STK (MMG), Üniversite (İÜ), Ve Kamu Sektörü (TPAO) Ortaklı Olarak İlk Defa Düzenlenen PANEL Tarihe Geçti

STK (MMG), Üniversite (İÜ), ve Kamu Sektörü (TPAO) ortaklı olarak ilk defa düzenlenen PANEL tarihe geçti. Sektör (Kamu ve Özel), STK ve Üniversiteden katılan konuşmacılarla Türkiye'de bu kadar açık ve yüksek sesle tartışılmamış konularında tabuları yıkan ve ezberleri bozan çok önemli sunumlar yapıldı.

STK (MMG), Üniversite (İÜ), Ve Kamu Sektörü (TPAO) Ortaklı Olarak İlk Defa Düzenlenen PANEL Tarihe Geçti
 STK (MMG),  Üniversite (İÜ), ve Kamu Sektörü (TPAO)  ortaklı olarak ilk defa düzenlenen PANEL tarihe geçti. Sektör (Kamu ve Özel), STK ve Üniversiteden katılan konuşmacılarla Türkiye'de bu kadar açık ve yüksek sesle tartışılmamış konularında tabuları yıkan ve ezberleri bozan çok önemli sunumlar yapıldı.

Sivil toplum kuruluşlarının yapacağı çalışmaların önemine işaret eden Başkan Özdemir, "Biz MMG olarak her zaman dediğimiz gibi, ülkemiz adına değer üretmeye, dönemimize şahitlik yaparken olumlu gelişmeleri müjdelemeye ve duyurmaya, yanlış gördüğümüz uygulamalar hakkında da uyarıcı olma yönündeki çalışmalarımıza aklımızın kestiği, elimizden geldiği ve imkânlarımızın el verdiği ölçüde samimiyetle devam edeceğiz.’’ dedi.



Başkan Özdemir konuşmasına; ‘’TÜİK verilerine göre, ülkemizin 2013 sonu itibariyle yaklaşık 150 Milyar dolarlık ihracatına karşılık 250 Milyar dolarlık ithalat yapmış. Bununda yaklaşık 60-65 Milyar doları Enerji ithalatı ki bu da dış ticaret açığının yaklaşık 3'te 2'si yapıyor. Enerji kaynaklarını geliştirilmesi bu açığı kapatmak için önemli. Birde biz sadece bu açığı kapatarak yerimizde saymak istemiyoruz. 2023 yılı için hedeflerimizde var ki onlardan sadece iki tanesi ihracatımızı 500 milyar dolara, Milli gelirimizide 20 bin dolara çıkarmaktır. Bu, ithalatta 3 kat, GSMH'da yaklaşık 2 kat artış demektir.’’ sözleriyle devam etti.

Özdemir Konuşmasının devamında; ’’2023 yılına 9 yıl kaldı. Bizim yıllık ortalama %5'lik büyüme  (2002-08 arası %5,9 ve 2009-12 arası %3,9) ile bu hedeflere bu vadede ulaşmamız mümkün görünmediğinden üretim anlamında ciddi manada hızlanmamız lazım ki bu hızlanmada beraberinde enerji ihtiyacını getirecektir. Gerçi, ham petrolü doğrudan enerji üretimi yerine ağılıklı olarak akaryakıt ve petrol yan ürünleri olarak kullanıyoruz, ama bu petrolün stratejik önemini azaltmıyor. ‘’ dedi.


Özdemir konuşmasını: ‘’Teknoloji ve bilim üretiminde Japonya, Almanya, Kore gibi ülkelerin hiç birinde petrol olmazken, petrol üreten Afrika ve Körfez ülkelerinde ise zenginliklerine rağmen, Teknoloji ve Bilim geliştirme adına bir gelişme göremiyoruz. Petrolün var olması bizim elimizde olan bir olay değil. Ama gelişmişlik hedeflerimize ulaşmak adına Almanya, Japonya ve Kore örneklerinde olduğu gibi çalışmak ve yatırımlarımızı doğru şekilde yönlendirmek bizim elimizde. Bu kapsamda katma değeri yüksek, yüksek teknoloji ve bilişim ağırlıklı yatırımlar bu kapsamda daha büyük önem kazanmaktadır. ‘’ sözleriyle noktaladı.


TPAO Strateji Daire Arama Başkanı Jeoloji Mühendisi Mehmet Ali KAYA tarafından ülkelerin kişi başına düşen milli geliri ve ulusal petrol şirketlerin gelirleri arasında ki korelasyonda sıra dışı pozisyona dahi, tek kurumun TPAO olduğu vurgusunun yapılması çok önemliydi. G20 ülkelerin liderliğini yapan Türkiye'nin Ulusal Petrol Şirketinin başka ülkelerin ulusal şirketleriyle karşılaştırmalı analizine göre yıllık gelirinin 60 Milyar dolar olması gerekirken 2,5 Milyar dolar gelirle çok verimsiz bir yönetim yapısına sahip olduğunun vurgulanması ülkemiz adına önemli ve cesaretli bir vurguydu. TPAO'nun yükselişinin ancak halka arz sistemiyle mümkün olacağı belirtildi.

TPAO'da yetişen ve şu anda ülkemizde PETROL bulan ve üreten bir Amerikan şirketinde çalışan Uzman Jeofizik Mühendis Atila Sefünç tarafından da çok önemli açıklamalar yapıldı. Yüzey Jeolojisi çalışmasıyla açılan kuyuların verimsizlikten dolayı kapatıldığını ve Gelişmiş Jeofizik Teknoloji uygulamalarıyla bulunan kuyulardan zarara uğrama riskinin neredeyse çok düşük seviyelere indiğini vurguladı.


İÜ Öğretim Üyesi ve AUZEF Coğrafya Program Koordinatörü Prof. Dr. Deniz EKİNCİ Dünya'nın %75'nin denizler olmasına ve münhasıran denizlerde ulusal sınırların belirlenmesinin önemine vurgu yaptı. Deniz altı zenginliklerin karalara göre daha büyük potansiyele sahip olmasına değinerek özellikle Kıbrıs'tan dolayı stratejik öneme sahip Akdeniz'de ülkemizin bilinen tekrar edilen sınırlarının denizler eklenerek güncellenmesi gerektiğine dikkat çekti.


İÜ Öğretim Üyesi ve MMG Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ali Osman ÖNCEL, Türkiye'de yakında başlayacak UNKONVANSİYONEL Petrol Üretimiyle ülkemizde beşer odaklı deprem etkinliğinin artacağına vurgu yaptı.

SİVİL HABER

Güncelleme Tarihi: 06 Aralık 2014, 18:08
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner309

banner225

banner209