunlara bakıyoruz. Ve bunlarda şubat sonu verilerine göre bir bozulma görmüyoruz. Hatta 2011'e göre çok tedrici bir iyileşme var. 2011'e yüzde 3.6 sorunlu kredi rasyosuyla başladık, yılın sonunda bunu yüzde 2.1'e indirdik. Sektörde 2.7'yken. Geçen yıl yüzde 43 gibi ızlı kredi büyümesine rağmen, sorunlu kredilerde bir iyileşme yaşadık...
KONSOLİDASYON ETKİSİNİ GÖSTERECEK
- ATİAD toplantısı öncesinde, o duygusal konuşma henüz yapılmamışken Adnan Bey'le kısa bir sure finans sohbeti de yapmıştık... Şunları anlattı:
Geçen yılki Türkiye ekonomisinin büyüme trendi, bankacılık sistemine ciddi bir ivme verdi. Bu yıl, bu tarz bir ortam ve hızlı büyüme varsaymak kolay değil.
Böyle bakıldığında ben bankacılık sisteminin daha makul bir büyüme içinde olacağını, karlılığın geçen yılın ikinci yarısından itibaren belirginleştiği gibi bu yılın tamamına etki edecek bir unsur olarak öne çıkacağını düşünüyorum.
Karlılık kaygısı, ölçek ekonomisinin önemini bir tur daha artırdı. Küçük ve orta ölçekli bankalar açısından konsolidasyonun etkisini gösterecek bir süreçten sözediyoruz.
'SATIN ALMA' DÜŞÜNMEYİZ
- Bu konsolidasyonda İş Bankası ne yapacak, göze kestirdiğiniz satın alacağınız bir banka var mı?
Bizim inorganik büyümek için, bize farklı-değer yaratacak bir güce ihtiyacımız olmalı. Konsolidasyona konu bankalara baktığımızda ne onların şube ağı, ne de müşteri segmenti itibarıyla farklı bir oyuncu göremiyoruz. İnorganik büyümeye harcayacağımız bedelden çok daha azını pazarda kullanırsak, organik büyümeyle o konsolidasyondan daha fazla pay alırız.
Teşvik paketinde şube harçları da olmalıydı, o ruh eksik
ÖNCEKİ gün otomotiv sektörünün temsilcileri de açıklanan teşvik paketinde birşeylerin eksikliğinden sözediyordu. Adnan Bali de aynı konuya bankacılık perspektifinde yaklaştı:
'Teşvik belli bölgesel adreslemeyi de içerdiğine göre, örneğin orada ilave istihdam sağlamayı düşünecek olan bankacılık sisteminin harç ödeme olgusu o teşvik paketinin içinde. Örneğin 5. ve 6. Bölge denilen yerlerde herhangi bir harç uygulaması gerekmez maddesi, bence o paketin ruhunun karşılığıdır.
Akşam
Haber Kaynağı : Haber7.com