Size bu yazıyı ülkeme ve tüm canlılara karşı duyduğum sorumluluk bilinciyle yazıyorum.
Son yıllarda internette sosyal paylaşım sitelerinde her gün önce satın alınıp daha sonra sokağa terk edilmiş köpeklerin sahiplendirilmesine ilişkin haberlerin sayısı arttığını fark ettim. Ülkemizde hayvanlar ticari bir nesne olarak görülmekte üretim çiftlikleri, petshop’lar ve merdiven altında hayvanları ölümüne neden olacak kadar defalarca çiftleştirilerek doğurtmaktadırlar. Annesinden henüz yeni çıkmış bir bebek gelişimini tamamlamadan pethoplar’da yerini soğuk bir cam bir küpün içine yerleştirelerek insanı duygulardan yoksun bir ticari ürün olarak satışa sunulmaktadır. Özel günlerde hediye olarak satın alınan masum canlar bir süre sonra kapı önüne koyulmakta, sokağa terk edilmektedir. Sokaklar şu anda zaten milyonlarca aç ve sefil durumda hayatta kalmaya çalışan köpeklerle doludur birde bu üretimin devam etmesi sokaktaki hayvanların sayısını kat ve kat artırmaktadır. Halkımız ne yazık ki hayvan sahiplenme konusunda bilinçsizdir.
Küçük çocuklar aileleri tarafından hayvandan korkutularak büyütüldüklerinden zaman zaman sokak hayvanlarına zülüm eden şiddet içerikli eylemler yapılmaktadır. Bu küçük çocukların hayvanları acı çektirerek öldürmeleri ruhsal gelişimleri açısından oldukça tramvatik bir durumdur, bu çocuklar büyüdüklerinde aynı şiddet içeren eylemleri insanlar üzerinde yapabilir ve toplum açısından son derece tehlikeli önlem alınması sosyolojik bir durumdur.
Cins hayvanların üretiminin ülkeye ihracatının durdurulması ya da denetlenerek en az seviyede olması için acilen önlemler alınmalıdır. Belediyeler hem sokak hayvanları ve hem de cins köpekleri bakmak için yıllardır oluşturdukları bakım evleri olarak nitelendirilen sağlıksız ve kötü koşullardaki beton dört duvar arasında bir hücrede yaşamaya çalışan hayvanların temel yaşam ihtiyaçlarını karşılamakta ve bakmakta zorlandıklarını yapılan ziyaretlerden ve her gün internette, yayın organlarında paylaşılan haberlerden öğrenmekte ve bir canlının gözümüzün önünde acı çekerek yaşamasına tanık olmaktan derin üzüntü duymaktayız.
Ülkemizde 5199 sayılı yasa’ya göre Hayvanları kanunları hayvanları korumak için aşağıdaki maddeleri vermektedir. MADDE
14. - Hayvanlarla ilgili yasaklar şunlardır:
a) a) Hayvanlara kasıtlı olarak kötü davranmak, acımasız ve zalimce işlem yapmak, dövmek, aç ve susuz bırakmak, aşırı soğuğa ve saçağa maruz bırakmak, bakımlarını ihmal etmek, fiziksel ve psikolojik acı çektirmek.
b) 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ve ilgili maddeleri
c) MADDE 1. - Bu Kanunun amacı; hayvanların rahat yaşamlarını ve hayvanlara iyi ve uygun muamele edilmesini temin etmek, hayvanların acı, ıstırap ve eziyet çekmelerine karşı en iyi şekilde korunmalarını, her türlü mağduriyetlerinin önlenmesini sağlamaktır.
d) MADDE 4. - Hayvanların korunmasına ve rahat yaşamalarına ilişkin temel ilkeler şunlardır:
e) a) Bütün hayvanlar eşit doğar ve bu Kanun hükümleri çerçevesinde yaşama hakkına sahiptir.
Bu maddeler altında ve dünyanın tüm canlılara ait olduğu ve insanoğlunun özellikle sanayi devriminden sonra inşa ettiği çarpık kentleşme ile bizler aslında bizim dışımızdaki canlıların yaşam alanlarını ellerinden almış durumdayız. Buna rağmen onları yaşam alanlarında acı çekmeye ve dört duvar arasına yerleştirip, üretimlerini artırmaktayız.
Yıllardır bu konu Belediyeleri zor durumda bırakmakta ve hayvan severleri çok üzmekte ve en önemlisi de hiçbir suçu olmayan o canların hayatını zindan etmektedir, hiçbir canlı hayatını parmaklıklar arasında beton dört duvar arasında geçirmek istemez.
Üretimin sürekli olduğu bir süreçte sahiplendirmek bir çözüm değildir bu kökten sorunun esas kaynağına inilip düşünülmesi ve ciddi yaptırımların, cezaların konulması gereken bir sosyal durumdur.
Bu dünyayı bizler istersek beraber işbirliği içinde çalışırsak çok daha yaşanabilir bir hale sokabiliriz…
Dilekçemize ilişkin tarafımıza 4982 ve 3071 sayılı yasalar gereği bilgi ve cevap verilmesini emir ve müsaadelerinize arz ediyoruz.
Saygılarımla,
Feza Macit
SİVİL HABER
Güncelleme Tarihi: 16 Şubat 2014, 09:26