AKP’li Büyükşehir Belediyesi, geçtiğimiz aylarda hayatlarını ve gözlerini kaybeden gençlerimizin itirazlarını söylemek için bağırdıkları “Her yer Taksim, her yer direniş” sloganlarına atıfta bulunarak, onların demelerinden esinlenerek “Her yerde metro, her yere metro” diyorlar ve yazıyorlar. Gençlerimizin dökülen kanlarından esinlenerek, “Her yerde metro, her yere metro” diyenlere ve sloganını kullananlara da, gençlerimize uyguladığınız aynı metotları uygularsanız iyi olur diye düşünüyorum!
İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun da hazır bulunduğu Meclis toplantısında İstanbul İl genel Meclisi’nin 2014 yılına ait 3 aylık bütçesinin görüşmelerinin yapıldığı toplantıda Meclis Kürsüsünde konuşan 116 Üyeli CHP Grubunun Grup Başkan Vekili Ertuğrul Gülsever görüş ve önerilerini dile getirerek konuşmasında “20 yılda 104 km. metro yapıldı İstanbul’da. Şimdi İstanbul’un her yerinde 6 yılda 700 km. daha metro yapılacağının reklamları var. Sevgili dostlar, onların üzerinde yani geçtiğimiz aylarda hayatlarını ve gözlerini kaybeden gençlerimizin itirazlarını söylemek için bağırdıkları gibi “Her yer Taksim, her yer direniş” sloganlarına atıfta bulunarak onların demelerinden esinlenerek “her yerde metro, her yere metro” yazıyor. 20 yılda yaptığınız 104 km.nin yerine 6 yılda 700 km. yapacaksınız. Sayın Vali’m, siz buradayken bu vesileyle söylüyorum. Bu bir halkı kandırmadır. Eğer buradan esinlenerek “Her yer Taksim her yer direniş” diye gençlerin haykırışlarına mani olmak için uyguladığınız metotları bunları yazanlara da uygularsanız iyi olur diye düşünüyorum” sözleri CHP’liler de büyük alkış alırken, AKP’lilerin itiraz sesleri yükseldi.
Konuşmasına alkışlarla devam eden CHP Grup Başkan Vekili Ertuğrul Gülsever, Vali Mutlu’ya atfen konuşarak, “Sayın Vali’m, konuşmamım bu bölümünde sıra bu gençlik hareketlerine gelmişken, zat-ı âlinize daha evvel yoğunluğunuz nedeniyle bu kürsüde yan yana olamadığımız ifade edemediğim bazı düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Değerli Vali’m, bizim bu 56 ay’da 3 Valimiz oldu. Bir tanesi, birinci valimiz Sayın Muammer GÜLER. İkinci valimiz, 1 Mayıs 2013’ e kadarki valimiz Sayın Hüseyin Avni MUTLU. Üçüncü valimiz, 1 Mayıs 2013’ten sonraki valimiz Sayın Hüseyin Avni MUTLU. Sevgili Vali’m, bizim tanıdığımız Sayın Hüseyin Avni MUTLU zarif, uygar, naif, zerafet dolu, dost bir insandı. Hep saygı duyduk. Sağ olsunlar hep saygı gördük. 1 Mayıs 2013’ten sonraki sayın valimiz, bizim tanıdığımız validen farlı birisi. Biz inanıyoruz ki bu validen Sayın Hüseyin Avni MUTLU’da mutlu değil. O da en az bizim kadar müşteki ve üzgün. Biz inanıyoruz ki gencecik çocuklar şiddet görürken bu mecliste birlikte oldukları insanların üzerine tazyikli su sıkılırken O’nun canı da en az bizim kadar acıyor. Biz inanıyoruz ki kızlı erkekli öğrenci evlerine kolluk kuvvetleri giderken O’nun da yüreği en az onların anneleri, babaları kadar sızlıyor ve isyan ediyor. Sayın Vali’m, biz sizin iyi bir insan olduğunuza inanıyoruz. En azından ben, duygularım bana böyle söylüyor. Lütfen Siz birinci Hüseyin Avni MUTLU gibi olun. Bu size daha çok yakışıyor. Birilerinin taktirini kazanmaktan halkın sevgisini kazanmak çok daha kutsaldır. İnanınız ki bu sevgi, her türlü makamın ve mevkinin üzerindedir ve çok daha ulvidir” sözleri de CHP’li Meclis Üyeleri tarafından “Bravoo Başkan, yaşa başkan” sloganları ile ayağa kalkılarak uzun süre alkışlandı.
İstanbul İl Genel Meclisi’nin 2013 yılı Kasım Ayı oturumlarının 14 Kasım 2013 Perşembe günkü oturumu Meclis Başkanı Hasan Hüsamettin Koçak Başkanlığında toplandı. Bütçenin görüşüldüğü toplantıya İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu da katıldı. İstanbul İl Genel Meclisi'nin Kasım ayı boyunca yaptığı toplantılar sonucu; 2014 yılı (Ocak-Mart) Mali Yılı Bütçe Tasarısı, Yatırım Programı ve Kurumsal Performans Planı karara bağlandı. 130 milyon TL olarak karara bağlanan 2014 Mali Yılı Bütçesi'nde eğitim hizmetleri 54 milyon TL ile birinci sırada yer alırken, sağlık hizmetleri 27 milyon TL ile ikinci sırada yer aldı. İstanbul İl Genel Meclisinin Plan ve Bütçe Komisyonunun CHP’li Üyeleri Mehtap Tazegül, Ömer Erol Çakır ve Müfit Yetkin, Bütçeye muhalefet şerhi imzasını koydular. İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, son bütçesini yapan İl Genel Meclisi üyelerine teşekkür ederek, "İstanbul halkı sizleri hizmetlerinizden dolayı minnetle ve şükranla anacak" dedi. 130 milyon TL olarak kabul edilen bütçenin yüzde 70'i yatırımlara ayrılırken en büyük payı eğitim ve sağlık hizmetleri aldı.
Bütçenin sunulması sonrası Meclis oturumunda 116 Üyeli CHP Grubu adına CHP Grup Başkan Vekili Ertuğrul Gülsever görüş ve önerilerini dile getirerek şunları söyledi;
"Sayın Başkan, Sayın Vali’m, İl Özel İdare’mizin değerli yöneticileri, Saygıdeğer İl Genel Meclis Üyeleri, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına hepinizi saygıyla selamlarım. Değerli Meclis Üyeleri, 2009 Mart Ayı’nda başlayan 56 aylık birlikteliğimizin son bütçe görüşmelerini yapıyoruz bugün. Dolayısıyla 3 aylık dönemi kapsayan bu bütçe görüşmelerinde 4,5 yılı aşkın sürenin bir tahlilini yapmak ve oradan bir potpuri oluşturarak sizlerle bazı düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. İl Özel İdaresi’nin yaklaşık 160 yıllık tarihinde 3 aylık bir bütçe görüşmesi ilk defa yapılıyordur herhalde. Bundan önceki seçim dönemlerinde dönem süresi sona erse de yapılan bütçe yeni seçilen üyelere kadar devam eder. Ve aksamadan yeni bütçeye kadar sürerdi. Ne yazık ki bu sefer öyle olmayacak. Çünkü 4 ay sonra Türk Siyasi hayatına büyük hizmetlerde bulunmuş olan İstanbul İl Genel Meclisi ve İl Özel İdaresi kaldırılarak, kapatılacak. Bu vesileyle öncelikle yüzyıllardır bu büyük kuruma hizmet etmiş olan gelmiş geçmiş bütün valileri, bürokratları ve İl Genel Meclisi Üyelerini sevgiyle yâd ediyor. Ebediyete intikal etmiş olanların aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu sürece birdenbire gelmedik. Adım adım, göz göre göre adeta bağıra bağıra geldik. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak bizim bütün itirazlarımız ve direngenliğimize rağmen İl Genel Meclisimizin ve İl Özel İdaresi’nin kapatılmasına maalesef mani olamadık. Eğer AKP’li dostlarımız da Kocaeli ve İstanbul’un pilot iller olarak seçildiği günden itibaren başlayan süreçte bizim yanımızda olsalar ve bize destek verselerdi İlçe Özel İdareleri kapatılırken bizim sesimize kulak verselerdi, omuz verselerdi inanıyorum ki durum bugün böyle olmazdı.
Sevgili dostlar, bu yalnızca bir kurumun kapatılması ve işlevinin sona erdirilmesi değildir. Bu demokrasinin en temel öğesi olan yerinden yönetim ilkesinden vazgeçilmesidir. Bu, aynı zamanda yerel yönetimlerin güçlendirilmesi yerine merkezden yönetimin hayata geçirilmesinin önünün açılmasıdır. Bu, önümüzdeki yakın gelecekte Belediyelerin de siyasal yaşamdan ağır ağır çekilmesinin planlanmasının ayak sesleridir. Bu vesileyle sizleri ve tüm kamuoyunu buradan uyarmayı bir görev addediyorum. Dikkat ediniz! Aynen İl Genel Meclislerinde olduğu gibi Belediyeler’ de hazırlık aynen böyle başlamıştır. Önce İlçe Belediyelerinin yetkilerinin ve görevlerinin büyük bir kısmı İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne devredilmiştir. Sonra da Büyükşehir Belediyelerinin özellikle imar yetkilerinin önemli bir kısmı Bakanlıklara bırakılmıştır. Bu film ve bu senaryo bize hiç yabancı değildir. Ve sonu bugünden böyledir. Akıbeti aynı İstanbul İl Genel Meclisinin akıbeti gibi olacaktır.
Değerli Meclis Üyeleri, 56 ay’da pek çok şeyi konuştuk ve tartıştık. Gün geldi katkı sunduk, gün geldi itiraz söyledik CHP Grubu olarak. Gün geldi üzüldük, kırıldık, incindik. Ama doğru bildiklerimizi söylemekten asla vazgeçmedik. Halka dair, İstanbul’a dair düşüncelerimizi ifade ederken zaman zaman incinsek de incitmemeye özen gösterdik. Geride bıraktığımız 4,5 yılın bir muhasebesini yaparsak, İstanbul’un ve İstanbulluların sorunları için 1,5 milyar gibi bir bütçeyi kullandığımızı görürüz. İstanbul’un afet sorunlarından trafik problemlerine, sanayisinden ticaretine, tarımından esnafına, çiftçisine kadar bir çok soruna çözüm bulmaya çalıştık. Kültür ve turizm hizmetleri yaptık. Gençlik merkezlerine, spor alanlarına destek olduk. İnsan sağlığı, eğitimle ilgili alanlarda birçok çalışmalar yaptık. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak bütün bu hizmetler için bu bütçenin asla yeterli olmadığını her fırsatta dile getirdik. Daha fazlasını istedik. Bu yetersiz bütçeyi asla kabul etmedik. Reddettik. Bunu İstanbul halkına yapılmış bir haksızlık olarak dile getirdik. Hükümetin ve kamuoyunun dikkatini çekmek için oy vermedik ama bu kurumu kapatmayı kafasına koyanları da asla ikna edemedik.
Değerli Meclis Üyeleri, bütçeye oy vermedik ama önümüze gelen her yatırıma destek verdik. Bizim önerilerimizin dikkate alınmamasına kızdık. Adaletsiz hizmet dağılımına isyan ettik. Siyasal tercihlerle ödüllendirilen ya da cezalandırılan ilçelerdeki haksızlıklara itiraz söyledik. Ama buna rağmen orası da İstanbul, orada yaşayanlarda bu kentin insanlarıdır diye baktık olaya. Desteğimizi esirgemedik. Halkın yararına olan her şeye “evet” dedik. Bu 4,5 yılı bir gözden geçirelim. İstanbul’a yağmur yağdı. Bazı semtlerimizi sel bastı. İnsanlar mağdur oldu. Birlikte üzüldük. Nasıl yardımcı oluruz? Yaralarını nasıl sararız? diye paralandık. Ama dere yataklarının İmara açılmasına da bir türlü mani olamadık. İstanbul’u vurması muhtemel bir deprem olasılığına karşı dar bütçemize rağmen çareler aradık. Girişimlerde bulunduk. Ama gözünü dünya hırsı ve para bürümüş insanların afet sonrasında kullanılmak üzere ayrılan planlara işlenen 450 alanın 267 tanesinin imara açılmasına maalesef mani olamadık.
Bütçemizin büyük bölümü aşağı yukarı 350 milyon liralık kısmı İstanbul’un halkının sağlığına ayrılmıştır. Bu para ile zaman zaman eski hastanelerimizi onardık. Zaman zaman güçlendirmeler yaptık. Zaman zaman yatak kapasitelerini arttırdık. Zaman zaman ek binalar yaptık. Biz hastanelerin binaların kalitelerini arttırmaya çalışırken bir gün birden bire hükümetten tam gün yasası diye bir uygulama çıktı. Biz hastanelerin kalitesini arttırmaya çalıştığımız sırada doktorlarımız ve hekimlerimiz hastanelerden ayrılmaya başladı. İtiraz söyledik. Dinletemedik. Hastaların tedavileri ve bakımları büyük ölçüde zarar gördü. Kalitenin düşmesi kaçınılmaz oldu. Yapmayın, etmeyin dedik defalarca bu mecliste dile getirdik ama Bakanın inadını kıramadık. Ortalık toz duman oldu. Hekimler ayağa kalktı. Hastalar mağdur oldu. İki koca yıl boşa harcandı. Sonunda biz haklı çıktık. Bakan gitti. Yasa değişti. Tam gün kalktı. Uygulamadan vaz geçildi. Her şey eskiye döndü.
Değerli arkadaşlarım, hastanelerde yatak sayısını 16.578’ e kadar çıkardık. Ama İstanbul’un artan nüfusuna bir türlü yetişemedik. Bugün İstanbul’da ortalama 1000 kişiye bir yatak düşüyor. İleri uygar ülkelerde bu rakam bunun 1/3’ü. Hatta ¼ oranındadır. Biz burada açığı kapatmaya çalıştıkça Sayın Başbakan ateşli bir futbol taraftarı gibi 3 tane yetmez 5 olsun 5 ‘de yetmez 6 olsun diye tezahürat yapıp slogan atarak herkesi daha fazla çocuk yapmaya çağırdı. Teşvik etti ve zorladı. Değerli dostlarım, onun iyi mi kötü mü olduğunu Allah geçinden versin hastalanırsanız göreceksiniz.
Bütçenin ortalama % 40’ını eğitime ayırdık. Yani 4,5 yılda aşağı yukarı 600 milyon TL’sini eğitime harcadık. 2009’da 50-55 olan ilköğretim sınıf mevcutlarını 2011’de 45’lere hatta 42’lere çekmeyi başardık. Sonra anide bir gece bir vahiy geldi. 4+4+4 diye bir eğitim sistemi icat edildi. 5 yaşında daha oyun çağındaki çocuklar sabahın köründe minibüslere doldurulup okullara gönderilmeye başlandı. Anne-babalar çocuklarınızı okula göndermezseniz şöyle cezayla cezalanırsınız, böyle cezalanılırsınız diye tehdit edilmeye başlandı. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak bizler burada uzun uzun bu işin yanlışlığını anlatmaya çalıştık. Bizzat ben, bu kürsüden yetkili Bakana ve Hükümete seslendim. Sizleri uyarmaya çalıştım. Ama siz Başbakanımızı kızdırmayalım düşüncesiyle, partinizi koruma düşüncesi ve içgüdüsüyle için için bize hak vermenize rağmen “bu bizim işimiz değil, biz bu işe karışmayız” diyerek işin içinden sıyrılmaya çalıştınız. Bize karşı çıktınız. Değerli dostlar, n’oldu? 42’lere düşmüş olan öğrenci sayıları bugün ilköğretimlerde 48’lere kadar yükseldi. Biz yine haklı çıktık. Fatura Bakana kesildi. Bakan gitti. Okula başlama yaşı yeniden 6’ya 7’ye çıktı. Ve orada da eskiye dönüldü.
Değerli Meclis Üyeleri, şimdi buradan söylüyorum. Bir süre sonra da 4+4+4’den de vazgeçmek zorunda kalacaksınız. Ama iş işten geçmiş olacak. Halk, eğitime verilen bu tahribatı unutmayacak. Bunları affetmeyecek. Çocuklarımıza ve velilere verilen eziyeti hep hatırlayacak. Dindar ve kindar bir nesil yaratmak isteyenlere “ hayır biz çağdaş, uygar, kin gütmeyen, barış içinde ve kardeşçe yaşayan gençler istiyoruz” diyerek, gereğini sandıkta göstererek verecek.
Biz burada AKP’li arkadaşlarımızla, Cumhuriyet Halk Partilileriyle, Saadetlisiyle, MHP’lisiyle; DSP’lisiyle önemli bir görev yaptık. Biz, işi bırakıp giden zarara uğratan müteahhidin hesabını sorduk İdareye. İşini doğru yapmayan taşeronu sorduk. Basılan derginin, broşürün hesabını sorduk. Halkın her kuruşunun doğru harcanmasına önderlik etmeye çalıştık. Yetkileri kullananların hata yapmalarını önlemeye çalıştık. Halk adına bir otokontrol ve denetim oluşturduk burada. Şimdi artık bu meclis kapanıyor. Halkın denetimi, hakkı elinden alınıyor. Denetimsiz, kontrolsüz, hesap vermeyen bir düzen kuruluyor hızla. Sevgili arkadaşlarım, mahkeme kadıya mülk olmaz. İnanın ki bu hesap tutmaz. Bir gün mutlaka bozulur. Biliniz ki bu halk buna asla razı olmaz.
Sevgili Meclis Üyeleri, artık İl Özel İdaresi de kapatılıyor. Bu kurumda görev yapan binlerce insan işinden, aşından, ekmeğinden kuşkulu. Kimse 30 Mart’tan sonra akıbetinin ne olacağını bilmiyor, bilemiyor. Taşeron işçiler büyük bir korku içinde çoğu sokağa bırakılacağı kuşkusuyla yaşıyor aylardır. Yetkililerden onlar adına rica ediyoruz. Lütfen bir an önce bu insanları rahatlatacak yasal düzenlemeleri hazırlayın. Yaşanacak olan olası dramların önüne geçin. Bunun bir insanlık görevi olduğunu asla unutmayın.
Değerli arkadaşlar, biz İstanbul’un trafik sorunları ile de ilgilendik. Arkadaşlarımız zaman zaman itiraz ettiler. Ama bu meclisin bir Trafik Komisyonu olduğunu unuttuk. Biz bazen Trafik Şube Müdürlüğümüze bazen Büyükşehir Belediyesi’nin Trafik Koordinasyon Merkezine gönderilmek üzere dilekçeler yazdık. Hepimiz biliyoruz İstanbul’un trafik sorununun ne kadar acımasız olduğunu. Sizi temin ediyorum ki bugün sabahleyin saat 11,30’da Kozyatağı’ndan arabama bindim ve buraya tam 1,5 saatte geldim. Bu kadar büyük bir keşmekeşin olduğu üstelik de trafiğin yoğun olmaması gereken bir saatte yaşadığımız bu tabloyu her gün İstanbullular yaşıyor.
Değerli Meclis Üyeleri, “20 yılda 104 km. metro yapıldı İstanbul’da. Şimdi İstanbul’un her yerinde 6 yılda 700 km. daha metro yapılacağının reklamları var. Sevgili dostlar, onların üzerinde yani geçtiğimiz aylarda hayatlarını ve gözlerini kaybeden gençlerimizin itirazlarını söylemek için bağırdıkları gibi “Her yer Taksim, her yer direniş” sloganlarına atıfta bulunarak onların demelerinden esinlenerek “her yerde metro, her yere metro” yazıyor. 20 yılda yaptığınız 104 km.nin yerine 6 yılda 700 km. yapacaksınız. Sayın Vali’m, siz buradayken bu vesileyle söylüyorum. Bu bir halkı kandırmadır. Eğer buradan esinlenerek “Her yer Taksim her yer direniş” diye gençlerin haykırışlarına mani olmak için uyguladığınız metotları bunları yazanlara da uygularsanız iyi olur diye düşünüyorum…
Sayın Vali’m, konuşmamım bu bölümünde sıra bu gençlik hareketlerine gelmişken, zat-ı âlinize daha evvel yoğunluğunuz nedeniyle bu kürsüde yan yana olamadığımız ifade edemediğim bazı düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Değerli Vali’m, bizim bu 56 ay’da 3 Valimiz oldu. Bir tanesi, birinci valimiz Sayın Muammer GÜLER. İkinci valimiz, 1 Mayıs 2013’ e kadarki valimiz Sayın Hüseyin Avni MUTLU. Üçüncü valimiz, 1 Mayıs 2013’ten sonraki valimiz Sayın Hüseyin Avni MUTLU. Sevgili Vali’m, bizim tanıdığımız Sayın Hüseyin Avni MUTLU zarif, uygar, naif, zerafet dolu, dost bir insandı. Hep saygı duyduk. Sağ olsunlar hep saygı gördük. 1 Mayıs 2013’ten sonraki sayın valimiz, bizim tanıdığımız validen farlı birisi. Biz inanıyoruz ki bu validen Sayın Hüseyin Avni MUTLU’da mutlu değil. O da en az bizim kadar müşteki ve üzgün. Biz inanıyoruz ki gencecik çocuklar şiddet görürken bu mecliste birlikte oldukları insanların üzerine tazyikli su sıkılırken O’nun canı da en az bizim kadar acıyor. Biz inanıyoruz ki kızlı erkekli öğrenci evlerine kolluk kuvvetleri giderken O’nun da yüreği en az onların anneleri, babaları kadar sızlıyor ve isyan ediyor. Sayın Vali’m, biz sizin iyi bir insan olduğunuza inanıyoruz. En azından ben, duygularım bana böyle söylüyor. Lütfen siz birinci Hüseyin Avni MUTLU gibi olun. Bu size daha çok yakışıyor. Birilerinin taktirini kazanmaktan halkın sevgisini kazanmak çok daha kutsaldır. İnanınız ki bu sevgi, her türlü makamın ve mevkinin üzerindedir ve çok daha ulvidir. Her zaman her yerde sevginin kazanması dileğiyle hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum"
İstanbul İl Genel Meclisinin Bütçesi üzerine Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi olan ve Büyükçekmece İlçesinden seçilen CHP İl Genel Meclis Üyesi Mehtap Tazegül’ün konuşmasındaki satırbaşları şöyle;
“Bugün hepinizin bildiği gibi 2014 yılı il özel idaresi bütçesi onaylanacak. Ben öncelikle plan-bütçe komisyonu üyesi olarak, plan-bütçe komisyonu üyesi arkadaşlarıma ve emeği geçenlere teşekkür etmek istiyorum. Kıt imkanlarla İstanbul'a neler yapabileceğimizi 3 günlük kısa bir sürede planladık ve sonuca bağladık. 2014 yılı 3 aylık bütçemizi 130.000.000 TL olarak belirledik. Bu bütçenin %21 oranla 27.304.997.00 TL'si cari toplamı, %71.72 oranla 93.230.356.00 TL'si yatırım toplamı, %7.28 oran ile 9.464.647.00 TL'si yedek-transferlerden oluşmaktadır. Biz CHP Grubu olarak bu bütçeyi itirazı kayıtla imzaladık. Bizim bu şerhimiz, rakamlarla ilgili değil.
CHP Grubu olarak biz; referandum yapılmadan o beldelerde yaşayanlara sorulmadan, 1500'e yakın belde belediyesini kapatan, köylerimizi mahalle yaparak köylülerimizi mağdur eden aralarında İstanbul'unda olduğu 30 ilde belediye sınırı mülki idare sınırına eşitlenerek, il özel idareleri ve il genel meclislerini kapatarak, ülkede iki başlılığı getiren demokratik ve çağdaş ülkelerde yerinden yönetim yeni yerel yönetimlerin arttırıldığı bir yol izlenirken, yerel yönetimleri kapatıp merkezi yönetime yönelen zihniyete karşıdır.
Kısaca bizim itirazımız; 6360 sayılı kanunun 1.maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında geçen yerinden yönetim özerklik şartlarına aykırı olan merkezi idarenin kendileri üzerinden yürüttüğü hizmetleri yerleştiren ve demokratikleştiren il özel idarelerinin kapatılmasına tepkidir. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum”
SİVİL HABER