Bazı şeyler bazen öyle güzel ambalaj ve kılıf içinde sunuluyor ki, içinde olan gerçekten çok iyi kamufle ediliyor. Kavramlar, içerikleri düşünülmeden sadece kelime olarak kullanılıyor. Bunlardan en revaçta olanı son günlerde “Finans Merkezi” kavramı. İstanbul marka şehir yapılacak ya işte size marka: “ Finans Merkezi” Yani…, evet yani ....
Bu “yani”yi açmak için birkaç soru sormak lazım.
Mesela, Bu Finans Merkezi’nin içeriği ne olacak?
Bu merkezde hangi finans sisteminin işleri görülecek?
Bu finans sistemin esas enstrümanı, olmazsa olmazı nedir?
Bu enstrümanın ana kaynağı kimlerdir ve kimler bu sistemden azami istifade ederler?
Bu enstrümanın senin inanç sistemindeki karşılığı nedir?
Yukarıdaki sorulara kısaca cevap verecek olursak, günümüzde maalesef kapitalizmin mutlak iktidarının hemen herkes tarafından kabullenilmiş ve içselleştirilmiş olduğu görülüyor. Bu Merkezde de bu sistemin işleri görülecektir. Bu sistemin esas enstrümanı, olmazsa olmazı da faizdir. Oranı ne olursa olsun faiz netice itibariyle faizdir. Ve faiz piyasası ağırlıklı olarak Başbakanımızın “one minute” diye çıkıştığı kesimin kontrolünde ve istifadesindedir. Bu enstrümanın inanç sistemimiz içindeki yerine gelince,
Tekirdağ’ı “Dünya Şarap Merkezi”, Antalya’yı “Kumar Merkezi” veya bir başka ilimizi “Domuz Üretim Merkezi” yapalım dendiğinde itiraz edecekler İstanbul bir nevi “Faiz Merkezi” yapılacak dendiğinde maalesef itiraz etmek şöyle dursun ben bunun neresinde olabilirim arayışı içine girdiler.
Evet içki de, kumar da, domuz da inanç sistemimiz tarafından haram kılınmıştır ve üzerine söylenecek söz yoktur. Ancak tüm bunlarla ilgili ayetlerdeki yasaklama ve karşılığındaki cezalarla ilgili ifadelerle, “Faiz” hakkındaki yasaklama ve karşılığındaki cezalarla ilgili ifadelere bakacak olursanız hangisinin daha şiddetle kınandığını görürsünüz. Mesela, hiçbirine karsı Allah ve Resulunun savaş açtığından bahsedilmez, faizden başka. (2/219, 4/43, 5/90,91 – 2/173, 5/3, 6/145, 16/115 – 2/275, 276, 278, 279, 3/130, 4/161, 30/39)
Faiz ve sistemiyle ilgili olarak bütün bunlar gayet net iken, muhafazakar ve dindar bir iktidarın bu icraatını nasıl değerlendireceğiz. Sayın Başbakan ve ekibi için, bazılarının çok kolayca ifade ettikleri ihanet ve işbirliğinden bahsetmek içimize sinmez. Herhalde cehaletten de bahsedilemez. Olsa olsa işletme körlüğü ve ambalajın yol açtığı gafletten bahsedilebilir. İnşallah İktidar sahipleri, ülkenin manevi dinamiklerini dinamitleyecek olan bu benzeri icraatlarının aslında neye hizmet edeceğini düşünerek tekrardan gözden geçirme imkanı bulabilirler.
Ayrıca, İstanbul’a marka arayışına da hiç gerek yoktur. İstanbul’un zaten bize göre bir markası vardır. İstanbul için “Fethi Peygamber Tarafından Müjdelenmiş Şehir Markası” varken başka marka aramaya niye gerek duyulur. Hem bu öyle bir marka ki, değil bir İstanbul’a yüz İstanbul’a bile fazlasıyla yeter.
Öncelikle aramıza hoş geldin.
Böyle güzel bir yazı ile başlamış olman ve tebliğ etmiş olmandan dolayı tebrik ederim. Mühendislerin de edebiyatçılar kadar güzel düşünebildikleri ve yazabildiklerini en güzel örneğini teşkil ettin.
Eline, yüreğine sağlık.
Bu konuyu bundan böyle daha çok gündeme taşımalıyız. Ve Sivil Haber olarak bunu her platformda gündeme taşıyacağız inşallah.
Tekrar tebrik ederim