Adımız avam, müziğimiz değil

Kemal Arslan, Bora Bekiroğlu ve Uğur Onatkut'tan oluşan Avam Garde Trio, geleneksel müziğimizden aldıkları ilhama çağdaş müziğin sağladığı imkânları katarak farklı bir müzik oluşturuyor.

Adımız avam, müziğimiz değil

Ali Pektaş'ın haberi

Kemal Arslan, Bora Bekiroğlu ve Uğur Onatkut... "Müziği kalıplara sığdırmaya çalışmayan, seyyah mizaçlı ve maceraperest ahenk sevdalısı" üç müzisyen. Bu duygularla bir araya gelip, geleneksel müziğimizin kendilerine verdiği ilhama çağdaş müziğin sağladığı imkânları katarak bir yolculuğa çıktılar. Mevlânâ gibi sözlerin bittiği yerde, ayakları bu topraklara basanların dünyaya söyleyebileceği yepyeni sözler olduğunu bilerek. Bu müzikal yolculuklarının adını da Avam Garde koydular. Avam Garde Trio, ilk albümünü geçtiğimiz günlerde Kalan Müzik etiketiyle müzikseverlerin beğenisine sundu. Grup üyeleri ile bir araya gelerek onları ve bu farklı müzikal yolculuklarını konuştuk. Topluluğu oluşturan üç isim de doğuştan müzisyen desek yanlış olmaz. Uğur Onatkut, halen Yüksek Sadakat grubunun bir üyesi. Bora Bekiroğlu bu yılki Eurovision temsilcimiz Can Bonomo'yla çalıyor. Kemal Arslan da bugüne kadar birçok projede yer aldı.

Avam Garde Trio her ne kadar yeni bir topluluk olarak görülse de oluşum süreci uzun yıllar öncesine dayanıyor. Kemal Arslan ve Bora Bekiroğlu üniversiteden arkadaş. Ekili 1999 yılında tanışmış ve Sabancı Üniversitesi müzik kulübünde birçok projede birlikte çalışmış. Onlardan biri de Kemal Arslan'ın geliştirdiği Avam Garde Orkestrası. Orkestra üyeleri merkezi İstanbul olarak kabul edip bir kültürel havza belirleyerek oradan derlenmiş müzikleri yeniden yorumlamaya başlamış. Bilinen, bilinmeyen, anonim birçok eseri seslendirmişler.

Dünyaya açılacağız

Avam Garde Trio enstrümantal müzik yapıyor ve bu müziğin dünyaya daha rahat açılabileceğini düşünüyor. Bora Bekiroğlu, "Bu müzik bizim dünyaya ulaşma aracımız olacak. Müziği yaparken sınırlara göre hareket etmediğimiz için daha farklı kültürlere ve insanlara ulaşmamızı sağlayacak." diyor. Uğur Onatkut da "Herhangi bir alanda yeni bir şey söylenecekse bunun dünyada en uygun olduğu yer Türkiye. Avam Garde'ın yaptığı şey buna işaret ediyor. Dünyada algılanması çok kolay olacak." şeklinde konuşuyor.

Bu iklimde nüveleşen Avam Garde Trio'nun doğuşunu Kemal Arslan şöyle anlatıyor: "Orkestrada çalışırken hiç dinlemediğimiz bir müzik bile bizim müziğimiz gibi geliyordu. O zaman müzikteki var olan sınırları sorgulamaya başladık. Nereden itibaren bizim müziğimiz? Misakı Milli sınırlarından itibaren mi? Var olan sınırları sorunsallaştırıyoruz, öteliyoruz ama tam manası ile kaldıramıyoruz. Ama esnetiyoruz. Orkestranın esprisi buydu. Sonra bir tür müzikal iklim oluşturdu. Onun ilham verdiği şeylerden Avamgard Tiro doğdu."

Hazmı ve üretmesi kolay değil

Besteler oluşmaya başladığında bu ikili nasıl yaparız diye düşünürken Bora Bekiroğlu, Uğur Onatkut'un kapısını çalmış. Sonrasında katı çerçeveler ve yol haritası çizmeden bu müzik onları nereye götürüyorsa yürümeye başlamışlar. Tabiri caizse müzikleri el yordamı ile gelişmiş. Topluluğun ismi Avangart'ı çağrıştırsa da sadece bundan ilham alıyor. İsminin Avam Garde olması da sizi yanıltmasın. Yapılan iş avam bir iş değil. Kemal Arslan'ın deyişi ile "hazmı ve üretmesi o kadar kolay değil". Bir şekilde gelenekle ve modernle problemli bir ilişkisi var. Ondan ilham alan, beslenen ama onu dönüştüren bir yapısı var.

Peki bunu neden avamla ilişkilendiriyor Kemal Arslan bunu: "Çünkü bir şekilde halk kültüründen besleniyor. Öndeki enstrümanı bağlama. Bir şekilde yeni bir müzik arayışı var. Ama teorik olarak katı çerçevesi yok. Yeni bir sentez ortaya çıkarmak isterken bunu bir teorinin ürünü gibi ortaya sunmaktansa daha el yordamı ile melodinin peşinden giderek bunu yapmaya çalışıyoruz."

Bora Bekiroğlu, eserlerin son hallerinin ilk hallerinden oldukça farklı olduğunu söylüyor. Bazen bir bestenin iki farklı esere bile dönüştüğünü dile getiriyor. "Kafamızda belli kalıplara oturtmak yerine ezgi ve melodi ne istiyorsa onun peşinden giderek yaptık müziğimizi. Aynı şarkıyı beş kez, farklı şekillerde kaydettiğimiz oldu." diyor.

İşimiz uyumsuzluklarla

Uğur Onatkut, Avam Garde müziğini şu sözlerle anlatıyor: "Türkiye'nin müziği. Kendinizi serbest bırakıp sınırlarını kaldırdığınızda zaten ortaya böyle bir müzik çıkıyor. Bulunduğumuz coğrafya itibarıyla Türkiye'nin müziği sentez olmalı. Avam Garde kendimi bana hatırlatıyor." diyor.

Kemal Arslan albümdeki eserlerin ayrı ayrı hepsinin bir hikâyesinin olduğunu anlatıyor. Ama asıl hikâye şu: "Müziğin tanımı gereği seslerin uyumunun peşindeyiz elbet; bu yüzden, işimiz biraz da uyumsuzluklarla. Yenilenmenin ancak farklı olanla temas halinde mümkün olabileceği düşüncesiyle yan yana getiriyoruz onca farklılığı. Ayrılığın farklılığın çatışma ve çelişkinin sanatın varlık sebebi olduğunu ve de ayağını bu topraklara basanların dünyaya söyleyebileceği yepyeni özler olduğunu bilerek."

Görüntünün eşlik ettiği bir müzik

Avam Garde müziğini dinleyen herkes, kafasından imgelerin ve görüntülerin aktığını söylüyor. Görüntüye eşlik eden ya da görüntünün eşlik ettiği bir müzik olarak yorumluyor. Topluluk üyeleri de bunun farkında. Kemal Arslan çok ayrıksı ve yenilikçi bir sahneleri olacağını ifade ediyor. Yani sahnede alışılmış bir müzik topluluğu performansı izlemeyeceğiz. Avam Garde sinema müziğine de çok yakıştırıldığı için gelecek dönemde böyle bir çalışma da yapabileceklerini anlatıyor.

(Zaman Cumartesi)

Haber Kaynağı : Haber7.com

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner309

banner225

banner209