CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MİT Kanununda değişiklik öngören teklife ilişkin, ''Bu ne demektir biliyor musunuz? Bu kanun sayın Recep Tayyip Erdoğan'a devlet içinde, özel çete kurma yetkisi veren kanundur'' dedi.
Kılıçdaroğlu, İTÜ Evi'nde düzenlenen ve güncel konuların değerlendirildiği konferansta, Türkiye'nin çok önemli günlerden geçtiğini, her sabah gazeteleri ''Biraz ürkerek'' açtıklarını söyledi.
Türkiye'nin önüne son günlerde dev bir ayna konulduğuna değinen Kılıçdaroğlu, ''Kendimizi görelim, toplumu görelim diye yaşanan son gelişmeleri görmemekte ısrar edenler artık gerçeği görecekler. Artık gerçekleri görmek, pembe rüyalardan uyanmak, ülkenin karşılaştığı sorunların ne olduğunu sorgulamak hepimizin görevidir'' ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, ''Rüyalarımızdan uyanmalıyız, gerçeği görmeliyiz, o gerçeklerle yola çıkmalıyız. Bakın şimdi kendi kendimize soruyoruz; otokrasi miyiz biz, polis devleti miyiz, yargıçlar devleti miyiz? Neyiz biz? Bu soruları tartışıyoruz. Oysa normalde tartışılmayacak gerçek şu; nedir tartışılmayacak gerçek? Türkiye'de sağlıklı bir demokrasinin olmadığı...'' dedi.
Türkiye'deki demokrasi anlayışının sorgulanması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, ''İnsan haklarını koruyan, yargı bağımsızlığını koruyan, güçler ayrılığı ilkesinin sağlıklı çalıştığı bir demokrasi var mı ülkemizde? Bunu anlamak için kendimize iki soru sorarsak yeter. Birinci soru, acaba ben Recep Tayyip Erdoğan hakkında olumsuz bir şey söylersem başıma bir şey gelir mi? Bu kaygıyı taşıyorsak bu ülkede demokrasi yoktur. İkinci soru ise şu; acaba benim telefonlarım dinleniyor mu? Eğer bu kaygıyı taşıyorsak demokrasiden bahsedemeyiz'' ifadesini kullandı.
Başbakan Erdoğan'ın 12 Eylül 2010'da ''Millet idareye, millet yargıya el koymuştur'' dediğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''Yani referandumdan sonra millet yargıya el koydu, ne demek yargıya el koymak?.. 'Yargıya el koyduk biz' diyor. 'Millet' derken kendini kastediyor. Bu anlayışı biz ne zaman duymuştuk? 12 Eylül askeri darbe döneminde. O zaman generaller 'ordu yönetime el koydu' demişti. Benzerlikleri görüyorsunuz değil mi? Ama o dönemde bile Kenan Evren ve arkadaşları yargıya el koyma cüretini göstermemişlerdi. Bunlar, doğrudan doğruya çıkıp milletin önüne 'Biz yargıya el koyduk' diyorlar.''
Kılıçdaroğlu, gelinen noktada ülkenin iyi yönetilmediğini gördüklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
''Yüzde 49 oy alacaksınız ve ülkeyi cumhuriyet tarihinin en kötü yönetimiyle karşı karşıya bırakacaksınız. Kimin ne yaptığı belli değil. Olayların arasında kaybolan, olayları koordine edemeyen bir Başbakan ile karşı karşıyayız. Gerçi rahatsızlığı var, kendisine acil şifalar diliyoruz. İnşallah, sağlığına kavuşur ve bir an öce görevinin başına döner. Daha 10 gün önce şunu söyledim; bir ülkede genelkurmay başkanı terör örgütünün lideri olarak tutuklanıyor ve bu genelkurmay başkanı, kendiliğinden genelkurmay başkanı olmadı. Hükümet ordu başkanı yaptı, terfileri getirdi, en sonunda da genelkurmay başkanı yaptı. Şunu sordum sayın Başbakana; 'eğer bir ülkede genelkurmay başkanı terörist olursa o ülkenin Başbakanı ne olur?' Herhalde bunun hesabını vermek durumunda. Terör örgütüne yardım ve yataklıktan onun da sorgulanması lazım. Çünkü atamayı yapan o, görevlendiren o, her hafta görüşen o. Nasıl oluyor da böyle bir tablo bu ülkede ortaya çıkabiliyor? Tutuklandı, bir süre sonra her şey unutuldu.''
''Başbakanın demokrasi kültürünün sıfır olduğunu'' ileri süren Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''O kadar demokrasiye yatkın bir insan değil ki ben özel yetkili mahkemeleri eleştirdim diye hakkımda bir fezleke düzenlendi. Sayın Başbakana sordular, 'olması gereken oldu' dedi. Yani, 'Oh olsun' dedi. Düşünün ana muhalefet partisi lideri olarak özel yetkili mahkemelerin hukuksuz olduğunu, insan haklarının oralarda ihlal edildiğini, oralarda sağlıklı bir hukukun olmadığını, yargılamanın doğru dürüst yapılmadığını, yargıçlarla yargılananlar arasında adete bir kan davası, husumetin oluştuğunu söyledim. Silivri'deki hapishanenin 1940'ların Almanya'sındaki toplama kampının 21. yüzyıldaki Türkiye versiyonu olduğunu söyledim. Tek ortak paydalarının hükümeti eleştirmek olduğunu söyledim, hakkımda fezleke düzenlendi. Hemen, 'Vay efendim, siz buradan kahramanlık mı çıkarıyorsunuz?' 'Kahramanlık değil' dedim. 'Bir demokrasi ayıbı çıkarıyoruz' dedim. Bu bir demokrasi ayıbıdır. Ben, bunu eleştirmeyeceğim de kim eleştirecek. Zaten insanlar eleştirmekten korkuyor. Müsaade et biz eleştirelim.''
Irak sınırındaki olaya da değinen Kılıçdaroğlu, yaklaşık 40 gündür Hükümete buradaki istihbaratı nereden aldıklarını sorduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu, sorusuna yanıt alamadığını öne sürerek, ''Aslında bu sorunun yanıtı bulunsa son 10 günde yaşanan olayların perde arkası biraz daha net açıklanmış olacak. Eğer açıklanırsa Hükümetin istihbarat konusunda kimlerin oyuncağı olduğu ortaya çıkacak. Kimlerin öngörüsüyle, kimlerin politikasıyla, kimlerin yönlendirmeleriyle 34 yurttaşımızın imha edildiği ortaya çıkacak. Bu, bilinen bir olay ama sır gibi saklanıyor. Ama açıklayacağız'' diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
''Başbakanın bir türlü anlayamadığı önemli bir konu daha var. Devletin kurumlarını tetikçiliğe alıştırırsan, tetikçi olarak kullanırsan bir gün o namluların kime döneceği belli olmaz. Yapılan o. Herkese, her kişiye, hatta birbirlerine döner o namlular. Yargısıyla, güvenlik kurumlarıyla illegalite bataklığına saplanmış, gayrimeşru hale getirilmiş bir devleti sonsuza kadar ayakta tutamazsınız. Devlet dediğiniz meşru bir kurumdur. Devlet dediğiniz meşru alanda mücadele eder. Devlet dediğiniz kurum, hukukun üstünlüğüne inanmış bir kurumdur. Devlet budur. Onu illegaliteye ittiğiniz andan itibaren devleti gayrimeşru bir konuma getirirsiniz. Yaptıkları budur. Devleti gayrimeşru bir konuma getirmek istiyorlar.''
-Özel yetkili mahkemeler-
CHP olarak özel yetkili mahkemelere karşı olduklarını yineleyen Kılıçdaroğlu, bu mahkemelerin hukuk düzeninde yeri olmadığını ifade etti. Özel yetkili mahkemelerin bir ''Operasyon mahkemesi'' ve siyasi otoritenin emrinde olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, o mahkemelerle ülkede hukukun üstünlüğünün sağlanamayacağını söyledi.
Kişilerin hukukun üstünlüğü çerçevesinde yargılanmasının önemine işaret eden Kılıçdaroğlu, özel yetkili mahkemelerin derhal tasfiye edilmesi gerektiğini dile getirdi.
''Eğer meşruiyetinizi egemen güçlerden alırsanız, onların gönüllü taşeronluğuna soyunursanız, ancak onların izin verdiği kadar ülkeyi yönetirsiniz'' diyen Kılıçdaroğlu, ''AKP'nin düştüğü konum budur. Egemen güçlerin Orta Doğu'daki taşeronu konumundadır'' iddiasında bulundu.
-MİT Kanununda değişiklik öngören teklif-
Başbakanın ''hayatının en büyük hatasını yapmak üzere olduğunu'' öne süren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Özel yetkili mahkemeleri gelin kaldıralım. Bu rezalete son verelim. Yargıçlara güvenelim, yargıçlar bağımsız olsunlar, özgür olsunlar...Hukukun üstünlüğü içerisinde hiç kimse yargılanmaktan korkmamalı. Biz hukuktan, adaletten, bağımsız yargıdan yanayız ama kendi özel temsilcini savcıya sorgulatmamak adına yaptırdığın kanun teklifini de biz kabul etmiyoruz. Bunun da yeryüzünde bir örneği yoktur. Kimse kusura bakmasın. Adam görevlendireceksin, gidecek içlerine girecek, savcı onu sorgulamaya başlayınca da 'onu savcının elinden nasıl kurtarırım' diye özel yasa çıkaracaksın. Bunun adı hukuku katletmektir. Kanun teklifinin kişiye özel bir kanun olmasının çok ötesinde devlet adına korkunç bir şeydir bu. Böyle bir anlayış olabilir mi?''
MİT Kanununda değişiklik öngören teklifi okuyan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
''Bu ne demektir biliyor musunuz? Bu kanun sayın Recep Tayyip Erdoğan'a devlet içinde, özel çete kurma yetkisi veren kanundur. Böyle bir anlayış olabilir mi? Bunu kabul edebilir miyiz? Böyle bir rezalet herhalde dünya hukuk tarihine girecektir. Bu yasa çıktığı zaman bunun hesabını kimse veremez. Hukuk adına veremez. Bu yasaya el kaldıranlar kendi çocuklarına hesabını veremezler. Son 40 günde yaşadığımız en tehlikeli, en trajik olay budur. Bu kanun teklifine 'evet' diyecekler, tarih önünde sorumluluktan kaçınamazlar.''
Kılıçdaroğlu, CHP olarak teklifin yasalaşmaması için mücadele vereceklerini, ''Devletin illegal olmamasını'' isteyen herkesin de bunun karşısında olması gerektiğini sözlerine ekledi.
Konferans daha sonra basına kapalı devam etti.
-Gürsel Tekin, soruları yanıtladı-
Öte yandan, konferans sonrası CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, gazetecilerin MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın da ifadeye çağrıldığı soruşturma dosyasının, özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Sadrettin Sarıkaya'dan alındığını hatırlatması üzerine, ''Biliyorsunuz uzun süredir Türkiye'de bir yargı tartışması var. CHP, yargı ile iktidar arasındaki ilişkileri en somut şekilde defalarca beyan etmiştir. Şimdi görünen tablo şu ki; yargı iktidarın denetiminde, işine geldiği zaman kararları kabul ediyor onaylıyor, işine gelmediği zaman benzer olaylardaki görevden alma girişiminde bulunuyor...'' dedi.
''İktidar partisi yetkilileri tutuklu milletvekillerle ilgili 'kişiye özgü yasa olmaz' demişlerdi, gelinen noktada bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?'' yönündeki soru üzerine Tekin, ''Millet iradesinin bir önemi yok, önemli olan iktidarın nasıl baktığıdır. İktidar ne zaman sıkışırsa, her türlü kararları çıkarabilir, geçmiş yıllarda olduğu gibi. Biliyorsunuz bir yıl önce Torba Yasa ile bir sürü yasalar çıkarıldı, bu da onun bir benzeridir, umut ediyorum bu parlamento bu yasayı geçirmeyecektir'' değerlendirmesini yaptı.
Haber Kaynağı : Haber7.com