Bu anlayış yüzünden hukukun, sistemin buna göre oluşturulduğunu dile getiren Bakan Şahin, “Modern devlet yönetimi sonucu görebilmek ve baştan müdahale edebilmek demektir. Bunun maliyeti çok daha düşüktür. Koruyucu ve önleyici tedbirlerle devlet yönetimi bizim temel felsefemizdir.” diye konuştu.
Adana’da merkez ilçe Yüreğir Belediyesi ile İktisadi Araştırmalar Vakfı işbirliğinde HiltonSA Adana Oteli’nde organize edilen; ‘Türkiye’de İç Göçün Sosyo-Ekonomik Sonuçları: Adana Özelinde Değerlendirme Sempozyumu’na katılan Bakan Şahin, göçün umut, bereket ve dinamizm olduğunu kaydetti.
Göçün sosyolojik, psikolojik ve siyasi açıdan toplumda önemli bir yeri olduğunu ifade eden Şahin, öncelikle bu durumun kabul edilmesi gerektiğini ifade etti.
GÖÇÜ ENGELLEYEMEYİZ
Türkiye’nin göçü yönetmesi gerektiğini dile getiren Bakan Şahin, “Göçü yönetmemiz, nedenlerini ve sonuçlarını bilimi kullanarak anlatmamız ve anlamamız gerekir. Çok dillilik kültürlülük bizim zenginliğimizdir. Hep sorunların arkasından gitmek sonucu yönetmek bizi zorlamıştır ve bedeli de ağır olmuştur. Göçün öncesini nedenlerini tespit etmek göçün bereketini hakikaten insanların beyninde oluşturmak gerekir. Göçün sosyal, siyasi, ekonomik olarak insan hayatında çok önemli yeri var. Göçü engelleyemeyiz. O yüzden göçün getirdiği değişimi yönetmeliyiz. İnsanlar istediği yere istediği şekilde gideceği istediği yerde yaşayacağı bir sistemi oturtmamız gerekir. Bunu başaramadığımız zaman göçle gelen sorunları aşabiliriz. Bizim petrolümüz yok doğal gazimizi altınımız yok madenimiz yok ama bizim bunlardan daha kıymetli beşeri sermayemiz insanımız var. “ açıklamasında bulundu.
Ülkede sosyal adaleti sosyal barışlı sağlamak için koruyucu tedbirlerin hayata geçirilmesinin şart olduğuna vurgu yapan Bakan Şahin, “Verdiğimiz ekonomik destek tek başına yeterli değil. Sosyal yardımlaşma ile beraber son 10 yılda 10 kat artan bir bütçemiz var. Biz kimsesizlerin kimsesi olacağız. Bana geleni değil ihtiyacı olanı benim yerinde tespit ettiğim bir sistemi hayata geçirmek zorundayız. O aileye ulaştığımızda verdiğimiz destek onun sorununu çözüyor mu? Ekonomik desteğin yanında ailenin temel ihtiyacı tespit edilerek ona göre davranmalıyız.” şeklinde konuştu.
TÜRKİYE EN FAZLA GÖÇ ALAN ÜLKELERDEN BİRİ
Türkiye’nin dünyada en fazla göç alan ülkelerden biri olduğuna işaret eden Şahin, göçle gelen insanların bir yük olarak görülmemesi gerektiğine dikkat çekti. Göçle gelen vatandaşların kente entegrasyonunu sağlamanın devletin en büyük görevi olduğunu vurgulayan Şahin, insanların temel ihtiyaçları başta olmak üzere temel hak ve hürriyetlerini geliştirip, onların yaşamlarının kolaylaştırılması gerektiğini aktardı.
Ekonomik ve beşeri imkanları güçlendirip, herkesin bu ülkenin zenginliklerinden eşit şekilde pay alması sağlamanın en büyük görevlerinden biri olduğuna işaret eden Bakan Şahin şöyle devam etti: “Daha önce de söylediğimiz gibi; bizim petrolümüz, doğal gazımız, altınımız yok ama bizim bundan daha kıymetli bir şeyimiz var; beşeri sermayemiz yani insanımız. İnsanımızın beşeri sermayesini güçlendirecek altyapı imkanları, kadın olsun, erkek olsun, yaşlı ve genç olsun, engelli olsun olmasın herkesin bu şanstan eşit şekilde yararlanmalı. Yerel yönetimler, kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum kuruluşlarına düşen buna zemin hazırlamak. Gecekondulaşma, çarpık kentleşme ve asayiş gibi ciddi sorunlarla karşı karşıya kalıyoruz. Bu noktada çözümün maliyeti de çok yüksek oluyor. Sorunun bir parçası değil, çözümün bir parçası olmamız gerekiyor. Sosyal devlet de böyle bir şey. İnsan odaklı belediyecilikten, kentleşmeden göçe gitmek gerekiyor. Bu konuda Şehircilik Bakanlığımızı güçlendirdik, belediyelerimizin mali gücünü arttırıyor, kentsel dönüşüm projelerini önemsiyoruz.”
YÖNETİM ANLAYIŞIMIZIN MERKEZİNDE İNSAN VAR
Türkiye’nin göç karşısında ne yapılması gerektiğini artık çok iyi bildiğini anlatan Şahin, “Zorunlu göçün azalması noktasında insan merkezli yönetim anlayışını hayata geçirmek zorundayız. İnsanların neden göç ettiğinin bilip, buna göre çalışmalıyız. Son 10 yılda Türkiye’nin ekonomik anlamda gelişmesi, kişi başına düşen milli gelirin artması, bölgesel gelişmişlik farklarının azalması, teröre dayalı zorunlu göçün önüne geçilmesi adına önemli proje ve çalışmalar ortaya koyduk. Çünkü bizim yönetim anlayışımızın merkezinde insan var. ‘İnsanı yücelt ki, devlet de yücelsin’ anlayışını benimsiyoruz. İşte yeni teşvik sistemi ile yapmayı planlandığımız şeyin temelinde insanların kendi topraklarında sürdürdüğü onurlu bir yaşam mücadelesine katkı sunmak. Dili, dini, ırkı, mezhebi ve inancı her ne olursa olsun bu ülkede yaşayan herkesin daha iyi bir yaşam standartlarına kavuşması temel amacımız” dedi.
PLANSIZ VE PROGRAMSIZ YERLEŞİM ASAYİŞ SORUNUNU DA BERABERİNDE GETİRİYOR
Vali Hüseyin Avni Coş ise göç denildiğinde Türkiye’de akla ilk gelen kentlerin başında Adana’nın yer aldığını ifade ederek, geçmişten günümüze kentte yaşanan nüfus hareketliliği hakkında bilgi verdi. Göç ile birlikte yaşanan plansız ve programsız yapılaşmanın neden olduğu sorun ve sıkıntılara dikkat çeken Vali Coş, bu durumun sosyal sorunların yanında kentin asayişinde sağlık ve eğitim hizmetlerinin hatta itfaiye hizmetlerinin verilmede bile problemlere neden olduğunu aktardı.
Plansız ve programsız yapılaşma sonucunda ortaya çıkan çarpık kentleşmenin, deprem gibi bir olgu karşısında ciddi bir risk oluşturduğu uyarısında bulunan Coş. Bu noktada ‘kentsel dönüşüm’ alanındaki çalışmaları önemsediklerini bildirdi.
Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Zihni Aldırmaz da, sorun ve sıkıntıların bilincinde olduklarını, ancak bu konudaki toplumsal bilincin önemli olduğuna ifade etti. Aldırmaz, bugün kent nüfusunun 2 milyona ulaştığını ve nüfusun önemli bir bölümünün de göçle oluştuğunu vurguladı.
CİHAN
Haber Kaynağı : Haber7.com