. Adalet Bakanı Sadullah ERGİN, yargının hızlandırılması için 100 maddelik bir reform paketi açıklamış, pakette yer alan düzenlemeye göre, karşılıksız çek borcundan dolayı bundan böyle kimsenin cezaevine girmeyeceği kaydedilmişti. Alınan bilgilere göre şu anda 250 bin’i Yargıtay’da 350 bini de ilk derece mahkemelerde olmak üzere 600 bin karşılıksız çek dosyası yargıda bulunuyor. 2012 Ocak ayı itibariyle piyasada 594 bin karşılıksız çek dolaşıyor. Bankaların çek yaprağı başına sorumluluğu ise sadece 545 lira.
Eğer çıkarılması düşünülen çek yasasının tamamı kabul edilirse, yeni mağduriyetlerin oluşabileceğine dair endişeler artıyor. Bu nedenle üyelerinin arasında bir anket düzenleyen ASKON (Anadolu Aslanları İşadamları Derneği) çek yasasıyla ilgili çarpıcı sonuçlara ulaştı. Çeklerini ödemeyenler için müeyyide olarak bugüne kadar uygulanan hapis cezasının kaldırılması düşünülüyor. Sizce doğru mudur? Şeklinde sorulan soruya ASKON üyelerinin verdiği cevap, yüzde 73 oranında Hayır oldu. Ödenmeyen çekler için uygulanan ev haczi uygulamaları (Beyaz eşya, TV, halı vb.gibi) devam etmeli midir? Şeklindeki soruya ise ASKON üyeleri yüzde 64 oranında Evet cevabını verdi. Çeklerin bankalarla ilgili kısmıyla ilgili bankaların verdikleri çeklerle ilgili sorumluluğu aşağıdakilerden hangisi olmalıdır? Sorusundaki şıklardan ise “Sorumluluğun yüzde 20 olması gerektiği” yüzde 79 oranında işaretlendi. Ankette size göre kişinin ekonomik durumuna göre bankaların verdiği çeklerle ilgili limit olmalı mıdır? Sorusuna verilen cevap ise yüzde 96 ile “Evet” oldu.
Anadolu Aslanları İşadamları Derneği Başkanı Mustafa KOCA, çek yasasının oldu bittiye getirilmemesi gerektiğini, yasa yapım mantığından daha çok kişisel mağduriyetlerin dikkate alınarak ortaya hiç kimseyi mağdur etmeyen bir metin çıkarılması gerektiğini belirterek, “Ben kişisel olarak çekte hapis cezasının kaldırılmasını istemiyorum. Çünkü iş dünyasının en temel döngüsü olan çek evrakında kötü niyetli borçluların bunu istismar edebileceğine dair kuşkularım var. Her ne kadar yasanın üç maddesinde dolandırıcılık kastıyla çek verenlere hapis cezası uygulanır şeklinde bir açılım yapılmış ise de, bu noktada neyi nasıl ayırt edeceğimiz önümüzdeki süreçte daha da karmaşık bir boyuta taşınabilecek” dedi. Mahkemelerde ve adliyelerde iş yükünün azaltılması için yapılan bu değişikliğin işadamını korumayacak bir sistem üzerine kurulursa ekonominin ciddi olarak tehlikeye gireceğini kaydeden KOCA, “Türkiye'de ekonomi çeklerle dönüyor. Yaptırımı ağır olan cezalar sistemin ciddi olarak tehlike sinyali vermesini bugüne kadar engelledi" diye konuştu. Cezaların kaldırılması durumunda sistemde kötü niyetli kişilerin artacağı uyarısında bulunan KOCA, şu noktalara dikkat çekti: "Kimse çek alarak iş yapmak istemediği için ekonomi daralır. Tek taraflı adalet olmaz. Alacaklının parasının bir taraftan sigortalanması gerekiyor. Belki AB kriterleri açısından bu karar kazanım ama piyasa şartlarına uygun değil. Güvensiz bir ortamda güvenli şartlara uygun karar veriliyor. Önce ortam güvenilir hale getirilmeli. Sözün, senedin, çekin itibarının olmadığı yerde alacağın bir sigortası olması gerekir. Bunu da ya devlet yapacak ya da bankalar."
“BEN DE MAĞDUR OLDUM”
Bugüne kadar kendisinin de çok karşılıksız çek aldığını ifade eden KOCA, kimisinin hapis cezası ile sonuçlandığını kiminin de para cezasına çarptırıldığını bildirdi. KOCA, "Yeni uygulamada bunların ikisinin de ortadan kaldırılması demek benim bundan sonra güvenmediğim hiç kimseden çek almamamı gündeme getirecek. Olan küçük esnafa olacak” açıklamasını yaptı.
Mustafa KOCA ise çeklerin, bankaların, devletin ya da bağımsız bir kuruluşun güvencesi altında olması gerektiğini söyledi. Devletin bankaları çek konusunda disipline etmesi gerektiğini ifade eden KOCA, "Karşılıksız çeklerde banka teminat mektubu bir çözüm getirebilir. İş bankalarda bitiyor. Ödeyecek gücü olmayana çek vermesinler" diye konuştu.
SİVİL HABER