Yıldız'dan Sürgün Sultan'ın romanı

Adı hep “Hain mi? Yoksa vatanına âşık bir kahraman mı?” ekseninde anılan, tartışılan Sultan Vahdettin’in hayatını daha insanî noktalardan ele alan bir roman...

Yıldız'dan Sürgün Sultan'ın romanı

Hasbahçe'de Sonbahar adlı romanında Lale Devrini'ni anlatan tarihçi Zekeriya Yıldız'ın Sürgün Sultan'ı son Osmanlı padişahı Vahdettin’in özellikle sürgünden sonraki hayatını ele alan, o döneme dair bilgiler içeren bir roman.

, Sultan Vahdettin’in ve Osmanlı hanedanının hayatını, acı bir yüzüyle, yani sürgünden sonraki süreçte yaşananlarla temaşa ediyor... 

Gerçi bu noktaya gelmezden evvel, sürgünden önceki yıllara da değinilen, özellikle Mustafa Kemal ve Vahdettin Han ekseninde yaşanan (hep tartışılagelmiş) olaylara temas eden kısımlar da yok değil. Fakat genel kurgunun Vahdettin’in sürgünü üzerine şekillendiğini belirtmek daha doğru olur. Eser, daha çok buna yoğunlaşmış...

Bu kitapta yazar Zekeriya Yıldız, bize, adı hep “Hain mi? Yoksa vatanına âşık bir kahraman mı?” ekseninde anılan, tartışılan Sultan Vahdettin’in hayatını daha insanî noktalarda ele almamızı, okumamızı öneriyor. Nihayetinde onun da herkes gibi (ve herkes kadar) toprağına âşık bir insan olduğunu ortaya koyarak, Sultan Vahdettin’le bir empatik yolculuğa çıkmamızı tavsiye ediyor.

İstanbul’dan kaçarcasına gitmek zorunda bırakılışı, bir zamanlar savaştığı ülkelerin himayesine girmeye mecbur edilişi, bu himaye sürecinde yaşadığı incinmeler, arkasından gazetelerde yazılan hakaretamiz yazılar, söylenen kem sözler, Hicaz ziyareti ve son olarak ölümüne kadar İtalya’da yaşadıkları romanın okura ilginç ve etkileyici gelebilecek ayrıntıları... Fakat bunların yanısıra kitapta okurlara sunulan bir bilgi daha var ki; o da, Âl-i Osman’ın sürgün şartlarında yaşamakta nasıl zorlandıkları ve bugün belki pekçoğumuza bile garip gelecek şekilde ellerinde bulunan serveti kullanmayı beceremeyerek çektikleri sıkıntılar...

Romanın arkaplanını ise aynı dönemde yurtdışına kaçan, başka ülkelere sığınan diğer Osmanlı yetkilileri ve subayları oluşturuyor. Bunlardan Damat Ferit Paşa’nın ailesiyle birlikte yaşadıkları yine ibret olabilecek cinsten... O dönemde adeta Osmanlı’nın bir dönem etkili isimleri bir bir vatanlarından göçmek ve başka diyarlara gitmek zorunda bırakılıyorlar. Her birisi bir yana saçılıyorlar... Türkiye kurulurken, sanıyorum en çok canı yananlar da bir önceki İttihat ve Terakki döneminde görev yapan önemli isimler oluyor. Suçlu ya da suçsuz ayırtedilmeksizin neredeyse hepsi göçe zorlanıyorlar.

Bir yandan Türkiye’de yeni bir düzen kurulurken, diğer yandan bir kısım Osmanlı insanının yurtdışında ne gibi sıkıntılar, cefalar, zorluklar çektiğini okumak; yakın tarihimizi bir de onların penceresinden izleyebilmek Sürgün Sultan’ın sanırız en büyük artısı. Hep kazananların gözünden okuduğumuz yakın tarihi şimdi bir de kaybedenlerin gözünden okumamız gerekmez mi? Evet, tarihi yargısız infazlardan korumak için bu şart gibi...

(Haber 7)

Haber Kaynağı : Haber7.com

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner309

banner225

banner209