Bu hafta ‘Herkul.org’da yayınlanan sohbetinde dershane tartışmalarıyla ilgili sosyal medyada yer alan iftiralara ve galiz sözlere değinen Fethullah Gülen Hocaefendi, üslup uyarısında bulundu: “Çok kötü şeyler duyabilirsiniz; rica ediyorum, aynıyla mukabelede bulunmamak lazım. İncinsek de incitmemeliyiz, kırılsak da kırmamalıyız.”
Fethullah Gülen Hocaefendi, haftalık sohbetlerinin yayınlandığı ‘Herkul.org’ adlı internet sitesinde önemli değerlendirmelerde bulundu. Gündeme dair gelişmeleri yorumladı ve sevenlerine üslup uyarısı yaptı. Sosyal medya üzerinden yürütülen tartışmalara değinen Hocaefendi, “Çok kötü şeyler duyabilirsiniz. Rica ediyorum, aynıyla mukabelede bulunmamak lazım.” dedi. Dün paylaşılan ‘Hiç Durmadan Yürüyeceksiniz’ başlıklı sohbette, başa gelen sıkıntıları olgunlaşmanın en önemli yollarından biri olarak nitelendiren Gülen Hocaefendi, “Öyle olmasaydı, Allah en sevdiği kullarını adeta bir hamur teknesinde yoğurmaz ve yoğrulmalarına meydan vermezdi.” dedi. Engellemeler karşısında yapılması gerekeni şu sözlerle anlattı: “Tazyikler, ezilmeler, sıkıntılar ve arzumuza göre yaşama imkânlarından mahrum bırakılmalar karşısında Cenab-ı Hakk’ın murad-ı sübhanisini arzularımıza tercih etmemiz lazım. Takdiri memnuniyetle karşılamanın yanında, Hazret-i Ruh-u Seyyidi’l-Enam’ın nübüvvetine ve İslam dinine kanaat etme de çok önemlidir. Fiilî ve kavlî duadan sonra -netice ne olursa olsun- kader ve kazayı gönül hoşnutluğuyla karşılama bu kanaatin gereğidir.” Güncel meselelerden İslam tarihinden örneklere kadar onlarca konuya değinen Hocaefendi’nin 44 dakikalık sohbetinden satır başları:
BİZE DÜŞEN ŞEY ‘EYVALLAH…’ ETMEKTİR: “Şimdilerde Twitter denen şeyler var. İyi şeylere tercüman olursa Allah’ın rahmeti, insanları birbirine düşürüyorsa Allah’ın belası şey. İnsanlar birbirine atıp duruyorlar. İnsanlar bu atmalara geliyor, bu defa da onlar atıyorlar. Birisi diyebilir ki ‘Maske düştü!’ A be birader, sen Mümin’sin, yapma bunu. Eğer Kıtmir’in maskesi olsaydı kırk seneden beri ehl-i dalalet onun yakasından elini çekerdi. 1960, 1970, 1980 ve 28 Şubat’ta preslendim. Ama sana demiyorum, ‘Niye senin yakana elini uzatmıyor?’ Hz. Musa, Hz. İsa ve Peygamber Efendimiz (sas) yakalarını başkalarından kurtarabildiler mi? Ama bana kalırsa bu kadarcık da olsa bunları dememeliyim. İncinsek de incitmemeliyiz, kırılsak da kırmamalıyız. Hep gönül alıcı bir tarzda hareket etmeli, nazargâh-ı İlahi olan kalplere katiyen dokunmamalıyız. Bize düşen şey ‘Eyvallah…’ etmektir.”
BİR KAPI KAPARLAR BİN KAPI AÇILIR: “Önemli olan, Allah ne demişse onu yapmak. Bunu yaparken falana maruz olma, filana rağmen değil, kıskançlık, rekabet mülahazasıyla değil. Kur’an-ı Kerim’in temel disiplinlerine uygunluk içinde sünnetin temel disiplinlerine uygunluk içinde bu mesele yapılıyorsa bence orada tereddüt yaşamamak lazım. Şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da hep öyle olacaktır. Bazen çok samimi insanlar engel olacaklardır. Bazen ölçüde samimi olmayanlar engel olacaklardır. Bazen müteredditler engel olacaktır. Bazen araftakiler engel olacaktır. Bazen de materyalistler belki doğru olduğunu bilmem natüralistler doğru olduğunu bilmem pozitivistler efendim engel olacaklardır. Fakat bunları görmezlikten gelmeli. Yürüdüğümüz yolun doğru olduğundan eminsek hiç sarsılmadan yürümek lazım. Bir kapı kaparlar bakarsın Cenab-ı Hak bin kapı açar.”
DOSTUN VEFASIZLIĞINDAN SARSILMAMALI: “Hidayet aklî, fikrî ve hissî bütün letaifinizi hakikati aramada kullanma sonucu Allah’ın içinizde yakacağı bir meşaledir. Siz esbaba tevessül edersiniz, Allah o meşaleyi içinizde yakar, projektör gibi. Her şeyi doğru görürsünüz. Bu açıdan her Mümin, Kitap ve Sünnet çerçevesinde yapması gerekli olan şeyleri yapmalı. Ne dostun vefasızlığından ne düşmanın cefasından sarsılmamalı ve kimseyi de karşısına almamalı. Bunlar ihlası yıkar. Doğru bildiği şeyde de müdafaadan geri durmamalı. Bu defa doğruya karşı saygısızlık yapmış olur.”
Kim ne derse desin, yolunuza devam etmelisiniz
“Kitap ve sünnet endazesinden geçmiş ve icmaya muhalefeti görülmemiş bir şekilde irşat hizmeti ve mefkûreyi ikâme gayreti devamlı olmalıdır. Yurtiçi ve dışındaki eğitim müesseseleri böyle bir hizmet anlayışının neticesi ve problemleri ‘hal ile halletme’ çabasının meyvesidir. Peygamber Efendimiz, gerçek manada Allah uğrunda cihat edenin kim olduğu sorusuna cevap verirken şöyle buyurmuştur: “Sadece Allah’ın adı yüce olsun (i’lâ-yı kelimetullah) diye cihat eden kişi Allah yolundadır.” İ’lâ-yı kelimetullah derken, kararmaya yüz tutmuş kalplerin kir ve lekelerinden arındırılarak asıl sahibine hazır hâle getirilmesini kastediyoruz. Gönül tahtının Mâlikü’l-Mülk’e arz edilmesini ve yaratıcı ile kullar arasındaki engellerin kaldırılmasını… İşte bu niyetle yola çıkmış ve bir kısım hizmetlere azmetmişseniz, meselenin Kur’an ve sünnete uygun olmasına bakıp kim ne derse desin yolunuza devam etmelisiniz. Unutmamalısınız ki İnsanlığın İftihar Tablosu’nun hiçbir tavrı yanlış değildi fakat O’nun bile bir sürü muhalifi vardı.”
Darbelerde preslendim o yüzden daüssıladayım
“Ben 60’ta preslendim, 70’te, 80’de, 28 Şubat’ta da preslendim ve şimdi burada probleme sebebiyet vermemek için daüssıladayım. İçim yanıyor… Orada kaldığım yerleri, tanıştığım arkadaşları düşündükçe burnumun kemikleri sızlıyor. Kadere itiraz duygusuna kapılırım diye mevzu değiştiriyorum, yer değiştiriyorum, başka şeye kaçıyorum... Unutulması gerekli olan şeyler dünya ve dünya nimetleridir. Dünya debdebesi, dünya saltanatıdır. Allah’ın ekstradan verdiği kimseler de, ‘Al sana bir okul, bir yurt, bir okuma salonu…’ diyorlar. Size bu kadar güven duyuluyorsa, bu sizin kredinizdir. Kendi hesabınıza ondan bir şey koparmak suretiyle o krediyi kaybetmeyin. Bu defa o yol tıkanır ve by-pass yapmakla da açamazsınız. Güven sarsılmamalı, herkes sizi nasıl biliyorsa öyle bilmeli, ruhunuzun ufkuna yürüyeceğiniz ana kadar… Dünyaya çıplak geldiniz. Kefeniniz için sağa-sola koşmalı, ‘Acaba bu garibe bir kefen bulabilir miyiz?’ demeliler.”
//www.zaman.com.tr