Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "IMF ve Dünya Bankası tarafında, Türkiye'nin, bundan sonraki dönemde kendi deneyimlerini, tecrübelerini, iyi uygulamalarını mümkün olduğu kadar fazla ülkeyle paylaşması yönünde beklenti olduğunu" söyledi.
Babacan, "Çünkü işleyen iyi bir örnek, yazılan reçetelerden, uluslararası kuruluşların yazdığı raporlardan çok daha etkili olabiliyor. İnsanlar gözleriyle gördüğü, iyi sonuç veren bir örneği çok daha ikna edici buluyorlar ve uygulamada da çok daha olumlu bakabiliyorlar" dedi.
IMF-Dünya Bankası Bahar Toplantıları için ABD'nin başkenti Washington'da bulunan Babacan, Türk basın mensuplarıyla bir araya geldi.
Washington'daki programının ana eksenini IMF-Dünya Bankası Bahar Toplantıları'nın oluşturduğunu belirten Babacan, iki günlük temasları kapsamında, G-20 çalışma yemeği ve toplantıları ile Rio 20 konferansına hazırlık amacıyla yapılan bakanlar toplantısına katıldığını söyledi.
Bunun yanında, G-8 ülkeleri ile Türkiye ve Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar gibi bazı Körfez ülkeleriyle beraber, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki dönüşüm yaşayan ülkelere yardım için Deauville Ortaklığı sürecinde bakanlar toplantısı gerçekleştirdiklerini belirten Babacan, bu toplantıdaki hedef ülkelerin Mısır, Tunus, Libya, Fas ve Ürdün olduğunu, toplantıda, bu ülkelerin ekonomik dönüşümlerine nasıl yardım edebilecekleri gibi konuları ele aldıklarını kaydetti.
Temaslarının son gününde de Uluslararası Para ve Finans Komitesi'nin (IMFC) kısıtlı katılımlı bakanlar toplantısına katılacağını, arkasından daha geniş katılımlı toplantı yapacaklarını anlatan Babacan, öğleden sonra da Dünya Bankası Kalkınma Komitesi toplantısına iştirak edeceklerini söyledi.
Babacan, temasları sırasında ikili görüşmelerinin de olduğunu belirterek, Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick ile bir araya geldiğini söyledi.
Bunun yanında G-20 marjında ABD Hazine Bakanı Timothy Geithner ile ikili görüşmesi olacağını belirten Babacan, ABD tarafından gelen talep doğrultusunda Beyaz Saray Danışmanlar Kurulu Başkanı Alan Krueger ve ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Ekonomik İşlerden Sorumlu Müsteşarı Robert Hormats ile bir araya geleceğini bildirdi.
Babacan, yine diğer ülkelerin temsilcileriyle de bazı ikili görüşmelerinin olacağını kaydetti.
Ayrıca, Babacan, IMF-Dünya Bankası Bahar Toplantıları kapsamındaki temaslarının son gününde Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinin görünümleriyle ilgili brifingler alacaklarını ve akşam da Türkiye'ye döneceğini söyledi.
"Henüz problemler bitti demekten çok uzağız"
Toplantıların her açıdan faydalı olduğunu belirten Babacan, "Çok taraflı toplantılarda, 2-3 ay öncesine göre, genel atmosferin daha iyi olduğunu gördüm. Cannes zirvesinden bugüne kadar geçen sürede bir yandan Yunanistan ile anlaşma, bir yandan Avrupa Merkez Bankası'nın piyasalara giriyor oluşu, bunun yanında AB'nin mali anlaşmalar konusunda liderler seviyesinde mutabık kalması, bazı risklerin bugün için ortadan kalkmasını beraberinde getirdi. Ama şimdi uygulamalar çok önemli" dedi.
AB'deki 27 ülkeden 25'inin mali anlaşmayı anayasa seviyesinde kendi mevzuatlarına ekleyeceklerini belirttiklerini hatırlatan Babacan, yine de ülkelerin parlamentoların nasıl bir sonuç çıkacağının hep beraber görüleceğini kaydetti.
Babacan, "Ama tabii ki henüz problemler bitti demekten çok çok uzağız" dedi.
"ABD'den 2013 yılında somut adımlar atmasını bekliyoruz"
Babacan, 2013 yılının da ABD açısından çok önemli olacağına işaret ederek, ABD'deki başkanlık seçimlerinden sonra ülkenin ekonomi politikalarının çok yakından izleneceğini, beklentilerinin ABD'nin uzun vadeli, tutarlı politikaları uygulamaya başlaması olduğunu kaydetti.
Bir soru üzerine Babacan, şunları kaydetti:
"ABD'den bu yıl somut adım beklemiyoruz. Ekonomi açısından ABD Merkez Bankası'nın olağanüstü likidite koşullarıyla belki bu sene bir miktar büyüme, istihdam oluşacak ama başka hiç birşey yapmazlarsa, sadece para basarak yıllarca bu durumu idare edeceklerini düşünüyorlarsa, o büyük hata olur.
Bizim de herkesin de beklentisi, artık 2013 yılında daha köklü tedbirlerin alınacağı, bütçe açıklarını azaltmak için adımlar atılacağı ve yapısal reformlar üzerinde de daha ciddiyetle durulacağı. Bu beklenti gerçekleşmezse, o zaman daha zor bir dönemi görebiliriz, ama ben o hatayı yapacaklarını sanmıyorum. Gereken neyse 2013'te yaparlar diye tahmin ediyorum.
2013'te öncelikle bütçe açıklarını azaltmaya başlayacak somut adımları atıp, orta vadeli ve kredibilitesi olan bir mali uyum programını açıklamaları gerekir diye düşünüyoruz doğrusu, sadece 1 yıl değil, en az 3 yıllık.
Biz düşünüyoruz derken, bunu aynı zamanda bir G-20 önerisi olarak sonuç bildirgesine de işlemiş durumdayız. Yani, gelişmiş ülkelerin en kısa zamanda kredibilitesi yüksek, uygulanabilir orta vadeli programlarını açıklamaları gerekir diye G-20 bildirgesine yazdık. ABD de dahil, bütün ülkeler, doğru diye altına imza attı. Bu sadece bizim beklentimiz değil, olması gereken, umarım da olur".
Babacan, ABD ekonomisiyle ilgili başka bir soru üzerine, "Şimdiye kadar görülmemiş büyüklükte likidite operasyonlarıyla işte daha yeni yeni bir miktar büyüme, bir miktar istihdam görüyoruz ama ilelebet böyle sürmesi mümkün değil. Zaten seçime kadar böyle gider, ondan sonra gerekenleri yaparlar diye tahmin ediyorum" dedi.
Türkiye, tecrübelerini aktaracak...
Babacan, ekonomide Türkiye'nin tecrübeleri ve ekonomik model olmasına yönelik soru üzerine, Dünya Bankası Başkanı Zoellick ile görüşmelerinin beklenenden çok uzadığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Şu anda bizden beklenen, bundan sonraki dönemde kendi deneyimlerimizi, tecrübelerimizi, iyi uygulamalarımızı mümkün olduğu kadar fazla ülkeyle paylaşmamız. Çünkü işleyen iyi bir örnek, yazılan reçetelerden, uluslararası kuruluşların yazdığı raporlardan çok daha etkili olabiliyor.
İnsanlar gözleriyle gördüğü, iyi sonuç veren bir örneği çok daha ikna edici buluyorlar ve uygulamada da çok daha olumlu bakabiliyorlar. Türkiye'den böyle bir beklenti var, IMF tarafında da Dünya Bankası tarafında da var."
Başbakan Yardımcısı Babacan, IMF'nin tavsiyesiyle Sudan'ın, Türkiye'nin, Hazine Bakanlığının borç ve para yönetimindeki bilgi işlem sistemini kendilerine kurmasını istediği örneğini vererek, önümüzdeki dönemde bu tip çalışmaların çoğalabileceğini ifade etti.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Öyle bir noktaya geldik ki, bugün pek çok ülkenin Suriye politikası, Türkiye'nin söylemlerine önemli şekilde endeksleniyor, pek çok ülke Suriye politikasını oluştururken Türkiye'nin ne dediğine çok dikkatli biçimde kulak veriyor" dedi.
Babacan, İran ile P5 1 ülkeleri arasında İstanbul'da yapılan toplantının, dünyada petrol fiyatlarının en az 6-7 dolar düşmesini sağladığını kaydetti.
IMF-Dünya Bankası Bahar Toplantıları için ABD'nin başkenti Washington'da bulunan Babacan, Türk basın mensuplarıyla bir araya geldi.
Babacan, Suriye'ye yönelik soru üzerine, ister ABD olsun, ister Suriye Halkının Dostları Toplantısına katılan 81 ülkenin bu konudaki duruşu olsun, Türkiye'nin yaklaşımlarının, ortaya koyduğu dik duruşun ve insanlık adına yüksek sesle görüşlerini ve eleştirilerini ortaya koymasının takdir edildiğini söyledi.
ABD ile Suriye konusunda çok yakın diyaloglarının bulunduğunu belirten Babacan, şöyle devam etti:
"Çizgimiz burada, Washington'da genel kabul görüyor ve Türkiye'nin bu konudaki önerileri, tavsiyeleri ABD ve pek çok Avrupa ülkesi tarafından ciddi biçimde dikkate alınıyor. Pek çok ülke Suriye politikasını oluştururken Türkiye'nin ne dediğine çok dikkatli biçimde kulak veriyor.
Bazen Türkiye'de bazı çevreler, Türkiye'nin yaptıklarını dışardan zorla, telkinle yapıyor gibi görüyor ama işin aslı tam tersi, öyle bir noktaya geldik ki, bugün pek çok ülkenin duruşu, Suriye politikası, Türkiye'nin duruşu, Türkiye'nin söylemlerine önemli şekilde endeksleniyor."
Suriye ikili görüşmelerin gündemindeydi...
Suriye konusunun IMF-Dünya Bankası Bahar Toplantılarında, ikili görüşmelerinde gündeme geldiğini belirten Babacan, "Birinci olmasa da ikinci konu mutlaka Suriye oluyor" dedi. Babacan, Türkiye'nin aktif ve ön planda etkili olması nedeniyle, Türkiye'den hangi üst düzey yetkili nereye giderse gitsin, ilk Suriye sorusuyla karşılaştığını dile getirdi.
Babacan, Suriye konusunda en önemli problemin, uluslararası toplumun tek bir duruş sergileyememesi olduğunu belirterek, "BM Güvenlik Konseyi'nin 14 Nisan'daki kararına kadar, uluslararası toplumun tek bir sesi yoktu Suriye konusunda, hatta mevcut rejimi ve hatta bir ölçüde yaptıklarını destekleyecek ülkeler vardı, bunlar bir ölçüde hala var ama gözlemcilerle ilgili Güvenlik Konseyi'nin kararının alınmasından sonra umuyoruz ki yeni döneme girilmiştir bu konuda. Yani, bunu bir ilk olumlu adım olarak kabul etmek lazım, bundan sonra da benzer adımların gerekirse atılabileceğini düşünmek lazım."
Suriye'nin sorunlarının kendi iç dinamikleriyle çözülmesi gerektiğini belirten Babacan, "Şiddetin durması, gözlemcilerin sayısı yeterli olup işlerini iyi yapabilmesi halinde, zaten Suriye'nin iç dinamikleri gerekeni yapacaktır, fazla bir şeye gerek yok" dedi. Babacan, şiddet ortadan kalktıktan sonra halkın gerçek iradesi hangi yöndeyse Suriye'de işlerin gidişinin o yönde gerçekleşebileceğine inandığını kaydetti.
"Somut tarihler konulmalı"
Babacan, Suriye konusunda alternatif çözümlere yönelik soru üzerine, şu anda önlerinde Annan planı bulunduğunu ve plan tam uygulanması halinde, bunun olumlu gelişmelerin başlangıcı olabileceğini belirterek, "Ama rejimin sözlerini tutup tutmayacağını zaman gösterecek, hep birlikte göreceğiz. Şu anda pek çok ülkenin yaptığı gibi biz de bu plana destek veriyoruz, harfiyen uygulanması konusunda talepkar oluyoruz" dedi.
Babacan, Annan planına bir zaman çizelgesi, somut tarihlerin de konulması gerektiğine işaret etti.
Suriye'den Türkiye'ye sınır ihlallerini BM ve NATO'da kayda geçirdiklerini belirten Babacan, "Bugün için bundan ötesinde birşey yok ama ilerde olayların gelişmelere bağlı olarak Türkiye için seçenekler açık ama umarız ki işler o noktaya varmaz, umarız ki Annan planı olsun, BM kararları olsun onlar sonuç verir. Suriye'de bir an önce barış, huzur, istikrar elde edilir, bizim asıl amacımız bu. Dışarıdan çözümlerin Suriye için iyi sonuçlar getiremeyebileceğini de hesaba katıyoruz. Dolayısıyla, mümkün olduğunca şiddetin durması, güç kullanımının durması ve Suriye'nin kendi iç dinamiklerinin iyi şekilde çalışmasını sağlayarak, oradaki gelişmeleri hep beraber izlemek, bizim asıl tercihimiz bu" dedi.
İstanbul toplantısı petrol fiyatlarını etkiledi...
Babacan, İran'a yönelik soru üzerine, "İran'la ilgili endişelerin yüksek olduğu bir dönem yaşadık, ancak İstanbul'da ev sahipliği yaptığımız toplantının sonrasında artık diplomasinin biraz daha ön planda olduğu ve diplomasi dışı çözümlerin de bir süre kenara bırakılacağı bir dönem başlamış oldu. İstanbul toplantısı sadece kendisi açısından önemli değil, aynı zamanda bu yıl yapılacak bir dizi toplantının da ilk halkası olduğunu ortaya koymuş oldu" dedi.
İstanbul toplantısında iki tarafın da siyasi taahhüt ve vizyon sunma noktasında iyi iş çıkardıklarını ve daha somut hedefler ortaya koyabildiklerini ifade eden Babacan, bundan sonraki gelişmeleri de izleyeceklerini söyledi.
Bazı ülkelerin İran'dan petrol alımlarını azaltacak olmasına rağmen, gerekli petrol ihtiyacının Suudi Arabistan tarafından karşılanması nedeniyle, petrol konusunda bir arz sorunu olmadığını anlatan Babacan, "Bugün de ilerde de arz problemi yaşanmayacak ama niye petrol fiyatları yüksek derseniz, İran'la ilgili riskler, dünya ana petrol taşıma hatlarıyla alakalı güvenlik riskleri bugünkü petrol fiyatlarının yüksek seyretmesini beraberinde getiriyordu. Petrol fiyatları 125 dolarda seyrederken 118 dolar seviyelerine indi, aradaki fark tamamen İstanbul toplantılarının sonucu diye rahatlıkla söyleyebiliriz. İstanbul toplantıları, şimdilik dünyada petrol fiyatları açısından en az 6-7 dolar kazandırmış durumda" diye konuştu.
"Türkiye hala hak ettiğinden düşük oranda temsil ediliyor"
Babacan, bir soru üzerine, IMF'nin ikinci tur kota reformuyla ilgili kararların 2010 yılında alındığını hatırlatarak, dünyadaki ekonomik güç dengelerinin değiştiğini, uluslararası kuruluşlardaki temsillerin de buna paralel olması gerektiğini söyledi.
İkinci tur kararların ülkelerin parlamentolarında onay sürecinin, bu yıl Tokyo'da yapılacak yıllık toplantıya kadar tamamlanması yönünde G-20 ülkeleri olarak beklentileri bulunduğunu belirten Babacan, "Asıl gündemde olan, 2013 Ocak'tan itibaren 3. tur kota formülünün başlaması. Biz hala Türkiye'nin bugün dahi hak ettiğinden düşük oranda temsil edildiğini düşünüyoruz, herkes de bunun farkında" dedi.
Bir soru üzerine, hem TMSF hem de BDDK ile ilgili 1'er üye atanmasını Bakanlar Kurulu'nda imzaya açtıklarını, ama başkanlarla ilgili henüz bir karar bulunmadığını belirten Babacan, "Kararlarımızı vermemek, bu kurumlarda herhangi bir eksiklik olduğu anlamına gelmiyor. Bu kurumlarda sadece başkana dayalı bir çalışma sistemi yok" dedi.
Bir soru üzerine, Türkiye'nin, Kırgızistan, Bosna Hersek ve Libya'ya tek başına verdiği kredilerin gerçekten kayda değer fonksiyonu olduğunu belirten Babacan, Türkiye'nin geçen yıl dış yardımının ise 1,3 milyar dolar olduğunu ve bunun önceki yıla göre yüzde 38 artış anlamına geldiğini anlattı. Babacan, tüm OECD ülkeleri içinde son bir yılda dış yardımlarını en fazla artıran ülkenin Türkiye olduğuna dikkati çekti.
Haber Kaynağı : Haber7.com