Kılıç, Ankara'da katıldığı bir programda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Bugün itibarı ile adaletin kestiği parmağın acıdığını söyleyen Kılıç, "Bütün Anadolu insanının bir inancı vardır; Şeriatın kestiği parmak acımaz. Bugün acıyor değerli arkadaşlar. Bunun sebebi de hepinizin bildiği gibi yargı aslı sebebinden uzaklaşarak başka amaçlar için kullanılmaktadır. O kimlik sahipleri kamu gücünü kullanarak bir başak kimliğe üstünlük sağlama üzere bir yarışın içindeler. Bu kullanılan kamu gücünün en önemlilerinden bir de yargıdır. Türkiye'ye baktığımız zaman cumhuriyetin kuruluşunun 2010 yılına kadar askeri vesayet bu görevi üstlenmiş ve bu güne kadar getirmiş. 2010'dan sonra yargıdaki bu vesayet sisteminin kaldırılması gerekirken 2010'da çok önemli değişiklikler yapıldı. Ancak bir baktık bir başkasının işgali altındaki yargı, bir başak grubun başka kimliğin işgali ile karşı karşıya kaldı. Şimdi o işgal kırıldı bir başka işgal başladı. Bu işgaller devam ettiği sürece yargının hak ihlallerini ortadan kaldırması mümkün değil. Kaldıramaz." ifadelerini kullandı.
"BU KORKULARLA BU ENDİŞELERLE HAKİME ADİL KARAR VERDİREMEZSİNİZ"
Bağımsızlıklarla ilgili çok sorun olduğunu kaydeden Kılıç, "Bir korku dünyası ile yargıçların, 'acaba ben ne zaman tayin edileceğim, ne zaman sürüleceğim korkusu' bu şuanda ki bir tabloyu ifade etmiyorum. Bu kurulduğumuz günden beri yargının, aynı korkular, aynı endişeler yaşanarak geldi. Belki bugün daha da fazla yaşanıyor. Bu korkularla bu endişelerle hakime adil karar verdiremezsiniz. Adil kararı verebilmesi için bu endişelerden bu korkulardan arınmış olması gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
HSYK SEÇİMLERİ
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelik seçimlerine de değinen Kılıç, "Yargıda hele bir seçim meselesi var ki; yargıyı bitip tüketen bir anlayış. 2010'da kendi seçimini yapsın diye, biz de AYM olarak buna destek verdik. Sonuçta hiç de arzu edilen bir tablo ortaya çıkmadı. Tabana yayılmış bir daha demokratik bir yargı düzeni amaçlanırken çok farklı bir yöne giden bir yargı ile karşı karşıya kaldık. Bu seçimler yargı mensupları arasındaki ilişkiyi bozdu. Seçimden dolayı aradaki o samimiyet ortadan kalkıyor. Çok hassas olan görevlerde bu şeylerden vazgeçmek gerekiyor." şeklinde konuştu.
"BUGÜN BU ANLAYIŞLARIN DA DEVAM ETTİĞİNİ, BUNU GÖREBİLDİĞİMİZİ, GÖRDÜĞÜMÜZÜ SÖYLEMEK ÇOK DA YANLIŞ OLMAYACAKTIR"
Hitler döneminde yaşanan bir olayı anlatan Kılıç şöyle devam etti: "Hitler döneminde bir adalet müşaviri var. Bu bir genelge hazırlıyor ve bu genelgeyi bütün hâkimlere gönderiyor. Diyor ki; 'bir davaya bakmaya başladığınız zaman Führer benim yerimde olsa ne karar verirdi. Önce bunu düşüneceksiniz, ondan sonra kararınızı vereceksiniz' diyor. Üstü kapalı bugün bu anlayışların da devam ettiğini, bunu görebildiğimizi, gördüğümüzü söylemek çok da yanlış olmayacaktır. Bunlardan uzaklaşmamız gerekiyor. Bunlardan uzaklaşamadığımız takdirde yerlerde sürülen bu yargıyı ayağa kaldırmayız."
"TÜRKİYE GÜVENLİK VE İSTİKRARA DOĞRU KAYAN BİR ANLAYIŞ İÇERİSİNDE"
Kılıç konuşmasını şu şekilde tamamladı: "Türkiye son zamanlarda özgürlük ve adalet duygularından güvenlik ve istikrara doğru kayan bir anlayış içerisinde. Bu özgürlük ve adaletin dışındaki güvenlik ve istikrar endişesi bünyesinde başka şeyler getiriyor. Sizin bir takım değerlerinizi devletleştirme ihtiyacı duyuluyor. Polis sayısı daha çok artıyor. Jandarma, asker sayısı daha çok artıyor. Oysa sorunlar böyle değil demokratik yollarla çözülmeye çalışıldığı takdirde hem istikrarı, hem de güvenliği sağlayabilirsiniz. Bir takım baskı şeylerle usul ve yöntemlerle bu düzeni ayakta tutmaya çalışırsanız bunu hem maliyeti yükselir hem de özgürlükçü anlayıştan uzaklaşmış olursunuz."
SİVİL HABER
Güncelleme Tarihi: 14 Mart 2015, 00:16