Sanık sıfatıyla yargılanmakta olan kişilerin vatandaşı oldukları İsrail Devleti, kurulduğu ilk günden beri kademe kademe işgallerle sürekli olarak topraklarını genişletme politikası izlemiştir. Kurucu felsefesinin (paradigma) gereği olarak sürekli genişlemeyi hak olarak görmüş, genişlerken işgal altında kalan insanların hiçbir hakkının olmadığını varsayarak, bu uygulamalarına karşı çıkan-direnen Filistin halkını da yıldırmak, güçsüz düşürmek ve aciz bırakmak amacıyla ambargolar uygulamış, hatta daha da ileriye giderek zaman zaman fütursuzca katliamlar da gerçekleştirmiştir.
İsrail Devletinin hiçbir uluslararası kural ve kararla kendisini bağlı görmeyen bu anlayışı, uluslararası sistemik güçlerce de hep hoşgörü ile karşılanmıştır. Nitekim BM Genel Kurulu’nda İsrail aleyhine 1000’in üzerinde yaptırım kararı alınmasına rağmen bu kararların hiçbirisi uygulanmamıştır. Kürsel düzeydeki askerî, siyasî ve ekonomik güç dengelerinin kendi pozisyonunu desteklediğini düşünen İsrail devleti bu anlayışa yaslanarak insanlık dışı uygulamalarına uzun yıllardır devam etmektedir.
Bu yargılama, dünyanın dört bir tarafında gerçekleştirilen, fakat uluslararası kurumların duyarsız kaldığı soykırımların müsebbiblerinin yargılanması sürecinin başlatılması bakımından son derece önemlidir. Nitekim dünyada barış ve adaletin koruyucusu olduğu iddiasındaki Birleşmiş Milletler, Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi kurumlar, içlerinde İsrail’in de bulunduğu birkaç devletin çıkarları doğrultusunda hareket etmekte ve dünyaya ahkam keserken hukuk dışı uygulamalarına devam etmektedir. Derneğimiz tarafından organize edilen ‘Bu Devletlerin Yargılanmasını İstiyorum’ kampanyası da, bu acı tabloyu deşifre etmeyi amaçlamış, BM Güvenlik Kurulu Daimi Temsilcisi 5 devletin gerçekleştirdiği katliam ve soykırımlar sebebiyle yargılanmasını hedeflemiştir.
İsrailli bürokratların yargılanması İsrail Devletinin yargılanması anlamına gelecektir. Dünya kamuoyunda hâkim olan, ‘İsrail Devletine hiç kimsenin yaptırım uygulayamayacağı, bu devletin hukuken olmasa da fiilen yaptırımlardan uzak olduğu’ şeklindeki yaygın kanaati yıkacak ve hak arama mücadelesine hiçbir gücün engel olamayacağı kanaatinin yerleşmesine katkı sağlayacaktır. Bu yargılamanın, bundan sonra yaşanacak muhtemel haksızlıklar açısından da caydırıcı etki yaratmasını umut edilmektedir. Bu açıdan Mavi Marmara gemisinde yer alan diğer ülke vatandaşı aktivistlerin de kendi ülkelerinde benzer bir sürecin başlatması için girişimde bulunmaları sağlanmalıdır.
Kamuoyunun bilgisine sunulur.
SİVİL HABER