“ Sorun bu. Bir türlü ülkemizin ekonomik dengelerinin yerli yerine oturduğu konusunda tatmin olamıyoruz. Zaman zaman son derece iyi gelişmelerin yakalandığına elbette şahit oluyoruz. Ancak kalıcı ve dengeli bir sistem ve güven veren bir gelecekten bahsedemiyoruz.
Ülkemizdeki kamu açıkları, tabiri caizse şeytan üçgeni konumundaki açıklar, risk üretmeye devam ediyorlar. Yani cari açık, bütçe açığı ve tasarruf açığı.
Ekonomiyi henüz komple elde tutacak seviyeyi yakalayamadık. Bir tarafını düzelttiğimizde diğer taraf arıza veriyor, oraya yöneldiğimizde bir başka taraf. Bu durum da endişe verici oluyor.
Oysa gerçekten büyük ülke olmanın yolu bu tatminin her vatandaşta hatta yabancı yatırımcıda oluşmasından geçmektedir. Sadece derecelendirme kuruluşlarına kızmakla iş çözülmüyor. Onlara kızmaya devam edebiliriz ancak, biz de kendi içimizde mutmain olabilmeliyiz.
İşler biraz iyiye gidince cari açık artıyor, biraz durağanlık başlayınca bütçe açığı artıyor. Bu tahterevalliyi aşamadık. Geçen hafta cari açık rakamları iyi geldi. Bu hafta bütçe açığı zirve yaptı. İlk üç ayda yani 2012 Ocak- Şubat- Mart aylarında 6.5 milyar TL’lik bir açık verdik, ancak bunun 5.5 milyar TL’si Mart ayında gerçekleşiyor. Bu elbette tedirgin edici bir gelişme olmuştur.
Hükümetin açıklaması gelirler açısından sorun olmadığı şeklinde ama, önemli olan sonuçlar. Gelirler nispeten iyidir, giderler gereğinden fazla artmak zorunda kalınmıştır. Dolayısıyla sorun aynı sorundur. Yani bütçe açığı sorunu.
Son teşviklerle birlikte cari açık için ciddi tedbirler düşünüldüğü varsayılmaktadır. Ancak vergi gelirlerinin önemli ölçüde düşmesi ve ekonominin büyüme performansının düşük çıkması aynı zamanda beklenen gelirlerin toplanamaması anlamına gelebilecektir. Dolayısıyla bu yıl ciddi bir açık bizi mi bekliyor diye düşünüyoruz.”
KOCA: “Hazır kaynaklar da bir gün biter, önemli olan gerçek dengeyi yakalamaktır. “
“Uzun zamandır hemen her yıl bulunan bir ekstra kaynak bütçe rakamlarını genellikle çok soruna yol açmadan bu günlere kadar getirdi. Şimdi önümüzde 2B kaynağı var. Bu da bir miktar götürebilir. Ancak asla gözden ırak tutmamak gerekir ki, eğer kökten yapısal bir düzenlemeyi ve dengeyi başaramaz isek, hiç şüphesiz bu kaynaklar kısa bir gelecekte bitecektir.
Asıl konumuz ekonomide gerçek dengelerin yakalanmasından geçmektedir. Büyüme stratejisinden başlayıp, üretim, tüketim dengesine, büyümenin kaynaklarından stratejik üretime, her alanı kontrol edecek bir çalışmaya ihtiyaç bulunmaktadır. Ekonomi yönetiminden beklentimiz budur.”