14-25 Aralık'tan sonra başlayan bunların polisliğinde Türkiye suç cenneti olmuş, bizim mücadelede başarılı  olduğumuz ama onların başarısız bulduğu kanunları değiştirmiş, yerine İç Güvenlik Kanunu gibi son derece faşist insan haklarına aykırı bir hukuk garabetini ortaya koymuşlardır. Gelinen noktada, polise de yargıya da devlete de güven dibe vurmuştur. Oslo'da sözde barış anlaşması adı altında imzalanan bir paçavra çerçevesinde terör örgütü PKK'ya söz verip polisleri PKK'ya ve finansörü oldukları baronlarına operasyon yapan polisleri tutukluyorlar. Hitlerin Nazi Almanya'sında, Mussolinin Faşist İtalyası'nda, Stalinin Komünist Rusya'sında bile olmayan uygulamalarla karar veren hakimler insanlık suçu kapsamında yargılanması gereken TIR'lar dolusu silah ve patlayıcıyı terör örgütlerine götürenleri suçüstü yakalayan polis, savcı ve askerleri tutukluyorlar.

BİZLERİ ÖRTÜ OLARAK KULLANIYORLAR

Bizler gibi, suçla ilgisi olmayan insanlar, bizlerin vatansever polisler olduğumuzu kendileri, sizlerden çok iyi biliyorlar. Ama bu ülkeyi iliklerine kadar soyduklarının, hırsızlıklarının, bin yıllık yurdumuzu PKK'ya teslim ettiklerinin eli kanlı vahşi terör örgütlerine başta silah olmak üzere her türlü maddi ve manevi yaptıkları yardımların konuşulmamasını, bilenlerin itibarsız hale getirilip söylediklerinin dinlenilip kabul görmemesi için bizleri ve bu operasyonları örtü olarak kullanıyorlar.

SUSUZLUĞUNUZUN GEÇMESİ İÇİN DENİZ SUYU İÇİYORSUNUZ

Zülüm yani hukuksuzluk deniz suyu gibidir. Susuzluğunun geçmesi için deniz suyu içiyorsunuz. Oysa o aldığınız deniz suyunun her damlası kaçılmaz sonumuzu sizi daha da yaklaştırıyor. Zulmün şehvetli sizi girdap gibi sarıp sarmalayıp içine çekiyor. Sizleri hukuka, hakka uyumaya özgürlüklerin teneffüs edebilecek kanalları açmaya davet etmek ediyorum. Fakat hakka ihanet eden zalimlerden hak talep etmenin bizatihi hakka hürmetsizlik olduğu bilinciyle bir şey demiyor sizi önce Adil, Cebbar ve Müntakim olan Allah'a sonra da tarihin içinden bir mızrak gibi şanlı şerefli binlerce yıllık bir koşuyla dört nala gelen Malazgirt'i, Çaldıran'ı, Mohaç'ı, Çanakkale'yi, Preveze'yi, 26  Ağustos'ta başlayan Büyük Taarruz'la destansı Kurtuluş Savaşı'yla taçlandıran Türk milletine havale ediyorum.

ACEM SOYTARILARININ ÖNÜNE YATMAK  İÇİN BU YOLA GİRMEDİK

Kim haklıysa güçlüdür. Kim haksızsa korkudan yalvarır titrer. Oysa sadece Allah'tan korkmak gerekir. Hazreti Mevlana'nın dediği gibi 'Bizi bilen bilir, bilmeyen kendi gibi bilir." Zalimler şunu bilsin ki biz rahat yatakta ölmek, Acem soytarılarının önüne yatmak  için bu yola girmedik. Allah var gam yok