Sunuculuğunu Mahmut Çelik’in yaptığı kahvaltıda konuşan MMG Genel Başkanı Avni Çebi, ‘’Türkiye ve Kıbrıs ilişkileri iki ülkenin ilişkileri değil aralarına deniz girmiş iki kardeşin ilişkisidir. Bugün ülkemiz sağlamış olduğu ekonomik büyüklük ve imkânlar ile aradaki mesafeyi kaldırarak su ve elektriği adaya getirmek için gerekli çalışmaları başlatmıştır.’’ Yaklaşık 10 yıl önce dönemin KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ı ağırladıklarını söyleyen ve aralarında geçen bir konuşmayı aktaran Avni Çebi; ‘’21. Nisan 2002 de yine böyle bir Kahvaltılı toplantıda dönemin Cumhurbaşkanı olan rahmetli Rauf Denktaş’ı konuk olarak ağırlamıştık. O konuşmasının bir yerinde Yaser Arafat’la geçen bir konuşmasını aktararak ‘ Ben sizi kıskanıyorum. BM de sandalyeniz var dedim. Aynen hatırlıyorum bana şunu söyledi. Ben ölsem benim gömülecek toprağım yok. Senin arakanda Türkiye var. Benim arkamda Türkiye gibi bir Arap ülkesi olsaydı ben de senin gibi kurtulurdum.” Yine bu toplantıda bir soru üzerine “Kıbrıs AB ye alınırsa Türkler Rum kesimine geçer mi ?”sorusuna da “Biz bu ülkeyi gidenlerle değil kalanlarla kurduk demişti”.
MMG Genel Başkanı Avni Çebi’nin yanı sıra Ak Parti milletvekilleri Metin Külünk, Pelin Gündeş Bakır ve çok sayıda davetlinin katıldığı kahvaltıda konuşan KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Rumların AB'ye 2004 yılında üye olarak kabul edildiklerini hatırlattı. Eroğlu, bu sebeple de Rum tarafının çözümsüzlük için uğraştığına işaret ederek; ''Kuzey Kıbrıs'ın varlığının, Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilmesi durumunda, iki taraf arasında bugüne kadar bir anlaşma sağlanabileceğini düşünüyorduk. Ama biz dünyanın tanımadığı bir devlet, karşı taraf da dünyanın tanıdığı ve Avrupa Birliği üyesi bir devlettir. Hele artık denizaltı zenginlikleri ortaya çıktıktan sonra bizimle anlaşma ihtiyacı tamamen ortadan kalkmıştır. Onun için biz, AB yetkililerine diyoruz ki, bu şartlarda Rumların anlaşmaya motive olması mümkün değil. Dolayısıyla bunların motivesi gerekir. Bu da Kuzey Kıbrıs halkına uygulanan ambargoların kaldırılmasıyla mümkündür. Ancak biz bugün hala ambargolar altındayız.''
Derviş Eroğlu, göreve geldikten sonra BM Genel Sekreteri'ne müzakereleri devam ettireceğine dair bir mektup yazarak, taahhütte bulunduğunu belirterek, bugün müzakere masasında anlaşma olması için öneri sunan taraf olduklarını da dile getirdi. Rumların bugüne kadar ortaya çıkan her anlaşmayı ret ettiklerine işaret eden Eroğlu, ''Birleşmiş Milletlerde lehimize çıkan her kararı veto ettirmeyi başaran Rumlar, her ortayan çıkan anlaşmayı ret edişleri sonrasında, daha iyisini alabileceklermiş gibi hareket ettiler'' diye konuştu.
Annan Planı'nın Rum kesimi tarafından kabul edilmemesinin ardından, Kıbrıs halkının artık daha bilinçli hareket ettiğini vurgulayan Eroğlu; ''Biz her şeyden önce kendimize güveniyoruz, Anavatan Türkiye'ye güvenmemiz gerekir. Ben siyasi hayatımın parti başkanlığı döneminde partimin gençlerini hep Atatürk ve Anavatan sevgisiyle yetiştirmeye çalıştım. Bugün bıraktığım taban, Türkiye'ye son derece bağlı bir tabandır. Türkiyesiz bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin olamayacağını bilen insanlarız. Dolayısıyla bunun da böyle olması gerekir. Türkiye'de birçok başbakanla çalışma fırsatı buldum ve ilişkilerimizi hep sıcak bir noktaya taşıdık. Bugün de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti halkının büyük bir çoğunluğu Türkiye ile ilişkilerin daha da iyi olmasından başka bir düşünce içinde değildir.’’
Kahvaltıya katılan konukların sorularını da yanıtlayan Derviş Eroğlu, Türkiye’nin garantör devlet olarak barış harekatını gerçekleştirmeseydi Kıbrıs’ta Türk halkının varlığından söz edilemeyeceğini söyleyerek; ‘’Eğer barış harekatı olmasıydı bugün çok daha değişik nokta ve mekanlarda olabilirdik. Ancak çok şükür bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti var. Halkımız dünyanın her ülkesinde olduğu gibi yaşantısından zaman zaman şikayet etse de yine de bir devlet çatısı altında yaşamanın avantajı ve mutluluğunu yaşıyorlar. Çünkü bir devlet çatısı altında yaşamanın mutluluğu başkadır'' dedi. Eroğlu, bu kadar yıl Türklüğünü kaybetmeyen insanların bundan sonra Türklüğünü kaybetmesinin düşünülmesinin kendisine göre yanlış olduğunu belirterek, ''Anlaşma umutlarımızı 1 Temmuz'a kadar devam ettiriyoruz. Ama süre daralmıştır ve görüşmelere devam ederken 6 başlık vardı. Dolayısıyla bu kısa dönemde bu farklılıkları giderebilir miyiz, gideremez miyiz şu anda bir şey söylemek mümkün değildir'' dedi.
İsrail Başbakanı Benjamin Natenyahu’nun geçen hafta Güney Kıbrıs’a bir ziyaret gerçekleştirdiğini de hatırlatan Derviş Eroğlu, “Natenyahu adaya geldi çünkü karşılıklı çıkarları var.” Güney Kıbrıs’ın açık bir şekilde İsrail ile Türkiye arasındaki gerginliği devam eden Kıbrıs müzakerelerinde kendi avantajına kullandığını söyleyen Eroğlu; “Bundan fazlası da var. Natenyahu resmi uçağının Baf’taki askeri havaalanına iniş yapmasını istedi ancak muhalefetin tepkisinden dolayı bunu yapamadı. Askeri bir üsse iniş yaparak bir mesaj vermeye çalıştı” ifadelerini kullandı.
Konuşmaların ardından karşılıklı olarak birbirlerine plaket ve hediyeler veren KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ve MMG Genel Başkanı Avni Çebi daha sonra MMG Yönetim Kurulu üyeleri ile toplu fotoğraf çektirdiler.
Fotoğraf: Abdullah Gözaydın
Haber: Mustafa Kaynak
SİVİL HABER