Giyinme kültürü, İlk insanların mahrem yerlerini örtmesiyle başlar.
İnsanlık tarihinde insanların giyimi kuşamı dikkatle incelenmiş. Giyim kuşam sosyolojik olarak ayrı bir yere konmuştur.
Her toplumda giyim kuşam kültürü oluşmuş, şekil olarak farklılar göstermiştir. Farklılıkların temelinde de iklimsel özelliklerinden kaynaklı olduğu tespiti yapılmıştır.
Yerellikle başlayan giyinmeler zamanla evrensel boyutta ortak değerlerle buluşmuş, insanlar Giyim kuşamda birbirine yakın renk ve zevklerde ortaklaşmışlardır.
Cumhuriyet döneminde şapka kanunu adı altında modern giyim tarzına doğru bir evirilmeyi özellikle devlet istemiştir.
Ülkede yerel giyimlerin bırakılarak ulusu ve cumhuriyeti sembolize eden giyimlerin giyilmesi için yasal zeminler hazırlanmıştır.
Avrupalı olmak, modern olmak diğer alanlarda olduğu gibi giyim kuşam anlamında da önem arz etmiştir.
Takım elbise, şapka, ayak kabı modernizeyi; Sarık, şalvar, cübbe, çarık geri kalmışlığı temsil etmiştir.
Tarihsel süreçlerde giyimi kuşamı diğer gelişmelerden ayrı tutamayız. Tarihsel süreçler düşünüldüğünde giyim- kuşamdaki gelişmeler kendi içinde anlamlıdır.
Toplumsal alanda giyim kuşamla insanlar değerlendirilmiştir. İyi giyimli bir kişi saygı görmüş, kötü giyimli kişi değersizleştirilmiştir.
İnsanlar giyimi- kuşamı ile bütünleştirilmiştir.
Beyler, efendiler, köleler, köylüler, işçiler… giyimleriyle sınıflandırılmıştır.
İnsanlık giyim kuşamda evrimini tamamlayıp yeni evirilmelere doğru yol almıştır. Dünyadaki giyim değerleri değişmiş, modern bir süreç başlamıştır.
Özgürlükler her alanda olmalıdır noktasında bakıldığında da giyinme- kuşanmada da sonuna kadar özgürlük denilmelidir. Tekçi bir yaklaşım kimden gelirse gelsin kabul edilemez.
Okullarda serbest kıyafete geçildiğinde fakir öğrencilerin iyi giyinemeyeceği için diğerlerinin yanında rencide olacağı söylenmişse de zamanla alışılmıştır.
Memurların giyimi kuşamı içinde süreç aynıdır.
Öğretmen kılığı kıyafeti ile saygı görür. Öğretmen dediğin çok şık giyinmelidir… denilerek adeta giyim kuşam kutsanmıştır. Öğretmen bilgi kaynağı, eğitmen değil “takım elbiseli adam” olarak görülmüştür.
Ders kitaplarını okumayanımız yoktur.
Bilim adamlarının resmini incelediğinizde takım elbiseli, şık giyimli, tıraşlı bir bilim adamı veya sanat adamı göremezsiniz. Resimdeki bilim adamların, sanatçıların, düşünürlerin çoğunun saçlı sakallı, özensiz giyimli insanlar olduğunu görürsünüz.
Eski çağlarda insanların giyim kuşamı önem arz ediyordu.
Sınıf ayrımı noktasında insanların bakışı giyimle kuşamla şekillendirilmişti.
Artık eski dönemler çok gerilerde kaldı. Bir şairin dediği gibi; “ artık yeni şeyler söyleme” zamanıdır.
Yirmi binci yüz yılda tek tipleşmeye karşı olmak gerekmez mi?
Özgürlük diyoruz!
Özgürlük her alanda olmalıdır.
Kim nasıl giyinmek istiyorsa öyle giyinmelidir.
Bu ülkede kod pantolon yasaklandı. Kamusal alanda giymek suç sayıldı.
İnsanlar üstlerindeki bez parçana indirgendi.
Her türlü tek tekçiliğe hayır!
Kalite kılık kıyafette değil beyindedir.
Nasrettin Hocanın, “ye kürküm ye!” fıkrasındaki gibi üstler başlar değil insan beynidir değer verilmesi gereken.
Toplumsal barışın, huzurun ve çağdaşlığın temeli özgürlüklerde yatar.
Özgür olmayan bir toplumda hiçbir şey olmaz.